Yıldıray OĞUR
Bu açıdan şanı, şerefi, tarihi ve vicdanı çok büyük olan Türk milleti, kaçınılmaz olan son vuku bulmadan ülkemize her türlü kötülüğü yapmış ve yapmak amacıyla pusuda bekleyen terör örgütüne ve bütün teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır. Geliniz, önce siz kendi iradenize bırakınız. Pişman olduğunuzu, bu mücadelenin asla sonuç vermeyeceğini açıklayınız. Küresel güçlerin hizmetinde, bölgesel aktörler olmaya bir son veriniz. Son olarak DEM heyeti ile İmralı arasındaki görüşmelerin ‘terörsüz Türkiye’ye önşartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir.”
Her ne kadar iç siyasetle ilgili söyledikleri daha fazla haber olsa da MHP lideri Devlet Bahçeli dün Meclis Grubu’nda uzattığı elle başlayan çözüm süreci için böyle dedi.
Teröristlere bir kapı açmış bulunmaktadır ve “önşartsız olarak beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir” vurguları önemliydi.
Çünkü önceki gün AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in, AK Parti MYK toplantısı ardından yaptığı açıklamadaki bir soruya verdiği cevap “İmralı trafiği bitti” diye haberlere konu olmuştu.
Aslında Çelik, DEM İmralı heyetiyle partiler arsındaki trafikle ilgili bir soruya cevap vermişti:
“Muhabir: Dem Parti’nin AK Parti ile görüşmesi söz konusu mu?
Ömer Çelik: O ziyaret trafiği o süreçte tamamlandı. Bundan sonra beklenen terör örgütünün tasfiye edilmesiyle ilgili çağrının ortaya çıkması.”
Bu açıklama haberlerdeki gibi İmralı’ya bir daha ziyaret yok anlamına gelmiyor. Ama öyle anlaşılmaya müsait bir olumsuzluk içeriyor.
Bu da kriz mi var endişelerine neden oluyor.
Peki, gerçekten süreçle ilgili bir kriz var mı?
Önce açık kaynaklardaki açıklamalardan bakalım.
DEM Parti’nin en etkili isimlerinden Tayyip Temel’in Duvar’da çıkan yazısı böyle bir krizin işareti olarak yorumlandı:
“Sayın Öcalan başta olmak üzere Kürt Siyasi Hareketinin tüm paydaşları bu döneme dair gerçekçi çözüm önerilerini yaparak pozitif destek sunacaklarını bir bir açıkladılar.
Peki ya devlet ve iktidar? Hala güven verecek, umut yaratacak tek bir adım atılmadığı gibi kamuoyuna ilan edilmiş bir niyet beyanı da yok.”
Dün DEM grubundan konuşan eşbaşkan Tülay Hatimoğulları da Öcalan’ın son görüşmesinden notlar paylaştı:
“Öcalan ‘Bu üst üste binmiş kriz döneminde Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ile ilgili oyalama, zaman kazanma, bekle-gör politikalarına tevessül etmek Türkiye halklarına yapılacak en büyük kötülük olur’ demiş.”
İlk çözüm sürecini bitiren devrimci savaş açıklamasını yapan PKK yöneticilerinden Bese Hozat, örgüte yakın Medya Haber TV’ye “Şu ana kadar bize önderlikten herhangi bir şey gelmedi. Yani bir mektup, doğrudan bir mesaj gelmiş değil. Fakat geleceğini düşünüyoruz, bekliyoruz. Geldiğinde de elbette değerlendireceğiz, ona göre de hareket edeceğiz” dedi.
Peki, bu karşılıklı beklenti ve endişe bildiren açıklamaların sebebi ne?
Tabii Türkiye’den bakanlar için bütün bunların Türkiye’de olan bitenle ilgisi var.
Özellikle Türkiye’nin muhalifleri, İstanbul’daki belediyelere, gazetecilere en son Gezi yüzünden Ayşe Barım’a uzanan bir gözaltı, operasyon baskısı varken çözüm süreci olmayacağın düşünüyor.
Barış ve çözüm için ortamın müsait olmadığını düşünüyor ya da böyle düşünmek istiyor.
Hatta daha ileri gidip tvlerde, bazı toplantılarda bu şartlarda PKK’nın silah bırakma kararı alamayacağını, almayacağını söyleyenler de çıkıyor.
Bunlar analiz mi temenni mi karışıyor.Fakat, ilk çözüm süreciyle bugünkü arasında temel bir fark var.
İkinci çözüm sürecinde konunun Türkiye’nin batısında, İstanbul’da, Ankara’da yaşananlarla pek bir ilgisi yok.
Türkiye’nin muhaliflerin PKK üzerindeki basıncı daha etkisiz. Çünkü PKK’nun 20142den beri Türkiye i,le pek bir ilgisi kalmadı. Ana ilgi sahaları Suriye.
Türkiye’de çevreler birinci çözüm sürecinin de Erdoğan’ın başkanlık tutkusu ve seçim telaşı yüzünden bittiğine inandıkları için bunu bir türlü anlayamadılar.
Halbuki PKK başka bir dünyada yaşıyor, başka öncelikleri var, Türkiye’deki günlük iç siyasi gelişmeler onları eser miktarda ilgilendiriyor.
Hatta o kadar ki DEM Parti’nin eşbaşkan düzeyine kadar çıkabilen, milletvekili kontejanı verilen ittifak ortağı sol hareketler Türkiye’deki güçleri yüzünden burada değiller, bu sol hareketlerin silahlı kollarının Suriye’de militanları var ve bu dayanışma üzerinden DEM siyasetinde mevzilere sahipler.
Muhtemelen PKK, Türk siyasetine baktığında muhalefeti de Suriye ve Rojava ile ilgili ne deyip, ne yaptıkları üzerinden değerlendiriyor.
Yani Öcalan’ın beklenen çağrısı, Kandil’in cevabı tamamen Suriye’de olacaklarla ilgili olacak.
Peki Suriye’de neler oluyor?
Onu da bir sonraki yazıda anlatalım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025