Yıldıray OĞUR
Türkiye’den bir kaç yıldır Süleymaniye’ye uçuş yok. Yolcu olmadığı için değil.
Süleymaniye’ye gitmek isteyenler Kerkük’e iniyor.
2023’de Dışişleri, kararı; “Süleymaniye’de PKK terör örgütünün faaliyetlerinin yoğunlaşması, terör örgütünün havalimanına nüfuz etmesi ve böylece uçuş güvenliğinin tehdit edilmesi çerçevesinde alınmıştır” diye duyurmuştu.
Süleymaniye, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin merkezi yani Talabanilerin şehri.
Solcu Celal Talabani, her zaman Barzani’den PKK’ya daha yakın oldu. Aslında 1992’deki Güney Savaşları’nda Barzani ve Talabani güçleri Türkiye ile birlikte PKK’yla savaşıp, örgüte en ağır yenilgisini yaşatmıştı.
1993’de Özal’ın PKK ile arabulucusu da Talabaniydi. Aslında Türkiye önce Talabani ile diyalog kurmuştu.
Ama 1996’da Talabani ve PKK anlaşıp Erbil’e saldırdı, Erbil’i Türkiye kurtardı.
Kürtler, kendi aralarındaki bu savaşlara kardeş savaşı anlamına gelen “birakuji” diyor.
Bir daha “birakuji” yapmamak bir ilke olarak kabul gördü.
Hatta Talabani, kendisinden PKK’lıları isteyen Türkiye’ye “Buradan bir Kürt kedisi bile alamazsınız” diyerek Türkiye’de epey düşman kazanmıştı.
Talabani’nin ölümünden sonra KYB iki oğluna kaldı ;Kubat ve Bafil Talabani’ye
Özellikle Bafil Talabani, İran ve İran yanlısı Irak hükümetiyle ittifak yaparak Kerkük’ün Barzani’nin elinden gitmesine neden oldu.
Talabani-İran-PKK yakınlaşması, Türkiye’yi kızdırdı ve ilişkiler askıya alındı.
En son Kerkük Valisi, Bağdat’ta bir otelde, KDP, Türkmenler ve Arapların dışlanarak seçildi.
KDP-KYB ilişkileri de gerildi. KDP’nin açık ara kazandığı son seçimden bu yana henüz koalisyon da kuramadılar.
Ama 7 Ekim’den sonra Irak gibi burada da dengeler değişti.
Bir İran-Talabani ittifakından bahsedemeyiz. En azından artık İran bu bölgedeki hiçbir güç için güvenilir bir müttefik değil.
Hatta Irak için bile. Sudani hükümeti, Şii milisler meselesini çözmek için İran ile konuşuyor.
Bir ara Erbil’i vuran İran ile Barzani arasındaki diyaloglar da sürüyor.
Davutoğlu’nun uçağı Kerkük’ inerken Neçirvan Barzani Tahran’daydı.
Türkiye’de çok hamaseti yapılan Kerkük’e ilk giden dışişleri bakanı Davutoğlu olmuş. Bu da ikinci ziyaret.
Bu kez geliş vesilesi, Süleymaniye’de düzenlenen Delphi Forumu’nun toplantısında konuşma yapmak.
Ama iki günlük toplantının programı beş güne çıkarıldı.
Musul, Kerkük, Telafer ve Erbil de programa eklendi.
Türkiye az ötedeki dağlarda PKK’nın kendini fesh ettiği kongreyi konuşurken, Davutoğlu Kürdistan bölgesinde bir kamu diplomasisi turu yapıyor ve çözüm sürecini anlatıyor:
Davutoğlu, iktidarla olan siyasi mücadelesinde çözüm süreci parantezi açmış gözüküyor.
Hayati önemde olduğunu düşündüğü süreci, ilk andan beri net ve amasız destekliyor:
“Niye yapmıyorum bunu. Neden bana ne ne helleri varsa görsünler demiyorum? Hala milletvekili çalarak canımı yakmaya çalışıyorlar demiyorum. Tuncer Bakırhan ve MHP tarafıyla her hafta düzenli görüşüyoruz. Bana sorsanız bundan daha iyi bir konkonktür olamazdı çözüm süreci için.”
Kerkük’te Türkiye’nin de memnun olmadığı Bağdat’ta bir otelde seçilmiş KYB’li Kerkük Valisi havalimanında karşıladı Davutoğlu’nu.
Olmayan VIP salonu ilk olarak bu ziyarette kullanıldı. Kırmızı halıya ilk kez basıldı.
Davutoğlu, tavsiyelerde bulundu. Kerkük Valisi, KYB’li de olsa o tavsiyelere kulak kabarttı.
Çünkü Türkiye, 2008’de Kerkük saldırıları sırasında ailesini kaybeden ve ağır yaralanan evlatlık kızının tedavi ettiren ülke onun gözünde. O tedavi sırasında Abdullah Gül’ün ilgisini minnetle andı.
Delphi Forumu, aslında Yunanistan kökenli özel bir girişim. İlk kez Süleymaniye’de yapılıyor.
Forum, Batı yanlısı bir çizgide.
Ama konuşmacı profili çoğul.
Davutoğlu’nun konuştuğu oturumun bizim için en renkli ismi Hoşyar Zebari dışında eski İtalya Başbakanı Massimo D’Alema’ydı.
İtalyanın ilk komünist Başbakanı D’Alema’yı 1998’de İtalya’ya sığınan Öcalan’ı iade etmemesinden biliyoruz. “Dallama” diye manşetler atılırdı o zamanlar.
Panelde Gazze merkezli çarpıcı bir konuşma yaptı. Gerçek bir solcu gibi konuştu.
Panelin sonunda Davutoğlu’yla bir fotoğraf çektirmek istediğini söyledi. Fotoğrafı İstanbul’da uluslararası ilişkiler yüksek lisansı yapan ve Davutoğlu’nu çok beğenen oğluna gönderecekmiş.
Davutoğlu da komünist D’Alema’nın konuşmasını takdir ettiği ona söyledi. Bu karşılaşma üzerine sohbet ettik:
“D’Alema komünist parti kökenli ama Filistin konusunda benimle aynı dili kullanıyor. İnsan hakları savunucuları, sosyalistler hep Türkiye karşıtı gibi anlaşılır. Halbuki adamların Türkiye’yi eleştirdikleri konular bizim de eleştirdiğimiz konular. İnsanlığın Hegelvari bir ortak vicdam var. İslam hukukun icma nedir? Birbirinden habersiz ilmiyyeni aynı konuda aynı görüşü beyan etmesidir. İsrail konusunda da bir insanlık vicdanı ortaya çıktı. O kadar yüreğim yanıyor ki şu anda Gazze meselesiyle Türkiye dünyanın ortak vicdanına liderlik edebilirdi. Öyle kötü bir görüntümüz var ki belediye başkanlarını tutuklayan, gazetecileri tutuklayan, yolsuzluklarla anılan…”
D’Alema ile ayaküstü çözüm süreci konuştuk.
Türkiye’de çözüm sürecinden, PKK’nın kendini fesih kararından çok memnun ve umutluydu.
Aslında panellerde konuşan herkes PKK’nın fesih kararının bölgedeki en iyi haber olduğu konusunda hemfikirdi.
Davutoğlu, her konuştuğu kişiye çözüm sürecini anlattı, desteğini bildirdi.
Konuşmasında da şöyle dedi:
“Nasıl kazan-kazan çözümü elde edebiliriz? Çok çarpıcı bir örnek vereyim: PKK'nın silah bırakması, sadece Türkiye’nin değil, bölgenin de kazancı olur. Kürdistan Bölgesel Yönetimi kazanır, Türk-Kürt ilişkileri, Türkiye-Irak ilişkileri bugünkünden çok daha aydınlık olur. Dolayısıyla kapsayıcılık bir zorunluluktur. Karşılıklı ekonomik ilişkiler, özellikle dört ülkedeki Kürt nüfusları arasındaki ekonomik karşılıklı bağımlılık, Türkler, Araplar, Kürtler, hepimizi güçlendirecektir.”
Davutoğlu’na 2013 ile bugün arasındaki farkları sorduk. Karşılaştırması çarpıcıydı:
“2013’de Türkiye’nin demokratik standartları yüksekti, dış desteği güçlüydü, bu işe ayıracak ekonomik gücü vardı. Çözüm Süreci ilan edildiğinde hepimiz alandaydık. O gün karşımızda güçlü bir milliyetçi blok vardı. Bugün o yok. Ama 2013 son 25 yılın en kritik yılıydı. Tek başına 2013 diye bir kitap yazılabilir. Biz 21 Mart 2013’de Nevruz bildirisi açıkladığında, ABD’nin Irak’taki hapishanelerinde isyan çıktı, başta Bağdadi olmak üzere DEAŞ’I kuran kadrolar dışarı çıktı ve Suriye alanına geçti. Yine Gezi olayı oldu. PKK şöyle bir vehme kapıldı: Bunlar gidici. Sonra 3 Temmuz Mısır Darbesi. Arap Baharı çöktü. PKK’nın kafasını bunlar karıştırdı. PKK, Esad’la anlaşarak bir yere gidebileceğini düşündü. PKK, İran-Suriye bağlantısına güvendi. Kandil-Mahmur-Sincar-Kobani arasında koridor kuruldu. PKK silahsızlanmayı erteledi.
Bugün bu faktörlerin hiçbiri yok. İran’ın etkisi bölgede kırıldı. İsrail’in özgüveni de 7 Ekimle yıkıldı.
İran ve İsrail’in bölgede aynı anda güç kaybetmesi Türkiye için olağanüstü bir fırsat. Biz bunu değerlendiremezsek veyl olsun. Konjonktür PKK için de artık sürdürülebilir olmaktan çıktı.”
Davutoğlu, İsrail konusunda çarpıcı bir uyarı yapıyor:
“İsrail’in Kuzey Suriye’ye desteği savaş nedeni sayılmalı Türkiye tarafından.”
Çözüm süreciyle ilgili de süreci yürütenlerle de paylaştığı bir önerisi var:
“Derhal 15 gün içinde, mayıs ayı çıkmadan burada bir yerde Türkiye-Irak ve Kürdistan yönetiminin kuracapı ortak bişr komisyon önünde PKK silahlarını teslim etmeye başlamalı. Bu yapılmadan süreç kırılgan olur. “
KDP’liler de KYB’liler de her türlü işbirliğine açık görünğyor.
Nihayet PKK’nın bitmesinden ikisi de memnunlar. “Herkes bıkmıştı, onlar da dağlardan bıkmışlardı“ diye anlatıyor bir KYB yetkilisi.
En yakın komşuları Türkiye’den Süleymaniye’ye uçakların ineceği günü de sabırsızlıkla bekliyorlar.
Davutoğlu da bu açılımın yapılması gerektiğini söylüyor:
“Süleymaniye’yi düşman görmenin manası ne?
Süleymaniye Havalimanı’na uçuşu kaldırılmasına üzüdüm. Biz konsolosluğu kapatmışız, hangi ülkelerin konsolosluğu var? ABD, Fransa, Almanya, İran. Almanya’nın olur da Türkiye’nin nasıl olmaz.”
Türkiye’den gelen haberler burada dikkatle ve umutla izleniyor.
Çünkü barışın kaybedeni bu bölgede sahiden yok.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025