Yıldıray OĞUR
Diyelim ki Türkiye’nin Yunanistan’la kapıştığı, it dalaşlarının, Kıbrıs meselelerinin tırmandığı bir dönem. Savaşın eşiğine gelmişiz. Tam bu sırada Yunanistan’a destek için bir toplantı düzenleniyor. Toplantıya Türkiye’den siyasetçiler davet ediliyor ve o siyasetçiler herkesin Türkiye’ye ağzına geleni söylediği toplantıda Yunanistan’a destek verip Türkiye’ye verip veriştiriyorlar.
Memlekette ertesi gün o toplantıya katılanlara “Palikaryalar, Rum dölleri, vatan hainleri”diyecek kim varsa neredeyse tamamı geçen hafta Tahran’daki Suriye destek toplantısındaydı.
Neyse ki Türkiye artık dış politikada “milli davalar” tabusunu aştı, herkesin dış politikada da devletin pozisyonu dışında bir yerde durmasına bir çırpıda “vatana ihanet” denmiyor artık
Ama bu milli davacıların, en büyük vatanseverlerin, vatan haini avcılarının, sıkı ulusalcıların, dış güçlerin adamı yaftacılarının Türkiye’ye epeyce küfredilen bir toplantıya tam kadro daveti ve katılımı bize çok şey anlatıyor.
Tahran’daki toplantı bir hafta önceki Suriyeli muhalifleri birleştiren Doha toplantısının başarısız bir rövanş denemesiydi. Suriye Ulusal Diyalog Toplantısı adı altında güya biraraya getirildiği söylenen 130 Suriyeli muhalif bir Esed yapımı olan “sarı muhalefetten” özenle seçilmiş. Bir güzellik yarışması klişesini andıran (Şiddete hayır, demokrasiye evet) toplantının sloganı da esasen “demokrasi lazımsa onu da Esed getirir” diye tercüme edilebilir.
Toplantıya, herhalde uluslararası bir hava katmak için Çin ve Rus büyükelçiler dışında Nikaragua Devlet Başkan Yardımcısı, Suriye’nin emperyalist ve Siyonist bir saldırı altında olduğunu düşünen Brezilyalı 3. Dünyacılar’dan oluşan gözlemciler de davet edilmiş.
Türkiye’den memleketin bütün “siyasi loser”ları davetliymiş: CHP adına milletvekili Aykan Erdemir, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Demokrat Parti eski Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Esinoğlu ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Kepekçi.
Peki, orda neler yaptılar, neler dediler. Fars Haber Ajansı, İRNA, Tahran Radyosu, Press Tv’ye bakınca Türkiye’de yapamadıkları muhalefeti orada yaptıkları anlaşılıyor.
Anlaşılan uzun zaman sonra uzatılan bunca mikrofonun karşısında epey de heyecanlanmışlar.
CHP’li milletvekili Erdemir şöyle demiş mesela: “CHP’ye bu çalıştayda gösterilen ilgi, Lozan zaferine imza atmış CHP’nin dış politikada Türkiye’ye kaybettiği itibarı yeniden kazandırabilecek yegâne parti olduğunu göstermiştir.” Lozan’dan çok, Sevr’e benzetilebilir tabii bu toplantı. CHP dünyada uzun süredir ilgi görmüyor anlaşılan.
En serti herhalde, en loser olanı. Çok yakın zamanlara kadar AKP’nin vazgeçilmez dört silahşorundan biri olan Abdüllatif Şener, Tahran Radyosu Türkçe Servisi’ne konuşmuş. Radyo sayfasından bu röportajı şöyle özetlemiş: “Erdoğan’ın Siyonist rejim ve Amerika’nın bölgedeki projelerinin uygulayıcısı olduğunu söyledi.”
Bu kadar yumuşak söylememiş ama. Şener’e göre Suriyeli muhalifler “katiller, ırz düşmanları, hırsızlar ve tabii ki MOSSAD ajanlarından” müteşekkil. Barış için çözüm öneriniz nedir diye sorusuna cevabı ise şöyle: “Kimse telaffuz etmedi ama ancak muhalefeti yok etmek suretiyle ateşkes olur.” Şener’e göre amaç İsrail’in güvenliği. Buradan ancak Büyük İsrail çıkar. Kim muhalefet yanlısıysa da İsrail’le işbirliği hâlinde.
Yarım saatlik konuşmayı dinleyince bir zamanlar şarabın tadından başka her şeyini bilmekle övünen Şener’in ne ara bu kadar Esedci ve İslamcı olduğunu anlamak zor.
İran medyasının yoğun ilgi gösterdiği bir diğer isim de bir zamanlar bütün mollaları İran’a göndermek isteyen Kemalist İşçi Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı. Suriye Devlet Televizyonu’nun Türkçe yayınlarını Ulusal Kanal’ın yaptığı, İşçi Partisi’nin Türkiye basınından çok Suriye ve İran basınında yer aldığını düşününce şaşırtıcı değil. “Erdoğan hükümeti Amerika safında yer alıyor, Türkiye'yi değil Amerika'yı temsil ediyor” demiş. Beş yıl önce dış güçlerle işbirliği içinde diye mahkeme önlerinde yazar kovalayan bir parti için epeyce enternasyonal bir ileri adım sayılır.
Daha önce katliama başladıktan sonra Esed’i ziyaret edip lokum, hat götüren Saadet lideri Kamalak, toplantıda, üç İslamcı biraraya geldiğinde ilk akla gelen geyik muhabbetini yapmış, “İslam Birliği”nden bahsetmiş
Büyük Türk büyüklerinden, davudi sesiyle bu ülkeyi hepimizden daha çok seven Namık Kemal Zeybek’in Türkiye’nin yerden yere vurulduğu bir toplantıda ne konuştuğunu bilmiyoruz. Silivri’dekilerle siyasi ittifak olmayınca, İran’a kadar geri çekilmiş olması bir sonraki adımda Horasan erenlerine karışacağı sinyali olarak yorumlanabilir.
Bağımsız Türkiye Partisi’nin davetli olması da sürpriz değil. Kadiri bir tarikatın liderliğinden siyasi parti genel başkanlığına kadar gelen Haydar Baş, sandıktan çıkmayan siyasi başarı için Suriye krizinden sonra Gadir Hum hadisesinin esasen Şii yorumunun doğru olduğu keşfedip, cemaatinde çatlak yaratma pahasına Sünnilikten Şiiliğe doğru adım bile attı çünkü.
Yani özetle Suriye meselesi sadece Suriye meselesi değildir. Türkiye siyasetinde başarılı olamamış siyaseten loser’ların bile gözlerini kamaştıran büyük bir saflaşmanın adıdır. Bu saflaşma üzerinden bölge neredeyse mavi kuvvetler ve kırmızı kuvvetler olarak ikiye bölündü.. Irak’ta Barzani-Maliki çatışması, Lübnan’da Hizbullah ve Sünni-Dürzî ayrışması, PKK içinde Cemil Bayık, Duran Kalkan- Öcalan Karayılan farklılaşması, hatta Filistin’de Haniye- Halid Meşal farklılaşması olarak tezahür eden herkese değen bir saflaşma bu.
Soğuk Savaş’ın eski Ortadoğusu ile Arap Baharı’ndan sonraki yeni Ortadoğu’nun kavgası bu.
Günün sonunda kimin kazanacağı İran’daki Suriye toplantısına Türkiye’den katılan heyete bakınca belli olmuyor mu?
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025