Yıldıray OĞUR

Yıldıray OĞUR
Yıldıray OĞUR
Karar gazetesi Tüm Yazıları
Peki bir ay sonra Ankara’ya kim gelmişti?
14.04.2025
95

Nuray Mert, “Veda ediyorum” başlıklı bir yazı yazarak artık yazı yazmayacağını açıkladı.

Yazının finali okuyan herkesin içine oturmuştur:

“Sadece, kendi adıma da ülkem adına da artık korkuyorum. Kendi adıma, soluğu cezaevinde alırsam kedilerime kim bakar diye korkuyorum. “Torun” saydığım, yeğenimin küçük kızından ayrı kalırım diye korkuyorum. Geçirdiğim ölümcül hastalığın izleri, sağlık durumum, yaşım itibarıyla tahammülüm, mecalim bitmek üzere diye korkuyorum. Ülkem adına, bir karanlık tünelde nereye gittiğimiz meçhul hale geldiği için korkuyorum. O küçük kız için korkuyorum. Gocunulacak yanı yok, insan korkan bir varlıktır.

Sonuçta bu nedenle ve başıma açılan son davada sonuç ne olursa olsun, hep bir vatandaşlık görevi olarak gördüğüm ülkeme ilişkin siyasi yorum yazısı yazmaya, görüş bildirmeye son verme kararı aldım.”

Mert’in “başıma açılan son dava” dediği dava içerik olarak ciddiyetsiz olsa, sonuçları itibarıyla ciddi olacak bir dava: Nuray Mert, “terör örgütüne üye olmak” la suçlanıyor.

Nuray Mert’i ömründe bir kere görmüş biri, birkaç yazısını okumuş bir okuru bile bırakın iktidara yakın isimlerin bile saçmalık dediği terör örgütü üyeliği, herhangi bir örgütün üyesi olmayacak nevi şahsına münhasır, enaniyeti kuvvetli biri olduğunu bilir.

Asla bir örgüte, bir gruba, bir cemaate, bir fikri kesime üye olmayacak, belki kendi başına bir örgüt kuracak karizması olan bir kadın yazardan bahsediyoruz.

Davanın gerekçesi Mert’in de aralarında bulunduğu bir grup kadın gazetecinin 2014’te Suriye’nin Kürt bölgesini ziyaretinde çekilmiş bir fotoğraf.

Bu yüzden Mert hakkında yurtdışuna çıkış yasağı verildi.

Peki 11 yıl sonra nereden çıktı bu ziyaretten bu davayı açmak?

Onu da Nuray Mert’ten okuyalım:

“Mart ayı başında, Ramazan’ın ilk günü, Akit TV’de bir programa davetliydim. Eşin dostun uyarılarına kulak asmadım, hangi mecra olursa olsun ayırt etmemek gerektiğini düşündüm, programa katıldım. Program boyunca ısrarla Kürt meselesi ile ilgili görüşlerim, zamanında başıma iş açan eski görüntüler, çarpıtılmış konular gündeme geldi. Bir kez daha tüm samimiyetimle görüşlerimi izah etmeye çalıştım. Bundan hiç rahatsızlık duymadım. Ne büyük bir gaflet!

İşaret fişeği miydi, uğursuz bir alamet mi bilmiyorum ama ertesi gün de, Oda TV denilen mecra, bu programın tepki toplayacak bölümlerini kapsayan bir haberini yapmış. Biri İslamcı, biri ulusalcı, birbirinden uzak gibi bilinen iki mecra, bilerek veya bilmeyerek beni hedef haline getirebilecek noktada buluşmuş. Nitekim, iki buçuk hafta sonra hakkımda 2014 yılında, bir kadın gazeteciler ziyareti çerçevesinde, Suriye’nin Kürt bölgesinde çekilmiş bir fotoğrafa dayanarak “silahlı örgüt üyeliği” ithamı ile ağır ceza davası açıldığı tebliğini aldım. Nasıl bir iştir, anlamak zor. Kim benim değil silahlı, herhangi bir örgüt üyesi olabileceğime ciddi ciddi inanır akıl yürütmek mümkün.”

Akit TV’de Muharrem Çoşkun’un programına konuk olan Mert’e, programda eski açıklamalarının arşivi açılmış.

Onlardan biri de 2013’de Urfa’da bir panelde söylediği “PKK terör örgütü değildir” açıklaması.

Nuray Mert, programda neden böyle düşündüğünü anlatmış. PKK’nın terör eylemlerini övmek suçtur ama tanımlama yaparken devletin tanımlamalarını yapmak zorunda değilim. Hamas’a da birileri terör örgütü diyor. Onlar ve o harekete oy veren milyonlarca insan terör örgütü olarak görmüyor” demiş.

Ertesi gün ODA TV bu programın videosunu almış, “Nuray Mert: PKK terör örgütü değildir, pek çok insan özgürlük hareketi olarak görüyor” diye haber yapmış.

İçine de FETÖ’ye de terör örgütü demiyordu diye bir de köşe açmış.

2013’de söylense kimsenin dönüp bakmayacağı ama 2025’de ihbar dilekçesi gibi bir haber ortaya çıkmış.

Anlaşılan 10 yıldır gözlerden ırakta olan Nuray Mert’i tanımayan, ODA TV okuru yeni bir savcı da haberi okuyup kızmış.

PKK, terör örgütü değildir açıklamasından terör örgütü üyeliği davası açılamaz. En fazla terör propagandası davası açılır.

Biraz search yapıp 2014 yılında Nuray Mert’in bir grup gazeteciyle Rojava’ya ziyaretinden bir fotoğraf bulup terör örgütü üyeliği davası açmış.

Peki neymiş bu ziyaret?

Aralarında BDP ve CHP milletvekillerinin de olduğu sivil toplum örgütleri, sendika temsilcileri ve gazetecilerden oluşan 25 kişilik bir kadın heyeti Ezidilere yönelik katliamlara dikkat çekmek için Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni ve Rojava’yı ziyaret etmişler. Ezidilerin kaldığı Duhok ve Zaho’daki kampları, Rojava’daki Ezidi kampını, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Parlamentosu’nu ve son olarak IŞID’in saldırısında boşaltılıp yeniden kurtarılan Mahmur kampına gitmişler.

Bu gizli değil, hakkında giden gazetecilerin yazılar yazdığı bir ziyaretmiş.

Daha da önemlisi ziyaretin tarihi.

Ziyaret Eylül 2014’de olmuş.

Yani Çözüm Süreci’nin ortasında.

Peki, Nuray Mert’in Rojava’ya gittiği için terör örgütü üyeliğiyle suçlandığı geziden sonra Ankara’ya kim gelmiş?

4 Ekim 2014 günkü gazetelerden okuyalım:

“Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün kuşatma altında tuttuğu Kobani'de çatışmalar sürerken Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, Ankara’ya geldi. Ancak Müslim’in, Ankara’da Türk hükümet yetkililerinden kimlerle görüştüğü netleşmedi.”

İşte böyle.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar