Mensur Akgün
Eminim vardır ama yine de hatırlamayanlar, Olof Palme öldükten sonra doğanlar için kim olduğunu hatırlatmamda yarar var. Palme 1927 doğumlu İsveçli bir politikacı, sosyal demokrat ve ülkesinin yönetiminde yıllarca yer almış bir devlet insanı. Açık sözlülüğü, ABD’nin ve Rusya’nın müdahalelerini eleştirmesiyle, ülkesinin refah düzeyini arttırmasıyla ve sosyal güvenlik mekanizmalarını güçlendirmesiyle tanınıyor.
Vietnam Savaşı’na karşı çıkmış, Hanoi’nin bombalanmasını Polonya’daki bir Nazi konsantrasyon kampına benzetmesi yüzünden ABD ile ülkesinin ilişkilerinin ciddi şekilde gerilmesine neden olmuş, Latin Amerika’nın devrimcilerini desteklemiş, Portekiz, İspanya gibi ülkelerdeki faşizmi eleştirmiş, Sovyet müdahalelerine karşı durmuş, Güney Afrika’daki ırkçılığı yerden yere vurmuş bir lider Olof Palme.
* * *
Bugün bu köşede hatırlatılmasının nedeniyse 34 yıl önce, bir sinema çıkışında Stockholm’ün ana caddelerinden birinde eşinin yanında öldürülmesinin yıl dönümünün (28 Şubat 1986) yaklaşması ve katilinin, katillerinin günümüze değin bulunamaması.
Ancak amacım cinayetinin izini sürmek, kimler tarafından öldürülmüş olabileceği konusunda tahmin yürütmek değil. Bu konuda çok şey yazıldı, İsveçli ünlü romancı Stieg Larsson bile üstünde çalıştı. Guardian gazetesi poliste bir birimin araştırmalarını hala sürdürdüğünü yazıyor.
Benim amacım Palme’yi anmak, yaptıklarını anımsatmak, galiba en çok da İsveç’e komşu Norveç’te okurken ölümünün bizde yarattığı sarsıntıyı ve üzüntüyü, Stockholm Belediye Sarayı’nda düzenlenen sivil cenaze törenin hafızama kazınmış izlerini paylaşmak.
Aklımda en çok da Fin kökenli İsveçli sanatçı Arja Saijonmaa’nın beyaz uzun elbisesiyle Başbakan Palme’nin tabutuna eğilerek Violetta Parra’nın ünlü şarkısı “Hayata Teşekkür Ederim”i söylemesi kalmış.
YouTube daha ziyade ikinci şarkıyı, yani Mikis Theodorakis’in bestesini ön plana çıkartıyor ama asıl önemli olan Şilili Parra’nın 1966’da uzun süre birlikte olduğu erkek arkadaşından ayrıldıktan sonra La Paz’da bestelediği ve Mercedes Sosa, Elis Regina, Joan Baez’in de söylediği “Gracias a la Vida”, İsveççesiyle “Jag vil tacka livet”di.
Saijonmaa törene katılan yüzlerce insana ve tabii ki tüm dünyaya Palme adına hayata teşekkür edilmesi gerektiğini hatırlatmıştı. Hem de sadece görebilecek iki göz, duyabilecek iki kulak verdiği için.
Gözlerini açtığında siyahla beyazı birbirinden ayırabildiği, doğruyla yanlışı görebildiği, farklı sesleri duyabildiği, şarkısının özü olan mutluluğu ve hüznü hissettirdiği için hayata teşekkür etmekteydi Saijonmaa, bu şarkının kendisi kadar Olof Palme’nin ama aslında herkesin şarkısı olduğunu etkileyici bir duyarlılıkla vurgulayarak.
Muhtemelen Palme de fırsat bulsaydı ölmeden önce hayata teşekkür eder, verdiklerine tıpkı şarkının sözlerine yansıyana benzer şekilde şükrederdi. Onu yakından tanıyanların anlattığına göre Danimarka krallarına dayanan aile kökenine rağmen mütevazı bir insandı.
Benim gibi 1980’ler Türkiye’sinde 12 Eylül tecrübesini kıyısından köşesinde de olsa yaşamış insanlar içinse idoldü. Antiemperyalist, ırkçılık karşıtı, toplumsal eşitlikçi, demokrat ve daha pek çok şeydi. Palme İsveç demokrasisinin, ülkesinin dünyadaki ve bizdeki saygınlığının insanda vücut bulmuş haliydi.
Oslo’da okurken İsveç’e sık sık gider, hatta oradan, sınır köylerinden gündelik alışverişimizi yapardık. Hiç unutmam ilk renkli televizyonumuzu yakındaki bir İsveç kasabasından almıştık. Stockholm’de Tunç Okan’ın Otobüs filminin çekildiği meydana gidip doya doya, sindire sindire gezmiştik. En çok da İsveç televizyonu seyrederdik.
Ingmar Bergman’ı orada daha iyi anladık. İnsanlık durumlarını derinden yakalayan filmlerini farklı gözle izledik. Bergman’da tıpkı İsveç gibi gösteriş değil estetik minimalizm vardı. Bir anne ve kızının diyaloglarıyla, sağlık sorunları yüzünden konuşmayan, hareket etmekte dahi zorlanan diğer kızının tepkileriyle mesela “Sonbahar Sonatı” bize sistemin başarı olarak sunduklarının insani maliyetini göstermekteydi.
* * *
Otuz küsur yıl öncesinin İskandinavya’sı her anlamda ve her yerden farklıydı. Norveç Kralı Olav’a Holmenkollen’e kayak yapmaya giderken metroda rastlayabilirdiniz, sinemada yanınıza bir bakan oturabildi, siyasiler sokaklarda korumasız dolaşabilirdi, işlerine bisikletleriyle gidebilirdi. Palme’nin ölümü bunların çoğunu, sanırım en çok da zamanın ruhunu değiştirdi. İsveç de, Norveç de artık eskisi gibi değil. Zaten dünya da değil.
O günlerden bugüneyse faili meçhul bir cinayet dışında güzel anılar, anlatacak hikayeler ve Palme gibi insanların dünya tarihinde bıraktığı izler kaldı. Onu geri getiremeyiz fakat temsil ettiği değerleri, şekillendirdiği siyaseti, yaşadığı dönemi hatırlayabiliriz. En azından o dönemin müziklerini dinleyebilir, filmlerini seyredebiliriz. Vaktiniz olursa sadece Saijonmaa ve Bergman ile yetinmeyin, biraz daha gerilere gidip Edvard Grieg’i de dinleyin derim. İyi ve huzurlu bir tatil günü dileğiyle…
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025