Yıldıray OĞUR
1971 yılında Yılmaz Güney, memleketi Adana’da düzenlenen Altın Koza Festivali’nde Ağıt filmiyle en iyi film ödülünü alır. Güney kendinden beklenmeyen bir şey yapar ve 25 bin tllik ödülü Türk Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na bağışlar. Ama bu bağış da 1972 yılında başına gelecekleri değiştirmez. Çünkü ‘teröristlere’ yardım etmek suçundan artık cezaevindedir. Yine de Altın Koza jurisi Yılmaz Güney’in “Baba” filmine en iyi film ödülünü verir. Meşhur Hayat dergisini çıkaran Şevket Rado başkanlığındaki juride Cumhuriyetin meşhur sinemacı ailesi Filmerlerden Sabahat Filmer, geçenlerde vefat eden Muzaffer Tema gibi isimler vardır. Ama ertesi gün Ankara’dan Adana’ya gelen telefonlar susmak bilmeyince juri tekrar toplanır. O toplantıda olan biteni juri üyesi gazeteci Mücahit Beşer şöyle anlatır:
“İkinci karar için toplandığımızda marifet sanıldığı gibi istifa etmek değil, kalıp başkalarını müşkül duruma düşmelerini önleyecek tedbirler düşünmekti. Ben bir sanatçı ve bir yapıtını beğenmenin siyasal eylemlerle bağlantısını göremiyorum. Fakat aksini hem de çok şiddetli bir şekilde düşünenlerin davranışı, insanı ürkütecek kadar şiddetli oldu. Ürkenler içinde yaşlı ve kişilik sahibi hanımlar vardı. Onları haklı görmemek mümkün değil Çünkü her şey mantığın harekete geçmesine imkân vermeyecek kadar çabukluk içinde oldubittiye getirildi. Bize Yılmaz Güney’in eşinin ödül alması sırasında çıkabilecek olaylardan da sorumlu tutulacağımız ima edildi.” Ertesi gün juri yeni kararını açıkladı: En iyi film ödülü ikinci sıradaki Yılmaz Duru’nun başrolünü Cüneyt Arkın’ın oynadığı Karadoğan’a gitmişti.
1979 yılında ise Altın Portakal için yarışan Yılmaz Güney’in Coğrafya öğretmeni arkadaşı Yavuz Pağda’nın yazdığı, yönettiği ve oynadığı tek filmi Yolcular ile Yavuz Özkan’ın yönettiği neredeyse TKP’li sendikacı Fikret Hakan’la, Dev-Yolcu Tarık Akan arasındaki sol fraksiyon tartışmalarının anlatıldığı Demiryol ve Ömer Kavur’un yönettiği “Allah belanızı versin zenginler” temalı Yusuf ile Kenan filmlerinin uğradığı sansüre karşı başlayan protestoya juri de destek verince portakallar dağıtılmaz.
Önceki gün Antalya’da neyse ki bir devrim olmadan tamamlanan 48. Altın Portakal Film Festivali’nde bir CHP kongresinden daha çok siyaset konuşulan ödül törenlerinden birinde işte bu 1979 yılının ve 12 Eylül darbesi nedeniyle son anda iptal edilen 1980 yılının Altın Portakalları da sahiplerini buldu.
Bol keseden dağıtılan portakalların sayısının neredeyse Antalya’da yetiştirilen portakal rekoltesine yaklaştığı festivalde en isabetli işlerden biriydi bu.
Çünkü üç senedir dünyalı olmaktan, neredeyse yılın en büyük portakalını yetiştiren üreticiye ödül verilecek bir mahalli festival olmaya doğru mevzi kaybeden Altın Portakal, bu yıl ise neredeyse İlerici Gençlik Derneği ile Antalya Halkevi’nin ortak organizasyonuna dönmüştü.
“Ve Kadınlar Dünyaya Dokundu” gibi daha önce hiç kimsenin aklına gelmemiş yaratıcı bir başlık altında sadece kadınlardan oluşan juri, kırmızı halıdan sanatçıları “Anneni seviyor, eşini dövüyor musun?’’ gibi çok yaratıcı pankartlarla yürütme gibi sosyal sorumluluk projesine döndürülmüş festivalin bu ağır sovyetik havası karşısında üzerinde Cilalı İbo yazan griye boyanmış cansız mankenlerin kitschliği bile eğlenceli göründü.
Festivalde en isabetsiz olan ise bu gecikmiş portakallarla darbelerle ve sansürle hesaplaşıldığını iddia eden bir festivalin ev sahibi Belediye Başkanı’nın daha birkaç yıl önce “Ordu Göreve” pankartları altında yürümüş bir rektör olması ve üniversitelerde başörtülü kızları sansürleyen kurulun başkanlığını yapmasıydı.
“Sanatta Sosyal Sorumluluk Ödülü” adlı dünyada herhangi bir festivalde tasavvur dahi edilemeyecek bir ödülün Rutkay Aziz’e gitmesi bile o kadar isabetsiz olmadı. O ödül usta sesli sanatçıya, Piano Piano Bacaksız’da, Bizimkiler’de hatta son banka reklâmında ustalıkla hep aynı karakteri (neredeyse kendisi) oynama başarısından değil, 12 Haziran seçimlerinde Perinçek’e, Çetin Doğan’a, Haberal’a, Balbay’a oy verin kampanyalarındaki gişe yapmayan sanatsal başarıları yüzünden layık görülmüştü çünkü.
Festival’den Silivri’ye o kadar selam gönderildi ki Türkiye’yi hiç bilmeyen biri Silivri’yi Türkiye’nin Hollywood’u zannedebilirdi.
Eşcinsel haklarına sahip çıkan bir filmle, bütün haklara topluca sahip çıkmaya çalışan ama esas süksesini “Güzel Günler Göreceğiz” adıyla yapan bir film Potemkin Zırhlısı’nı geride bırakıp festivalin en iyi kalpli, en sorumlu ve en mesaj kaygılı dallarındaki tüm portakallarını topladı. Allah’tan bol keseden dağıtılan ödüllerden biri kazayla tüm törenlerde en önde oturan Deniz Baykal’a isabet etmedi.
Sinemadan delice ve aptalca korkan bir devletle sinemayı siyasi kavgası için bir sopa gibi kullanarak harcamış yönetmenler arasında ezilip suyu çıkarılmış bir portakala benzeyen Türk sinemasına çok yakışan bir festival oldu.
Öyle olunca da kadın temalı festivalden ajanslara yine en çok Tecavüzcü Çoşkun ile Nuri Alço’nun kırmızı halıdaki samimi pozları düştü.
Galiba suyu çıkarılmış portakalın posası da bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025