Yıldıray OĞUR
Charles Turner, Gordon Banner ve John Law. Adlarını muhtemelen kimse hatırlamıyor artık. Zaten onlardan hep “Ünye’deki NATO radar üssünde çalışan üç İngiliz teknisyen” diye bahsedildi. (Doğrusu iki İngiliz, bir Kanadalı)
1972 yılının 26 Mart günü gece yarısı NATO radar üssünde çalıştıkları Ünye’de kaldıkları evin kapısını çalan kişi kendini Ankara’dan görüşmek üzere gelen bir subay olarak tanıtmıştı. O günleri anlatan kitaplara göre o ‘subay’ın adı Ertuğrul Kürkçü’ydü. Onları kaçırmak üzere içeri girenler ise Deniz Gezmişlerin idamını engellemek için eylemler yapan, hapishaneden kaçan Mahir Çayan’ın liderliğindeki Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi’nin (THKP-C) militanlarıydı.
30 Mart günü Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde baskın sırasında eylemciler tarafından öldürülen (Baskının tek tanığı Ertuğrul Kürkçü’nün anlatımına göre) üç teknisyenden o günlerin İngiliz gazetelerinde “Savunma Bakanlığı için çalışan sivil görevliler” olarak bahsediliyordu.
Ta ki 1984 yılında Avam Kamerası’nda Kızıldere konusu açılıp, öldürülen bu üç görevlinin GCHQ görevlisi olduğu ortaya çıkana kadar. GCHQ (Government Communications Headquarters) tarihi 2. Dünya Savaşı’na kadar giden İngiltere’nin gizli dinleme servisi. Richard Aldrich’in Kızıldere’de öldürülen teknisyenleri de anlattığı kitabının alt başlığıyla söylersek; Birtanya’nın en gizli istihbarat örgütü.
İnternet sayfasındaki fotoğraflarda bile yüzlerin buzlandığı bu gizli istihbarat örgütünün adı birkaç aydır bütün dünya gazetelerinin birinci sayfalarında yer alıyor. Ajan Edward Snowden tarafından “vicdanı artık el vermediği için” bütün kirli çamaşırları, müttefik liderlere uzanmış uzun kulakları ortalığa dökülen Amerikan dinleme servisi NSA’nın en sıkı ortağı olarak...
Edinburgh’daki "Türk-İngiliz Tatlıdil Forumu"ndan önce gazetecilerle sohbet toplantısında dinleme skandalını sorduğum Cumhurbaşkanı Gül “Kimse sormayacak zannetmiştim” diyerek Batı medyasında aylardır birinci sayfalardan düşmeyen meseleye Türkiye’de basının ilgisizliğini hayretler içinde izlediğini söyledi. Cumhurbaşkanı, NSA’nın Türkiye’de liderleri dinleyip dinlemediği sorusuna ise “Henüz böyle bir bilgi bize gelmedi” dedikten sonra kapıyı aralık bırakan bir cevap verdi.
NSA haberlerinde Türkiye’nin adının geçtiği galiba ilk haber geçen hafta İspanyol El Mundo gazetesinde çıktı. El Mundo’nun, haberini dayandırdığı NSA belgesine göre ABD, dinleme faaliyetlerinde birlikte çalıştığı ülkeleri işbirliklerine ve güvenirliklerine göre dört kategoriye ayırmış. 5-Eyes denen ilk kategoride her şeyin paylaşılacağı, karşı istihbarat tehlikesi olmayan en yakın çalışılan dört Anglofon ülke var: Britanya, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda... NSA belgesi ikinci gruptaki 19 ülkeyi ise şöyle tanımlamış: Güvenilir, dost ama Amerikan çıkarlarına karşı istihbarat toplama potansiyelleri var. İşte Türkiye; İspanya, İzlanda, Güney Kore, Japonya ile birlikte bu ikinci grup ülkeler arasında sayılıyor. Habere göre bu 19 ülke ABD’ye göre İsrail’den daha güvenilir...
Haberin dayandığı belgenin tarihi bilinmediği için ülkelerin zaman zaman yer değiştirdiği bu listenin Türkiye-ABD ilişkilerinin hangi aşamasına denk geldiği bilinmiyor. Belgelere göre örneğin Almanya, her türlü istihbaratın paylaşıldığı ilk beşe girmek için upgrade kulisi bile yapmış. Merkel’i dinleyince ABD’liler bundan vazgeçmiş olmalı.
Türkiye ile ilgili bundan daha fazla haber yok. Ama Der Spiegel, Guardian, New York Times ve son olarak El Mundo’ya giden belgeleri Türkiye’den bir gazeteci görebilseydi herhalde NSA ile 60 yıllık tarihimizden epey haber çıkardı.
1952’de NATO’ya üye olan Türkiye’nin aynı yıl, komşusu Sovyetler'e karşı istihbarat için kurulmuş NSA’nın ilk ortaklarından biri olduğunu tahmin etmek zor değil.
MİT’in atası MAH’ın (Milli Asayiş Hizmetleri) dinleme merkezlerinde çalışanlarının maaşlarının doğrudan Amerikalılar tarafından zarfla ödendiği 1957’de bizzat Başbakan Menderes’in soruşturma için görevlendirdiği müsteşarı Ahmet Salih Korur tarafından ortaya çıkarılmıştı. Soruşturmanın nedeni ise Merkel’inkiyle aynıydı: Menderes de dinlenmişti...
MAH’ın Amerika’da eğitilmiş kurucularından Fuat Doğu, İstanbul Erenköy’de yine Amerikalılar tarafından kurulan dinleme merkezinin Beyaz Saray’dakiyle aynı olduğunu anlatmıştı.
Türkiye’de bir kısmı soğuk savaşın bitmesinden sonra kademeli olarak devreden çıkmış 18 NATO radarı olduğu biliniyor. Mahir Çayanların kaçırdığı ajanların çalıştığı Ünye’deki radar onlardan biriydi.
Sınıra yakın Rize-Pazar’dan, 2010 yılında restore edilirken keşfedilen Mardin kalesindeki radara kadar ülkenin her yerine yayılmış bu radarların uçak ya da füzeler için dikilmediğini, adını yeni öğrendiğimiz NSA’nın dinleme, izleme üsleri olduğunu anlamak için gizli bilgilere sahip olmaya herhalde gerek yok. Merkel’in takıldığı o radarlara bir Anglofon ülkesi olmadığımıza göre Türkiye’den de epey siyasetçi takılmış olmalı. Belki 2001’den önceki siyasiler, 11 Eylül’den önce izlediği teröristlerin konuşmaları için “hepsi Arapça ya da Farsça konuşuyor, anlaşılmıyor hiçbir şey” diye geçtiği notlar ortaya çıkan NSA’nın beceriksizliği ve Türkçe bilen elemanı olmaması yüzünden kurtulmuştur. Ama 2001’den sonra toparlanıp, kulaklarını İslami gruplara çevirdikleri düşünülünce “Ilımlı İslamcı” diye kodlanan AK Partili siyasilerin o kadar şanslı olmadıkları açık...
Dünyadaki bütün istihbarat örgütleri müttefik ya da değil birbirlerini dinlemeye çalışır, teknolojisi iyiyse Merkel’i bile dinler. Bu, ABD’nin kötü niyetinden çok Alman istihbaratının zayıflığına işaret eder. Suriye meselesi sırasında Batı cephesini darmadağın eden Snowden’ın şimdiden Rusya’nın soğuk savaştan sonraki en büyük istihbarat başarısı olduğu Batı medyasında bile söylenmeye başlandı. Rusya’nın himayesinde olmasına rağmen vicdan sahibi bir whistleblower olduğu konusunda ısrarlı Snowden ise belgeleri Hong Kong’da bıraktığını, kimsenin adamı olmadığını söylüyor.
Belki de NSA ile yarım asırlık tarihi olan Ankara’nın dinleme iddialarıyla ilgili ketumiyetinin arkasında bu “zamanlaması manidar” şüphesi vardır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025