Mensur Akgün
Ekim 2018’de gerçekleşen Kaşıkçı cinayetinden sonra Amerikan istihbarat servislerince hazırlanan ama resmen bir türlü açıklanamayan rapor Cuma günü nihayet açıklandı. Hatırlanacağı gibi Başkan Trump Amerika’nın Suudi Arabistan ile olan özel ilişkileri zarar görmesin diye raporu bekletmiş, Biden da seçim konuşmaları sırasında görevi devraldığında raporu açıklayacağını ve gereğini yerine getireceğini söylemişti.
Biden 20 Ocak itibarıyla görevi devraldı ve üstünde uzun uzun düşündükten, tartıştıktan, gerekli planlamaları, programlamaları yaptıktan sonra dört sayfalık raporu kamuya mal etti. Fakat önce muhatabını fikre alıştırdı, ardından da Kral Salman ile görüşüp tepkilerini yumuşattı. Böylece Amerika ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri çok zorlamadan bir kampanya sözünü daha yerine getirmiş oldu.
Hazine Bakanı Yellen ve Dışişleri Bakanı Blinken de Suud ailesinin iktidar kanadını çok kızdırmayacak yaptırımları hayata geçirdi. Cinayetten sorumlu olduğu raporda da kuvvetle tahmin edilen Veliaht Prens Muhammed bin Salman (MBS) tabii ki müeyyidelerin konusu olmadı. Yakın çevresine Amerika’ya giriş yasağı kondu, bazılarına da etkisi tartışmalı mali yaptırımlar uygulanması kararı verildi.
* * *
Aslına bakarsanız rapora da fazla bir şey konmadı. Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın konumu ve yönetim anlayışı gereği -onların olay olarak sayfalarına aktardığı- cinayetten haberdar olduğunun tahmin edildiği söylendi. Cinayet için İstanbul’a gelen ekiplerin kurumsal bağlantıları da Muhammed bin Salman’ın habersiz olamayacağının gerekçesi olarak sunuldu. En sonunda da cinayetle ilişkisi olduğu düşünülen 21 kişinin isimleri sıralandı.
Ancak kanıtların nasıl toplandığı açıklanmadı. Belli ki Office of Directorate of National Intelligence ketum davranmış, daha doğrusu MBS’nin üstüne fazla gitmek istememiş. En fazla iki sayfaya sığabilecek bilgiyi kapak ve özetle birlikte herhalde kapsamlı görünsün diye dört sayfaya çıkartmış. Yani Amerika bir kez daha çıkarlarıyla değerlerini, daha doğrusu seçim kampanyası sırasında verdiği sözlerle stratejik beklentilerini dengelemiş.
Biden sözünü yerine getirirken Suudi Arabistan’ın kızması önlenmiş. Onlar bu rapor yanlış, kabul edilemez derlerken bana öyle geliyor ki Amerikalılar da zor bir sorunu görece külfetsiz aşmış olduklarına sevinmişlerdir. Ne de olsa bir yandan insan hakları eksenli politika demek öbür yandan da bunu stratejik çıkarlarla örtüştürmek kolay değil. Amerika İran’ı, İsrail’i ve kim bilir daha ne çok şeyi aynı anda düşünmek zorunda.
Kaldı ki Çin ya da Rusya olunca çok daha rahat araçsallaştırabileceğiniz bir pozisyon, Suudi Arabistan denince zor seçimler yapmanıza neden olabiliyor. Karşınızda neredeyse her istediğinizi yapmaya hazır, üstelik de “zengin” bir ülke var. Kendi hazırladığı barış inisiyatifini unutan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve diğerlerinin İsrail’le diplomatik ilişki kurmasına ses çıkartmayan, tam tersine destekleyen, cesaretlendiren, bölgenin tüm yerleşik parametrelerini değiştiren bir rejim söz konusu olan.
Bana öyle geliyor ki Türkiye’nin sağladığı istihbarat, sunduğu bilgiler, Kaşıkçı’nın nişanlısının çabaları, sivil toplum örgütlerinin konuyu gündemde tutma ısrarı ve Washington Post başta olmak üzere Amerikan ana akım medyasının yazdıkları olmasaydı Biden da böyle bir şeye bile kalkışmaz, Suudi Arabistan ile yönetiminin arasının bu kadar dahi soğumasını istemezdi. Bir önceki yönetim Suudiler sayesinde çok şey başardı, bu yönetim de benzerini yapabilirdi.
Hatta rapor “sopasını” ellerinde tutarak, Suudi Arabistan’ı istedikleri kıvama daha kolay getirmeleri de mümkündü. Belli ki verilen sözler, cinayetin gündemden düşmemesi etkili oldu, bir şekilde raporun açıklanması gerekti. Açıklamanın yaratacağı şok hafiflesin diye de Biden Kral’ın gönlünü almayı ihmal etmedi. Rapor da MBS kesinlikle suçludur demeyen bir üslupla kaleme alındı. Müeyyideler de ona değil çevresine, verdiği emri yerine getirenlere uygulandı.
Raporun artçı sarsıntıları olur mu kestirebilmek güç. Ancak MBS’nin müstakbel tahtından olmayacağı, Kral’ın onun yeni bir veliaht atamayacağı neredeyse kesin. Bir başka kesin olan şey de Biden Yönetiminin insan hakları merkezli olacağını müjdelediği siyasetinin bir yara daha aldığı. Görünen o ki Biden ve ekibi insan haklarına Trump döneminden çok daha fazla ağırlık verecek ama insan hakları ve demokrasi siyasetlerinin ana eksenini oluşturmayacak. İnsan haklarını çıkarlarının gerektiği yerlerde ön plana çıkartacaklar.
* * *
Myanmar’daki darbeyi zararsız yaptırımlarla geçiştiren, Ermenistan’daki darbe benzeri teşebbüse taraflara itidal tarzı çağrısıyla karşılık veren Biden Yönetimi, Suudi Arabistan’a saldırı silahları satmayarak ve MBS’nin kendisi yerine çevresindekilere yaptırım benzeri tedbirler uygulayarak bu dosyayı kapatacak. Umarım Biden’ın sözünü çok ettiği, seçim manifestosu niteliğindeki Foreign Affairs makalesinde altını ısrarla çizdiği Demokrasiler Zirvesi de demokrasiden çok Çin’in çevrelenmesine yönelik olmaz.
Yine de kabul etmemiz gerekir ki raporun açıklanmış olması, açıklanmamasından çok daha iyi. Açıklama ve ardından -göstermelik de olsa- alınan tedbirler Amerika’nın artık insan haklarını önemsediğini ya da önemsemek zorunda hissettiğini gösteriyor. Az da olsa MBS’nin ülkesi ve bölgesi içindeki gücünün kırılma olasılığı mevcut. Ayrıca bir daha bu tür cinayetlere teşebbüs edilmemesi sağlanabilir, Amerika’nın Kaşıkçı adına uygulamaya koyduğu program da caydırıcı olabilir.
Türkiye açısından bakıldığında ise tüm bunların iki önemli sonucu var. İlki, MBS’nın gücünün ve ihtirasının kırılmasının, Suudi Arabistan’ın eskisi gibi itidalli politikalar izlemeye başlamasının bu ülkeyle olan ilişkilerin normalleşmesine yardımcı olabileceği. İkinci sonuçsa, yeni Amerika’nın göstermelik dahi olsa insan haklarına ve demokrasiye önem vermesinin bizimle olan ilişkilerinde ağırlığını hissettireceği gerçeği. Yazım çok huzur vermese de iyi ve huzurlu bir Pazar günü dileğiyle…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024