Yıldıray OĞUR
Her şey politik artık. Bir bebeğin kaybolmasından, bir maden kazasında 300 işçinin ölmesine kadar… Her şey beş dakika içinde silahsız iktidar kavgasının bir parçası anlamındaki vülger politikleşmenin bir malzemesi haline geliyor. Her yer direniş, her yer direnişe karşı koyma mekanına dönüşüyor.
Konuşmayı, bağırmak, düşünmeyi slogan atmak durduruyor. İfade gücü yerini küfre bırakırken, söz ellerimizin arasından kayıp gidiyor.
İçeriye dönük her eleştiri bir iman bozma gerekçesi, karşı tarafa verilmiş bir taviz artık. Başbakanın Soma’daki kabul edilemez davranışından ona Kaddafi’nin akıbetini hatırlatan ilk capsin ortaya çıkması arasında beş dakikacık bir mesafe var.
Bir maden kazasını iktidarı devirmek için muhaliflerin sabotajına gelip bağlamak için zamanlaması manidar kelimesinden başka delile ihtiyaç yok. Madende Suriyeliler varmışların arkasındaki göçmen düşmanlığı, iddianın olmayan kanıtlarından daha ikna edici. Karşı tarafa nefreti iyice artırmak için üretilen dezenformasyonların yalanlanmasıyla ise artık kimse ilgilenmiyor bile.
Soma’ya gidip yakınlarını kaybetmiş insanları politik olarak bilinçlendirmeyi, orada isyan örgütlemeyi akleden akıl kirli bir politik akıl. Üzerine bir de kader diyenleri, dua edenleri, hatim indirenleri aşağılayan kibirli bir akıl aynı zamanda.
Hayatını kaybetmiş işçilere “AKP mitingine giderseniz size müstehaktır” diyen adam hâlâ ülkenin en büyük gazetesinin en çok okunan yazarı ve öyle olmaya, birkaç hafta sonra affedilip, çok RT'lenmeye devam edecek.
“Hocamıza böyle yaptınız kayısılarınız çürüdü, depremler, yangınlar, kazalar oluyor”a inanan insanların diplomaları, titrleri buradan Vietnam’daki koleje yol olur.
Ne yaşamış olursa olsun, iki özel harekatçının tuttuğu yerde yatan adama tekme atarken fotoğraflanmış danışmanı bile anlayıp, kendini onun yerine koymaya çalışan acıklı bir aşırı politizasyon hali bu.
Siyaset yapmak iyidir. Ama katil, satılmış, hırsız, ahlaksız, dış güçlerin maşası kötülere karşı vicdanın, ahlakın, dürüstlüğün temsilcisi olan iyiler olarak yapılan şeye siyaset denmez. Siyaset karşıdakiyle konuşacak, gerekirse kavga edecek bir mesafeyi koruma sanatıdır.
Manevraya açıklıktır. Pragmatizmdir. Mutlak doğrularının bayrağını sallamak, elinde geçen her şeyi karşı tarafa fırlatmak, bilgiyi eğip bükmek, karşıtını şeytanlaştırmak, kendini her türlü eleştiriden münezzeh kılmak değildir.
AK Parti siyasetinin esas alameti farikası ataları, kurucu babaları inkar ederek, gömlek çıkararak doğmasından gelen yetenekleri, pragmatizmi, öğrenmeye açıklığıydı. Askeri vesayeti AK Parti barikatlar arkasında direnerek değil, neredeyse kor diplomatik bir ortamda, meşruiyet sınırları içinde her gün birkaç santim geriye püskürte püskürte yıktı. Muhafazakâr bir parti, halkın yüzde 50’sinin desteğini kaybetmeden PKK ile siyasi müzakerelerle 30 yıllık bir savaşı bitirdi, Kürtçenin kapılarını açtı, Andımızı, askeri törenleri kaldırdı, başörtüleri kamuya sokmayı başardı ve 99 yıl sonra 1915 için taziye yayınladı.
AK Parti ve Erdoğan karşıtı siyasetin ise bütün kusurları, bunun tam negatifi. Vicdan, merhamet ve iyiliğin politikleşmesiyle oluşturulan bir din artık Erdoğan nefreti. Vefat etmiş madenci kızının başını koltuk altına sıkıştırıp, kafasını defalarca yumruklayan bir canavar o. Burada iki pozisyon var sadece: Bu canavarı yok etmek isteyenler veya onu hayatları pahasına savunanlar. Burada eleştiri, hakkaniyeti gözetmek kibar ve utanılacak işler artık.
En kötüsü bu takıntının AK Parti siyasetinde de bir karşılık bulması. Ve ona karşı alınan reflekslerin AK Parti siyasetini de eskitmesi, en önemli yeteneklerinden, pragmatizmden, manevra yapma kabiliyetinden uzaklaştırması, bol bol hata yaptırması. Lenin’in “Bir hatayı büyütmek istiyorsan onu savun” sözünde kastettiğinin bir rutin haline gelmesi, geri dönülmesi zor kavşaklara doğru sürüklemesi.
Yani o madenin dışındakileri bekleyen kader belli. Aşırı nefretten kaynaklanan ölümler. Önce aklımız, farklı tonlarımız ölüyor. Neyse ki daha ileri gidemeyecek kadar büyüdük, konfor seviyoruz, korkuyoruz ve dünyalı olduk. Başka ülkelerin iç savaşlarla, devrimlerle yaptığı bir dönüşümü neyse ki keleş ve havan mermilerinin kullanılmadığı bir iç savaşla yaşıyoruz.
Lenin’in de kullandığı o meşhur İngiliz atasözünün dediği gibi siz siz olun “Kirli suyla birlikte bebeği de atmayın” ve bu savaşta hayatta kalmaya bakın…
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025