Yıldıray OĞUR
“Kürdistan Özgürlük Partisi’nin kuruluşa dair bildirge ve ekleri, İçişleri Bakanlığı’na teslim edilmiş ve buna ilişkin alındı belgesi 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 8. Maddesi uyarınca kendilerine verilmiştir.”
71555 sayılı bu alındı belgesiyle İçişleri Bakanlığı 25 günlük gecikmeyle Kürdistan Özgürlük Partisi’nin (Partiya Azadiya Kurdistan-PAK) başvurusunu kabul etmiş oldu.
Böylece, Türkiye’nin adında Kürdistan geçen, kuruluş amaçlarında “PAK, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkının gerçekleşmesi için mücadele eder” yazan çözüm olarak federasyonu, eğer devlet buna yanaşmazsa bağımsız devlet kurma hakkını savunan ilk partisi kurulmuş oldu.
Bunu yaparken kurucu metninde dendiği gibi “PAK, belirlemiş olduğu hedeflere ulaşmak için açık, sivil, demokratik ve meşru mücadele yol ve yöntemlerini" esas alacak.
Federasyonu, hatta “Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını” siyasi ve meşru yollarla savunan bir siyasi parti var artık Türkiye’de.
Aynı gün DİYARBAKIR 1’inci Sulh Ceza Hakimliği de Abdullah Öcalan’ın İmralı adasında yazdığı savunmalarından oluşan "Kürdistan Devrim Manifestosu; Kürt sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü” kitabı hakkındaki 2012 yılında verilen toplatma el koyma kararını kaldırdı. Anayasa Mahkemesi’ne Öcalan’ın avukatlarının yaptığı bireysel başvuru hakkının sonucunda…
Kitap, PKK’nın kurucu metni kabul edilen Öcalan’ın 1978 yılında yazdığı Kürdistan’da Devrimin Manifestosu (Yolu) kitabından 34 yıl sonra Öcalan’ın yeni manifestosu olarak kabul ediliyordu.
Öcalan, yeni manifestosunda 34 yıl önce savunduğu ulus devletçilik ve şiddetle hesaplaşmış ve yeni bir paradigma ortaya koymuştu:
“Özellikle ulus devletçiliği aşmak benim için çok önemliydi. Bu kavram benim için uzun süre Marksist-Leninist-Stalinist bir ilkeydi; asla değiştirilmemesi gereken bir dogma niteliğindeydi. Ulus dediğin illa devleti olması gereken bir şeydi! Kürtler bir ulus ise mutlaka bir devletlerinin de olması gerekirdi! Ulus devletçilik uğruna savaşmanın kapitalizm için savaşmak olduğunu fark ettikçe siyaset felsefemde büyük dönüşümler söz konusu oldu. Kendimin bir bakıma kapitalist modernitenin kurbanı olduğunu fark ettim.”
Aynı gün Al Jazeera Türk’ün deneyimli muhabiri Mahmut Bozarslan imzalı haber ise bu ağır çekim normalleşmenin bir başka işareti gibiydi:
“Demokratik Toplum Kongresi'nin Eylül ayındaki olağan genel kurulunda kurulan ve mahkeme görevi görecek olan ‘Adalet Divanı’na, Öcalan ‘Paralel devlet olur’ diyerek tepki gösterdi. DTK, 'divanı' lağvetme kararı aldı, yerine, sorunlar için arabuluculuk yapacak ‘Toplumsal Diyalog ve Uzlaşma Komisyonu’ kurulması kararlaştırıldı.”
Komisyon başvuru üzerine ve hiçbir yaptırım gücü olmadan, sadece arabuluculuk yapmak için çalışacak. Bu adım hükümetin müzakere sürecine geçiş öncesi ortaya koyduğu kamu düzeni kırmızı çizgisinin bir parçası olan bölgede şehir dışında çadırlarda kurulan KCK mahkemelerinden de bir geri adım manasına geliyor olabilir.
6-7-8 Ekim olaylarının baş aktörü YDGH çetelerinin de bir süre önce bir bildiriyle sosyal medyadan çekildiğini görmüştük, 6-7 Ekim pogromunu yapan bu şehir çetelerinin tümüyle tasfiye edilmesi de kamu düzeni şartının en önemli maddelerinden biri.
İlginçtir, tıpkı 6-7 Eylül pogromu gibi aynı zamanda yalan haberlerle aylarca işlenerek hazırlanan bir medya manipülasyonu da olan 6-7-8 Ekim olaylarında “Türkiye eşittir” IŞİD tezi için aylarca süren sahte fotoğraf, görüntü, belge operasyonunu yöneten, Kobani günleri timelinaları dolduran PKK medyasının iki önemli ismi de sahneden sessizce çekiliverdi. Son tweet tarihleri birinin 9 Kasım, diğerinin 20 Ekim.
Kobani’de hâlâ çatışmalar devam ettiğine göre, bu arkadaşlar nereye kayboldu dersiniz?
Belki onlar da haftalardır, evet HDP heyeti gitmeden epey önce, Öcalan’ın yol haritasının tartışıldığı konferans için Kandil’dedirler.
Dün itibarıyla HDP heyeti, Kandil’den, KCK’nın bütün organlarının katıldığı konferanstan çıkan “Öcalan’ın çözüm taslağının arkasındayız” mesajını İmralı’ya götürmek üzere döndü.
Bu arada taslakta Öcalan’ın epey önce vazgeçtiği “özerkliğin” olmadığı da bizzat heyet üyeleri tarafından açıklandı.
Peki ne oldu da Kandil’in “AKP bitti bizim için artık, çözüm falan yok”undan, onun izdüşümlerinden gelen “seküler güçler, devleti düşünenler göreve”ye, hatta son dakika “AKP’ye karşı cemaatle el ele”ye kadar uzanan spektrumdaki istemezük cephesinin direnişi kırıldı?
Her ne kadar AKP düşmanlığından gözleri dönmüş Batı’daki analistlerin “aslansın, kaplansın, bütün dünya arkanda, ne işin olur barışla, çözümle, AKP’yle” gazlarına rağmen, herhâlde PKK’yı yönetenler, yeni Batılı dostlarını askerî zaferlerle değil siyasetle kazandıklarının en baştan beri farkındaydılar.
Şengal’de, Maxmur’da, ABD, Türkiye üzerinden Peşmerge yetişmezse Kobani’de askerî olarak yenilen PKK’yı muhatap hâline getirmeye başlayan, silahının gücü değil siyasi gücü ve temsil kabiliyeti oldu. Tam tersine dünyanın bütün terör listelerinde olmak en büyük dezavantajlarından biri hâline geldi.
Tabii ikinci faktör; üç yıldır Batı’da hedef ülke olan Türkiye artık hedef ülke olmaktan çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP’nin rakipsiz girdiği 2015 seçimleri, petrol, doğalgaz meseleleriyle Türkiye kavga edilmesi faydasız ülke statüsüne geri döndü.
O yüzden de bir ay önce Türkiye’de daha çok sivilin ölümüne neden olan Kobani, Batı medyasının da gündeminden düşüverdi.
Bu arada Erdoğan’ın her konuşmasında hatırlattığı “Dünya Beş’ten Büyüktür”teki beş ülkenin liderleri, Çin dışında, çoğu son iki hafta içinde olmak üzere Türkiye’ye geldiler.
Kalabalık olmaya başlayan bu değerli yalnızlık (#ff)@FIRATEREZ) hâlini bozanlar arasına son iki haftada Papa, AB’nin en top üç komiseri ve dün itibarıyla İtalya Başbakanı da eklendi.
Petrol krizi sürerken, Kürt petrollerinin, artık Bağdat rejiminin de onayı ve katkısıyla Türkiye’ye, parasının da Halkbank’a akışının kesinleşmesi, Putin’in Avrupa’ya giden doğalgaz borusunu Türkiye’ye emanet etmesini de resme ekleyelim…
Yani iklim ve saha koşulları çözüm için yeniden müsait hâle geldi.
O yüzden partili arkadaşlarını yıllarca hapishanelere tıkan KCK soruşturmalarının gür sesi, çözüm sürecinin en ateşli düşmanı gazeteden hükümete esip gürleyen Demirtaş’ın “barikatlardan çekilmeyiz, onları biz de Öcalan da durduramazlar”ının artık pek bir kıymeti yok.
İklim değişti, Akdeniz oldu yeniden. Hem de kışın ortasında…
Gülümseyin…
2015 seçimlerinde bütün Kürt siyasal hareketi yapılarında geçerli 2 dönem kuralı işlerse yeni bir Kürt siyaseti göreceğiz zaten.
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025