Yalçın AKDOĞAN
Son dönemde BDP’lilerin estirdiği bir rüzgar var. BDP sözcüleri ne zaman mikrofon görseler, ‘duygusal kopuş artıyor, bir arada yaşamamız zorlaşıyor’ gibi cümleler kuruyorlar. Sanırsınız ki, Türkler ile Kürtler birbirlerini boğazlama aşamasına geldiler ve birbirlerinden nefret ediyorlar. Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, ilinde, ilçesinde böyle bir düşmanlık ve nefret var mı acaba? Yoksa BDP mi böyle bir hava oluşturmaya çalışıyor?
PKK’nın çatışmacı ve kutuplaştırıcı bir söylem içinde olması kendi tabiatının bir gereği. Çünkü o kendisi gibi olmayan ve kendisine bağlanmayan herkesi zaten düşman olarak konumlandırıyor. Kaçırılan öğretmenler, doktorlar, askerler hep düşman bloğunda görülüyor. Bunların Kürt olması da bir şey ifade etmiyor. PKK böyle çatışmacı ve kutuplaştırıcı bir strateji izlemeyi kendisi açısından faydalı görebilir. Peki BDP’ye ne oluyor? BDP de uzun zamandır çatışmacı ve ayrışmacı bir dil kullanıyor. Sanıyorlar ki, toplum birbirinden nefret edip, ‘bu iş yürümüyor, ayrılalım bari’ diyecek...
Türkler ile Kürtler gerçekten birbirinden ayrışabilir mi? Etle tırnak hükmünde olan, iç içe geçen, aralarında hiçbir husumet olmayan bu insanlar niçin düşman olsunlar, niçin birbirlerinden kopsunlar? BDP’yi muhabbetle kucaklayıp sırtını sıvazlayan bazı yazarlar, bu kin ve nefret siyasetini sorgulama gereği hissetmiyorlar. Birçok kişi ‘duygusal kopuş var, ayrılış yaklaşıyor’ ateşine odun taşıyor.
Devlet, Kürtlerin bölgesel özerklik talebine ne cevap vereceğini bilemiyormuş. Devletin çözümden anladığı, asıl sorunu bir tarafa bırakıp PKK’ya silah bıraktırmakmış... Özerlik talebi acaba Kürtlerin mi, BDP’nin mi? Yoksa PKK’nın mı? PKK bile özerklikten bahsederken Türkiye içinde bir çözüm istediğini iddia ediyor. Oysa BDP, PKK’dan daha şahin, daha iflah olmaz bir dil kullanıyor. En son Selahattin Demirtaş, “Kürt halkının da bir Kürdistan’ı olmalıdır. Ama özerk, ama federal, ama bağımsız. Bu halkın devleti yok diye bu zulüm politikalarını dayatacaksanız, eksiklik bu ise Kürt halkı artık bu eksikliği tamamlamalı. Kürdün Kürdistan’ı olmalı ki Roboski’nin hesabı sorulabilsin” demiş. Bağımsız devlet projesini savunan ve bunun PKK’nın silahlı mücadelesiyle gerçekleşeceğine inanan bir siyaset, demokratik olabilir mi?
Demirtaş, bir de sıkılmadan ‘Kürtler sizin köleniz değildir’ diyor. Kürtlere köle kadar bile irade tanımayan, her türlü baskıyı ve tahakkümü uygulayan sanki PKK değil... Farklı düşünen Kürtleri ‘devşirme, ajan, hain’ gibi alçakça tabirlerle yaftalayan sanki terör örgütü ve onun gönüllü mankurtları değil...
***
AK Parti hükümeti, Kürt kardeşlerini muhatap alır, onların sorunlarının çözülmesi için elinden gelen çabayı gösterir.
Nitekim bugüne kadar Kürtlere hem demokratik reformlar hem de yatırımlar olarak AK Parti kadar hizmet etmiş bir siyasi hareket yoktur. Ama hükümetin görevi PKK’nın deli saçması projelerini hayata geçirmek, tektipçi-faşist anlayışın önünü açmak değildir. Bugün PKK terörü başlı başına bir büyük bir sorun haline gelmiştir. Bunu görmezden gelerek bir çözüme ulaşılamaz.
AK Parti, BDP’nin emir eri değildir. Siz bozacaksınız hükümet yapacak, siz yıkacaksınız hükümet tamir edecek, siz sabote edeceksiniz hükümet çözmek için uğraşacak... Hükümet sizin partinizin ve örgütünüzün kölesi mi? AK Parti Türklere de, Kürtlere de hizmetkar olmayı şeref addeder, ama sizin gibileri tatmin etmek gibi bir görevi yoktur.
Varsa bir siyasi gücünüz, kendi siyasi programınızı hayata geçirmek için uğraşırsınız. Sizin her istediğinizi, her düşündüğünüzü AK Parti yapacaksa, size ne gerek var?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019