Ural ATEŞER

DAĞDAKİ ÇOBAN...
6.01.2015
2022

 Neydi o hanım kızımızın adı... Manken miydi, neydi... Hani "benim oyumla dağdaki çobanın oyu aynı olur mu?" diye sormuştu... Tabi böyle bir soruyu, yabancıların "BLONDIN" ("SARŞIN") dedikleri türden bir hanım kızımız sorunca, o zaman, eli kalem tutan, kendini aydın gören herkes "sana ne oluyor kızım, bunu dersek biz deriz..." türünden itirazları yükseltmişlerdi... Tam bu kelimelerle değildi tabi itirazlar... O günlerde Türkiye'yi değiştirme iradesini kabul ettikleri AK Parti iktidarını hala destekliyorlardı ve "çoban"ın oyu onlar için de "kutsaldı"...

Neyse ne... Bunların çoğu, sonradan, önce kendi özlerine, Kemalizm'e demir attılar... Sonrasında bu yolda generallerin eteğine sığındılar... Daha daha sonra da, hükümetten "pay alma" rüyaları yavaş yavaş engellenen Cemaat'in cübbesi altında toplanmaya başladılar... Bu Cemaat'e sevgili arkadaşım Nazan Esra Ayanoğlu CİAmaat diyor... Çok hoş... Ama benim yazmak istediğim konu başka...

Cemaatin ve "karanlık" köşelerin finanse ettiği özgür medyada bunlar bütün "basın özgürlüğünün olmadığı" iddialarına rağmen çarşaf çarşaf yazmaya, ekranlarda bilgiç ve saldırgan konuşmalarını yapmaya, herhangi bir baskı rejiminde söyledikleri-yazdıkları hakaretlerin bindebiri için senelerce zindanı boylayacaklarını unutup devam ediyorlar... Bence hiç sorun yok... Herkes özgürce kusuyor midesini... Hiç de şikayetçi değilim...

Amaaa bu beyefendiler, hanımefendiler tutup da, halkın cahilliğinden, bilgisizliğinden, ilgisizliğinden ve makarna-kömür hikayelerinden söz etmeye başlamıyorlar mı... İşte orada ip kopuyor... Geçen gün Yıldıray Oğur yazdı medyada hangi oranda muhalefetin ve "yandaş" denen tarafın temsil edildiğini ( http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/584134.aspx)...Hiç şikayet etmesinler halka ulaşamamak konusunda...

40'lı yıllarda ülkede okumayazma bilenler %20 iken, halkın tek kulağı devlet kontrolundaki radyo ve yine Kemalist kadroların çıkardığı ve anadolunun bir çok yerine 2-3 gün gecikmeyle ulaşan bir-iki gazete iken CHP %80 oy alıyordu... Ben 60'lı yıllarda İstanbul gazetelerinin Anadolu'ya 3 gün gecikmeyle geldiğini yaşadım... Bir de buna, köylerde çalışan çoğunlukla Kemalist öğretrmenleri ve kasaba bağı olan çokbilmiş köy sakinlerini eklleyelim haber kaynağı olarak... Bu "aydın" takımı hiç de şikayetçi değildi bu durumdan...

Bir de bugünkü durumu getirin gözünüzün önüne ve mukayese edin... Yukarıda sözünü ettiğim makalesinde Yıldıray Oğur Türkiye genelinde medyanın nicel ve nitel dağılımını çok güzel listelemiş... Bunlara bir de artık "dağdaki çobanın" bile cep telefonuyla ulaşabildiği internet dünyasını ekleyin... Hala halkı bilgisiz, habersiz diye nitelemek için kötü niyetli olmak lazım... Onun yerine, halkın dilini, ihtiyaçlarını, tepkilerini, rüyalarını hesap edip ellerindeki medya olanaklarını öylesine kullanacaklarına, hala "cahil" halkdan söz etmelerine başka ne sıfat bulunabilir...

Bugün tüm medyayı meşgul eden konulardan halkın habersiz olduğunu, muhakeme edemediğini mi sanıyorsunuz... Aldanıyorsunuz... Yolsuzluktan, siyasilerin her günkü polemiklerine kadar her şey köy kahvelerinde, kırsalda, işyerlerinde, minibüs ve taksilerde ... velhasıl her yerde takip ediliyor... Etyen Mahçupyan'ı okumanızı ve tahlillerini tartışmanızı öneririm... Bütün bu bilgi akışına rağmen ve muhalefetin bombardımanına rağmen nasıl oluyor da halkın teveccühü hala AK Parti'den yana tecelli ediyor, düşünün halka kemkireceğinize... %20'si okumayazma bilen bir toplumda devlet kontrolundaki haberleşme yollarıyla alınan oyları aynı düşünce sistemiyle alamazsınız...

50'de bütün baskılara rağmen sizi seçmedi... 60'da darbe anayasasına ve baskısına rağmen sizi seçmedi... 71'de bütün baskılara ve darbecilerin adayına rağmen sizi seçmedi... 80'den sonra yine sizi seçmedi... Yapılan bütün komplolara rağmen hala sizi seçmiyor... Yeter yahu... Biraz aynaya bakın... AK Parti iktidarlarının çok sayıda eleştirilecek, onlardan daha iyi yapılabilecek hususları var... Daha iyisini çalışın, projeler geliştirin ve çıkın o halkın karşısına... Küfrederek, hırsız diyerek olmuyor işte... Hala anlamıyor musunuz...

 
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar