Oya BAYDAR
Şiddete, kana, ölüme kanıksanan bu ülkede yerde yatan cesetler gazete kağıtlarıyla örtülür. Hafızalardan silinmeyecek fotoğraf; ensesinden kurşunlanmış Hrant’ımızın yerde yüzükoyun yatan, üstüne gazete sayfaları atılmış cansız bedenidir.
Bu defa, çok daha unutulmaz, çok daha acı ve katliamın faillerinin, tetikçilerinin, sorumlularının kimliğini kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkla ortaya koyan bir görüntü çakıldı beyinlerimize-yüreklerimize; yerde parçalanmış yatan cansız bedenler barış pankartlarıyla, barış bayraklarıyla örtülmüştü. İnadına barış, inadına kardeşlik, inadına özgürlük diyenlere, bu ülkenin kanlı muktedirlerinin ve ortaklarının biçtikleri kaderin göstergesiydi o örtüler.
Bu vahşeti kim mi yaptı?
Sağcısıyla solcusuyla, ulusalcısı milliyetçisiyle soyut bir devleti tapıncının biçimlendirdiği yürekler ve kafalar, Ankara katliamı haberinin yansıdığı ilk andan itibaren can hıraş bir şekilde devleti ve siyasal iktidarı temize çıkarma telaşına kapıldılar. HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın facianın ilk anlarındaki “Bu devletimizin, milletimizin birliğine yapılan bir saldırı değil, devletimizin halkımıza yaptığı bir saldırıdır” sözleri üzerinden HDP’yi ve Demirtaş’ı vurma yarışına girdiler. Pespaye yandaş havuz medyasının görevli sözcüleri bir yana, ilim bilim sahibi, sağduyulu saygın kişiler de şaşırtıcı şekilde benzer cümlelerle, “bu vahşeti devletin yapmış olduğunu söylemek için aklı iptal etmenin de ötesinde kör bir siyasetin emrine vermek gerektiğini, faciadan siyasî ajitasyon çıkarıldığını, devleti/ iktidarı işaret etmenin nefretten kaynaklandığını”, vb. tekrarlayıp duruyorlar.
Burada; devlet nedir, devlet/iktidar ilişkisi nasıl işler, devlet biçimleri nelerdir gibi konulara girmenin ne gereği ne de imkânı var; ama hemen söyleyelim, devletlerin belli birimleri belirli amaçlar doğrultusunda bu tür “operasyonlar” düzenlerler. Derin devlet, derin çeteler sözü, vatan hainleri’nin uydurması ya da ruh hastalarının paranoyası değildir. Hele de bu konuda bunca sabıkası olan Türk devletini düşünürseniz… Gladyo’suyla, Özel Harp Dairesi’yle, istihbarat teşkilatlarının özel birimleriyle, böyle bir derin yapının Türk devletinin de bir parçası olduğunu, son kanlı katliamda devlet/iktidar aklaması paklamasına çıkanlar benden daha iyi bilirler. En yakın ve bilinen örnek Hrant Dink cinayetini, Zirve Yayınevi katliamını, biraz daha eskiye giderek Şemdinli olaylarını, gencecik bir kızın ölümüne neden olan, PKK’nin üzerine yıkılan ve mahkemede MİT adına çalışan bir ajan provokatörün işi olduğu ortaya çıkan belediye otobüsüne saldırı olayını, yüzlerce değil binlerce faili meçhulü, mesela Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hablemitoğlu cinayetlerini hatırlayalım.Ankara saldırısında da devletin kimi birimlerinin parmağı, en azından göz yumması ve kolaylaştırıcılığı olduğunu söyleyenlere hakaret edip onları bölücü ilan etmeden önce, barış umutlarını dinamitlemekte kimlerin doğrudan veya dolaylı çıkarı var ve onlar devletin neresindeler diye düşünmek gerek.
Kim yaptı yetmez, kim sorumlu?
Bu türden terör eylemlerinde eylemi kimin yaptığını bulmak kuşkusuz önemlidir. Ama iktidarın sorumluluğunu yerine getirdiğini ispat için parçalara ayrılmış canlı bombaların adalete teslim edildiğini söyleyebilecek kadar şaşırmış bir başbakanın bulunduğu bir ülkede, bu kadarıyla yetinmek olayı çözmek midir? Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç ve benzeri olaylarda; canlı bomba IŞİD’ciymiş demek (hatta Reyhanlı katliamında IŞİD’i korumak için davayı delil karartmasıyla örtmek) yarım yamalak soruşturmayı orada bırakmak, üstüne bir de soruşturmanın gizliliği kararı alıp kamuoyundan saklamak, suçu ve terör eyleminin ardındaki gerçek güçleri örtbas etmek değil midir? Örtbas etmekten, bulandırmaktan, çarpıtmaktan sorumlu olanlar kimler peki? Hele de en önemli görevi istihbarat toplamak olan MİT ve devletin diğer ilgili birimleri görevlerini yerine getirmemişlerse, yanlış operasyonlar yapmışlarsa bunun siyasî sorumlusu MİT müsteşarlığının bağlı olduğu başbakan, ilgili bakanlar, bir de hepsinin başındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan değilse, kimlerdir?
Altını ıslatan çocuğun “Ben yapmadım pipim yaptı” demesi misâli, suçu IŞİD’e, terör örgütlerine, dış mihraklara, hatta bazen muhalefete, hele de Kürt siyasal hareketine yüklemek kimseyi sorumluluktan kurtarmaz. Gerçekleri açığa çıkarmayan, tetikçilerin arkasındaki şiddet odaklarına dokunmayan, o odaklarla, mesela IŞİD ve benzerleriyle al takke ver külah içli dışlı olmuş, yardım etmiş, destek vermiş olan iktidar tabii ki hem siyasî hem de vicdanî sorumluluğa sahiptir.
Demirtaş gerçek sorumluyu işaret ederken haklıdır. Hele de o sözlerin, kendi insanlarından onlarcasının barış pankartlarıyla örtülmüş cesetleri karşısında söylendiğini, küçücük bir empati yaparak düşünürseniz.
Barış kurbanlarının vasiyetini yerine getirmeliyiz
Ankara katliamı sonrasında gözler ve kulaklar kaygılı bir bekleyişle Kandil’e dikilmişken, Karayılan eylemsizlik kararından dönmediklerini, “Ankara’da yaşamını yitiren insanlarımızın vasiyeti gereği eylemsizlik süreci uygulanacak. Yol denetimleri sona erdirilmeli (…..) AKP bu sürece uymayacak, biliyoruz, bizim tutumumuz tek taraflıdır” diyerek açıkladı.
Evet; hepimiz Ankara’da barış, kardeşlik, özgürlük istedikleri için katledilen insanlarımızın vasiyetini yerine getirmek için seferber olmalıyız. Kürt silahlı hareketi bu son mesajda dile gelen çizgiyi, tek taraflı da olsa derinleştirerek sürdürmeli, hepsi bizim insanlarımız bizim çocuklarımız olan, bölgede görevlendirilmiş olmaktan başka suçu olmayan askerlere, polislere saldırıları durdurmalıdır.
HDP, Demirtaş’ın bunca acısına rağmen son konuşmalarında dile getirdiği: intikam duygularından uzak, demokratik, barışçı mücadeleden taviz vermemelidir. En önemlisi, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diyalog kanallarını kim açarsa, (ayrımcı Davutoğlu bile olsa) bu adımları küçümsemek yerine ciddiye almalı, hatta bu kanalları kendisi zorlamalıdır. İki yüzlü, içeriği boşaltılmış, klişeleştirilmiş “milletçe birlik beraberlik” yutturmacasının ötesinde, şu anda tahrip olmuş birlik ve beraberliğimizi onarabilmek için, her türlü provokasyonun karşısında ahlâkî, vicdanî ve siyasî sorumlulukla dimdik durmalıdır.
Ankara’da yitirdiğimiz insanlarımızın vasiyetini yerine getirmek için; cenazelerini kaldırmaya çalışan, hastane kapılarında çocuklarından, kardeşlerinden, eşlerinden, arkadaşlarından haber bekleyen acılı insanlarımızın acılarını bir nebze hafifletebilmek için; elleri yürekleri kanlı muktedirlerin iktidarına son vermek için, kalıcı barışı inşa edebilmek için, insan olmak için…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024