Yıldıray OĞUR
Douglas Frantz, 2000-2005 New York Times’ın İstanbul büro şefliğini yapmış 35 yıllık bir gazeteci. Yeni görevi ABD Dışişleri Bakanlığı’nda halkla ilişkiler, medya, sosyal medya meselelerinden sorumlu bakan yardımcılığı.
Geçen hafta İstanbul’da gazetecilerle bir araya geldiğini Mehmet Barlas’ın daveti “tek tip gazeteci davet edilmiş” itirazıyla reddetmesiyle öğrendik. Star’dan Fehmi Koru, Zaman’dan Abdülhamit Bilici, Posta’dan Nedim Şener, Milliyet’ten Kadri Gürsel ve Türkiye’den Ceren Kenar. Pek tek tip sayılmazmış doğrusu.
Frantz, Türkiye’de çalıştığı yıllarda muhtemelen asker postacısı, CHP basın bürosu çalışanı epey gazeteci tanımıştır ama neyse ki “yandaş” kelimesine yetişemedi. Ama Obama yönetimi, “yandaş gazetecilerini “resmî görevlere getirmesiyle eleştiriliyor Tea Partyliler tarafından. Amerikan merkez medyasını da uzun bir süredir “yandaş”lıkla suçlayarak. Haksız sayılmazlar. Beyaz Saray’ın Sözcüsü Jay Carney Time dergisinin eski Washington temsilcisiydi. Onun Time’daki genel yayın yönetmeni Richard Stengel ise yine Obama tarafından kamu diplomasisinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığına getirildi. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power da gazetecilik kökenli diplomatlardan. Obama’nın yakın kadrosunda Washington Post’ta film kritikleri yazan Desson Thomson, Kerry’nin ekibinde ise Boston Globe editörlerinden Glen Johnson ile birlikte en son Los Angeles Times’ı yönetmiş Douglas Frantz de var. Frantaz’in Kerry ile olan tanışıklıkları daha eski. Kerry, Kongre Dış İlişkiler Komitesi Başkanı bir Massachusetts senatörüyken gazeteci Frantz’ı komitenin soruşturma ekibinin başına getirmişti ki ABD’deki medya eleştirmenleri bundan pek iyi bahsetmiyorlar.
Gazetecilik-siyaset arasından mesafe açısından ABD en parlak örneklerden biri değil yani. Frantz’in Los Angeles Times’tan ayrılış hikayesi de öyle. (Her ne kadar Türk damak tadına hitap etse de) Gazetenin Ermeni asıllı uzman yazarlarından birinin Ermeni Soykırımı hakkındaki yazısını etnik kimliği yüzünden objektif olmadığı için yayınlamayı reddedince epey tefe konmuş, aleyhinde bildiriler yayınlanmış, gazete yönetimi arkasında durmayınca da iki ay sonra görevinden istifa etmişti.
Bu kararını gazeteci olan eşi ve çocuklarıyla Türkiye’de geçirdiği yıllara bağlayanlar oldu tabii.
O yıllarda Laila ve ekonomik eşitsizlikler üzerine yazdığı bir haber Türkiye’de de epey konuşulmuş. Anıtkabir’i uçakla vurmayı planlayan Kaplancılar haberi de. Herhalde o tarihlerde Türkiye’de basın çoook özgür olduğu için, askerî vesayet diye de bir şey olmadığı için pek öyle haberler geçmemiş İstanbul’dan. Hakkını yememek gerek. Mayıs 2007’de İstanbul’da İlber Ortaylı Andrew Mango ve Ertuğrul Özkök’le birlikte katıldığı bir panelde Özkök’e “Türkiye’yi bu kadar iyi tanıyan bir gazeteci olmasına rağmen o bile, son askerî bildiriyi tasvip etmiyor” diye yazdıran sözler söylemiş olmalı. “O bile kısmına takılıp kalmazsanız tabii.
Eşiyle beraber yazdıkları Struma kitabı, Pulitzer ödüllerinde finale kadar kendisini çıkaran haberleriyle iyi bir gazeteci Frantz. (Bir süre de şirketlere ticari istihbarat toplayan Krull adlı bir şirkette sürdürmüş araştırmacı gazeteciliğini.)
O yüzden İstanbul’daki toplantıda Türkiye’de basın özgürlüğü, internet yasaklarını eleştirip “özgürlük olmazsa ekonominiz de bozulabilir, zaten kötü işaretler var, Türk halkı kaybeder, aman ben bunları bir dost olarak söylüyorum, siz de bize söyleyin eleştirilerinizi” (yukarıdaki giriş buna sayılsın) dedikten sonra “sorusu olan” diye pas attığında ilk sözü alan Türk gazetecisinin “Aslında Türkiye’de olup biten her şeyi özetlediniz, açacak bir şey kalmadı. Peki Türkiye’de gazetecilik yapan bizlere ne tavsiye edersiniz” sorusunu duyunca şaşırmış olmalı. “Zaten yapmakta olduğunuz işi yapmaya devam edin” cevabından o anlaşılıyor.
Neyse ki bu soru bir TV röportajında Başbakan Erdoğan’a sorulmadı. O gazetecinin adı yandaş ve jöle kelimeleriyle birlikte TT olurdu.
Zor sorular da sorulmuş tabii. Mesela yakın bir dostu toplantıda olan Taha Kıvanç’ın “Türkiye’nin Rusya’yla Tayyip Erdoğan’ın Vladimir Putin’le mukayesesinin yakışıksız olduğu görüşünde Frantz; 'Asla böyle bir şey söylenemez’ dedi” diye aktardığı bölümü metinden okuyunca bunun iyi bir gazetecinin (adları belirsiz) Putin-Erdoğan benzetmesi ne kadar doğru kritiğinden sonra gelmiş toparlama maiyetinde sözler olduğu anlaşılıyor
Tabii bütün bunları bu kadar ayrıntılı olarak toplantının tam dökümünün ABD İstanbul Konsolosluğu’nun sitesinde yayınlanmış olduğu için biliyoruz. “Trafik yüzünden özür dilerim” selamlaşmalarına kadar tam bir döküm bu. Wikileaks’e, dinlenmeye, komplo teorilerine karşı akıllıca bir tedbir. “Dinleyeni cezalandırın, yayınlayanı değil” diye Twitter, Youtube yasaklarını eleştirdiği haklı cümlelerin ardından yine iyi bir gazetecinin Ekvador elçiliğinde mahsur kalmış Assange’ı hatırlatması da iyi sorular arasında.
Anlaşılan ABD, “bir şey de Türkiye’ye” diye bastıran sesleri, mesela New York Times editörlerini susturmak için göstere göstere bir mesaj vermeyi tercih etmiş Frantz’le. Kadri Gürsel’in toplantı izlenimlerini yazdığı dünyayı sonunda Amerikan’ın kurtardığı film adlarını andıran makalesinin başlığı muradı iyi anlatıyor: Amerikan’ın Mesajı...
Notlardan anlıyoruz ki bu mesajı alabilmek için Gürsel toplantıda Frantz’ı epey terleten sorular sormuş. Cevaptan onun sorduğunu anladığımız bir soruda Gürsel “Peki neden Türkiye’deki medya özgürlüğü meselesiyle bu kadar ilgileniyorsunuz. Bugün burada olmanızın arkasındaki sebepleri öğrenmek istiyorum” diye acımasızca yüklendiği Dışişleri Bakan Yardımcısı’ndan şöyle bir cevap almış: Bunu ben de bilmek isterdim.
ABD Dışişleri Bakan yardımcısından bir mesaj almak için onu böylesine ‘sıkıştırma’nın “Gazeteci alarak peki ne yapmamızı tavsiye edersiniz” diye sormaların arkasındaki travmaları anlamak gerek.
Sosyalist yazar Murathan Mungan’ın gidip Alman merkez sağının gazetesi FAZ’a (The Frankfurter Allgemeine Zeitung) “Gezi olayları sonrası artık Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunu seçim sonuçları da değiştiremez. AB ve Almanya bizden öyle çabucak vazgeçemez. Almanya’ya sesleniyorum, çünkü seçim sonuçları nedeniyle en çok hayal kırıklığına uğrayan, darılan ülke oldu” diye seslenmesini de açıklar o travmalar.
Alman halkına bile değil, Alman devletine (Rosa Luxemburg’u mezarında ters döndürüp) “seçimlerde hayal kırıklığına uğrayıp bizden vazgeçme” diye seslenen solcu yazar. Tuhaf, ama olsun yine de açıklar. Kızının ensest hikayesini duymazlıktan gelen anneye benzettiği AKP seçmeninden vazgeçip, Merkel’in şefkatli kollarında devrim, demokrasi, iktidar aramayı da.
Özgürlükçü solculuk, liberallik, demokratlık, Beyaz Türk eleştirisi falan diye gençliğinde haytalıklar yaptıktan sonra yaş kemale erince cami cemaatine karışan amcalar misali, armudunun dibine düşüp “Laiklik, yaşam tarzı tehlikede, korkuyorum”ların, “CHP’ye oy vereceğim ne yapalım”ların huzurlu sahillerine kendini bırakmanın, baba ocağına, ataların dinine, kutsal ineklere dönmenin, yaşam muhitiyle, doğal habitatıyla barışık bir tür olmanın, sılayı rahim yapmanın da anlaşılmaz bir tarafı yok. Huzur herkesin hakkı.
Solcu şarkıcının “Umreye, hacca gitmem. Araplara para kazandırmam” diye ırkçı zevzeklenmesinin dahi kısa bir süre sonra mazur karşılanacağı armudun da insanlığın da dipleri o huzurlu, mutlu laik Beyaz Türk sahilleri.
Türk laiklerinin AKP ve dindarlar karşısındaki ruh hali, göçmen karşıtı Avrupa’nın yeni faşistlerinin kibriyle, 19. Yüzyılda büyük devletlerden himaye bekleyen azınlıkların mağduriyet duygusu arasında bir yerlerde salınıyor.
Bu tür vakalara da Merkel ile Obama bakmıyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları














































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025