Mensur Akgün
Cuma günü İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Küresel Siyasal Eğilimler Birimi (GPoT) bünyesinde Doğu Akdeniz’de güvenliğe ilişkin gün boyu süren üç oturumluk bir yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirdik. Sabahki oturumda Marmara Üniversitesi’nden Zuhal Mert’in moderatörlüğünde Kıbrıs sorununu çözmenin, İsrail ve Mısır’la ilişkileri normalleştirmenin mümkün olup olmadığını konuştuk.
KKTC eski Dışişleri Bakanı, Lefkoşa Milletvekili Özdil Nami zor olsa da BM parametreleri çerçevesinde çözümü bir kez daha denememiz gerektiğini, ama yeni müzakerelerin zaman tahditli ve sonuç odaklı olmasının şart olduğunu vurguladı. Bandırma Üniversitesi’nden Ceyhun Çiçekçi İsrail’le ilişkileri normalleştirmenin bölgedeki diğer sorunlar yüzünden kolay olmadığını anlattı.
Mısır konusunda konuşan, kendisi de aslında Filistin kökenli olan Muhammed Ammash görebildiğim kadarıyla diğer iki konuşmacıdan daha iyimserdi. Mısır’la da ve hatta İsrail’le de ilişkilerin normalleşebileceğini ima etti, ticaret hacmine, yatırım miktarına, siyasi ve diplomatik düzeydeki kopukluğun yarattığı sorunlara değindi. Sabah oturumu emekli Büyükelçi ve İKÜ Öğretim Görevlisi Oğuz Çelikkol’un ve diğer katılımcıların değerlendirmeleriyle sona erdi.
Öğleden sonraki oturumu Dışişleri Eski Bakanı ve İKÜ hocası Murat Karayalçın yönetti. İstanbul ve Marmara Üniversitelerinden iki önemli hukukçu hocamız Cüneyt Yüksel ve Selami Kuran ile Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyeş de Doğu Akdeniz’deki en temel soruna, yetki alanlarına yani Kıta Sahanlığı (KS) ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlamalarına ilişkin konuştu.
Toplantı emekli Büyükelçi ve yine İKÜ Öğretim Görevlisi Erdoğan İşcan’ın yönettiği Türkiye’nin bundan sonra yapabilecekleri bir kez daha Oğuz Çelikkol ve Cüneyt Yüksel ile Kıbrıs Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurulu üyesi Nurşin Ateşoğlu Güney’in yaptığı konuşmalarla sona erdi. Sanıyorum toplantı tüm katılımcılar için yararlı oldu, hepimiz birbirimizden bir şeyler öğrendik.
Ama galiba en çok Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yetki alanlarına ilişkin resmi pozisyonunu tüm açıklığı ve samimiyetiyle bizlere aktaran Büyükelçi Erciyeş’in söylediklerinden etkilendik. Kafamda hala KKTC’nin ilan ettiği yetki alanlarının tutarlılığına ilişkin kuşku duyduğum noktalar olsa da yapılanların siyasi-diplomatik mantığını görebiliyorum. Hepsinden önemlisi de Libya ile imzalanan 27 Kasım mutabakat muhtırasının önemi daha iyi anlıyorum.
Doğal olarak bir köşe yazısının sınırları içinde Türkiye’nin deniz yetki alanları hakkındaki tüm tutumunu aktarmak mümkün değil. Konu teknik ve bazı kavramların açıklanmasını, 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi başta olmak üzere diğer ilgili müktesebata ve içtihata, Uluslararası Adalet Divanı’nın kararlarına yakınlığı gerekli kılıyor. Zaten bu konuda çok haber yapıldı ve detaylı açıklamayı da sanal ağda bulmak hiç zor değil.
Yine de bazı noktaların kısaca vurgulanmasında yarar var. Her şeyden önce GKRY’nin ve Yunanistan’ın ilan ettiği MEB’lerin hukukiliğinin ciddi şekilde tartışmalı olduğunu belirtmek gerek. Yunanistan’ın iddiaları Uluslararası Adalet Divanı’nın benzer durumlar için verdiği kararlarla uyuşmuyor. GKRY’ninki de Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin haklarını, çıkarlarını dikkate almıyor. Yunanistan’ın adaları için talep ettiği yetki alanları her türlü insaf ölçüsünün ötesinde.
GKRY, 2003’de Mısır’la sınırlama anlaşması yaparken de, 2007’de Lübnan’la, 2010’da İsrail’le imzalarken de, 2006’da itibaren sismik araştırma yapıp ilan ettiği MEB’ini parsellere bölerek şirketler arasında taksim ederken de Türklerin 1960 statükosundan doğan haklarını göz ardı ediyor. Üstelik Kıbrıslı Türklerinin 2011’de ve 2012’de yaptığı, her fırsatta tekrarladığı işbirliği tekliflerini de Rum tarafı karşılıksız bırakıyor.
İki ülkenin de tutumları Türkiye’ye kendisinin ve Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak için inisiyatif geliştirmekten başka alternatif bırakmıyor. Türkiye bir yandan çıkarlarını korumak amacıyla GKRY’nin kendi kendine belirlediği deniz alanlarıyla örtüşen yetki alanları ilan ederken, diğer yandan da Libya’daki BM’nin meşru kabul ettiği hükümetle Doğu Akdeniz’deki dengeleri altüst eden mutabakat muhtırasını imzalıyor.
AB bu konularda hiçbir hukuki yetkisi olmadığı, üyelerini içeren benzer ihtilaflarda sessiz kaldığı halde, siyasi dayanışma amacıyla ve tabii ki şirketlerinin çıkarları yüzünden Türkiye’nin karşısında yer alsa da, Ankara geri adım atacağa hiç benzemiyor, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını koruyacağını belli eden hamleler yapıyor.
Ancak sanılanın aksine Türkiye müzakereye, uzlaşmaya açık. Bunun altını Çağatay Erciyeş Cuma günü ısrarla çizdi. Sunuşlarında da uzlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümüne ilişkin BM Şartı’nın 33’üncü maddesine, 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 74, 83 ve 121’inci maddelerine atıflar var.
Ayrıca Türkiye ihtilaflı deniz alanlarındaki kaynakların ortak işletilmesi konusunda da benim görebildiğim kadarıyla samimi. GKRY ile olan deniz yetki alanları ihtilafını da daha doğrusu ihtilafın özünü oluşturan doğal kaynakları, hidrokarbon yataklarını Kıbrıs sorununun çözümü için fırsat olarak değerlendiriyor. Dünyaya mesaj veriyor, gelin uzlaşalım diyor.
Umarım hem komşularımız, hem de dünyanın geri kalanı Türkiye’yi anlar, biz de kendimizi anlatmak için sadece bu konuda değil her konuda haktan ve hukuktan yana oluruz, gücümüzü ve etkimizi pekiştiririz…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024