Kurtuluş TAYİZ
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, İmralı'nın yanı sıra Kandil'le de görüşülebileceğini açıklaması çözüm süreci açısından son derece önemli bir teklifti. Bu açıklamaya Kandil'den de olumlu yanıt geldi. Devlet ile İmralı arasında süren görüşmelere Kandil'in de dahil olması sürecin eksik olan bir ayağının tamamlanması anlamına gelir ki bu, süreci hızlandıracağı gibi olası yol kazalarının da önüne geçer. Bunun için Kandil'le de görüşmelerin bir an önce başlamasında fayda var.
Çözüm sürecinde bugüne kadar karşılaşılan pek çok sorunun kaynağında "diyalog yetersizliği" bulunuyor. Kabul edelim ki görüşme zemininin dışında kalanlar, masadakilerin taşıdığı sorumluluğu aynı oranda taşımaz. Sürece dolaylı katılımından ötürü de Kandil'in masada oturanların kaygı ve endişelerini anlaması daha zor. Masanın dışında olmanın getirdiği özgürlük ile hareket ettikleri için, bilerek veya bilmeyerek çok kere süreci zorlayacak çıkış ve eylemlerde bulundular. Çekilmeyi durdurmaları, Güneydoğu sokaklarını sürekli gergin tutmaları, yol kesme ve mahalle baskınları ile süreci provokasyona açık hale getirmeleri, biraz da masanın dışında kalmanın getirdiği "özgürlük" ile alakalı. Görüşme zemininin dışında oldukları için silaha hala aynı alışkanlıkla sarılıyorlar. Ama masaya oturduklarında siyasete yakın, silaha uzak olacaklar. İstedikleri zaman silahları konuşturamayacaklar. Masayı devirdiklerinde karşılarında demokratik kamuoyunu bulacaklar. Masadan kalkmanın hesabını halka vermek zorunda kalacaklar. Suçu öyle kolayca Öcalan'ın üzerine atamayacaklar. "Apo'yu oyalıyorlar, kandırıyorlar" diyemeyecekler.
Çözüm sürecinin hız kazandığı bu süreçte Kandil’in de masadaki yerini alması, en azından artık süreci zorlayacak bahaneler öne sürmelerini zorlaştıracak. Pek çok sorun aşılacak, olası yol kazalarının da önüne geçilmiş olacak.
İran, Irak ve Suriye'deki varlığı da göz önüne alındığında Kandil'le yakından temas kurmanın önemi daha iyi anlaşılır. IŞİD saldırılarıyla Batılı devletler PKK'yı "terör listesi"nden çıkarmayı konuşurken, İran neredeyse her gün Kandil'de toplantı üstüne toplantı yaparken,Türkiye'nin bu denklemin dışında kalması düşünülemez. Bölge devletlerinin ve hatta Türkiye'deki derin güç merkezlerinin Kandil üzerinde bu kadar etki kurma hesabı yaparken, hükümetin sadece İmralı ile ilişkili olması yeterli olmaz. Kandil'le de daha yakın bir diyalog, ilişki kurması şart.
Ayrıca Kandil ile doğrudan temas, çözüm sürecinin geldiği aşamada zaten kaçınılmaz. Sürecin bu aşamasında artık eve dönüş ve örgütün demokratik siyasete katılması tartışılıyor. Bunu İmralı veya HDP ile yapılacak görüşmelerle çözebilmek mümkün değil; bunlar ancak doğrudan dağdakilerle görüşülerek halledilebilecek konulardır.
HDP heyetinin ayda bir Kandil'e çıkıp KCK yöneticileriyle görüşmesi, süreci belli bir aşamaya getirmiş olsa da Kandil'in devlet ile doğrudan görüşmesinin yaratacağı etkiyi yaratamazdı. Bu dolaylı ilişki bir yere kadar yararlı oldu, bundan sonrasına yetmez. Bugüne kadar sırtında küfeyi taşıyan Öcalan'dı; Kandil'in de küfeyi sırtlamasının zamanı geldi. Kandil ile doğrudan görüşmeler başladığında özgürlük ve sorumluluk ilişkisi daha iyi kavranacağından, canları her sıkıldığında silahları öne süremeyeceklerdir.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019