Mensur Akgün
Süveyda’da olanları, SDG liderliğinin silah bırakmam açıklamasını düşündüğünüzde ve Netanyahu İsrail’inin ihtiraslarını dikkate aldığınızda yukarıdaki sorunun kestirme cevabının hayır olması kaçınılmaz. Söz konusu olan13 yıllık iç savaştan çıkmış, kurumsal yapısını oluşturamamış, eski hesaplaşmalarını geride bırakamamış bir ülke. Ordusu, polisi, hatta genel kabul görmüş bir hukuk sistemi dahi yok.
Diğer yandan en yakın ve etkili komşusu Türkiye toprak bütünlüğünü kayıtsız şartsız destekliyor, ABD ve Fransa Suriye’nin istikrarını, Arap ülkelerinin tamamına yakını da en azından retorik olarak yeni rejimin bekasını önemsiyor. İsrail’in Türkiye’yi karşısına alarak Amerika’yı pozisyon değiştirme çabası da yürütülen sağduyulu diplomasiyle karşılıksız kalmışa benziyor. Üstelik İsrail Gazze’de gerçekleştirdiği soykırım nedeniyle giderek daha fazla yalnızlaşıyor.
Ama yine de denklemin hangi tarafının Suriye’nin geleceği üstünde etkili olacağını kestirebilmek zor. Ancak görünen İsrail dışında hiçbir aktörün ülkenin bölünmesinden, parçalanmasından menfaat ummadığı yönünde. Fransa’nın inisiyatifiyle başlayan, cuma günü yayınlanan bildirgeyle SDG’yi mart ayında uzlaştıkları metin temelinde müzakere masasına davet eden ve Türkiye’nin beklentileriyle örtüşen ABD-Fransa ortak tutumu da bunun en son göstergelerinden biri.
Ayrıca 25 yıl sonra ilk defa İsrailli bir bakanla (Ron Dermer) Suriye Dışişleri Bakanı’nın Amerika’nın teşebbüsü, Türkiye’nin teşvikiyle perşembe günü Paris’te bir araya gelmiş olmasının da önemli olduğunu vurgulamak gerek. Söylendiğine göre bu ve daha önce başka düzeylerde gerçekleştirilen görüşmelerin öncelikli hedefi iki ülke arasındaki tansiyonun düşürülmesi, başka bir deyişle İsrail’in saldırılarına son vermesi. Nihai hedef ise iki ülke arasında diplomatik ilişkinin kurulması.
Nihai hedefin Suriye açısından bedelinin minimumda Golan Tepeleri’nin 1981’deki ilhakını tanımak, maksimumda ise İsrail’in Dürzi Cemaati üstündeki siyasi ipoteğini -geçici de olsa- kabullenmek olacağını söylemek sanırım kehanet olmaz. Ama zaten Suriye ayaklarının üstüne dikilene, kendi kurumsal yapısını oluşturana ve farklı toplumsal yapılara garantiler sağlayana, yeni siyasal sistemini kurana kadar güneyinde İsrail’in, kabil-i kıyas olmamakla birlikte kuzeyinde de Türkiye’nin varlığına rıza göstermek zorunda kalmaması imkansıza yakın.
İsrail’in şu anki fanatik yönetiminin anlaması gerekiyor ki Suriye’nin istikrarı kendi güvenlikleri için de önemli. Suriye parçalanırsa Türkiye bundan zarar görmez, gücü ve ağırlığı azalmaz. Olsa olsa şu an etkin ve fiili kontrolü altında olan bölgeler biraz daha genişler. SDG sorununu da nasılsa bir şekilde çözer. Fakat doğan boşluk AB ya da ABD tarafından doldurulmayacağı için büyük olasılıkla yine İran tarafından doldurulur. İstikrarsızlık sonuçta döner dolaşır İsrail’i vurur.
Umarım İsrail çok geç olmadan Suriye’nin toplumsal fay hatlarındaki kırıklardan yararlanmayı, ülkeyi istikrasızlaştırmayı kendine amaç edinmekten vazgeçer. Paris toplantısı beklenen sonucunu doğurur. Bir de Türkiye’nin varlığına değil politikalarına, Gazze’deki insanlık dışı uygulamalarına karşı çıktığını ve artık yalnız da olmadığını, Fransa’nın bile Filistin devletini tanıyacağını açıkladığını idrak eder.
İsrailli yetkililere tavsiyem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın cuma akşamı NTV’de yayınlanan mülakatını tekrar tekrar seyretmeleri, orada Suriye ile ilgili verdiği mesajları önyargısız olarak dinleyip anlamaya çalışmaları, ülkenin bir daha kimseye tehdit oluşturmayacak ama güvenlik tüketmek yerine güvenlik üretecek bir yapıya kavuşması için gerekenleri nasıl sıraladığını dikkate almaları. Türkiye’nin kırmızı çizgilerini doğru okumaları, sabrını da çok fazla sınamaya kalkmamaları…
Yazarlar
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKürt sorunu: Aslında çözülmesi en basit sorunumuz 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024