Yıldıray OĞUR
Havalar daha da soğumadan bir balkona çıkmaya ne dersiniz?
“Haydi yurttaşlar, sıklaştırın safları
silahları kapın
yürüyün ki
şu alçakların kanlarıyla
toprağımız sulansın”
Bu dizeler, 1790’larda kabul edilmiş sadece Fransa’nın değil 19. Yüzyıl dünyasının bütün direniş hareketlerinin, muhaliflerinin de marşı olmuş, epey ağır milliyetçi, hamasi, savaşkan La Marseillaise’den…
Paris saldırıları sonrası Fransa’nın Taksim’deki başkonsolosluk binası önünde yapılan anmada dayanışma için ellerine verilen kağıtlardan bu marşı söylemeye çalışan CHP’li vekiller muhtemelen bu dizelere kadar gelemediler…
Onları Meclis’te yemin töreni başlamadan hemen önce ayağa kalkıp Paris için saygı duruşu isteyen CHP’li Sezgin Tanrıkulu izledi. Bu talebi geri çeviren CHP’nin eski Genel başkanı değil de bir AK Partili olsaydı herhalde ertesi gün New York Times’dan Cumhuriyet’e AKP’nin IŞİD’le gönül bağları üzerine epey zırvalama okuyacaktık. Herhalde hepsinde de kahraman, çağdaş, laik Sezgin Tanrıkulu’ndan bol bol alıntılarla…
O boşluğu ise Türkiye-Yunanistan maçı öncesi Paris katliamı için yapılan saygı duruşu sırasında “Tekbir” getiren pro-IŞİD İslamcı Başakşehirliler hikayesi doldurdu.
Türkiye statlarında saygı duruşu sessizliklerinin neredeyse tamamının bir grup tarafından muhakkak “Ya Allah bismillah Allahü Ekber” nidalarıyla bozulduğu malum.
Şehitler için yapılan saygı duruşları bu seslerle bozulduğunda buna saygısızlık dendiği duyulmadı. IŞİD'çilerin katliamların sonrası mağdurlar için saygı duruşu sırasında yapıldığında ise nedense tekbirler bu kez IŞİD desteği olarak okunuyor.
IŞİD'çilerin böyle “tekbir” getirmeyi bidat sayacağına da şüphe yokken üstelik.
Konya’da ardından Başakşehir’de yaşanan bu nahoşluk acaba Batı’ya karşı standart milliyetçi bir öfkeyle mi (ki Yunanistan milli marşını da ıslıklayanlar oldu), yoksa “onlar bizim terör eylemlerine karşı çıkıyorlar mı” gibi bir tepkiyle mi yaşandı? Belki de bu gürültüler, saygı duruşu sessizliğine kültürel olarak yabancı bir topluluğun kendini ifade etme şeklidir? Belki de sesini duyurmak isteyen bir tribün grubunun holiganizminden ibarettir olup biten?
Ama bu sorular, nidaların manasını anında “katliama duyarsızlık” “ölenlere saygısızlık” ya da “IŞİD’e destek” olarak çözüp sadece statta bağıran gruba değil, Başakşehir’de yaşayan 350 bin insana saydırmak için vesile sayanlar için üzerinde düşünmeye gereksiz sorular.
Herhalde onlara göre statta aynı anda başlayan “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganında şehitlerden kasıt eylemi yapan IŞİD'çiler, vatandan kasıt ise sözde “İslam Devleti” olmalı.
Paris saldırganlarının tamamı AB vatandaşı çıkmasına rağmen, ikisinin üzerinden çıktığı iddia edilen sahte Türk pasaportundan “katliamda Türk izi” manşeti çıkaran Kemalist gazete, AB vatandaşlarının nasıl olup da rahatça Suriye’ye gidip ülkelerine geri döndükleri kısmını atlayıp transit olarak -siyasi değil coğrafi zorunluluklarla- Türkiye’den geçmelerinden bile Paris barbarlığından “Türkiye-Suriye bağlantısı büyüyor” başlığı çıkaran Kemalist sol gazetenin çaresizliğine mantıksız gelmeyecektir bunlar.
Akademik kariyerini “Davutoğlu’nun eski öğrencisi” olarak eski hocasına çakarak yapan solcu bir akademisyenin “Rakka tamam da Başakşehir’i ne yapacağız” yazma konforu, bir başkasının neo-con Rupert Murdoch’ın bile daha kibarını söyleyebildiği bir tonda IŞİD’e karşı yürüyüş yapmadıkları için Müslümanların IŞİD’e destek verdiklerini iddia edebilme rahatlığı bu nefret dilinin o çevrelerde epey itibar sebebi olduğunu da gösteriyor.
Paris saldırısından sonra sadece Cumhuriyet gazetesinde çıkan bazı cümleleri mesela sahiden Le Pen bile söylemeye utanabilir, Pegidalılar bile “bu kadarı da ırkçılığa girer” diye benzer şeyleri söyleyenleri uyarabilirdi.
Yani Avrupa’da yükselen İslamofobi analizleri için uzaklara gitmeye gerek yok, Fransa’daki aşırı sağcılar bile soğukkanlılıklarını korumaya çalışırken esas İslamofobi Türkiye’de yükseliyor.
Müslümanlara Parislilerden daha çok kızıyor bizdeki laikler.
En tuhafı da olayın IŞİD’le falan da bir ilgisi yok.
Sadece içlerine attıkları İslamofobilerini ifade edecek bir vesile, meşru zemin oluyor bu terör saldırıları.
Ama esas olarak bu saldırılardan sonra dünyada ortaya çıkacak siyah-beyaz kutuplaşmasında kendilerine yer tutmaya çalışan bir kurnazlıkla yapıyorlar bunu. Türkiye’de sayıca bileğini bükemedikleri muhafazakârları topyekûn şer cephesine itekleyip, AKP’yi IŞİD’le yan yana gösterip, Batılı büyük abilerine dövdürmek istiyorlar.
Böylece buradaki iç siyasette boylarının uzayacağını düşünüyor, bir azınlık psikolojisiyle kendilerine dışarıdan bir hami arıyorlar. 19 dünya lideri yetmemiş gibi, son olarak gönüllerinin Başbakan’ı Çipras’ı Erdoğan’la samimi pozlar verdiren uluslararası denklem, güç ilişkileri ortadayken üstelik.
Türkiye’deki laiklerin bir kısmının AKP karşısındaki yenilgi ve çaresizlikten savruldukları tek yer İslamofobi de değil. Hatta o epey eski bir hikaye. İttihatçılardan Kemalistlere damarlarda hep aktı self-oryantalist mavi kan.
Esas yeni ve daha tehlikeli olanı bu yenilgi psikolojisinin onları yeniden siyaset karşıtlığına, cici demokrasi ezberlerine geri döndürmesi. Bir grup zaten oradan bir adım dahi ileri atmamıştı. Ama, askerî vesayete karşı çıkmış, siyasi meşruiyeti savunmuş bir kısım laik demokrat da uzun bir süredir seçimden sonra zembereği boşalmış bir şekilde neredeyse sarhoş lakırtısı düzeyinde “halkımızdan adam olmaz” türküsünü söyleyip duruyor.
“Hitler’e oy veren Almanlar” gibi kötü analojiler, mazoşist halk esprileri havada uçuşuyor. Utanmasalar “meğer sahiden eğitim şartmış” diyerek Anıtkabir’e yürüyerek Atatürk’ten özür dileyecekler.
Tahtını kaybetmiş devrik kraliyet ailesi psikolojisiyle geri dönmek için her yolu denedikleri bu siyasi çaresizlik onları bazen gayrimeşru yollarla iktidarı ele geçirmeye çalışan bir dinî cemaatin saflarına, bazen çocukları silahlandırıp, şehirleri savaş alanına çeviren bir silahlı örgütün hendeğine düşürüyor.
Halbuki onların derdinin çaresi ne eskiden orduydu ne de şimdi paralel devlet, PKK ya da kapısında manda dilendikleri Batılı başkentler.
Son 60 yılın çok partili siyasi hayatından çıkaramadılarsa bile bu son 49.5 onlara bağırarak anlatıyor hakikati; Bu halinizle bu ülkede bir daha iktidar olamayacaksınız.
Halkının çoğunluğunu aşağıladıkları bir ülkeyi yönetmeyi düşünmek en baştan ham bir hayaldi zaten.
Demografi nedeniyle bunu demokratik seçimlerle yapmak mümkün de değildi. Son beş yılda askerlerle, sokaklarda devirmecilik oynayarak, gayrimeşru ya da silahlı yapılarla iş birliği yaparak ya da uluslararası güçlere oynayarak da yapamayacaklarını anlamış olmalılar.
Artık kolayca yırtmak yok.
Eğer muhafazakârların yönettiği ülkenin tadını çıkarmaktan fazlasına taliplerse siyaset yapmak, iktidara ortak olmak istiyorlarsa büyük kitleyle sahici ilişki kurmaya, kendini değiştirmeye, baraj kapaklarını indirmeye, kırmızı çizgilerini pembeleştirmeye, üzerlerindeki eskimiş gömlekleri çıkarmaya hazır olmalılar.
Epey ter, gözyaşı ve acı verici bir süreç olacak bu. Ama sürekli öfkeyle söylenmek, yaşadığı toplumla duygusal kopuş yaşamak, aidiyet hislerinin azalması, güçsüz ve yenik hissetmekten daha kolay ve daha az acı verici olacağı kesin.
İşe; yüzde 50.5 hesabıyla kendilerini kandırmaktan vazgeçip, hiçbir temsiliyeti olmayan itirafçı muhafazakârlarla ilişki, ittifak kurmayı gerçek diyalog zannetmekten vazgeçerek başlayabilirler.
Aksi takdirde bir Müslüman ülkesinde Batı’dan himaye bekleyen bir azınlık olmaktan fazlası beklemiyor onları…
Balkon sizi bekliyor. En azından temiz hava almak için.
Havalar daha da soğumadan…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025