Yıldıray OĞUR
OEYTS; “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”nun kısaltması.
Her şey 12 Aralık 2002 günü Birinci Ordu Komutanlığı’nın, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na Mart ayında yapacağı Plan Semineri’nde “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”yu oynayacağını bildirmesiyle başladı.
Birinci Ordu’nun aynı zamanda altındaki tümen ve tugaylara gönderdiği emrine OEYTS ile birlikte “Genel Politik Durum” başlıklı başka bir yazı daha eklenmişti.
14 yıl önceki Türkiye, ordunun “Genel Politik Durum” başlıklı belgeleri olmasını kimsenin tuhaf bulmayacağı bir Türkiye’ydi.
Özellikle de 3 Kasım 2002’den sonra...
Genel politik durum şöyleydi:
“Yıl 2002. Yaz sonu Ankara (...)
AK Parti'nin seçimlerde alacağı olası oy miktarını konuşmaya devam ederken (...) Hüseyin Çelik araya girdi. 'İsmet Bey' dedi, 'ben size bir şey soracağım. Biz seçimi kazanırız da asker bize iktidarı verir mi?'
Masada sessizlik oldu. Erdoğan dahil herkes benim ağzıma bakıyordu. Sanki bu konuda tek yetkili kişi benmişim, ben dersem çıkacakmış gibi..." (İsmet Berkan/ Asker Bize İktidarı Verir mi?)
Asker AK Parti’ye iktidarı vermişti ama teyakkuz ve takip devam ediyordu.
(Balyoz Davası’nın 55. Celsesinde yargılanan subaylardan biri Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın 31 Ocak 2003-20 Şubat 2003 tarihleri arasını kapsayan Durum Değerlendirme raporunu mahkeme heyetine okumuştu. Raporun D fırkası şöyleydi:
“D.) Kadrolaşma. 1.) AKP Hükümetinin hazırladığı valiler kararnamesinin Cumhurbaşkanı tarafından 31 Ocak 2003 tarihinde onaylandığı, kararname ile 58 il’e vali ataması yapıldığı, 30 valinin de merkeze alındığı, kararnamenin Cumhurbaşkanının çekinceleri doğrultusunda hazırlandığının basında yazıldığı, ayrıntılı listenin ekte sunulduğu.
Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarına yaptığı ziyaretin ardından yakın çevresine yaptığı değerlendirmede onları ilk defa bu kadar yakından tanıdım, çok mutlu oldum... dediği”)
Benzer bir siyasi rapor Birinci Ordu’nun yapacağı plan seminerinden bir gün önce 4 Mart 2003 günü 1. Ordu İstihbarat Başkanı kurmay albay tarafından gizli ve kişiye özel olarak Harekât Başkanlığı’na şu ön yazıyla gönderilmişti: “Kara Kuvvetleri Komutanının yaptığı değerlendirmenin öncelikle plan seminerine katılacaklar olmak üzere Başkan, Pl./Pl.Eğt.Ş.Md seviyesindekilerce okumasına.”
Raporda Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırmaya çalıştığından, irticai kadrolaşmadan bahsediliyor ve şöyle deniyordu:
“AKP’nin, TBMM’de yapılan oylamayla, halkı Müslüman olan Irak’a karşı muhtemel bir harekâtta kullanılmak üzere Türkiye’deki üslerin modernizasyonu için ABD’ye izin vermesi ile; ABD ve müttefiklerinin desteğini alacağı, partinin buna ihtiyacının olduğu çünkü Refahyol deneyiminden sonra kendilerini güvende hissetmediği, iç politikada TSK engelini aşmada Batı ile işbirliğinin gerektiğine inandığı.”
Türkiye’nin ABD’nin Irak işgalinde kapı olup olmayacağının konuşulduğu günlerdi. Gündemin Irak olduğu böyle bir konjonktürde Birinci Ordu’dan gelen iç güvenlik ağırlıklı plan semineri talebine dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman olumsuz yanıt vermişti:
“Aralık ayında Kurmay Başkanım Org. İlker Başbuğ tarafından 1. Ordu Komutanlığı’nca Tatbikat Programı (TATPROG)’da emredilen EGEMEN Planı yerine EMASYA Planı’nın oynanmasını teklif ettiği şifahen arz edildi. Ben bu öneriyi uygun görmediğimi ve TATPROG’daki konunun uygulanmasını emrettim” (Aytaç Yalman/ Zorlu Yılların Sessiz Tanığı- Cilt-2 s.309)
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı İlker Başbuğ imzasıyla emir 3 Ocak 2003 günü Birinci Ordu Komutanlığı’na ulaştırıldı. Emirde seminerde daha önce kararlaştırılan EGEMEN Planı’nı oynanması, ‘Teklif edilen ‘Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”nunsa seminerden sonraki başka bir tarihte yapılması’ isteniyordu.
Daha Seminer yapılmadan Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan arasında seminerin içeriğiyle ilgili gerilim yaşanmıştı.
Birinci Ordu’da görevli Tuğgeneral Süha Tanyeri, savcılıkta verdiği ifadesinde Çetin Doğan’ın iç tehdidi görüşme ısrarını şöyle anlattı:
“Biz bunu bu şekilde oynayacağız’ dedi. Normal şartlar altında üst komutanlığın talimatlarına aykırı davranması askerî hiyerarşiye uygun değildir, ancak komutanın kendi kişiliği ve takdiri bu konuda karar almasına neden olmuş olabilir. Bunu ben bilemem.”
Birinci Ordu’daki subaylar Kara Kuvvetleri’nden gelen emirle komutanlarının emri arasında kalmıştı. Buldukları ara formülü yine Tanyeri’nin iddianamelerdeki ifadesinden okuyalım:
“..ast birliklere ‘Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’nun oynanacağına dair bir yazı, K.K.K.lığına ise bunu belirtmeyen bir Cereyan Tarzı Planı göndermek üzere başka bir yazı hazırlandığını, Ordu Komutanına iki ayrı yazının arz edildiğini, Ordu Komutanının bunu kabul etmediğini ve tüm Birliklere aynı Cereyan Tarzı Planı’nın gönderildiğini..”
31 Ocak 2003 günü Birinci Ordu Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderdiği yazıda seminerde EGEMEN Planı’yla birlikte bir irticai ayaklanmanın işlendiği “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”nun oynanacağı tekrar bildirdi.
Bu yazıya Kara Kuvvetleri’nden herhangi bir cevap verilmemesi dikkat çekiciydi.
(“Kendisine bu yazışmalar hakkında kurmay başkanı tarafından haber verilmediğini” söyleyen Aytaç Yalman ile o sırada kurmay başkanı olan İlker Başbuğ ve Çetin Doğan arasında seminerin içeriğiyle ilgili şifahen varılan anlaşmayla ilgili tartışmalar, Balyoz konusunda en baştan itibaren iyi bir gazetecilik performansı ortaya koymuş olan Sedat Ergin’in yazılarından okunabilir. http://www.hurriyet.com.tr/balyoz-13-dogan-kara-kuvvetleri-senaryoyu-biliyordu-15585779)
Seminer salonuna girmeden zirvedeki komutanları, 1 Mart tezkeresi gibi kritik günlerden geçerken karşı karşıya getiren “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”nun ne olduğunu yine Birinci Ordu’nun 12 Aralık 2002 tarihli yazısından -özetle- okuyalım:
“ABD Yönetimi silah denetçilerinin görevini sağlıklı şekilde yerine getiremediğini bahane ederek Irak’a karşı harekât kararı almıştır.
ABD tarafından güvence verilmesi ve harekât sonrası oluşacak durum için verilen vaatler üzerine Türkiye ABD’ye destek sözü vermiş ve Üslerini kullanıma açmıştır.
Harekât sonrasında Merkezî Irak Yönetimi devrilerek yöneticiler ülkeden kaçmış ve Yeni Irak Yönetimi kurulmuştur.
Merkezî Irak Yönetimi’nin tüm Irak’ta kontrolü sağlamada yetersiz kalması üzerine; Kuzey Irak’taki Kürt Grupları bölgeye hakim olma ve Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt Devleti oluşturma gayreti içerisine girmişler, Musul ve Kerkük’ü kontrol altına almışlardır.
Bölgedeki bu gelişmeler üzerine KADEK (PKK) Terör Örgütü bu gruplarla anlaşarak Kuzey Irak’ta bulunan TSK birliklerine yönelik eylem gerçekleştirme kararı almıştır.
Kıbrıs ile ilgili yaşanan gelişmeler sonucu, AB tarafından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin tam üyliğe kabulü sonrasında Ada’da gerginlik artmış, Türkiye-AB ilişkileri kopma noktasına gelmiştir.
Yunanistan karasularını 12 mile çıkardığını açıklamış, bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmemesi sonucunda oluşan belirsizlik Ege Denizi ve Hava Sahası’nda her iki devletinde kendisine ait kabul ettiği alanlarda çatışmalara sebep olmuştur.
Yaşanan bu gelişmeler üzerine 02 Şubat 2003 tarihinde Kısmi Seferberlik ilan edilmiştir.
Güneydoğu Anadolu’da terör olaylarının artması, KOPENHAG Zirvesi sonucunda AB ile Türkiye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi, ABD’nin harekât öncesi verdiği sözleri tutmaması ve bu konudaki isteksizliği, irticai kesimlerin İslam Devleti kurma özlemlerini fiilen harekete geçirmiştir. Özellikle Kocaeli, Adapazarı ve İstanbul’da rejim aleyhtarı gösteriler düzenlenmeye başlanmış, çok sayıda ölü ve yaralıların olduğu olaylar meydana gelmiş ve gerilim yükselmiştir.
Bakanlar Kurulu Milli Güvenlik Kurulunun tavsiyesi ile Sıkıyönetim ilan etmiş, karar Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün TBMM onayına sunulmuştur. TBMM’nde üye yeterli sayısına ulaşılamadığı için Sıkıyönetim kararı onaylanamamıştır.”
Aytaç Yalman anılarında 5-7 Mart 2003 tarihinde Birinci Ordu’da görüşülen bu senaryo için şöyle diyor: “Sonuç olarak benim bilgimin dışında Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryoyu (yani bir irticai kalkışmayı) merkeze alan bir seminer yapılıyor. Bırakın EMASYA’yı, sıkı yönetim faaliyetleri irdeleniyor” (Yalman, s.311)
5-7 Mart günü yapılan Seminer’deki konuşmalara geçmeden son olarak Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın 20 Aralık 2002’de yaptığı ve tüm alt birimlere dağıtılan Aylık Karargâh Koordinasyon Toplantısı’ndaki konuşmasına bakmalıyız. Konuşma dönemin motivasyonlarını iyi anlatıyor:
“Son dönemde belli çevrelerin cesaret buldukları, bazı yerlerde gösteriler yapmaya başladıkları, özellikle belli gazetelerde çok pervasızca Silahlı Kuvvetler personeline saldırdıkları görülmektedir. Arkadaşlar, Silahlı Kuvvetler olarak biz siyasetin dışındayız. Siyasetin dışında olmak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel ilkelerinin örselenmesine, göz ardı edilmesine göz yumarız anlamına gelmez. Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihî misyonu, kendisine verilen tarihî görevi, bu Devletin kurucusu olma, tarihî Kemalist çizgisini her zaman muhafaza etmek zorundadır…”
Ve 5-7 Mart tarihlerinde Birinci Ordu’nun kışlasında 26 general 121 subay ve sivillerin katılımıyla plan semineri başladı. Seminerin açılışında konuşan Çetin Doğan seminerin amacını anlattı:
“Bu plan çalışmasında yalnız şimdiye kadar olan plan çalışmalarının dışında belki de Türkiye’de ilk defa ordu çapında bizim planlarımız içerisinde yer almakla beraber ikinci plana ittiğimiz aslında günümüzdeki gelişmeleri dikkate aldığımız zaman birinci öncelikli ele almamız gereken iç tehdidi bu seminerde öne alıyoruz.”
Bu “iç tehdit nedir”, onu da Çetin Doğan’ın kapanış konuşmasından öğrenelim:
“Arkadaşlar bu plan seminerini, 1. konjonktürel gelişmelere göre dikkatlerimizi nerelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır. Yani buradaki Yunanistan meselesi tali bir meseledir... Söylediğimiz her söz, atacağımız her adım evvela laik demokratik cumhuriyetin korunması ve kollanılması, kollanması için olmalıdır. Laik demokratik cumhuriyetten daha üstün, bundan daha büyük tehlikemiz yok mevcut durum içerisinde...”
Peki, ne yapılacaktır bu büyük tehdide karşı? Yine Çetin Doğan’ın seminerdeki sesinden dinleyelim:
“Evet, içteki birlik bütünlüğü nasıl sağlayacağız arkadaşlarımız bu konuyu işte gündeme getirdiler millî birliğin ve beraberliğin oluşmasında evvela inandırıcı millî birliğin sağlayıcı bir hükümetin varlığı ile olur. Dini öne çıkartan ümmet anlayışını öne çıkartan bir anlayışla millî birliğimiz hiçbir zaman sağlanamaz. İnsanların dini inançları farklı farklıdır. Bu eski ümmet Osmanlı döneminde din adına, gaza yapma adına savaşlar vardı eski dönemlerde bütün ulusları işte 7 yıl 40 yıl 100 yıl savaşlarına falan soktular ama şimdiki dönemde ulusal çıkarlarımız ulus-devlet olmanın özelliğinden dolayı ulusal birliğimizde ilk Atatürk’ün o sözü ulusal birliğimizi öne çıkartır. Bunun içinde her şeyden önce evet hükümetin ve meclisin kendisine çekidüzen verdirici ben onu söyleyeceğim şeyde Genelkurmay Başkanına, Kuvvet komutanına diyeceğim ki siz meclisi ve hükümeti uyarıcı bu gidişe dur deyici bir ültimatom verin gerekirse. Gerekirse çağırın bu işin sonu b..ktur işte sonunuz böyledir. Bu konuda gerekli tertip ve tedbirleri alın. Evvela ulusal birliğimizin evvela inandırıcı bir millî mutabakat, buraya öyle yazmışım. Millî Mutabakat Hükümeti kurulması sureti ile halkın tasvip edeceği tarafsız bağımsız daha tek. Edeceği bu kadar gaile içinde ülkeyi daha sonra bütün bu gailelerden sonra seçime götürecek bir hükümetin kurulması en önemli birinci ...... (anlaşılmıyor) bu tabii, bu öngördüğümüz senaryonun içerisinde öngördüğüm bir çözüm tarzı hani bugün de gidip onu şu anda yapın diye gideceğim yok yanlışta anlamayın. Bizim yaptığımız tekliflerimiz vardır. O teklifleri de şimdi sizlerle paylaşmak istemem...”
Üç gün süren seminerde diğer sunumlar ve müzakerelerde gerçek isimlerin de geçtiği diyaloglardan örnekler okuyalım biraz da:
Çetin Doğan: “Şimdi toplumsal olaylarda polisin kontrol edilmesi gerekiyor tabii bu durumda. Onlarda yeni silah araç ve gereçler var. Bunları kontrol etme yahut polisi bu bölünmüş olan polisi ya etkisiz bırakma bir bölümüyle ya bir bölümünü etkimiz altına almak için bir tertip ve tedbiriniz var mı?”
Komutan 1: “Ben Ankara’da seneler önce görev yaparken Mehmet Aydın, Fehim Adak, Hasan Aksay, Necmettin Erbakan ile aynı apartmanda oturdum. Bu kişiler bu ekip işbaşına geldiği zaman bunların koruması için apartmana polisler geliyordu. Bunların hepsi masa üzerlerinde namaz kılan, takunyayla gezen apartman içinden kişilerdi. Komutanım seçimlerden sonra gazetelerde şöyle bir haber geçti kırıntı gibi bilmiyorum arkadaşlardan da okuyan var mı ben okudum Tayyib’i tebriğe gidenlerin arasında çok sayıda emniyet mensubunun olduğuna dair şöyle bir iki haber vardı.”
Komutan 2: “37. Yansı. Komutanım harekâtın 3. Safhasında geçmişte irticai yıkıcı bölücü faaliyetlere karıştıkları tespit edilen şahıslar gözaltına alınacaktır. Gözaltına alınan ve tutuklananlar başlangıçta Üsküdar bölgesinde Burhan Felek Spor Tesisleri’nde, Ümraniye’de Netaş Misafirhanesi’nde, Kadıköy’de Fenerbahçe Stadyumu’nda toplanacak bilahare sorgulanmak üzere Ümraniye Cezaevi’ne götürülecek jandarma ve polis sorgulama timleri vasıtasıyla sorgulanacaktır.”
Komutan 3: “Tugayın sorumluluk bölgesi Maltepe, Kartal Pendik Tuzla ve Sultanbeyli ilçelerini kapsamaktadır. Tuzla Belediye Başkanı İdris Güllüce ve Sultanbeyli Belediye Başkanı Yahya Karakaya yerine tespit edilen personelle değiştirilecek.”
Çetin Doğan: “Kadıköy İmam hatip Lisesi Müdürü ..... şey yok mu onları falan almıyorsun yani?” Albay: “Komutanım Kadıköy’ün sorumluluğu bana sonradan verildi, ben onu ismini tam olarak alamadığım için buraya yazmadım komutanım. Normalde o da alınacak komutanım, Üsküdar ve Ümraniye’de olduğu gibi.”
Komutan 4: “Bu konudaki bir başarısızlık Türk Silahlı Kuvvetleri’nin pasifize olmasına, bunun sonucu olarak da Atatürk ilke ve inkılâplarının temeli olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ortaçağ taassubuna bürünmüş bir yapıya dönmesine sebep olacaktır. Aldığımız istihbarat ve yaptığımız değerlendirmelere göre İstanbul’da yaklaşık 200-210 bin, İzmit’te 21 bin, Adapazarı’nda 12 bin olmak üzere toplam 240-250 bin kişinin irticai ve bölücü unsurlara destek verebileceği değerlendirilmektedir. Özellikle İstanbul ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki olaylara İsrail örneğinde olduğu gibi kesin süratli ve sert tedbirler alınmadığı takdirde bilhassa irticai olayların ülke geneline yayılma ihtimali mevcuttur. Kurtuluş savaşından sonra olduğu gibi gerekli tedbirler alınmalı ve irtica sempatizanları da asimile edilmelidir.”
Komutan 5: “Şimdi bu ülkede gerçek vatanseverler ne yapacak yani şimdi onların karşısında bir kitle de yani onlar nasıl silahlanmışsa buna karşı bundan evvelki olduğu gibi onlara karşı bir harekât icra edilince yeni bir oluşum ortaya çıkacak yani. Buna silahlı kuvvetler müdahale mi edecek yoksa teşvik mi edecek yani bu oluşum içinde ülkenin yüzde oy potansiyeline baktığımızda ortaya çıkan irticai tablonun karşısında da yüzde 80’e yakın bir rakam var. Yani bunların da örgütlenmesi halinde, organize olması halinde, irticai unsurlara karşı yapılabilecek karşı bir harekâtın da olabileceğini göz ardı etmemek lazım. 1. Tugay komutanımızın söylediği konu aslında 12 Eylül öncesinde ülke yangın yerine dönmüş her gün 50 tane insan ölüyordu. Sağ sol birbirine girmişti. Ama bir 12 Eylül darbesi bütün bunların hepsini ortadan kaldırdı. O ülke sütliman haline geldi. E şimdi böyle bir tehdidin ortadan kaldırılması için fazla uğraşa gerek yok. Yani kuvvetleri sağa sola göndermenin bana göre yapılacak en kolay harekât tarzı bir 12 Eylül gibi harekâtın baştan itibaren organize edilmek suretiyle bir anda söndürülmesi imkân sağlar diye düşünüyorum. Burada tabii, burada söylemek istemedik ama sonunda bunu vurgulamaya çalışıyoruz. Bundan sonraki konuşmalarda da dikkate alın...
Çetin Doğan: Bunu gözlemciler daha iyi bilir. (Gülerek) Adam Cumartesi de devam etti diyebilirsiniz rahatlıkla. Devam etti, bırakmadı, adam ihtilal planlıyor dersiniz. En iyi söyleyeceğiniz, korkutun, Adam çok tehlikeli efendin. Adamın sapı solu yok. Bakın tanklarımın menzili İstanbul’a kadar yetişiyor, arkadaşlar söylüyor. Ona göre ha.”
Üç gün süren semineri Genelkurmay’dan 5, Kara Kuvvetlerinden 7, Hava Kuvvetlerinden 1 gözlemci izledi. Genelkurmay gözlemcisinin seminerdeki faaliyetle ilgili 4 sayfalık olumlu raporu dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Büyükanıt imzasıyla Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e sunuldu. Ama diğer raporlar dava sürecinde dahi bulunamadı.
Kara Kuvvetleri adına semineri izleyen gözlemcilerinin başında Tuğgeneral Tevfik Özkılıç vardı. Daha sonra gözlemci olarak geldiği seminer yüzünden sanık da olacak Özkılıç, seminerle ilgili komutanı Aytaş Yalman’a bilgi vermişti:
“Özkılıç tarafından tatbikatın verdiğim direktife aykırı bir şekilde yapıldığının bildirilmesinden sonra, zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de aynı gün tatbikatta yapılan konuşmaların emirlere aykırı olarak kayda alındığını ve bu kayıtların bir şekilde Ordu Karargahı’ndan sızdırılarak Başbakan’a intikal ettirildiğini bildirdi” (Yalman, s. 312)
Hilmi Özkök’ün teyit etmediği bu görüşmeyi seminerden hemen sonra 8 veya 9 Marttarihinde yaptıklarını anlatıyor Yalman.
9 Mart 2003 günü Siirt’te yapılan seçimlerle AK Parti Genel Başkanı Erdoğan Meclis’e girmiş, 14 Mart’ta kurulan hükümetle de başbakan olmuştu. Yani burada kastedilen Başbakan’ın Abdullah Gül olduğunu düşünebilir.
Şimdi, aynı konuda dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün Balyoz davasında mahkemeye verdiği ifadede anlattıklarını okuyalım:
"Bana bir CD geldi. Kaynağını bilemediğim bu CD’de amacını aşmış ifadeler tespit ettim. Kara Kuvvetleri Komutanı’ndan incelemesini talep ettim." “CD, ses kaydıydı. Seminerde Çetin Doğan’ın konuşması olduğu iddia edilen kayıtlardı. Bu CD’de amacını aşan ifadeler olduğunu ve incelenmesini istedim. Meşru bir tarafı yok. Sıradan bir CD ama kuvvet komutanına inceleyin dedim.”
Bütün bu ifadelerin söylediği, ses kayıtları, Balyoz haberinin Taraf’ta çıkmasından 7 yıl önce, seminerin bitmesinden hemen sonra dışarıya sızdırılmıştı. Hatta Yalman’ın iddiasına göre bu kayıtlar Başbakan’a kadar ulaşmıştı. Aynı iddiayı mahkeme safahatı sırasında Orgeneral Ergin Saygun da dile getirdi.
Ortada basit bir savaş oyunu olmadığı, seminerin ardından 2003 yılında yaşananlara yeniden bakınca bile anlaşılabiliyor:
“Bu gelişmeler üzerine hemen İstanbul’a telefon ederek 1. Ordu Komutanı’na söz konusu tatbikatın amaçlarının genişletilerek ve yorumlanmak suretiyle icra edilmesinin uygun olmadığını söyledim ve tatbikatın kayıt altına alınmasının da emirlere aykırı bir davranış olduğu yolunda kendisini ikaz ettim. Bu ses kayıtlarının tatbikattan sonra bazı makamlara ulaştığını da kendisine söyledim” (Yalman, s. 313)
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’nın hatıralarından sadece Çetin Doğan’la konuşmadığı, Birinci Ordu bünyesindeki komutanlıklar tek tek gezerek, disiplin ve itaat konularında ikazda bulunduğu anlaşılıyor:
“Bütün kolordu komutanlarını İzmit’teki 15. Kolordu Karargahı’nda topladım. Kendilerini askerliğin temelinin mutlak itaat olduğu konularında açıklamalarda bulundum, gerekli mesajları verdim (Yalman, s.314)
Anılardaki en ilginç bölümse şurası: “Mayıs 2003’te Harp Akademileri’nde yapılan seminer bitince Genelkurmay Başkanı Özkök ‘Ben Çetin’le bir görüşmek istiyorum’ dedi. ‘Ben de geleyim’ dedim. ‘Senin gelmene gerek yok' dedi.”
O görüşmenin içeriğini hem Çetin Doğan hem de Hilmi Özkök anlattılar:
Çetin Doğan: “Hilmi Özkök ile görüşme yaptım. Halil İbrahim Fırtına da vardı. Özkök bana ‘bazı kıpırdanmalar var bu nedir?’ diye sordu. Ben de bunların dedikodu olduğunu, meşru zeminde olduğumuzu söyledim. Somut bir şey olup olmadığını sordum. ‘Yok’ dedi. O zamana kadar arkadaştık. Arkadaşlığımız sona erdi.”
Hilmi Özkök: “Bu olay doğrudur. Konuşmalar bire bir olmayabilir. İhbar mektupları geldiğini söyledim. Açıkça yüzüne karşı sordum. Kendisi de böyle şey olmadığını söyledi. Elimde meşru belge olsaydı yasal işlemi yapardım. Doğru yaptığımı düşünüyorum.”
Seminer sonrası yaşanan trafik sırasında Çetin Doğan bir by-pass ameliyatı oldu.
Çalkantı devam ediyordu. Hükümet bir taraftan 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi nedeniyle ABD tarafından sıkıştırılıyor, bir taraftan da Kıbrıs ve irtica merkezli siyaset-asker gerilimleri tırmanıyordu.
23 Mayıs 2003 günü Cumhuriyet Gazetesi ünlü “Genç Subaylar Tedirgin” manşetiyle çıktı.
30 Mayıs 2003 günü MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Ankara’daki konutunda İlhan Selçuk, Mustafa Balbay ve İbrahim Yıldız’ı ağırladı ve şöyle dedi:
“Cumhuriyet'in manşeti (Genç Subaylar Rahatsız) çok etkili oldu. Bu haber başka yerde çıksa başka değerde olur, bir de sizin imzanız var... Kaynağınız ne bilmiyorum ama, önemli olmalı... Eğer mektuplarsa bize de geliyor. İstanbul'dan birinci ordudan geliyor. Oraya baksan birinci orduda her şey hazır, ihtilale hazırlanıyorlar.” (Balbay Günlükleri)
4 Ağustos 2004 günü Cumhuriyet bu kez “Başbakan uyarıldı: YAŞ’ta muhtıra gibi sözler: Laik yapının bozulmasına ordu-millet işbirliği izin vermeyecektir” manşetiyle çıkmıştı.
Manşete göre “muhtıra gibi” o sözleri söyleyen YAŞ’tan sonra emekli olacak Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan’dı:
"Başbakanım, tüm yaptıklarınızı ve amacınızı bir asker olarak iyi biliyorum. TSK'nın etkinliğini ortadan kaldırmayı, TSK'yı rencide etmeyi ve yönetim biçiminde köklü değişiklikler yapmayı planlıyorsunuz. Türk halkının AB sevdasını da arkanıza alarak bu yolda gidiyorsunuz. Günü geldiğinde bu yaptıklarınızın ayırdına varacak ve bunun hesabını soracak güçler mutlaka çıkacaktır. Bu Türk halkının kendisi olacaktır. TSK, Türk halkının sahip çıktığı bir kuruluştur. Türkiye'nin laik yapısının bozulmasına izin vermeyecek güçler birlikte hareket edecektir. Gerekirse ordu-millet işbirliğiyle sonuç alınacaktır."
Yine habere göre bu sözlere destek verenlerden biri de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman olmuştu.
İlk bölümü Yalman’ın plan semineriyle ilgili son değerlendirmesiyle bitirelim:
“Bu plan semineri, amacını ve haddini aşan bir kahramanlık aracı olarak kullanılmıştır. Silahlı Kuvvetler içinde zaman zaman yaşanan bir sorun olan ‘Ben daha çok vatanseverim, Cumhuriyetin değerlerini özellikle laikliği ve Atatürk’ün mirasını en iyi ben koruyabilirim’ duygusu bu plan seminerinde askerî muaşeret kurallarını da hiçe sayarak uygulanmıştır. Bilindiği gibi 1960’tan bu yana bu problem devam etmiştir. Ancak inanıyorum ki bu zihniyet hem ülkemize, hem de silahlı kuvvetlere çok büyük zararlar vermiştir…”
Arada demokrasinin olgunlaştığı 40 yıl olsa da 1960 darbesi sonrası yaşananlarda benzer bir süreç yaşandı 2003’te.
27 Mayıs sonrası gidilen 1961 seçimlerinde DP’nin devamı olan partilerin çoğunluk çıkmasını hazmedemeyen ordu içinde hareketlenmeler, cuntalar ortaya çıkmıştı. Askerlerin 1962’de darbe için söz verdikleri 21 Ekim ve 9 Şubat protokolleri de ne tesadüf İstanbul’daki Birinci Ordu’daki komutanların (başta Refik Tulga olmak üzere) toplantılarında imzalanmıştı.
Yani 3 Kasım 2002 sonrası orduda yaşananlar, o yıllarda yaşananların akrabası sayılır.
Tam bu noktada hakikatin bir yüzünün sonuna yaklaşıyoruz. Halbuki hakikatin iki yüzü var ve hakikatin sadece tek bir yüzüne bakanlar bu olayda da yine yanıldı ve yanıltıldı.
Evet, 5-7 Mart tarihli Birinci Ordu Semineri, ordu içinde bile büyük kırılmalara neden olmuş, seminerin kayıtları taa o günlerde dışarıya sızmış, soruşturmalar açılmıştı.
Olan bitenden herkes haberdardı. Başbakan Erdoğan Balyoz haberlerinden sonra örneğin şöyle demişti: “Bir emekli orgeneral değişik televizyon kanallarında dolaşarak gazetecilerin sorularını cevaplıyor. Ortada bir gerçek var. Bir şeyler bu ülkede yapılmış, yapılmamış değil. Bazı şeyler söylenmiş ve uygulamada bazı gerçekler olmuş. Eğer ‘şu yoktur’ derseniz bu olmaz”
“Herkes biliyordu” listesine eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerinde geçen Aytaç Yalman’ın “.. Geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu (Hilmi Özkök’ü) paramparça edeceklerdi” sözlerini de ekleyelim.
Ama şu ana kadar “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”nun konuşuldu seminerden bahsettiğimizi, Balyoz adının geçmemesi dikkatinizi çekmiştir. Çetin Doğan’la o günlerde karşı karşıya gelmiş iki komutan Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman bile bütün bunlara rağmen “Balyoz” diye bir şey duymadıklarını hem mahkemede, hem de röportajlarında altını çizerek tekrarladılar.
Peki, 20 Ocak 2010 tarihinde Kadıköy’deki Taraf Gazetesi binasına gelen üç DVD ve bir cd içinde 7 yıl önce fırtınalar koparmış o seminerin kayıtları ve resmî evraklarının içine yerleştirilmiş Balyoz Darbe Planı nerden çıkmıştı?
İkisi arasında nasıl bir bağ kurulmuştu? Balyoz’a kim ne demiş, Balyoz’daki sahtekârlıklar nasıl ortaya çıkarılmış, günün sonunda gazetecilerin elinde patlayacak bir haber nasıl olmuş da Yüksek Askerî Şûra’da kimin nerede oturacağını belirleyip, askerî vesayet sistemini gerileten bir sonuç ortaya çıkarabilmişti?
Hem öz eleştiri hem de bugünün bilgileri ve pozisyonlanmalarıyla ortaya çıkarılan anakronik bir davayla 2010’u yargılayan, tarihi yeniden yazmaya çalışanlara “Hepiniz ordaydınız” demek ikinci yazıya kalsın. Çıkan iddianamenin değerlendirmesi ise en son yazıya, önce herkes diyeceğini desin. Her zaman böyle kimin ne olduğunu gösteren turnusol kâğıtları geçmiyor insanın eline…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025