Ural ATEŞER
Neydi o hanım kızımızın adı... Manken miydi, neydi... Hani "benim oyumla dağdaki çobanın oyu aynı olur mu?" diye sormuştu... Tabi böyle bir soruyu, yabancıların "BLONDIN" ("SARŞIN") dedikleri türden bir hanım kızımız sorunca, o zaman, eli kalem tutan, kendini aydın gören herkes "sana ne oluyor kızım, bunu dersek biz deriz..." türünden itirazları yükseltmişlerdi... Tam bu kelimelerle değildi tabi itirazlar... O günlerde Türkiye'yi değiştirme iradesini kabul ettikleri AK Parti iktidarını hala destekliyorlardı ve "çoban"ın oyu onlar için de "kutsaldı"...
Neyse ne... Bunların çoğu, sonradan, önce kendi özlerine, Kemalizm'e demir attılar... Sonrasında bu yolda generallerin eteğine sığındılar... Daha daha sonra da, hükümetten "pay alma" rüyaları yavaş yavaş engellenen Cemaat'in cübbesi altında toplanmaya başladılar... Bu Cemaat'e sevgili arkadaşım Nazan Esra Ayanoğlu CİAmaat diyor... Çok hoş... Ama benim yazmak istediğim konu başka...
Cemaatin ve "karanlık" köşelerin finanse ettiği özgür medyada bunlar bütün "basın özgürlüğünün olmadığı" iddialarına rağmen çarşaf çarşaf yazmaya, ekranlarda bilgiç ve saldırgan konuşmalarını yapmaya, herhangi bir baskı rejiminde söyledikleri-yazdıkları hakaretlerin bindebiri için senelerce zindanı boylayacaklarını unutup devam ediyorlar... Bence hiç sorun yok... Herkes özgürce kusuyor midesini... Hiç de şikayetçi değilim...
Amaaa bu beyefendiler, hanımefendiler tutup da, halkın cahilliğinden, bilgisizliğinden, ilgisizliğinden ve makarna-kömür hikayelerinden söz etmeye başlamıyorlar mı... İşte orada ip kopuyor... Geçen gün Yıldıray Oğur yazdı medyada hangi oranda muhalefetin ve "yandaş" denen tarafın temsil edildiğini ( http://
40'lı yıllarda ülkede okumayazma bilenler %20 iken, halkın tek kulağı devlet kontrolundaki radyo ve yine Kemalist kadroların çıkardığı ve anadolunun bir çok yerine 2-3 gün gecikmeyle ulaşan bir-iki gazete iken CHP %80 oy alıyordu... Ben 60'lı yıllarda İstanbul gazetelerinin Anadolu'ya 3 gün gecikmeyle geldiğini yaşadım... Bir de buna, köylerde çalışan çoğunlukla Kemalist öğretrmenleri ve kasaba bağı olan çokbilmiş köy sakinlerini eklleyelim haber kaynağı olarak... Bu "aydın" takımı hiç de şikayetçi değildi bu durumdan...
Bir de bugünkü durumu getirin gözünüzün önüne ve mukayese edin... Yukarıda sözünü ettiğim makalesinde Yıldıray Oğur Türkiye genelinde medyanın nicel ve nitel dağılımını çok güzel listelemiş... Bunlara bir de artık "dağdaki çobanın" bile cep telefonuyla ulaşabildiği internet dünyasını ekleyin... Hala halkı bilgisiz, habersiz diye nitelemek için kötü niyetli olmak lazım... Onun yerine, halkın dilini, ihtiyaçlarını, tepkilerini, rüyalarını hesap edip ellerindeki medya olanaklarını öylesine kullanacaklarına, hala "cahil" halkdan söz etmelerine başka ne sıfat bulunabilir...
Bugün tüm medyayı meşgul eden konulardan halkın habersiz olduğunu, muhakeme edemediğini mi sanıyorsunuz... Aldanıyorsunuz... Yolsuzluktan, siyasilerin her günkü polemiklerine kadar her şey köy kahvelerinde, kırsalda, işyerlerinde, minibüs ve taksilerde ... velhasıl her yerde takip ediliyor... Etyen Mahçupyan'ı okumanızı ve tahlillerini tartışmanızı öneririm... Bütün bu bilgi akışına rağmen ve muhalefetin bombardımanına rağmen nasıl oluyor da halkın teveccühü hala AK Parti'den yana tecelli ediyor, düşünün halka kemkireceğinize... %20'si okumayazma bilen bir toplumda devlet kontrolundaki haberleşme yollarıyla alınan oyları aynı düşünce sistemiyle alamazsınız...
50'de bütün baskılara rağmen sizi seçmedi... 60'da darbe anayasasına ve baskısına rağmen sizi seçmedi... 71'de bütün baskılara ve darbecilerin adayına rağmen sizi seçmedi... 80'den sonra yine sizi seçmedi... Yapılan bütün komplolara rağmen hala sizi seçmiyor... Yeter yahu... Biraz aynaya bakın... AK Parti iktidarlarının çok sayıda eleştirilecek, onlardan daha iyi yapılabilecek hususları var... Daha iyisini çalışın, projeler geliştirin ve çıkın o halkın karşısına... Küfrederek, hırsız diyerek olmuyor işte... Hala anlamıyor musunuz...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2020
27.01.2020
1.02.2020
29.12.2019
27.11.2019
12.10.2019
5.06.2019
3.06.2019
1.06.2019
24.04.2019