Yıldıray OĞUR
Geçen hafta sonu Avrupa ve ABD’de yine pek çok şehirde Rusya’yı protesto ve Ukrayna ile dayanışma eylemleri vardı.
Bu 19. günde en büyükleri Rusya yayılmacılığının acısını yaşamış, hala tehdidi altında yaşayan Baltık ülkeleri ve Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan gibi eski Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere Batı dünyasının önemli şehirlerinde büyük protestolar oldu
Benzer savaş karşıtı protestolar en son ABD’nin Irak işgaline karşı yapılmıştı.
Kazakistan, Azerbaycan gibi protesto gösteri yapmanın zor olduğu ülkelerde bile Ukrayna’ya açıkça destek verilen ve Rusya’nın adı verilerek kınandığı eylemler yapıldı.
Ama bu 19 günde Türkiye’de henüz Bakü’de toplanan kalabalık kadar bir kalabalık Rus işgaline kınamak için toplanamadı.
İstiklal Caddesi’ndeki Rus Konsolosluğu ve Ankara’da Ulus Meydanı’nda çoğunluğunu Türkiye’de yaşayan Ukraynalıların ve Kırım dernekleri üyelerinin oluşturduğu ve onlara HAKSÖZ, DSİP gibi grupların destek verdiği mütevazi eylemleri saymazsak…
(Kadıköy’de bazı sol grupların düzenlediği içinde bir cümle Rusya kınandıysa, beş cümle NATO’nun ve ABD’nin kınandığı gösterileri, ‘harika’ bir zamanlamayla Taksim’de Türkiye’nin NATO’dan çıkması için yürüyen komünistlerin eylemlerini zaten saymıyoruz.)
Ukrayna diye bir devlet hatta bir millet olduğunu açıkça reddederek ve tarihsel olarak o topraklarda hak ederek işgale girişen Putin bile artık Ukrayna’nın 15 yıldır olmamış, bu koşullarda bile ufukta görünmeyen NATO üyeliğini işgaline gerekçe yapmayı bırakmışken, hatta Zelenski NATO üyeliği meselesinden soğuduğunu söyleyip bunda ısrar etmezken bile hala Türkiye’deki televizyon tartışmalarında Rusya’nın işgali NATO’nun kışkırtmasıyla açıklanmaya devam ediliyor.
Rus devlet televizyonlarında bile o televizyonda çalışan gazeteciler hayatlarını riske atıp canlı yayında “Size yalan söylüyorlar” pankartıyla korsan eylem yaparken, Türkiye’de sağdan soldan herhangi bir kanalı açtığınızda karşınıza “Bu işgalden Batı ve ABD karlı çıktı o halde Putin tuzağa düşürüldü” diye analizler yapan bir emekli generaller çıkıyor.
19 gündür iktidar çevrelerinden de orta yolcu açıklamalar dışında işgale ve sivil katliamlarına karşı sert sözler işitmedik. İçişleri Bakanı’nın “ABD tarafından sıkıştırılan Rusya’nın hamlesi, katliamların sorumlusu Soros’tur” dediği, cumhurbaşkanı danışmanının olan biten için “İsrail itmeli Zelenski”yi suçladığı Ukrayna’nın işgali üzerine Türkiye’den standart kınamalar dışındaki en sert resmi açıklamayı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Münih Senfoni Orkestrası’nın Rus şefinin görevden alınması ve İtalya’da bir üniversitede Dostoyevski seminerinin iptal edilmesi için yaptı.
Cumhurbaşkanı bu uygulamalar için “Cadı avı”, “Irkçılığın daniskası” dedi, Batı’yı kınadı, bunun “Hülagü’nün Bağdat Kütüphanesi’nde yaptıklarından farkı olmadığını” söyledi, başka bir toplantıda bu uygulamaları Nazilere benzetti.
(Halbuki Cumhurbaşkanı’nın konuşmasına kadar giren olayda Milano-Bicacco Üniversitesi dört derslik semineri iptal kararından, gelen sert tepkilerden sonra bir gün geçmeden vazgeçmişti. Bir üniversitenin bir gün sonra döndüğü kararı için hızlıca Hülagü’ye benzetilen Avrupa ve ABD’nin onlarca üniversitesinde ise hala onlarca Rus dili ve edebiyatı bölümü var, hepsi yerinde duruyor, Rus akademisyenler buralarda çalışıyor, sadece Google’da search ederek bile onlarca Dostoyevski, Tolstoy üzerinde seminerin ve dersin de devam ettiği görülebilir.
Batı’daki üniversitelerde Rus öğrencilerin kayıtlarının silinmesi bir ABD’li senatörün bir TV’de söylediği bir cümleden, Tarkovski filmlerinin IMDB’in en iyi 250 film listesinden çıkarılması ise sadece oylama sisteminde yapılan teknik bir değişiklikten ibaret çıktı.
Münih Senfoni Orkestrası’nın Rus şefinin görevden alınması Putin’le olan yakın ilişkileri ve bu pozisyonun bir temsil makamı olmasıyla açıklandı ama bu yanlış karar bir standarda dönmedi, yine Batılı mecralarda yerden yere vuruldu, bu yüzden yine bir Google mesafesinde bir bilgi olarak onlarca Rus müzisyenin Batılı ülkelerdeki orkestralarda ve balelerde çalışmaya devam ettiği görülebilir.)
Türkiye, Ukrayna’da olan biten insanlık suçlarına karşı sert cümleler kuramazken, bu insanlık suçlarını ve işgali bitirmek için yapılan yaptırımlara da katılmadı. Türkiye hava sahasını kapatmak, finansal izalasyon gibi yaptırımların hiçbirine katılmamış tek NATO ülkesi. Üstelik bu sadece devletin değil, toplumun da tercihi. Hatta her gün gazetelerde başka ülkelerin yaptırımlarının bir fırsat olduğunu söyleyen haberler çıkıyor.
Ama bununla yetinilmiyor. İsrail’in Gazze’de sivil katliamlarını, bir protestodaki antisemitik bir pankart kadar önemsemeyenlere kızanlar bugün Rusya’ya yönelik yaptırımları Batı’da da tepki çeken münferit uygulamalar üzerinden Rusofobi gibi büyük ve gerçeği yansıtmayan etiketlerle damgalıyorlar.
Sert yaptırımların alternatifi Ukrayna’da savaşa girip üçüncü dünya savaşını çıkartmak.
Yaptırımların hedefi zaten Rusya’ya zarar vermek ve pes ettirmek. Tabii ki bunu Rusların hayatını etkilemeden yapmak mümkün değil. Amaç zaten Putin’e yüzde 70 destek veren Rusların da yaptırımlardan etkilenmesi, izalasyonu hissetmesi ve kendi yönetimleri üzerinde baskı kurması ve Putin’in bu baskıyı hissederek durması.
Çünkü Avrupa’da bir kaç Rus sanatçı cancellanıp, işini kaybederken, Rus oligarkların teknelerine el konurken, Rusya Ukrayna’nın şehirlerini kütüphane, hastane, apartman ayırmaksızın vurmaya, her gün onlarca Ukraynalı ölmeye devam ediyor.
Yanı başımızda, tarihsel bağlarımız olan, gidip gelinen, pasaportların bile kalktığı bir ülkenin şehirleri yeni doğan hastanelerine kadar bombalanırken, her gün çocuklar, siviller ölürken Türkiye’nin manzarası böyle.
Önceden satılmış Bayraktar SİHA’ların Ukrayna’ya yaptığı büyük katkı dışında bir kayıtsızlık, soğukkanlılık ve çıkarları önceleyen bakış hakim Türkiye’ye.
Ama buna rağmen Türkiye’de televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada içinde Ukrayna geçen cümlelerin sonu Batı’nın iki yüzlülüğüne, göz renkleri mavi saçları sarı olduğu için Ukraynalılar için hassasiyet gösteren, Ukraynalı mültecilere kapılarını açan Batılıların çifte standartlarına, Ruslara yönelik yaptırımların nasıl da faşizm olduğuna, Batılı ülkelerin Ukrayna’yı yüzüstü bıraktığına, Batı’ya hiçbir zaman güvenilmemesi gerektiğine bağlanıveriyor.
Türkiye’den Ukrayna bakıldığında da Batı ile olan hesaplaşmadan başka bir şey görülmüyor.
Batı’nın ikiyüzlülüğü, Batı’nın çifte standardı, Batı’nın kışkırtması, Batı’nın yüzüstü bırakması…
Ama bu ideolojik hesaplaşmalar Ukraynalıların trajedisini görünmez kılıyor.
Ruslar kendi dinlerinden ırklarından olduklarına bakmadan mavi gözleri ve sarı saçlarına aldırmadan Ukraynalıların şehirlerini günlerdir vurmaya devam ederken, sarı saçları ve mavi gözleri aşkına Batı’dan şu ana kadar bu işgali bitirecek bir askeri destek gelmezken Türkiye’den komşu Ukrayna’ya bakanlar sadece Batı’ya edilecek ahlakçı suçlamaları görüyorlar.
Üstelik karşımızda Bosna’da, Kosova’da Sırp milliyetçilerin katliamlarının arkasında durmuş, Grozni’de taş üstüne taş bırakmamış, Suriye’de şehirleri bombalamış bir devlet varken…
Ama Bosna, Çeçenistan aynı etnik ve dini fanatizmin kurbanı olurken, Irak’a ABD füzeleri düşerken, İsrail Gazze’ye, Lübnan’a girerken meydanları dolduranların neredeyse hiçbirinin Ukrayna’da aynıları yaşanırken pek de umurunda değil.
Kimse neden biz de bu vahşeti, bu işgali durdurmak için yaptırımlara katılmıyoruz demiyor. Ülkemizin çıkarları, bu ahlaki tutuma baskın geliyor.
Savaşta insanlar ölürken, savaşı durdurmak için uygulanan yaptırımları fırsat olarak görmek gibi etik dışı bir pozisyon bu kadar aleni bir şekilde konuşuluyor diye kimse rahatsız olmuyor.
İşgalci Putin ile işgal edilen Zelenskiy’ye eşit mesafede durmanın, ikisinin dostluğunu da koruma çabasının adil olup olmadığı sorgulanmıyor.
Apartmanlar, hastaneler bombalanırken, şehirler yıkılırken Batı’da yükselen Rusofobi üzerinden esip gürlemek çifte standartlı bulunmuyor?
Çünkü çifte standartlı olmak sadece Batı’ya has bir meziyet değil, çıkarları öyle gerektirdiğinde Doğu da çifte standartlı olabiliyor.
Demek ki mesele sadece vicdan, insanlık değilmiş. Vicdan ve insanlığı kültürel, dini ortaklıklarla kurulan empati hisleri harekete geçiriyormuş. Komşuluk, yakınlık uzaklık da duyarlılığı azaltıyormuş ya da artırıyormuş.
O yüzden bazı işgaller ve katliamlar insana daha fazla dokunuyor, bazıları ise uzaklarda yaşanan haberler gibi geliyormuş.
Mavi gözlü ve sarı saçlı Ruslar tarafından evleri ve şehirleri yıkılıyor, mavi gözlü ve sarı saçlı oldukları için Avrupalılar onları korumak için asker göndermiyor sadece mülteci olarak kabul ediyor, mavi gözlü ve sarı saçları yüzünden komşu Türkiye’de ise bin kişiyi meydanlara toplayacak bir empati hissi oluşamıyor.
Ne Batı’nın ne de Doğu’nun o kadar da umurunda olmayan, ikisinin arasında kalmış, esas kendisine en çok benzeyen bir kardeş millet tarafından 19 gündür vurulan, yıkılan Ukraynalılar iki tarafın da bu çifte standartlarının mağduru olmaya devam ediyorlar…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025