Kurtuluş TAYİZ
Almanya ve ABD ile son yıllarda ciddi bir diplomatik gerilim yaşamamız aslında hiç de tesadüf değil; bunun son örneği önceki gün ve dün yaşandı. ABD ve Almanya’dan Türkiye’yi tehdit eden açıklamalar geldi. Sebep ise “aktivist” kılıklı Batılı ajanlara yönelik Türk güvenlik güçlerinin yürüttüğü bir dizi operasyon ve bu kişiler hakkındaki Yargı kararları.
Türkiye’ye kalsa aslında bu iki ülkeyle sonsuza kadar “stratejik dost” olarak kalmayı tercih ederdi. Ne var ki Ankara, bekasına yönelik tehditleri göğüslemeye çalıştıkça karşısında hep bu iki ülkeyi buldu. Son aylarda bu durum daha da bir netlik kazandı; ABD ve Almanya hem içeriden, hem dışarıdan Türkiye’nin bekasını tehdit eden faaliyetlerin, saldırıların merkezinde yer alıyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün organize ettiği -Aralarında Alman vatandaşlarının da olduğu- bir grup, kısa bir süre önce Büyükada’da toplantı halindeyken polis tarafından gözaltına alındı; bu kişilerden ele geçen bilgi ve belgeler söz konusu grubun, Türkiye’de toplumsal olaylar çıkarmayı planlayan kişiler olduğunu gösterdi.
Almanya’nın bu gözaltı ve tutuklamalara tepkisi sert oldu. Alman Dışişleri Bakanlığı “sabırlarının taştığını” vurgulayarak, vatandaşlarının Türkiye’yi ziyaretini engelleme ve Alman işadamlarının Türkiye’deki yatırımlarını gözden geçirme tehdidinde bulundu. Ayrıca daha bir sürü tehdit savurdu.
Peki Türkiye ne yapmalıydı? Batılı ajanların bu topraklarda cirit atmasına göz mü yummalıydı? Türk devleti bütün bu olup biteni, Batılı ajanların provokasyon hazırlıklarını eli kolu bağlı izlemeli mi? Beklentileri maalesef bu; aksi durumda hep Ankara’yı diplomatik tehditlerle sindirme yoluna gidecekler. Mesele bir iki casusun gözaltına alınması değil elbette; bütünlüklü ele alındığında ortaya çıkan tablo, Batı’nın Türkiye’nin altını içeriden oymaya çalıştığı gerçeğidir. “Aktivist” dedikleri isimler, siyasete, medyaya, topluma “içeriden” yön vermeye çalışan modern ajanlar. Devletin, bu kişilerin çalışmalarına göz yumması demek kendi varlığını inkar etmesi anlamına gelir ki, hiçbir idareci veya devlet için bu mümkün değil.
Almanya gerçeği iyi çözümlenmek zorunda; bu ülke, halihazırda zaten PKK’nın siyasi merkezi konumunda. PKK, DHKP-C ve başka bir sürü sol örgüt Almanya tarafından destekleniyor. Bu örgütlerin Türkiye’ye karşı terör ve siyasi faaliyetleri buradan koordine ediliyor. Almanya, PKK’nın kanarya derneği olmadığını herkesten daha iyi biliyor; örgütü, Türkiye’ye karşı kullanmak için destekliyorlar. Bu desteğin boyutları oldukça ilerlemiş ve Türkiye’yi içeriden çökertecek projelerin hayata geçirilmesi aşamasına ulaşmıştır.
Batı’nın elinde Türkiye’yi içeriden dağıtacak, müdahalelere hazır hale getirecek iki büyük enstrüman var; bunlardan biri PKK-HDP, diğeri de FETÖ-CHP’dir. Bunlarla bağlantılı geniş bir akademi, medya ve sivil toplum ağı da söz konusu. Bu yapıların arkasında en az ABD kadar Almanya da bulunmaktadır; Almanya, PKK ve FETÖ’nün anavatanına dönüşmüştür.
Türkiye’deki siyaset ve medya çevrelerinden bu kirli ilişkiye dönük hiçbir tepki göremezsiniz; ancak bizim hakim medyada Almanya ve ABD’nin tehdit ve açıklamaları nedense çok daha geniş bir yer bulur. Bu medya gücü sayesinde Türkiye’yi neredeyse kendini savunamaz duruma getirmişler; mesela yeryüzünün gördüğü en vahşi, insanlık dışı bir terör örgütü olan, 40 yıldır Türkiye’ye karşı DEAŞ’lık yapan PKK’yı barındıran Almanya, Türkiye’yi rahatlıkla “demokrasi dışı” davranmakla suçlayabiliyor. Daha kötüsü buradaki siyaset ve hakim medya gücü sayesinde, bunu topluma “mantıklı” gösterebiliyorlar. Türkiye’ye öyle bir çöreklenmiş, içeri o kadar çok sızmış durumdalar ki, devlet kendisine karşı yürütülen casusluk faaliyetlerini bile engellemeye çekinir hale gelmiş.
ABD’nin PKK/PYD terör örgütüne verdiği silah desteğini ele alalım; Anadolu Ajansı’nın derlediği bilgilere göre ABD, hazirandan bu yana PKK/PYD’ye 629 TIR dolusu silah sevk etmiş. Yine AA’nın verilerine göre güneyimizde, yani Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin iki hava üssünün yanı sıra sekiz ayrı askeri noktası bulunmakta.
Bütün bu askeri üslerdeki faaliyet ve çalışmalar kime karşı? ABD, kime, hangi ülkelere karşı sınırımıza silah yığınağı yapıyor, ordu kuruyor? Sonunda o silahların bize döneceğini bilmeyen var mı?
ABD, bir yandan FETÖ liderini evinde ağırlıyor, darbe girişimlerini destekliyor, diğer yandan da PKK/PYD terörüne arka çıkıyor. ABD ve Almanya, Türkiye’yi bölecek faaliyetlerin içinde olmasına rağmen peki hakim medyamız bu gerçeği yeterince anlatabiliyor mu? ABD’nin yanı başımızda çevirdiği dolapları ayrıntılı olarak anlatan bir haberi göreniniz, duyanınız, okuyanınız var mı?
Göremezsiniz, duyamazsınız ve okuyamazsınız; çünkü bu ülkenin hakim medyası gündemi saptırmakla görevli CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun peşinde ve toplumun dikkatlerini sürekli başka yerlere çekmekle meşgul.
Ama bu kez ne devleti ne de milleti uyutabilecekler. 15 Temmuz’dan sonra devlet de, millet de tam anlamıyla uyandı. Son MGK bildirisinde PYD’ye gönderilen silahların PKK’da yakalandığı hatırlatılarak ABD’ye net mesajlar verildi; yanı başımızda asla ve asla bir devletin kurulmasına izin verilmeyecek! Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik tehditler karşısında gerekirse ikinci, üçüncü, dördüncü “Fırat Kalkanı” operasyonları yapılacak.
Devletin ABD’yi karşısına alma gücünden çok daha fazladır ve bu yolda ciddi bir ilerleme de kaydedilmiş durumda. Türkiye’nin bekasını tehdit eden gelişmeler karşısında devlet, ABD’yi de, Almanya’yı da karşısına alacak güç ve iradeye sahip. Batı’nın içerideki işbirlikçilerine de bundan böyle nefes aldırılmayacak. Türkiye, Batı’nın diplomatik tehditlerine boyun eğecek noktayı çoktan aşmış durumda; bu gerçeği yakında herkes daha iyi görecek.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019