Yıldıray OĞUR
2023 yılına girdik. Bu yıl sadece seçim yılı, Cumhuriyet’in 100. yılı değil. Lozan Anlaşması’nın da 100. yılı.
Yani Türkiye’nin inananı çok en popüler komplo teorisinin de yıllardır beklediği tarihi an gelip çattı.
Meşhur teori bilmeyenler için özetle:
1923 tarihli Lozan Anlaşması 100 yıl müddetli bir anlaşmaydı. Anlaşma 2023 yılında geçersiz hale gelecek. Anlaşmanın açıklananlar dışında gizli protokolleri de vardı. Ve bu gizli maddelerle Türkiye’nin eli kolu bağlanmış, kendi madenlerini bile çıkarma hakkı elinden alınmıştı. Ama 100 yıl sonra anlaşma geçerliliğini kaybedeceği için 2023 yılında bu prangalardan kurtulup gerçek bir bağımsız devlet haline geleceğiz ve üzerine taş dökülmüş petrol ve bor madenlerimizi çıkararak yeniden büyük bir güç olacağız.
Bazılarına göre anlaşmanın geçerliliğini kaybedeceği tarih 1 Ocak 2023 değil, anlaşmanın imzalandığı 24 Temmuz 2023. Bazılarına göre ise Meclis’te kabul edilip yürürlüğe girdiği 4 Ağustos 2023.
1 Ocak itibarıyla topraktan petrol çıkmamasından şüpheye düşenleri teskin için anlaşmanın hükümsüz hale gelmesinin miladı seçimden sonraya bırakılıyor olabilir.
Aslında Lozan’ın gizli maddeleri iddiası hiçbir zaman resmi bir AK Parti söylemi olmadı.
Cumhurbaşkanı, Lozan’dan rahatsızlığını birkaç kez bildirdi ama gizli maddelerden hiç bahsetmedi. Hatta CİMER, gelen bir soruya cevap verdi ve Lozan’ın gizli maddeleri olmadığını söyledi.
Peki, o halde şehir efsanesi gibi yayılmış Lozan’ın gizli maddeleri olduğu iddiasının kaynağı ne?
Genelde zannedildiği gibi Lozan’ın gizli maddeleri meselesinin mucidi Kadir Mısıroğlu değildi.
Mısıroğlu, “Lozan: Zafer mi? Hezimet mi?” adlı meşhur kitabında Lozan’ın zafer değil, hezimet olduğunu iddia eder ama bu kitapta Lozan’ın gizli maddelerinden bahsedilmez.
Hatta hayattayken bu soru ona sorulduğunda “Lozan’ın gizli maddeleri yoktur, müddetli değildir” de demişti.
Aslında Lozan ile ilgili şüphelerin kaynağı Lozan Anlaşması müzakereleri sürerken Birinci Meclis’te yaşanan tartışmalara kadar uzanıyor.
Anlaşma görüşülürken Türkiye’de Meclis Hükümeti sistemi vardı ve mebuslar hükümet üzerinde çok etkiliydi.
Birinci Meclis’teki muhalif İkinci Grup, Lozan’da Türkiye’nin çıkarlarının hükümet tarafından yeterince korunmadığını düşünüyordu. Masadaki önerilerin tercüme edilip kendilerine dağıtılmasını, her komisyondaki temsilcinin Meclis’e bilgi vermesini istemişler, epey bir gürültü patırtıdan sonra bu taleplerin hepsi karşılanmıştı.
Ama Meclis’in gizli celselerinde…
Lozan ile ilgili Meclis’te çeşitli zamanlarda 9 gizli görüşme yapılmıştı. Görüşmeler o kadar çetin geçmişti ki Başbakan olan Rauf Bey, eleştirilere cevap verdikten sonra “beş gündür Meclis görüşmelerindeyim, Hükümet devlet işlerine vakit bulamıyor, kararsızlıkla geçecek her zaman tehlikeler yaratmaya müsait”tir diyerek mebuslardan aman dilemişti.
Ama ne daha sonra yayınlanan Meclis’in Lozan gizli celse zabıtlarında, ne dönemin aktörlerinin hatıratlarında, ne de gazete haberlerinin hiçbirinde Lozan ile daha sonraki devrimler arasında ilişki kuran, anlaşmanın süresinin 100 yıl sonra dolacağını ve gizli maddeleri olduğunu söyleyen kimse olmamıştı.
Peki ilk olarak hangi tarihte ve ilk kez kim tarafından bu iddialar dile getirilmişti?
İlk kaynağın kim olduğu sorusuna ikincil kaynaklardan gitmeye çalışalım.
“Lozan’ın gizli maddeleri”ni son 30 yılda en sık yazan isim Mehmet Şevki Eygi’ydi.
Galatasaray Liseli, şehirli bir dindar entelektüel olan Eygi, aynı zamanda Türkiye yakın tarihinin en önde gelen anti-komünist, antisemitik ve mason karşıtlarından biriydi.
Zaten ona göre Lozan’ın gizli maddelerinin arkasında da Yahudiler vardı:
“Lozan’ın mimarı kimdir? Herkes bu mimarın İsmet Paşa olduğunu zanneder. Hayır, Lozan’ın mimarı Hahambaşı Hayim Nahum’dur. Dr. Rıza Nur Hatıralarında Hahambaşı’dan pek de olumlu olmayan satırlarla bahseder. Lozan müzakereleri ikiye ayrılır: Birinci bölümde başta İsmet Paşa olmak üzere Türk delegasyonu sömürgeci ve emperyalist düvel-i muazzamaya İslâm konusunda, millî kimlik konusunda fıkıh ve Şeriat konusunda tâviz vermez. Lozan müzakerelerinin bu bölümünün bende Fransızca zabıtları var, İsmet Paşa Şeriatı, İslâm hukukunu sâdıkane bir şekilde müdafaa ediyor; ecnebilerin hakları ve güvenliği İslâm hukuku tarafından garanti altına alınmıştır diyor. Sonra müzakereler neticeye ulaşmaz, delegasyon Türkiye ye döner… Lozan’ın ikinci perdesi bundan sonra başlar. Hahambaşı Hayim Nahum devreye girer, büyük devletlerin başkentlerine gider, çok gizli müzakereler yapar… Türkiye’nin Lozan resmî heyetine üye olur ve neticede bildiğimiz Lozan muahedesi (ahitleşmesi) ortaya çıkar ve imzalanır. İmzalanır ama Amerika Birleşik Devletleri bunu tasdik etmez. 1923 ten bu yana 84 yıl geçmiştir ve ABD, Lozan’ı hâlâ tanımamaktadır. Lozan imzalandığında Türkiye’nin anayasasında (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu), “devletin dini, dîn-i İslâm dır” yazılıydı. Yine Türkiye nin Dolmabahçe Sarayı nda ikâmet eden ve her hafta “Selâmlık Resm-i Âlisi” ile Cuma namazına giden bir Halifesi vardı. Medenî kanunu “Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye” idi. Hafta tatili cumaydı. Ve saire ve saire…”
Fakat bu fikirler aslında Mehmet Şevket Eygi’ye ait değildi.
Bu iddiaları ilk nerden duyduğunu 2007’de şöyle yazmıştı:
“İlk defa olarak, sanırım 1959 da merhum Üstad Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’sunda okumuştum. Bundan, uzun yıllar sonra CHP devrinde Van milletvekilliği yapmış olan merhum İbrahim Arvas “Hatıralarında” bahseder. Onun hatıraları önce küçük bir kitap şeklinde basılmıştı, daha sonra bendenize bu hatıraların ikinci kısmını müsvedde şeklinde verdi, haftalık Yeni İstiklâl de tefrika ettik. Lozan’ın Gizli Protokolleri kısmında İbrahim Bey birkaç madde halinde çok önemli ifşaatta bulunuyordu. Bunların yayınlandığı sırada durum müsait olmadığı için maalesef bu satırları basamamıştık…İki günlük gazetem battı, evrakım, arşivim tarumar oldu. İbrahim Arvas Beyin hatıratının ikinci kısmının müsveddeleri ne oldu bilmiyorum.”
Eygi’nin referans verdiği Büyük Doğu dergisindeki Lozan yazılarının doğru tarihi aslında 1959 değil, 1949.
1949 artık CHP tek parti iktidarının gevşemeye başladığı yıllardı.
Necip Fazıl, Büyük Doğu’yu yeniden haftalık olarak yayınlanmaya başlamıştı.
Anti-komünist, NATO’cu, anti-CHP bir Büyük Doğu’ydu bu.
Derginin 14 Ekim 1949 günkü sayısında iddialı bir Lozan ifşaları yazı dizisi başlamıştı.
Yazı dizisinin altında ise gizemli bir imza vardı: “Dedektif X Bir.”
Dedektif X Bir, aslında Necip Fazıl’dan başkası değildi. Davalık olabilecek Atatürk, İnönü, CHP eleştirilerini, doğrudan isimlere yönelik polemik ve ithamlarını, komünist cadı avlarını bu mahlas altında kaleme alacaktı.
Lozan yazı dizisi “dünyaca meşhur siyasi ifşalar arasında eşi bulunmayacak bir ifşaatı” vaad ederek başlamıştı.
Cevabı aranan soru şuydu:
“Bu milletin başında bulunanlar, acaba Garp dünyasına ne verdiler, ne vermeyi taahhüt ettiler ki onlar da ona madde planında, mahdut, fakat her mağlubunkinden daha ehven bir hayat hakkı vermeyi kabul ettiler?”
Arkası haftaya diye biten final de heyecanlıydı:
“O şeyin ne olduğunu ve nasıl verildiğini, tüyler ürpertici en büyük tarihi macera halinde gelecek sayımızda anlatacağım”
Yazı dizisi bir tarihçinin ya da gazetecinin araştırmasından çok, bir edebiyatçının polisiye romanına benziyordu.
“İşte” başlıklı bir hafta sonraki ikinci bölüm yine dizi film jeneriğine benzeyen “Tarihin bir mislini tanımadığı ifşanın sadece haber kısmı” spotuyla başlıyordu.

Bir girizgâhtan sonra “Müthiş bir adam birdenbire sahneye çıktı” diye ifşanın başkahramanı tanıtılmıştı:
“O zaman ki İstanbul Hahambaşısı Hayim Nahum.”
Ne yapmıştı bu Hayim Nahum? Amerika’ya gidip Türkiye lehine konferanslar vererek yani “sureti haktan görünerek” işe başlamıştı:
“İşte bu Hayim Nahum, Yahudilik genelkurmayınca idare edilen kapitalizma ve emperyalizma dünyasında Türkler lehinde vaazlar vermeğe koyularak işe Türkiyeyi müstakil hale getirdikten sonra içinden yıktırmak maksadıyla işe ilk defa Amerika’da başlamıştır”.
Konu Lozan’a ise tefrikanın ancak üçüncü bölümünde gelebildi.
Hayim Nahum “gölge gibi sinsi bir vapura binip gittiği” Amerika’dan Londra’ya geçmiş ve “nesebinin bir tarafıyla Yahudi olan Lord Kürzon’la temas etmişti.”
O günler Lozan görüşmelerinin ilk bölümünün anlaşmazlıkla sonuçlandığı günlerdi. Kilidi Nahum’un teklifi açmıştı:
“Hayim Nahum İngiliz Lorduna milyarlarca Sterling ve yüzbinlerce insan feda ederek elde edemeyecek bir kazancı basit ve bedava bir formülle takdim ediyordu: Türkiye’nin mülki tamamiyetini kabul ediniz, onlara ben İslamiyet temsilciliğini attırmayı kabul ve taahhüt ediyorum.”
Yazar, sanki oradaymış gibi ayrıntılar veriyordu:
“Lord Cürzon bu teklif karşısında o kadar heyecanlandı ki, bir İngiliz politikacıya yakışamayacak tarzda hislerini belli eden taşkınlıklar sergileyip tebrik için elini uzattı.”
Hayim Nahum, Londra’dan Lozan’a geçmiş ve İsmet Paşa ile buluşup sabahlara kadar müzakere etmişti.
Sonra oradan da hızlıca İstanbul’a ve sonra Ankara’ya. Tabii yine roman gibi ayrıntılarla:
“Davaya verdiği ehemmiyeti düşünün ki kendisi aile efradına çok düşkün olmasına rağmen Haydarpaşa’daki ailesine bir “Nasılsınız” bile demeden doğrudan Ankara’yı boylamıştı.”
Dedektif X Bir, öyle ayrıntılar veriyordu ki, okurlar bizzat olay mahallinde olduğunu düşünebilirdi.
Mesela İsmet Paşa ile mahiyetindeki bir zat arasındaki diyaloğu birebir aktarmıştı:
“-Yahu bu kerata bize İslami temsilciliğimizi kaldırtmak istiyor.
-Hiç olacak şey mi bu
-Ankara’ya yazdım, bakalım ne cevap verecekler.”
Sonra Ankara’da Atatürk’ün adı geçmeyen görüşmeler ve “gerisi malum.”:
“Garbın işte bu planı, bir Yahudi buluşuyla ve Türk milletinin en nazik anında hikayesini arzettiğimiz şekilde işlemiş ve sene 1923’ten itibaren sular işte bu noktadan itibaren akmaya başlamıştır. Yarının tarihçisi bu hakikati görecektir.”
Fakat Necip Fazıl işi yarının tarihçilerine bırakmadı.
6 Ekim 1950’de Lozan meselesini bir kere daha Büyük Doğu’da “Dedektif X Bir” adıyla yazdı.
Bu kez daha açıkça ve yeni diyaloglar ekleyerek.
Çünkü artık 14 Mayıs 1950’de CHP’nin tek parti iktidarı bitmiş, CHP ve İsmet İnönü hakkında istediğini yazmak artık serbest olmuştu.
Zaten Büyük Doğu’daki yazının başlığı da “İsmet Paşa ve Lozan’ın iç yüzü”ydü.

Yazının bu son ve açık halinin daha sonraki Lozan komplolarının kaynağı olduğu anlaşılıyor.
Ve tabii daha sonra çok popüler olacak Lord Curzon’un meşhur konuşmasının da…
Yazı dizisinin daha önceki bölümlerinde Hayim Nahum’a diyaloglar üreten Necip Fazıl bir adım ileri giderek Lord Curzon’a da konuşmalar üretmişti.
Daha doğrusu Necip Fazıl, “bu sözün manası şudur” diyerek Lord Curzon’a konuşma uydurduğunu bizzat kendisi yazmıştı.
Yazıdan okuyalım:
“Hep bu minval üzere devam eden ve Türk Heyetinin kafasına her defa sopayla vurmak ve gizli emelleri sezdirmekle geçen Konferans içinde Lord (Gürzon) nihayet en manidar sözünü söylüyor.
“-Türklerin hayat ve istiklaline herkes hürmetkardır. Türkiyeden istirhamım, tekrar inkişaf edebilmesi için, serbest Türkiye’nin bizimle birlikte, hulûs birliğiyle çalışmasıdır. Böyle bir Türkiye dünyanın hürmetine layık olur.”
Bu sözün mânası şudur:
“-Türkiye, İslâmî alâkasını ve İslâmî temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa bizimle hulûs birliği etmiş olur ve Hıristiyan dünyasının hürmet minnetini kazanır; biz de kendisine dilediği istiklâli veririz!”
Aynı yazı dizisinde Dedektif X Bir olarak Necip Fazıl, İsmet İnönü’ye de altyazılar yerleştirdi, üstelik kendi uydurduğu konuşmayı “harfi harfine iktibas ettiğini” söyleyerek:
“Lozan’da Türk murahhas hey’eti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıtları anlamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hıristiyan emellerinin Türkiye’yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki: ‘Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden… yani an’ane-i İslâmiyetten kurtulmak’ hususunda besledikleri—yani İsmet’in beslediği—azmin inkâr edilmez delilidir. Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, Türk başmurahhasının, yani İsmet’in, eskiden kökleşmiş ve köhne olmuş engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslediği kat’î azimle ne kastettiğini ve bunu hangi maksat altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz [karşılık olarak verilen şey, bedel] diye takdim ettiğini sormak lâzımdır.”
Hatta İngiliz Lordlar Kamerası’ndan yine zabıtlarda olmayan, Necip Fazıl’ın edebi gücünün eseri diyaloglar da yazı dizisine eklenmişti:
“Lozan Muâhedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası’nda, ‘Türklerin istiklâlini ne için tanıdınız?’ diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon’un verdiği cevap: ‘İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları, maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz.”
Dedektif X Bir’in Lozan’daki gizli paralel anlaşma ifşaatı ve Lord Curzon’a, İnönü’ye yazdığı konuşmalar bir süre sonra tarihe dönüştü ve popülerleşti.
Özellikle de Said Nursi, 50’lerde talebelerine yazdığı mektuplardan oluşan Emirdağ Lahikası’na Büyük Doğu’daki yazıyı aynen alıp, bu notla gerçekmiş gibi yayınlayınca:
“İşte bu ehemmiyetli vesika, tam tamına Risale-i Nur tercümanının kırk küsur sene evvel hadis-i şerifin ihbarına dair beyan ettiği hadiseyi tasdik ettiği gibi…”
Peki, Dedektif X Bir’in Lozan ifşalarının ilk kaynağı Necip Fazıl olmayabilir mi? Necip Fazıl’a Lozan ile ilgili bu bilgileri kim vermişti?
İşte burada da Eygi’nin adını verdiği ikinci isme bakmak gerekiyor.
İbrahim Arvas.
Arvas, Lozan Anlaşması imzalanırken Meclis’te Van milletvekili olarak bulunuyordu.
İbrahim Arvas, Nakşi bir Kürt aileden gelmesine rağmen 1923 ile 1950 arasında kesintisiz olarak CHP’den Van ve Hakkari milletvekilliği yapmıştı.
Birinci Meclis’e de Hakkari mebusu olarak seçilmiş ama 27 yaşında olduğu için yaşının büyütülmesi gerekmiş, Meclis’in açılışına yetişmemiş, bir süre yaşadığı bölgeye kaymakam olarak atanmış ama 1923’de Lozan görüşmeleri sürerken Meclis’te yerini almış, 1950’ye kadar da olan bitene pek sesini çıkarmadan bir CHP milletvekili olarak Ankara’da yaşamıştı.
1945’den sonra özellikle CHP’nin din açılımlarında destekçi olmuş, imam hatipler ve ilahiyat fakülteleri için kanun teklifleri vermişti.
1950 seçimlerinde bile CHP listelerinden aday olmuş ama listeye konmamıştı.
DP’ye ise ancak 1955 yılında katılmış ama veto yediği için milletvekili olamamıştı.
Soyadından anlaşılacağı üzere meşhur Nakşibendi Arvasi ailesindendi.
Necip Fazıl’ın da mürşidi ve şeyhi olan meşhur Abdülhakim Arvasi hem amcası hem de onun damadıydı.
Tabii bu vesileyle Necip Fazıl’la da yakından tanışmaktaydı. Hatıratlardan Necip Fazıl’ın ona “İbrahim Amca” diye hitap ettiği anlaşılıyor.
İbrahim Arvas’ın Ankara Bağlum’daki çiftlik evi 40’lı yıllarda amcası Abdülhakim Arvasi’nin dergahına dönüşmüş, Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi isimlerin sık sık gittiği bir yer olmuştu.
Abdülhakim Arvasi, vefat edince de damadı İbrahim Arvas’ın isteğiyle Bağlum’a gömülmüştü.
İbrahim Arvas, ilginç bir profildi. Atatürk’e bağlı Nakşi bir CHP’li, anti-komünist, azınlık ve Kürtçülük karşıtı bir Kürt’tü. 1949’da hala CHP milletvekiliyken Büyük Doğu’da yazıları çıkmıştı.
Ona göre Kürtçülük cereyanının arkasında Ermeni Hınçak komitesi vardı.
Meclis’te Yahudi milletvekillerinin olduğu bir komisyonda “Almanların Yahudileri temizlediği gibi bizde komünistleri temizleyeceğiz” diyecek kadar anti-komünistti.
Tabii esas düşmanı Yahudiler ve Masonlardı.
Hatıratı “Tarihi Hakikatler”de anlattığı ve daha önce kimsenin duymadığı diyaloglarla Atatürk’ün de Yahudi ve Mason karşıtı olduğunu göstermeye çalışmıştı:
“Doktor Mim Kemal Öke’yi öne katarak meclisteki masonlar toplu olarak Reisicumhur’a gitmişlerdi. Mim Kemal Reisicumhur’a hitaben: ‘efendim biz zaten maiyeti devletinizdeyiz, fakat siz meşrık-ı azamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız’ demiş. Reisicumhur: ‘Peki birşey soracağım bana cevap veriniz de ondan sonra, Siz Avrupa’dan hangi locaya bağlısınız ve metbuunuzun ismi nedir? Onlar: ‘Biz Cenova’ya tabiiz ve reisimizde Barca Mişon cenaplarıdır.’ Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben: ‘Haydi defolun cehennem olun gidin Yahudi uşakları, benim milletim bana kahraman sıfatını verdi. Ben sizin gibi bir cıfıt Yahudi’ye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün localarınızı kapatmadığınız taktirde yarın teşkil edeceğim divan-ı harbi örfiye hepinizi verir astırırım. Haydi defolun karşımdan.”
Tabii ki böyle bir diyalog yaşandığının bu hatırat dışında bir kaynağı yoktu.
Zaten Arvas’ın hatıratı bir hatırattan çok bir kurgu roman gibiydi.
Yine Atatürk’ün Yahudi ve dönme karşıtı olduğunu göstermek için aynı hatıratta başka hiçbir yerde olmayan başka hatıralar da yer almıştı:
“1933 yılında Mustafa Kemal Paşa meclisteki reisicumhur salonundan çıkıp aşağı inerken Ahmet Emin Yalman kendisine tanzim ve hürmetlerini arz etmek üzere yerlere kadar eğilerek selam verir. Kendisini tanıyan Mustafa Kemal Paşa ” Vay herif! sen beni tazim etmeye mi geldin? Defolup git memleketten elimi kanına bulaştırma ben hayatta iken sen bu memlekette yazı yazamazsın” deyip meclis kapısından çıkıncaya kadar ona küfürler savurur. Beş gün sonra Yalman Amerika’ya giden ilk vapura atlar ve Amerika’ya gider. Ancak beş sene sonra Atatürk’ün ölümünde geri döner ve yazılarına devam eder.”
Halbuki Yalman, Şeyh Said ayaklanmasından sonra Takriri- Sükun döneminde tutuklanıp, İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış, ancak Atatürk’e yazdığı mektupta bir daha gazetecilikle uğraşmama sözü vererek idamdan yırtmış, Atatürk ile aralarında böyle bir konuşma da yaşanmamıştı.
1959’da küçük bir kitapçık olarak bastırdığı hatıratı “Tarihi Hakikatler”i yazarken Arvas, CHP’den dışlanmış, DP’nin de mebus yapmadığı yaşlı ve öfkeli bir siyasetçiydi.
O dönem Bayar’a yazdığı bir mektuba göre maddi durumu da iyi değildi.
1959’da Diyarbakır’da yaptığı bir konuşmada hükümete, 27 yıl mebusluğunu yaptığı CHP için ““Bir fesat ve melanet yuvası haline gelen CHP’yi kapatın” diye çağrı yapacak kadar önde giden bir CHP ve İnönü karşıtı olmuştu.
Devrin şartlarına uygun olarak hatıratının temeli de İnönü nefreti üzerine kuruluydu.
Mason, dönme, Yahudi ve Komünist karşıtlığında radikal ve ırkçı bir noktada olan Arvas, hatıratında Atatürk’ü korumak için onu Yahudilere mason localarına hakaret ettirmiş, o ana kadar hiç duyulmamış pek çok hikaye uydurmuştu.

İşte Lozan’ın gizli maddeleri olduğunun ilk yazıldığı yer de İbrahim Arvas’ın bu hatıratıydı.
Necip Fazıl, Dedektif X Bir mahlasıyla, Hayim Nahum merkezli bir gizli anlaşmadan bahsetmişti. Ama anlaşmanın maddelerini yazmak İbrahim Arvas’a nasip olmuştu.
Üstelik bizzat Lord Curzon’un ağzından ve sanki İngiliz gazetelerinden aktarıyormuş gibi:
“Lord Kürzon, Lordlar Kamerası azası tarafından şiddetle tenkid edildi… Hatiplerin hespi konuştuktan sonra, bir tomar evrakla kürsüye gelen o zamanki (İngiliz tarafsız gazetelerinin neşriyatından anlaşıldığına göre) heyet reisi Lord Gürzon söze başlayıp, özetle şöyle demişti:
“Evet misterlar. Onlara istiklal verdim. Fakat, buna karşılık, bütün maneviyatı ellerinden aldım. İşte vesikalarım” demiş, her maddeye ait vesikayı ayrı ayrı reise vermiş ve katiplere okutmasını rica etmiştir. Dinlemekle kanaat etmiyen arkadaşlara da lütfen hademeler vasıtasıyla ile gönderin ve bunları incelesinler demiştir. Bu gizli maddelerin bir kaçını burada bildireyim:
“Hilafetin kaldırılması, Tevhid-i Tedrisa Kanunu yani bütün medreselerin kapatılması, şapka giydirilmesi, Latin harflerinin kabulü (ki bununla Kuran-ı azimüşşanın mekteplerden kaldırılması ve okutulmaması sonucuna varılmıştır, kadınların memur, mebus, mekus ve avukat olabilmesi, aile idaresinin erkekten alınıp kadına verilmesi, içkinin ve fuhşun serbestisi, futbolun zararlı şekilde neşr ve tamimi, Türkiye’de Müslümanlığın yasaklanması yerine Hıristiyanlığın ilanı.
Bunları gören Lordlar Kaması azalarından yaşlı olanlar, kürsüye gelerek, Lord Gürzon’un gözlerinden öpmüş ve af dilemişlerdir. Kendisinden küçük olan ve tenkid edenler de kürsüye gelerek Gürzon’un ellerinden öpmüş ve af dilemişlerdir. Ondan sonra beş dakika ayakta Lord Gürzon’u alkışlamışlardır.”
Halbuki Lordların af dileyip, ayakta alkışladığı Lord Curzon, İngiltere’de hiç de popüler bir siyasetçi değildi. 1923’de karakter sorunları yüzünden başbakanlığa uygun bulunmayınca evine çekilmiş, 1925’de de hayatını kaybetmişti.
İbrahim Arvas da 1960 darbesinden sonra bir süre İnönü’ye hakaretten hapis yattı, 1965’de daha sonra da ömrünün sonuna kadar İnönü’ye ateş püsküren yazılar yazdı ve Lozan’ın gizli maddeleri iddiasını sürdürdü.
O yazılardan birinin finali şöyleydi:
“Ey sağır Ebu Cehil. Senin kulakları işiten ağabeyin de Yahudilerle işbirliği ederek, İslamiyet’i ortadan kaldırmak için muahede yaptırmıştı. Fakat muvaffık olamadı. Sen ise bütün iblisce hile ve desiselerle bu işi başardın. Bakalım sonu nereye varacaktır. Birgün bu asil temiz millet bu hıyanetini anlayınca seni çiğ çiğ yer. Bu böyle bil Paşa.”
Arvas’ın hatıratının yayınlanmayan kısmı Mehmet Şevki Eygi tarafından yayınlandı, daha sonra kitap olarak da basıldı.
Onun ilk kez sıraladığı Lozan’ın gizli maddelerine daha sonraki yıllarda ihtiyaca göre yeni maddeler de eklendi.
Mesela 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçim krizi sırasında Eygi “CUMHURBAŞKANLIĞI konusunda kopartılan yapay fırtınaların asıl sebebi “Lozan ın Gizli Protokolları nın” ihlâli meselesidir” diye yazmıştı.
Lozan yüzünden madenlerin, petrolün çıkarılmadığı iddiası ise 90’lardaki ulusalcı dalga sırasında üretildi, 2000’lerdeki mucize bor madeni teorileri sırasında popülerleşti.
Tabii bir ümit olarak Lozan’ın 100’üncü yılında süresinin dolacağı, bu madenlerin çıkarılıp Türkiye’nin kurtulacağı iddiası da bu dönemlerin ürünü.
Bunları ilk kimin uydurduğu ise meçhul.
Lozan’ın gizli maddelerinin yazarı ise meçhul değil.
Bu maddeleri İnönü, Lord Curzon’a değil, davası için uydurmakta bile beis görmeyen Necip Fazıl’a ve onun öfkeli amcası CHP’li Nakşi Kürt siyasetçiye borçluyuz.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025