Yıldıray OĞUR
Bir gün önce de 20 Mart günü Erdoğan, Diyarbakır’da olacak.
Karayılan Newroz’dan önce bir müjde açıklayacaklarını söyledi. Ahmet Türk, “Derin devleti CHP ikna edemez, Erdoğan ikna edebilir” dedi. Bu arada Irak’a giden Fidan, Kalın ve Güler’in Iraklı muadilleriyle yaptıkları görüşmelerden Irak’ın PKK’yı yasa dışı ilan etme kararı çıktı.
Yerel seçimlerde iki hafta kala, İstanbul’da Kürt seçmenlerin kritik önemi artmışken gelen bu alametler haklı olarak birleştiriliyor ve soruluyor: Yeni bir çözüm süreci mi devrede?
Bütün Türkiye bu soruyu tartışırken, Diyarbakır’da hafta sonu İnsan Hakları Derneği’nin düzenlediği Kürt Meselesini Çözümü ve Barış Konferansı’nda ise karamsarlık hakimdi.
Karamsarlığı, Demirtaş’ın hapishaneden konferansa gönderdiği “Çözümün muhatabı Erdoğan ve Öcalan’dır mesajı bile gideremedi.
O emsaj bütün sitelerde manşet olurken, mesajın gönderildiği konferansta kimse bundan bahsetmedi.
Peki bu kötümserliğin sebebi doğrudan meselenin muhatabı olmak mı yoksa siyaseten iktidara öfke miydi?
Her ikisi de.
Özellikle kayyumlar, bölgede ve bölge dışındaki Kürtlerin AK Parti’ye öfkesini artırıyor.
Bu kayyumların şehirlerin çok kötü yönetip yönetmemesiyle ilgili değil. Bazı kayyumlar gayet iyi işler de yapmış.
Ama uygulamanın kendisi saygısızlık olarak görülüyor, gururları incitiyor.
Bu yerel seçimlerde de DEM Parti’nin yine çoğu çok düşük profilli adayları bir oy kaybına neden olacak olsa da yine de insanlar buna karşı tepkilerini iktidara gösterebilecekleri büyük fırsatı kaçırmayacaklar.
Yerine yeniden kayyumlar atansa da.
İstanbul’daki Kürtlerin de en az yarısının gidip İmamoğlu’na oy verecek olmasının motivasyonu da bu.
Yoksa CHP, CHP Diyarbakır İl Başkanı’nı bile ikna etmekten uzak bir çizgide. Özellikle de 14 Mayıs’a doğru açılan büyük kredi, Ümit Özdağlı protokolle tükendikten, Burcu Köksal’da şüpheler doğrulandıktan sonra.
Ama salondaki çözüm süreciyle ilgili karamsarlığın esas sebebi bunlar değil.
Salonla gerçek hayat arasındaki dil ve gündem farkı.
Türkiye ya da daha doğrusu AK Parti iktidarı 2005 ile 2013 arasında pişirdiği bittikten sonra en az üç kere yeniden denediği çözüm süreçleri büyük bir hayal kırıklığı ve bölge tarihinin en büyük yıkımının yaşandığı hendeklerle bitti.
AK Parti iktidarı artık bütün devlete, orduya hakim.
Arap Baharı yenildi, bölgede otoriter rejimler kazandı. Esad kazandı, PKK için Suriye’de 40 yıllık tarihinde ilk kez bir şehirde hakimiyet kurdu, kendine ait bir alanda iktidar oldu. Türkiye’deki çözüm, barış PKK’nın gündeminden düştü.
Bu arada Liberal demokrasi karşıtı rüzgar bütün dünyayı kapladı. En son Avrupa’nın en solundaki Portekiz’de bile aşırı sağ yüzde 20’lere dayandı.
Diğer iki faktör hala var.
Yani hala daha da güçlü olan Erdoğan tarafından yönetiliyoruz ve hala AK Parti’de sayıları ve etkileri azalsa da Kürt ve Kürt meselesine duyarlı isimler kritik yerlerde.
Ama en kritik faktör artık yok.
Terör artık Türkiye’de vatandaşların şikayet ettiği bir sorun değil. PKK’nın Türkiye’deki eylem kapasitesi artık çok sınırlı. Bu yüzden Çözüm sürecinin ana sloganı olan “analar ağlamasın” sloganı bugün kimseyi etkilemiyor. Çatışmalar genelde sınır ötesinde Suriye’de, Irak’ta oluyor. Büyük kayıplar yaşanmıyor. Ordu profesyonel askerliğe geçtiği için, PKK’ya katılımlar Türkiye’den çok düştüğü için yaşanan ölümler büyük öfke krizlerine, travmalara neden olmuyor.
Yani ortada çözülmesi acil bir mesele yok. Savaş olmadığı için barış kelimesi de heyecan yaratmıyor.
PKK devlet için hala bir mesele ama vatandaşlar için değil. Kürtler için de çok değil.
Artık bu düzeydeki terör, şiddet Türkiye’de birlikte yaşanabilecek, acilen çözülmesi gerekmeyen bir mesele.
Bu yüzden uzun bir süredir Türkiye’deki tartışmalardan PKK’dan değil, HDP’den, DEM Parti’den bahsediliyor. Tartışmalarda adından en çok bahsedilen, öfkenin muhatabı olan da Öcalan, Kandil’deki PKK’lılar değil Demirtaş.
Çünkü Kürtlerin artık en büyük gücü, kozu şiddet değil, siyaset.
Peki bu nasıl mümkün oldu?
DEM Partililerin büyük siyasi başarısıyla değil, iki faktörle mümkün oldu.
Birinci faktör: demografik değişim.
Kürtlerin nüfusu artık onları siyaseten etkili hale getirdi. Demirtaş gibi karizmatik bir siyasetçi bu demografik gücü mobilize etmeyi, bir partiye kanalize etmeyi başardı.
O yüzden Kürtler artık küstürülmemesi gereken, konuşurken dikkatli olunması gereken bir potansiyel müttefik.
O yüzden 90’larda devletin resmi politikası olan inkar-red politikaları artık siyaseten ayıp, 90larda devletin ordunun resmi görüşünü bugün savunan kimse yok.
Kürtçe yasakları yaşandığında iktidar çevrelerden hızlı yalanmalar geliyor. Burcu Köksal’ın konuşması üzerine CHP’den gelen seri yalanlamalar ortamın nasıl değiştiğini gösteriyor.
İkinci faktör başarısızlıkla biten çözüm süreci.
Çözüm sürecinde her şey en zirvede o kadar yaşandı ve konuşuldu ki çözüm süreci Türkiye’yi, Kürt siyasetini değiştirdi. Çözüm süreci meselenin savaşarak değil konuşarak çözülebileceğini gösterdi.
Yani özetle Kürt sorunu 80’lerde, 90’larda, hatta 2013’lerde hayatı felç eden, herkesi etkileyen bir meseleydi. Artık Kürt sorunu yok, Kürt gerçeği var. O yüzden çözüm süreci, barış yok. DEM Parti, Demirtaş, Kürt seçmenler var.
Kürtler artık bir siyasi, demografik güç.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025