Mensur Akgün
Türkiye-Yunanistan ilişkileri hemen her zaman sorunlu oldu. Ancak iki dünya savaşı arasında İtalyan tehlikesi varken, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da Sovyetler Birliği iki ülkeyi de tehdit ederken yakınlaşmalar gerçekleşti, sorunlar ve beklentiler arka plana itildi. Zaman zaman da sorunların yönetimi tercih edildi. Ama çözülmedi, tam tersine türevleri oluştu. Uluslararası hukuktaki doktriner gelişmeler, hidrokarbon yataklarının ortaya çıkması ve siyasi dengelerdeki dalgalanmalar sorunları daha da çözülemez hale getirdi.
Taraflardan birinin mutlak teslimiyeti olmadan, ki bu da imkânsız, yakın bir gelecekte sorunların çözümünü beklemek gerçekçi değil. Kıbrıs’tan Doğu Akdeniz’e, kıta sahanlığından kara sularına, hava sahasına kadar pek çok alanda farklı görüşlerimiz, pozisyonlarımız var. Yunanistan Ege’nin ve Kıbrıs’ın neredeyse tamamını istiyor, biz ise adil bir şekilde paylaşalım diyoruz. Ege’de, Akdeniz’de başka devletler arasında varılan uzlaşmalara, 1982 BMDHS’nin hakkaniyet öngören ilkelerine, mahkeme içtihatlarına atıfta bulunuyoruz.
***
Onların pozisyonu ise daha grafik, daha doğrudan. 1982 tarihli sözleşmeyi imzaladık, dolayısıyla da hükümlerine uyuyoruz, tanıdığı tüm haklardan kayıtsız şartsız yararlanmak zorundayız diye bakıyorlar. Zaten üyesi olduğumuz AB’nin 27 üyesi de bizden yana, kabul ettiğimiz haritalar bile bizim pozisyonumuzu destekliyor diye düşünüyorlar. Üstelik de Türkiye’nin son dönemde yalnızlaştığının, meşruiyet açığı yaşadığının farkındalar. Askeri güç asimetrisini kurdukları ad-hoc ittifaklarla kapatmaya çalışıyorlar.
Kıbrıs’ta ise yakın zamana kadar biz federasyon diyorduk, onlar federasyona benzer üniter bir devletten, Türkiye’nin denklemden çıkacağı bir çözümden yanaydılar. Mümkünse birleşmenin mali bedelini Türkiye’ye ödetmek, kullanım kaybından ve tazminat yükümlülüğünden doğan sorumluluğu vergilerimizle karşılamak istiyorlardı. Şimdi onlar yine federasyona benzer üniter devletten yana, yine mali külfeti bize yıkmak istiyor. Fakat Türkiye ve KKTC iki devletli çözüm diyor.
1977’den bu yana tüm BM müktesebatı federalizm mantığı üstüne oturduğu için iki devletli çözüm talebimizde haklı olsak dahi işimizin kolay olduğunu söylemek zor. BM Güvenlik Konseyi’nin daha 1964’de aldığı bir karar (186) yüzünden GKRY’nin adanın sahibiymiş, mutlak hakimiymiş gibi görüldüğü, 1983’de KKTC ilan edildiğinde tanımanın BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla (541 ve 550) yasaklandığı bir hukuki zemininin mevcudiyetini ve bu zeminin sadece tarafların uzlaşmasıyla değişebileceği gerçeğini göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
Ege’de de, Akdeniz’de de, Kıbrıs’ta da yakın bir gelecekte çözüm beklemek imkansıza yakın. Ne biz haklarımızdan vaz geçeriz, ne de Yunanistan yakaladığı momentumu kaçırmak, ortaklarına, ad-hoc müttefiklerine kabul ettirdiği iddialarından vazgeçmek ister. Buna rağmen sorunları yönetmek, bazılarını dondurmak, iki ülke arasında iş birliğini geliştirebilecek alanlara yoğunlaşmak mümkün. Çünkü iki taraf ve dünyanın makul azınlığı farkında ki tırmanma çatışma getirebilir. Çatışma da Türkiye ve Yunanistan’la sınırlı kalmayabilir.
Türkiye-Yunanistan ilişkileri bariz bir şekilde krizle yönetimin sonuna geldi. Biz askeri açıdan güçlendik, gücümüzü hak ve beklentilerimizi korumak için kullandık. Yunanistan ise ittifaklar oluşturdu, Mısır’la, İsrail’le özel ilişkiler geliştirdi. İsrail’den silah almaya, Fransa’yı AB ve NATO ortaklığı ötesinde yanına çekmeyi başardı. ABD’ye şimdiye kadar tanımadığı imtiyazlar tanıyarak Türkiye karşı caydırıcı güç haline getirdi. Düzenlediği ortak tatbikatlarla da ne demek istediğini gösterdi.
En küçük bir sürtüşme herkes için büyük sorunlar doğurabilir. Bu yüzden de tırmanmayı durdurmak, iki taraf arasındaki uzlaşmazlıkları diplomatik yollardan çözmek için başlatılan çabaları desteklemek, sürdürmek şart. Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ziyaretinde diplomatik teamüle uymayan açıklamalarından hoşlanmamış olabiliriz. Bizim deniz yetki alanı olarak gördüğümüz yere Fransız araştırma gemisi getirmesine de tepki gösterebiliriz. Fakat yakınlaşma, tırmanmayı tersine çevirecek süreci durdurma teşebbüsünde bulunmamalıyız.
***
Türkiye’de basına yansıyan haber ve yorumlar, kamuoyunda oluşturulan kanaat sertlik yanlısı tutuma geri dönülmesinin gerekliliğini ima ediyor. Ben beş yıllık aradan sonra iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arası başlatılan arama toplantılarının sürdürülmesini, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Atina’ya gitmesini, Erdoğan-Miçoktakis buluşmasının gerçekleşmesini savunuyorum. Şu aşamada bizim için önemli olan Yunanistan’ın hak ve taleplerimizi kabul etmesi değil, konuşmayı, müzakere etmeyi kabul etmesi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın 19 Nisan’da Kathimerini’nin “Konuları Halının Altına Süpüremeyiz” başlığıyla aktardığı mülakatı Türkiye’ye karşı olumlu açıklamalar, başlatılan yumuşama sürecini destekleyecek cümleler içeriyor. Yunanistan’dan imkansızı beklemeden, Çavuşoğlu-Dendias dostluğundan da yaralanarak süreci sürdürmemizde, AB ile yakalığımız ivmeyi ve ABD ile normalleşme potansiyelini kaçırmamamızda, ama aynı zamanda haklarımızdan fedakârlık etmeden durmamızda yarar var…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025