Yıldıray OĞUR
“Değişim.
Onu yürekten istiyoruz.
Değişim.
Gözlerimiz onu istiyor.
Gözyaşlarımızda, kahkahalarımızda.
Damarlarımızda atan nabızda.
Değişim için bekliyoruz.”
Bu sözler “80’lerin ortasında Rusların efsanevi rock-punk grubu Kino’nun (Sinema) efsanevi kurucusu ve solisti Viktor Tsoi’nin marş haline gelmiş, Sovyetleri yerinden oynatmış şarkısı “Peremen” yani “Değişim”den...
Aslında rock müzik 70’ler ve 80’lerin ilk yıllarında Sovyetlerde dejenere Batı kültürünü temsil ettiği için yasaklı bir müzik türüydü.
Ama Gorbaçov’un Glastnost (Açıklık) ve Perestroyka (reform) politikaları rock müziğe de televizyonların ve sahnelerin kapılarını açtı.
Ve o kapıdan girenlerden biri de eşi ve çocuğuyla ocakçılık yaptığı bir apartmanın şimdi müze olan kazan dairesinde yoksulluk içinde yaşarken, bir taraftan da arkadaşlarıyla kurduğu Kino grubuyla yeraltında satılan albümler yapan henüz tanınmamış genç bir adam olan 20’li yaşlardaki Victor Tsoi’ydi.
Çekik gözleri, saçları, bebeksi yüzü Bruce Lee’yi hatırlatıyordu.
Çekik gözlerinin sebebi Koreli babasıydı.
19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren şimdi Kuzey Kore olan bölgeden çok sayıda Koreli sınırı geçip, Rusya’ya göç etmiş, Rusya’nın uzak doğu topraklarında 200 bine varan bir Rus Koreli nüfusu oluşmuştu.
Stalin, Japonlarla işbirliği yaptıkları iddialarıyla tıpkı Kırımlılara yaptığı gibi Korelileri de yaşadıkları topraklardan Kazakistan’a ve Özbekistan’a sürmüştü.
Tsoi’nin babası da o sürülen Sovyet Korelilerinden bir mühendisti.
Fakat bu politik mağduriyet hikayesine rağmen Victor Tsoi sadece istediği müziği yapmak ve ülkedeki stereoype’a sığmayan genç bir rockçıydı.
1986 yılının yazında Peremen’i ilk kez sahnelerde söylemeye başladı.
Ama şarkı esas olarak 1987 yılında oynadığı Sovyet devleti yapımı Assa filmiyle patladı.
Esas olarak bir polisiye olan filmin son sahnesinde Victor Tsoi ortaya çıkıyor, rock müzik yapmak istediği mekanın sahibinin sıralamaya başladığı sert ve sıkıcı kurallar listesinden sıkılıp ayağa kalkarak sahneye doğru yürüyor ve grubuyla Peremen’i söylemeye başlıyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=syTqQ-TU_c8
Filmin son sahnesinde kurallara meydan okuyan bu genç asi adam; Sovyet gençliği için ekranlarda görülmeye alışılmadık rahat görüntüsü, giyimi, tarzıyla bir anda fenomen haline gelmişti.
Aslında Victor Tsoi’nin politikayla pek ilgisi yoktu.
Hatta şarkıdaki “peremen” yani “değişim” politik bir değişim de değildi.
Rusça’da aynı anlamda kullanılan okullardaki tatil zamanını kastettiğini anlatmış bir röportajında. Politik değil, insani bir değişim isteğini anlatıyordu.
Ama şarkının patladığı zamanlar Sovyetlerde derinden derine toplumsal tepkinin yükseldiği zamanlardı.
Peremen, Gorbaçov’un Perestroyka yıllarına denk gelmişti.
Böyle olunca da şarkı Sovyet gençleri arasında politik değişim talebinin marşına dönüşmüştü.
Hatta Gorbaçov, Sovyet Politbürosu’nu Glastnost ve Perestroyka ikna ederken, Sovyet gençliğinin değişim talebine Victor Tsoi’nin Peremen şarkısını örnek olarak göstermişti.
Viktor Tsoi, albümleriyle, filmleriyle, konserlerle, televizyon programlarıyla hem Sovyetlerde hem de Doğu Bloku ülkelerinde şöhret oldu.
Tabii siyasetin ‘S’si ile ilgilenmeyen bir şarkıcı olsa da artık KGB’nin yoğun gözetimi altındaydı.
1988 yılında başrolünde oynadığı “İğne” adlı film tüm zamanların en çok izlenen Sovyet filmi olmuştu.
Filmdeki uyuşturucu bağımlılığı sahneleriyle o yıllarda Sovyetlerde bahsedilmesi bile tehlikeli meseleler ekrana taşınmış, böyle şeyler izlemeye alışık olmayan gençler filme büyük ilgi göstermişti.
Şöhretin zirvelerindeyken 1988 yılında Sovyetler Afganistan’ı işgal ederken Kan Grubu adlı başka bir şarkı yaptı:
“Kolumdaki kan grubum.
Kolumdaki seri numaram.
Savaşta bana şans dile, şans dile.
Burada kalmayayım, burada kalmayayım.
Bana şans dile”
Aslında şarkının yine politik bir mesajı yoktu, bu anlamsız savaşa giden gençlerin isyanını anlatıyordu.
Tsoi, aslında hiç istemese de Sovyetlerin katı, sıkıcı kültürel ve ideolojik hegemonyasına karşı bir gençlik isyanının sembolü haline gelmişti.
Moskova’daki stadyumda 62 bin kişiye konser verdiği 1990 yılında henüz 28 yaşındayken şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybedince bu efsane bir mite dönüştü.
Ölümünden bir yıl sonra 1991’de, Moskova’da Rusya parlamento binasını komünist darbecilere karşı korumaya çalışanların barikatlarından Peremen şarkısı duyulmaktaydı.
Hakkında Moskova’da Minsk’de hatıra duvarları oluşturuldu, duvarlara ölmediği sadece sigara almaya gittiği yazıldı, heykelleri dikiliyor.
Peremen de Rusya ve eski Sovyet ülkelerindeki sokak gösterilerinin marşı haline geldi.
Bugün hala Rusya’daki Putin karşıtı gösterilerde söyleniyor.
Rus yanlısı yönetime karşı Ukrayna’daki kanlı Maidan ayaklanmasının marşlarından da biriydi Peremen.
En son da Belarus sokaklarında tekrar duyuldu.
Gencecik apolitik yoksul bir rockçının yazdığı aslında siyasi içeriği olmayan bir şarkı, gerçeklerin sürekli ters yüz edilmesi üzerine kurulu büyük bir propaganda makinesinin ürettiği hikayenin büyüsünü kaçırmıştı.
Ölümüne kadar ağzından tek bir politik cümle, rejim karşıtı bir söz duyulmadı ama şarkısı Rus milli marşından daha popüler oldu.
Bütün hayatı baskılayan, kontrol ve dizayn etmek bir rejimin karşısında deri ceket ve sigarasıyla durmak ve değişim demek bile politik bir isyana dönüşebilmişti.
Bir iktidar hayatın tamamını etkilemeye ve zorlamaya başladığında aslında büyük bir hata yapıyor, çünkü böylece artık bütün hayat siyasileşmeye başlıyor.
Siyasetin dışında kalanlar, apolitikler bile bir anda kendilerini siyasi tartışmaların içinde buluyorlar.
Biraz cesareti olanlar bu olan bitene bigane kalamıyor, taraf olmak, söz söylemek zorunda kalıyor.
Ve bu apolitik alandan yükselen itirazlar, profesyonel politikacıların sözlerinden, ideolojik pozisyonların bilindik itirazlarından daha fazla gürültü çıkarabiliyor, çünkü daha organik ve sahici bulunuyor.
Apolitik alandan yükselen siyasi sesler, bir iktidarın toplum üzerindeki baskısının artık ters tepmeye başladığına da işaret ediyor.
Türkiye’de son zamanlarda siyasi tartışmaların ortasına düşen sanatçılar da bugüne kadar açık siyasi tavırları ve protest eserleriyle bilinenler değil.
Bülent Ersoy, Sezen Aksu, Gülşen ve son olarak Tarkan...
Hiçbiri siyasi tartışmaların ortasına düşmeyi kendileri seçmedi. Ama siyasi atmosfer onların sadece müzik ve eğlence dünyasında mutlu mesut yaşamasına izin vermedi.
Bundan 10 yıl önce Gülşen’in ülkedeki en muhalif ve cesur sanatçılardan biri haline geleceğine kim inanırdı?
Ama toplumun artık kalıbına sığmadığı, nefes almakta zorlandığı zamanlarda elinde başka bir amaç için mikrofon olan sanatçılar da o mikrofonları siyasi itirazlar için kullanmaya başladılar.
Yani son tartışmada aslında esas mesele Tarkan’ın şarkısının sözleri değil, Tarkan gibi bir popüler kültür ikonunun siyasi bir sembol haline gelmesi...
Bu iktidar sahiplerine itirazların artık politik bir tartışmanın ötesine geçtiğini, organik bir toplumsal talebi arkasına aldığını söylüyor.
Tarkan, Gülşen bile bu itirazların sözcüsü olabiliyor.
Ama genelde iktidarlar yerin altından yerin üstüne çıkan bu sesi duymayı tercih etmezler.
Bu sefer de öyle oldu.
Onun yerine bilindik şarkıya devam etmek, Tarkan’ın FETÖ, CHP, HDP projesi olduğunu söylemek, klibindeki figüranlardan birinin KHK’lı bir öğretmen olduğunu çıkarıp göstermek daha iç rahatlatıcı.
Hala Rusya’da Victor Tsoi’nin bir CIA projesi olduğuna inananlar var.
En son Putin’in partisinden ulusalcı bir milletvekili olan Yevgeny Fyodorov bir video yayınlayıp şöyle demiş:
“Tsoi parlak bir şarkıcı, Sovyetlerde çok popüler bir yıldızdı. Ama birden daha önce söylemediği türden şarkılar söylemeye başladı. Araştırmalar sonucunda bu şarkıları ona Amerika’nın verdiği tespit edildi. Tsoi’nun arkasında CIA’in sadece bu iş için görevlendirdiği adamlar vardı. Onlar onla birlikte çalıştılar ve ona bu şarkıları verdiler.”
Ama herkese sökecek bu tanıdık siyasi suçlamaların apolitik alandakilere karşı işe yaraması kolay değil.
Siyasetçilerin onlardan başka zeminde ve başka bir dilde konuşan apolitik figürler, pop ikonlar karşısında şansları az.
Çünkü...
Çünkünün devamını 1990 yılında Victor Tsoi bir trafik kazasında öldüğünde Komünist gençlerin gazetesi Komsomolskaya Pravda’da çıkan yorumdan okuyalım:
“Ülkemizin gençleri için siyasetçilerden, yazarlardan daha değerliydi. Çünkü o hiçbir zaman bize yalan söylemedi, takkiye yapmadı.”
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025