Yıldıray OĞUR
Geçen hafta 19 milyon öğrenci karne aldı ve yaz tatili başladı.
Karne heyecanı yaşanan okullardan biri de İstanbul Silivri’nin 2009’a kadar köy olan Kavaklı mahallesindeki, bir zamanlar köy ilkokulu olan Kavaklı İlköğretim Okulu’ydu.
Mütevazi okulda ilk karnelerini alan öğrencilerin, muadil özel okullardaki akranlarından geride kalmaması için geçen yıl okulun velilerinden biri bir dekor dikmişti.
Mavi kumaş üzerine diktiği fonda güneş, pamuklardan yapılmış bir bulut ve ucu yere kadar sarkan bir gökkuşağı vardı. Mavi kumaşın üzerine “Karne Günü Hatırası” yazan çıkartmalar yapıştırılmıştı.
Konsepte göre yerdeki tabureye kadar inen gökkuşağı başarıyı simgeliyordu. “Gökkuşağı üzerinden kayan” öğrenciler hemen alta yerleştirilmiş ödül sepetinden çikolatalarını almış ve tabure üzerine oturup sanki gökkuşağının içindelermiş gibi karneleriyle tek tek fotoğraf çektirmişlerdi.
Onlarca öğrenci geçen yıl karne günü bu oyunun içinde yer alarak, çektirdikleri fotoğraflarla mutlu olmuştu.
Bu yıl karne dekoru için ekstra masraf yapmak istemeyen okul, geçen yılki velinin diktiği fondan geriye kalanları karne günü tekrar kullanmaya karar verdi.
Sınıf tahtası gökyüzü renginde mavi bir kumaşla kaplandı. Geçen seneden kalma gökkuşağı kumaşı mavi bezin üzerine takıldı. Pamuktan yapılmış bulut gökkuşağının üzerine yapıştırıldı. Bir kaç eski perde parçası süse çevrildi, kumaşın üzerine de “İyi Tatiller” yazıldı. Bu kez çikolatalı sepet konsepti yoktu. Güneş de kaybolmuştu.
Uzun yıllardır okulda görev yapan 33 yıllık sınıf öğretmeni Ahter Nur’un öğrencileri, velilerin de geldiği karne gününde bu dekorun önünde karnelerini havaya kaldırarak fotoğraflar çektirdi.
Bütün velilerin bu karelerden çekti, kimsenin aklına başka bir şey gelmedi. Çocuklar karnelerini alıp eve gittiler.
Birkaç saat sonra fotoğraf sosyal medyada ve iktidara yakın sitelerde manşetlerdeydi.
Bir veli ya da veli yakını bu fotoğraf karesini medyaya göndermişti.
33 yıllık sınıf öğretmeni Ahter Nur, bütün yıl birlikte olduğu çocuklara karne günü LGBT propagandası yapmakla suçlanıyordu.

Yeni Şafak: “Tehlike okullara kadar ulaştı, karne günü büyük rezillik”:
“Silivri Kavaklı İlköğretim Okulu’nda görevli ‘Ahter Nur’ isimli öğretmen karne günü küçük yaştaki öğrencilere LGBT paçavrasının önünde fotoğraf çektirdi. Skandal fotoğrafları kendi sosyal medya hesabından paylaşan öğretmen, okul müdürü ve velilerin tepkisi üzerine paylaşımlarını sildi.”

Sabah Gazetesi: “LGBT terörü”: “Sınıf öğretmeninden büyük skandal çocukları sapkınlığa alet etti.”

Çığ gibi büyüyen tepkilerle harekete geçenlerden biri de yeni Milli Eğitim Bakanı oldu.
Yeni bakan, öğretmen hakkında soruşturma açıldığını duyurdu:
“Bu tür kötü örnekler kocaman yürekli öğretmenlerimizi de rencide ediyor. MEB ailesinin hukukunu korumak birinci vazifemiz. İlgili kişi hakkında yasal süreci başlattık.”
Halbuki, mahalle baskısıyla tweet atmak yerine okul yönetimine sorsaydı, bu fonun hikayesi ona da anlatılırdı. Belki de anlatmışlardır ama hayatın basit gerçekleri kutsal ideolojik linç dalgası altında kalmıştır.
Serbestiyet’ten Kaan Göktaş, okulda geçen seneki karne gününden fotoğraflar buldu. Bir velinin diktiği, büyüklerin terör ilan edip çocukları terörize ettiği gökkuşağının masumiyeti ispatlandı.

Zaten dikkatli bakıldığında fondaki gökkuşağının renk sırası da LGBT bayrağından farklıydı.
Yine Serbestiyet’e konuşan isminin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, olayın arkasında 28 Mayıs seçimlerinde yaşanan bir tartışma olduğunu iddia ettiler:
“Ahter Nur, 28 Mayıs seçimlerinde Silivri’nin küçük bir mahallesi olan Kavaklı’daki okulunda sandık başkanı olarak görev yapıyordu. Mahalleden bir kişi, yaşlı akrabasıyla birlikte oy kullanma kabinine girmek istedi. Nur, yasaya aykırı olduğu için buna engel oldu ve vatandaş ile öğretmen arasında sözlü tartışma yaşandı. Tartışma büyüyünce partili sandık görevlileri ve mahallede bulunan partililer de tartışmaya karıştı ve olaya Jandarma müdahale etmek zorunda kaldı. İddiaya göre fotoğraf çekiminden sonra Ahter Nur’un seçim günü tartışma yaşadığı ve aynı zamanda okulun velilerinden olan şahsın eşi, fotoğraf sosyal medyada bir başka veli tarafından yayınlanınca Ahter Nur’u arayarak “Eşim fotoğrafı gördü, çok kızdı, bu eşcinsel bayrağıymış” dedi”
Ahter Nur’un meslektaşları bir basın açıklaması yayınladılar:
“Ahter Nur öğretmenimiz hiç hak etmediği bir linç kampanyasının ortasında yalnız bırakılmamalıdır. Geçen yıl başka bir sınıfta bir veli tarafından kullanılan bulut, güneş ve gökkuşağı konsepti bu yıl velilerimiz ve okul idaremiz masraf yapmasın diye aynı veli tarafından yine kullanılmıştır. Ancak fotoğraf çekme sırasında bulutun düştüğünü fark etmemenin sonucu bu kadar ağır olmalı mı? Haber metinlerinde öğretmenin fotoğrafları paylaştığı ve veli tepkileri üzerine kaldırdığı yazıyor. Öğretmen kesinlikle hiç bir ortamda bir fotoğraf paylaşmamıştır ve silmemiştir. Hiç bir veli şikayeti de olmamıştır. O sınıfta okuyan öğrencilerin tamamına sorduğunuzda, o renklere gökkuşağı diyecektir. Çünkü konsepte göre gökkuşağından süzülen başarılar, aşağıdaki sepette çikolataya dönüşüyor ve öğrenciler bu çikolataları alıyorlar. Yazık oldu. Çok yazık oldu. Öğretmeni telefonla, sosyal medyada tehdit edenler, hakaret edenler… O inandığınız kul hakkını nasıl ödeyeceksiniz? En büyük günahı işlediniz. Ahter Nur kimdir? Ahter Nur kolu kırıldığında bile çocuklar öğretmensiz kalmasın, idare zor durumda olmasın diye sadece 1 gün rapor almış bir öğretmendir. Tüm meslek hayatı boyunca gerekli 3-5 gün izin dışında çocuklarının her gün başında olmuş bir öğretmendir. Meslektaşları içinde çok sevilen, sorun yaratacak her türlü olaydan uzak duran, siyaset yapmayan, bu nedenle sendikalı bile olmayan bir öğretmendir. Kavaklı köyü tarihinde Fen Lisesi’ne , proje okuluna giden en çok öğrenci onun öğrencileridir. Başarılıdır, disiplinlidir. Çocukların başarısı için çok çalışır. Teneffüslerde öğretmenler odasına gitmez, çocuklara örnek olmak için sınıfta kitap okur. En çok kitap okuyan onun öğrencileridir. Yıllarını bu ülkeye, bu millete vermiş bir öğretmeni iki saat içinde harcamaya çalışanlar, bugün geçer. İnşallah sizler de haklı olduğunuz bir konuda söz hakkı bile verilmeden aynı duruma düşersiniz. Yapılacak soruşturma her şeyi ortaya çıkaracaktır. O gün geldiğinde bakalım aynı hızla özür dileyerek, öğretmenin itibarını geri verebilecek misiniz?”
Kul hakkından bahsedip karşı tarafta bir empati hissi yaratmaya çalıştılar ama Allah’ın yarattığı gökkuşağının masumiyetine ikna olanlar bile ulvi bir amaç için söylenmiş yalanın ibretliğinin faydalarını, karşı mahalleden ahlaki bir sorumluluk duymadıkları 33 yıllık öğretmenin hakkının yenmesinden daha fazla önemsiyorlar.
Nitekim birkaç gün sonra Sarıyer Emirgan İlkokulu’nda karne dağıtım töreni sırasında sınıfa kurulan ve önünde fotoğraflar çekilen süslemelerdeki gökkuşağının LGBT’yi çağrıştırdığını iddia edenler başlattığı kampanya, Melih Gökçek’in katkılarıyla okul müdürünün görevden alınmasıyla sonuçlandı.

Fotoğraf karesine bakan büyük vatanseverler arkadaki gökkuşağı renklerine bakmaktan çocukların elindeki Türk bayraklarını bile görememişti.
Bir zamanlar yeşil-kırmızı-sarı paranoyasına dönen gökkuşağı renkleri paranoyası, aslında siyasette ılımlı bakanlar kurulu, ülkeyi fakirleştiren faiz önyargılarını bırakıp rasyonel politikalara zorunlu dönüşler yaşanırken, sosyal hayatta ve medyada özgüven patlamasına neden olan seçim sonuçlarıyla yaşanan sertleşmenin sadece bir veçhesi.
Seçimlerden bu yana üzerine mağdurlar odun gibi atıldıkça harlanan bir linç ateşi yanıyor.
İlk örneklerinden biri 28 Mayıs seçimlerinden günler önce Kuzguncuk’ta yaşanmıştı.
İçkisiz olduğu için muhafazakar insanların müdavimi olduğu Asude Çay Ocağı’nda, arkadaşlarıyla geldiği mekanda oturmaktan sıkılıp ayakta çay içen çarşaflı bir kadını, mahalleye bir süredir gelen ve çevreyi rahatsız eden çarşaflı bir dilenciye benzetip, sertçe müdahale eden mekan sahibiyle kadınlar arasında yaşanan ve orada biten tartışmanın videosu 10 gün sonra seçim öncesi sosyal medyaya düşmüş, mekan sahibi alkışlar arasında gözaltına alınmış, Üsküdar Belediye Başkanı mekanı gururla mühürletip, kapatmış, hatta mekanın önüne çöpler bile yığılmıştı.
Neyse ki kadınlar, siyasetçilerden daha olgun çıkıp şikayetçi olmayınca mekan sahibi savcılıkta tutuklanmayı beklerken serbest kalmıştı.
Sonra seçim sonrası yine İstanbul’da fırınında Erdoğan sloganları atan küçük bir çocuğa “dükkanımda bağırma” derken hakaret eden, bunun üzerine dükkâna gelip hesap soran çocuğun ailesinden birilerini de bıçakla tehdit ederek dükkanından kovan bir fırıncı da yaşananların videosu yine sosyal medyaya düşünce göz altına alındı, dükkanı kapatıldı, dükkanına Erdoğan resmi asıldı, hakkında 8 yıl isteniyor.
Hayatın içinde her gün benzerleri yaşanan ve yaşanacak toplumun kendi içinde çözdüğü ya da çözemediği ama işin içine devletin, siyasetin sokulmadığı günlük hayat sürtüşmelerini bir siyasi husumet ve linç vesilesine çeviren, dükkan mühürlemek, gözaltına aldırmak gibi ağır müeyyidelere neden olan bu aşırı özgüvenden mülhem linç dalgaları önüne geçeni de sürükleyip götürüyor.
Son bir kaç hafta içinde Kılıçdaroğlu’na desteği yüzünden bir sosyal medyacının Antep’teki semineri, CHP’ye desteği yüzünden Hüseyin Turan’ın Bursa konseri, LGBT destek açıklamaları yüzünden Melike Şahin ve Mabel Matiz’in Denizli konserleri iptal edildi.
AK Partili belediyelerdeki muhaliflerin seminerleri, konserleri bu basınçla ardarda iptal ettiriliyor.
Bu dalgaya direnmenin maliyeti ise ağır olabiliyor.
Bir sokak röportajında AK Partili bir kadına hakaret eden “teyze”nin kombiniyle sandığa giden Melek Mosso’nun konserini tepkilere rağmen, Mosso’nun özür dilemesi üzerine yapıp, bir de sahneye onunla çıkan Tekirdağ Süleymanpaşa’nın AK Partili Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel’in başına gelenler gibi.
Eski CHP’li başkana tepki oylarını alarak 2019’da 1000 farkla Tekirdağ gibi bir ilin merkez ilçelerinden birinin başkanlığını kazanan, Tekirdağ Belediye başkanlığı için bile şansı olabilecek AK Partili başkan bile bu dalgaya kurban edilebildi.
AK Parti elitlerinin bu linçe katılmamasını, bu siyasi pragmatizme bağladığım iki önceki yazımdaki iyiniyetli okuma da bu linç dalgasının altında kalanlardan biri oldu.
Peki, bu hınç ve linç dalgası seçim sonrası parlayan özgüvenlerin geçici tatmini mi, yoksa daha kalıcı bir sosyal hayat müdahaleciliğiyle mi karşı karşıyayız?
Bazı yorumlarda bu müdahalecilik İslami bir referansla meşrulaştırılıyor: “İyiliği emredin, kötülükten men edin” ayetiyle.
“Emri bil maruf nehyi anil münker” “İyiliği emredin, kötülükten menedin” doğrudan Kuran’da farklı ayetlerde geçen İslam’ın Müslümanlara bir emri.
Bu emrin nasıl uygulanacağı ise yüzlerce yıldır çözülememiş mesele.
İslâm âlimlerine göre “bilgilendirme, öğüt ve sözlü uyarıdan başlayıp duruma göre gittikçe sertleşen çeşitli yöntemler uygulanmasına cevaz vermişler. Ama zor kullanma noktasında ikiye bölünmüşler. Bizim de içinde olduğumuz ehli sünnet ekolü bu yetkiyi sadece devlete vermiş. Ama Hariciler’den başlayıp şimdi radikal terör örgütlerine uzanan çizgi ise silahlı mücadelenin de her Müslümana farz olduğunu savunmuş.
‘Peki kötülüğü yapan ve bunu yapması için men edilmesi gereken devletse ne yapmak gerekir’ sorusunun da o yüzden tam bir cevabı yok.
Ama pek çok Müslüman ülkesinde “Emri bil maruf nehyi anil münker” emrini yerine getirmek için kurumlar var. İran ve Suudi Arabistan’daki ahlak polisleri, Afganistan’da en son Taliban’ın Kadın Bakanlığı yerine kurduğu bakanlık bu emri uygulamaktan hareketle ortaya çıkmış kurumlar.
Ama tabii güçleri Suudi kraliyet ailesinin ya da Ayetullahların, Taliban yöneticilerinin münkerlerini nehy etmeye yetmiyor.
Sıradan, güçsüz vatandaşın açılan saçıyla, içtiği içkiyle uğraşmayı Allah’ın emrinin gereği sanıyorlar.
Fakat bizdeki linçler dinin hükmüyle meşrulaştırılamayacak, siyaseten seçmece “nehy” vakaları.
Esas kriter daha çok İslamilik ya da kamusal kötülük değil, iktidara karşıtlık.
“Emri bil maruf” kısmıyla hiç ilgilenmeyen, neredeyse karşısında bir düşman kitlesi varmış gibi davranan, onu üzmekten, örselemekten sınıfsal bir zevk alan, arkasına devletin gücünü almış olmanın özgüveniyle, sosyal medya üzerinden tırmandırılan hassasiyetlerle yürütülen sorgusuz cadı avları yaşananlar.
Üstelik bu cadı avı yaratılan ideolojik basınçla kamu otoritesine yaptırılıyor.
Bu basıncı yaratanlar ideolojik sekterlik ve kararlığın kılıç başı rollerindeler, bu onlara kendi mahallerinde bir şövalyelik payesi veriyor, kendileri kadar tavizsiz olmayanları da “eziklik”le suçluyorlar.
İstanbul’da Ankara’da oturan hayatın tüm lezzetleri bir kol kadar uzaklarında olan sosyal medya aktörleri Tekirdağlıların, Bursalıların, Denizlilerin hangi konseri dinleyebileceğine karar veriyorlar.
Laik kesime duyulan nefreti benzin gibi kullanan bu öfkeli rövanşizmde mağduriyetle mağruriyet, eziklikle aşırı özgüven iç içe geçmiş durumda.
Peki, beş yıl daha Türkiye’nin tüm kurumlarında mutlak hakimiyeti kurmuş bir iktidarın destekçileri neden daha fazla iktidar istiyor, gözlerini neden taşradaki konserlere, çay bahçelerine, fırınlara diktiler?
Kültürel iktidar alanında bir türlü kurulamayan iktidarın devletin sopasıyla kurulmaya çalışıldığı gibi tespitler haklı tarafları olsa da sorunu yaratan üstenciliği de içinde barındırıyor.
Mesele biraz daha yapısal ve suç sadece bir tarafa ait değil.
Bir türlü asgari ortak bir kamusal alan inşa edilememiş, birbirine karşı hiçbir ahlaki sorumluluk duymayan, birbirini öcüleştirmiş grupların yaşadığı bir toplumda eline sopayı geçiren, aynısını kendisine karşı yapacağından emin olduğu ve bunda da haklı olduğu düşmanı devletin sopasıyla cezalandırıyor.
Ve bundan sınıfsal bir zevk alıyor.
Tıpkı seçimleri muhalifler kazansaydı, hesaplaşmacıların arzuladığı gibi…
Muhafazakârlar 21 yıldır iktidarda olduklarını unutarak mağduriyetlerinden, laikler ise iktidardan ne kadar uzak olduklarını unutarak mağruriyetlerinden taviz vermiyor.
Muhafazakarları iktidarın sorumluluğunu taşımaktan, laikleri ise kendini yenilemekten alı koyan unutkanlıklar bunlar.
Ellerinin altında artık bizimkilere yan baktı diye fırıncı, çay ocağı sahibi tutuklatacak, renklerden işkillenip öğretmeni görevden alacak, 7 yıldır içeride tuttuğu adam hakkında TRT’de karalama dizisi yapacak kadar sınırsız bir iktidara sahip olanları, yaşlı bir teyze, muhalif bir şarkıcı bir anda yeniden mağdur yapabiliyor.
Çünkü onların dilindeki kibir eski günleri hatırlatıyor, cephede kal hissi veriyor.
Elindeki mutlak iktidarla ne yapacağını bilemeyince, onu pozitif işler için kullanmak, yapıcı bir dil kurup insanları ikna etmek gibi zor ve meşakkatli yollara girmek yerine de iktidarı sopa gibi kullanmak gibi kolay ve bilindik yollar tercih ediliyor.
Üstelik bunu bir delikanlılık, özgüvenli duruş kerterizine çevirip, bu kadar acımasız olamayanları eziklikle suçlayınca da sopa senin eline geçmiş oluyor.
İktidar her ne kadar kabineyle ılımlaşma kredilerini toplasa da bir sürü ciddi meseleyi görünmez kılan bu ideolojik göz kararmasından herhalde memnun.
Seçimlerde olmayan ideolojik, siyasi motivasyonu bu hınç sağladı.
Bu yüzden cadı avlarında şarkıcı, öğretmen, ilçe belediye başkanı gibi feda edilebilecek kurbanlar istenince veriyorlar.
Siyasette rehavet kol gezerken, dava adamlarının taşkınlarının önünde durmak istemiyorlar.
Hele de yerel seçimlere doğru.
O yüzden gökkuşağı artık yıldırımdan daha tehlikeli, altından geçmemekte, uzak durmakta fayda var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları









































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025