Yıldıray OĞUR
Erbil’de Rudaw Araştırma Merkezi’nin düzenlediği toplantının biz davetlilere ilk gönderilen İngilizce başlığı “Türkiye’s Elusive Peace”di.
Erbil’deki toplantı salonundaki afişlerde ise başlık “Türkiye’s Difficult Peace” olmuştu.
Elusive “ zor yakalanan”, difficult ise malum “zor” demek.
İkisi arasındaki fark aslında Erbil’den sürece bakışı da özetliyor. Bu hem zor yakalandığı için üzerine titrenmesi gereken ama aynı zamanda başarılması da zor görünen bir süreç.
Toplantıda süreçle ilgili son kamuoyu araştırmalarını anlatan Rawest Araştırma Direktörü RojGirasun’un verdiği rakamlar da bu ikili bakışın Kürtlerin süreçle ilgili duygusuna da yakın olduğunu gösterdi: Anketlerde sürece destek yüksek ama güven düşük. Kürtler devlete, Türkler örgüte güvenmiyor. O yüzden de araştırmalardan “ Keşke olsa ama…” diye özetlenecek bir sonuç çıkıyor.
AK Partili eski Tarım Bakanı Mehdi Eker’in Kürtçe bir açış konuşmasıyla açtığı toplantının en dikkat çekici konuşmacılarından biri Mele Bahtiyar’dı.
Bahtiyar, 70’lerde Irak’ta Marx ve Lenin Derneği’nin başkanlığını yaptı, 1976’da Celal Talabani ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (KYB) kurup dağa çıktı. 16 yıl şimdi PKK’nın olduğu dağlarda peşmerge olarak savaştı.
“Silahı bıraktığımda özgürleştim, gerçekten yaşamaya başladım” diye anlattı o günleri.
Sonra siyaset günleri başladı. Uzun yıllar boyunca KYB’nin Talabani’nin ardından gelen en önemli isimlerinden biri oldu, bugün de çok sayıda kitabı olan Irak Kürtlerinin en önemli entelektüellerinden.
Ama KYB’ye verilen Irak Cumhurbaşkanlığı’nın da muhtemel adaylarından biri iken 2021’de önce zehirlendi, Berlin’de gidip tedavi olarak kurtuldu. Sonra Talabani’nin oğullarının elegeçirdiği kurucusu olduğu KYB’den dışlandı.
Üstelik onu dışlayanlardan biri olan Bafil Talabani aynı zamanda damadı, kızıyla evli.
Bir hafta önce Bafil Talabani’nin zırhlı araçlarla, dronelarla eski müttefiki ve rakibi amcasının oğlu Lahur Talabani’yi dört saatlik çatışmadan ve sayısı belirsiz ölümden sonra tutuklattığı Süleymaniye’den gelen Bahtiyar’ın sivillik vurgusu önemliydi.
Eski bir peşmerge komutanı olarak silahın gölgesinin siyasetin ve Kürtlerin üzerinden kalkması gerektiğini söyledi. PKK’nın Türkiye’ye yönelik silahlı mücadelesinin Irak Kürdistan’ına zarar verdiğini anlattı, hala kendini Marksist olarak tanımlarken Bahçeli’yi hararetle övdü.
Erbil ve Süleymaniye’de PKK’nin hangi sebeple olursa olsun silah bırakmasından memnun olmayan kimse yok.
Bunun nasıl olduğu, Bahçeli’nin neden böyle bir hamle yaptığı, Öcalan’ın amacı konusunda ise teoriler muhtelif.
Genelde bölge Kürtleri, herşeyi uluslararası büyük güçlerin planlarına bağlamak konusunda Türklerle yarışır bir yaratıcılık gösteriyor.
Muhakkak bu süreç ve Suriye’deki iktidar değişimi de yeni bir küresel planın sonuçları onlara göre. ABD ve İsrail yeni bir Ortadoğu kuruyor.
Genelde bu analizlerde Kürtler ve diğer halklar pasif aktörler hatta çoğu kez kurban rolünde.
Belki tarihte böyle acı tecrübeler olduğu için Kürtlerin ya da Türklerin, Arapların büyük planlar dışında kendi iradeleriyle kararlar alabileceklerine inanç zayıf. Buna inanmayınca, planlar da buna göre yapılmıyor.
Mesela Türkiye’de gündemden çoktan düşse de Erbil’de herkes İsrail’in yakında yeniden İran’a ve özellikle Irak’taki Haşdi Şabi’ye saldırmasını bekliyor.
Irak’ta eğer Haşdi Şabi yani İran milisleri Lübnan’daki Hizbullah gibi elemine edilirse Irak’ta Suriye’deki bir iktidar değişimi bekleyen de var, Kürtler için bunun bir fırsat olacağını düşünen de.
Genel olarak bölgedeki Kürtler 100 yıl önce oturmadıkları masalarda alınan kararların mağduru olduklarını düşünüyorlar ve bölgedeki her türlü kaosa bir fırsat olarak bakıyorlar.
KDP yöneticileri bu konuda daha rasyonel, 2017’de referandumda nasıl yalnız bırakıldıklarını unutmuyorlar, maksimalizm ve fırsatçılıktan uzakta görünüyorlar.
Ama solcu KYB’ye yakın isimler hep bir devrimci alt üst oluş anını fırsata çevirme perspektifiyle dünyayı izliyor.
Kürtlerin 100 yıl önce elden kaçırdığı fırsatı bu kez de kaçırmaması gibi bir umut ve tedirginlik hali hakim, özellikle de yaşlı ve solcu ilk kuşak KYB’lilerde.
Bu aynı zamanda genel olarak Kürt milliyetçiliğinin de ruh dünyasını yansıtıyor.
Bu düşünme tarzı aslında PKK’nınkine de çok yakın.
Biraz wishfull thinking, biraz benmerkezcilik ve tabii büyük devletlere fazla güç ve akıl atfetmek.
Yoksa Trump Amerikasının bir Ortadoğu planı olduğuna kim inanır. Ya da İsrail’in kendisinden başka herhangi bir milleti düşünerek bir plan yapabileceğine…
PKK her zaman maksimalist ve fırsatçı bir örgüt oldu.
Dünya okuması ise hep kendi merkezli ve güçlü devletlerin oyun planlarını analiz etmek üzere kuruldu.
Genel olarak 2013 çözüm sürecinin çökmesinin sebebi PKK’nın bu maksimalizmi ve fırsatçılığıydı.
Türkiye’nin verdiği barışa karşı, İran ve Esad’ın verdiği Rojava’yı tercih ettiler.
Şimdi artık Suriye’de ne İran var ne de Esad. Ama PKK hala maksimalist ve fırsatçı
Ya İsrail İran’a ve Irak’a saldırırsa, bölgede bir kaos oluşursa, PKK’nın silahının değeri yeniden artarsa, neden şimdi Türkiye ile olan çözüme mahkum olsun. Ya da Şam’la anlaşmaya?
Burada PKK’yı bir çizgide tutan hala Öcalan.
Öcalan’ın bazı sızan görüşme notlarında pek de iyi bahsetmediği Barzani yönetiminin kanalı Rudaw’ın toplantısına DEM İmralı Heyeti’nden Mithat Sancar ile gönderdiği mesaj bu farkı ortaya koydu:
“Barış imkanını ‘zor yakaladık’, ama sonuca vardırma konusunda tüm gücümüzle ve hassasiyetle çaba harcıyoruz. Türkiye’deki bu süreç başarıya ulaşırsa bütün Ortadoğu’nun kaderi değişecek; savaşların ve yıkımların yerini, barışa dayalı demokratik bir yaşamın alacağı yeni bir dönem başlayacaktır.
Benim tercihim, Kürtlerin, kendilerine demokratik toplum merkezli ilişki imkanı veren devletlerle bütünleşme ve dayanışma içinde olmaları yönündedir. Bunu “demokratik toplum temelli entegrasyon” olarak tanımlıyorum. Şu an yürüttüğümüz süreci bu esasa dayandırıyorum ve bunun başarılı olacağına inanıyorum.
Bana göre, Kürtler arasındaki ilişkiler de demokratik temelli birlik biçiminde olmalıdır. Bütün Kürtleri demokratik zeminde buluşmaya ve birlik olmaya çağırıyorum.”
Öcalan, ülke adı vermeden bütün Kürtlere bulundukları devletlerle bütünleşmeyi tavsiye etti.
Bu tavsiyenin esas muhatabının zaten bu bütünleşmenin olduğu Türkiye ve bu bütünleşmenin o kadar mümkün olmadığı, güçlü bir federasyonla başka bir formülün yaşadığı ve Öcalan’ın sözünün en az geçtiği Irak Kürdistan’ı olmadığı açık.
Bu tavsiye esas olarak Suriye’deki Kürtlere.
Kürt milliyetçileri ve Kandil Suriye’de maksimalist ve fırsatçı iken Öcalan tarihsel ve uzun vadeli bir tercih yapılmasını istiyor.
Erbil bu işin artık bir yere bağlanmasını bekliyor. Toplantıya katılan bazı KDP yetkilileri 2010’lardan beri PKK’yı silah bırakmanın zamanı gelmedi diye ikna etmeye çalıştıklarını anlattı.
Suriye konusunda ise onlar da daha milliyetçi ve Şam yönetimine karşı şüpheci.
Onlarla Suriye arasındaki bağlar, PKK ile sınırlı değil. Onbinlerce Suriyeli Kürt Erbil’e sığındılar. Önemli bir kısmı YPG’nin baskılarından kaçtı, bir önemli bölümü ise özellikle Afrin’in Türkiye’nin eline geçmesinden sonra Erbil’e sığındı.
Kültürel olarak da Rojava ve Başur (Irak Kürdistanı) birbirine benziyor.
Erbil kalesinde mevlid kandili için asılmış dev bir Hz. Muhammed pankartına bakarken, Twitter’da sosyalist SDG’nin yönettiği Rojava’da da Mevlid Kandili için bir günlük resmitatil ilan edildiği haberini gördüm.
Türkiye’nin de Rojava’ya baktığında sadece korku ve tehdit değil, bize çok benzeyen, birlikte mevlid kandili kutladığımız komşularımızı görmesi gerek.
Türkiye, çok gelişmiş Erbil’den bakınca bile fazla büyük bir ülke. Rojava’dan bakıldığında her halde süper güç olarak görülüyordur. Türkiye’den gelen bir uyarı ya da tehdit mesajı buralarda çok büyük endişeye neden oluyor. Bu endişe yaratma kabiliyeti sık sık kullanılmamalı, aşırı güç kullanımı anlamına da gelmeli.
Bakalım maksimalizm ve fırsatçılık mı yoksa entegrasyon mu galip gelecek?
Hep daha iyi bir fırsat anı beklenip zor olan mı seçilecek, yoksa bu zor yakalanan fırsat değerlendirilecek mi?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025