Ural ATEŞER

SOL VE ZORBALIK...
10.12.2015
1844

Senelerce "başörtülü oldukları için" üniversitelere, kamu kuruluşlarına, okullara alınmayan insanları destekleyen sol, sosyalist, demokrat insanlar bugün üniversitelerde terör estiriyorlar... Ve bunu "devrim" adına yapıyorlar.

Dün İstanbul Üniversitesi'nde yine böyle baskıyla üniversitedeki "varlıklarına" bile tahammül edilmeyen başörtülü ve türbanlı gençler "sol faşizme, tahakküme ve zorbalığa" karşı pankart açmışlar...

"Sol" baskıcı olamaz... "Sol tahakküm etmez" diye düşünen iyi niyetli "solcuları" çok kızdırmış bu pankart... Çok sevdiğim insanlar da var bu kızanlar içinde... Baskıcı olmak için, tahakküm uygulamak için siyasi iktidarda olmak gerekmiyor ki...

Üniversitelerin çoğunda kendileri gibi düşünmeyenlere stand açma hakkı bile tanımayan zorbalar, deFrimciler; hakimiyet kurdukları üniversitelerin konferans salonlarında kendileri gibi düşünmeyen siyasetçilere, yazarlara konferans verme hakkı tanımayan deFrimciler hangi kategoriye girerler... Bunlar kendilerini "devrimci, sosyalist, komünist" diye tanımlıyorlar... Bunların zorbalıklarını "sola" yakıştıramayanlar önce bunlarla aralarına mesafe koymalılar...

Bizim gençliğimizde sadece hakim medya ne yazıyor ve belgeliyorsa onlarla yetinirdik... Bugün artık böyle değil... Soruyorsun Google'a "üniversitelerdeki zorbalıklar" diye ya da başka cümlelerle, anında ekrana düşüyor bu zorbaların hangi üniversitede, hangi zorbalığı yaptığı... Eskiden olduğu gibi, bu deFrimcileri frengi yarası gibi saklamak mümkün değil artık...

"Solun" geçmiş deneylerine tek gözünü kapatmadan, iki gözüyle ve 180 derece açıyla bakanlar için "sol"un kendi içinde ve başkalarına karşı yaptığı tahakkümü, infazları, cinayetleri görmemek mümkün değil... Yani "sol" denilen köşenin baskıcı olamayacağı, antidemokrat olamayacağı tezleri de havada kalıyor... Bu hem ülkemizdeki kendi deneyimlerimizle, hem de dünyadaki bir yüzyıl süren deneylerle gözümüze batacak kadar rahatsız edici biçimde yaşandı... Solun, sosyalistlerin, komünistlerin bu cumhuriyetin tarihi boyunca baskı altında olduğu, inanılmaz işkencelere muhatap olduğu, sürek avlarının konusu olduğu, ben solcuyum, devrimciyim diyen herkesin bu acıları kişisel biyografisinde yaşamış olduğu gerçeği bütünüyle "solun" demokrat ve eşitlikçi olduğu sonucunu çıkarmaz... Kendisi her türlü baskıyı yaşayanların daha demokrat, başkalarının haklarına saygılı olmaları beklenir elbette... Ama bunun böyle olmadığını hepimiz adımız gibi biliyoruz.... Üstelik, bugünün deFrimcileri bunun böyle olması gerektiğini de savunuyor...

Bir de tabi 20,Yüzyılı iyi okumak gerekiyor... Giden ve yenileni, kalan ve yaşayanı iyi görmek gerekiyor... Kendi geçmişiyle hesaplaşmayan, kendini yenileyip yeniden yaratamayanların demokratlık denen alanda yeri olmadığını kavramak gerekiyor...

O "pankart" başka ifadeleri ihtiva edebilirdi... Evet... Ben de hemfikirim... Ama hapishane önünde "nöbet tutanlar" üniversitelerde olanlara kulaklarını tıkar ve gözlerini kapatırlarsa o "özgürlük" adına yaptıklarını iddia ettikleri "nöbetler" mastürbasyondan öte değer taşımaz...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar