Yıldıray OĞUR
Darbenin en ilginç isminin Tümgeneral Mehmet Dişli olduğuna şüphe yok.
Yöneticilerinden olduğu darbeyle devirmeye çalıştığı AK Parti’nin kurucularından ve hâlâ Genel Başkan Yardımcısı olan Şaban Dişli’nin kardeşi. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ise âdeta gölgesi gibi.
16 yıldır neredeyse her görev yerinde Akar’ı takip etmiş Dişli.
Akar, 1997-1998 yıllarında Bosna-Hersek Türk Görev Kuvvet Komutanlığı görevinde bulunmuş. Aynı yere bir sene sonra Dişli atanmış, 1999 yılında Bosna Hersek Türk Görev Kuvvetinde Hareket Eğitim Şube Müdürlüğü yapmış. İkili ilk olarak 2000 yılında İtalya’da bir araya gelmiş. Akar, 2000-2002 arasında Napoli’deki Müttefik Kuvvetler Güney Bölge Komutanlığı Karargâhı Plan ve Prensipler Başkanlığı görevini yürütürken, Dişli de 2000 yılında oraya atanmış ve iki yıl orada birlikte görev yapmışlar.
Yurda dönüşte Akar, Kara Harp Okulu Komutanlığı’na, Dişli ise aynı okulun Öğrenci Tabur Komutanlığı’na atanmış. Üç yıl da burada birlikte çalışmışlar. Ardından Harp Akademisi’ne tayin olmuş bir yıl da orada birlikte görev yapmışlar. 2 yıllık bir aradan sonra yolları 2009 yılında İstanbul 3. Kolordu Komutanlığı’nda kesişmiş. Akar 2009-2011 arası burada komutanlık yaparken, Dişli de bu iki yıl boyunca Kurmay Başkanı’ymış. Bir yıl farklı yerlerde çalıştıktan sonra bir kere daha 2012 yılında Genelkurmay Başkanlığı’nda birlikte çalışmışlar. Hulusi Akar 2011-2013 yılları arası Genelkurmay İkinci Başkanı iken, Dişli de Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanlığı’na atanmış. Dişli, 5 yıl boyunca bu koltukta otururken Akar sırasıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’na gelmiş, yine bu beş yıl boyunca birlikte çalışmaya devam etmişler.
Yani 2000’den 2016’ya kadar 16 yıl boyunca neredeyse aynı yerlere terfi edilmişler ve birlikte görev yapmışlar. Elimizde bir belge yok ama TSK atama/terfi geleneğinde rutin dışı sayılabilecek bu durum bir rastlantı değilse sanki Dişli, Akar’ı 16 yıl boyunca takip etmiş. 15 Temmuz gün boyu da bu takip sürmüş.
İddianameye göre darbenin 03.00’te başlayacağını düşünüp, 20.07’de Genelkurmay’dan ayrılan Dişli, Hakan Fidan’ın karargâhtan ayrılmasından sonra, darbenin erkene alınma kararıyla birlikte saat 20.46’da kendi özel aracıyla yeniden karargâha dönmüş.
4 numaralı kapıdan kartını okutmadan içeri girmiş, doğrudan Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan’ın odasına geçmiş, saat 21.00’de de onunla birlikte Genelkurmay Başkanı’nın odasına girerek, “komutanım, operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz” demişti. Akar’ın darbeye destek vermemesi üzerine Dişli “odanın dışına çıkarak hazır durumda bekleyen ekibe Komutana müdahale etmeleri emrini vermiş, saat 23.04’e kadar tam iki saat boyunca Akar’la birlikte odasında kalmıştı.
23.04’de yine Akar’la birlikte helikopterle Akıncı Üssü’ne gitmiş, sabaha kadar 10 saat yine Akar’ın tutulduğu odada bir grupla birlikte onunla oturmuş, ikna çalışmaları sürmüş. Saat 10.30’da yine onunla birlikte helikoptere binip, Çankaya Köşkü’ndeki Başbakanlık’a gitmiş. İddianameye göre 16 Temmuz günü saat 16.30’a kadar orada kalmış, darbeye karşı yapılan toplantılara katılmış, yine iddianameye göre “Hulusi Akar’ın talimatıyla 16.07.2016 saat 16.30’da gözaltına alınmıştı.”
Hulusi Akar’ın ifadesi dışında, tutuklu sanıklar başyaveri Levent Türkkan, başyaverinin yardımcısı üstçavuş Serdar Tekin, Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Satı Bahadır Köse ile mağdurlardan Genelkurmay iletişim Dairesi Başkanı Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün ifadelerinden Dişli’nin darbenin beyin takımındaki birkaç kişiden biri olduğu anlaşılıyor.
Genelkurmay karargâhındaki altı J başkanından biri olan tutuklu Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy’un ifadesinde ise daha ilginç bir ilgi var. Ulusoy “Mehmet Dişli'nin inanç olarak Fetullah Gülen grubuna da kendini yakın hissettiğini” söylemiş.
Nitekim, iddianameden Mehmet Dişli’nin 2011 yılından beri başında olduğu ve Proje yönetimi Daire Başkanlığı olan adını 2016 yılında Stratejik Dönüşüm Daire Başkanlığı’na çevirdiği dairesinde bu beş yıl boyunca birlikte çalıştığı 20 üst düzey subaydan 18’inin darbeye katıldığını öğreniyoruz. Bu isimlerin darbe sırasında oynadıkları kritik roller bakılırsa Dişli’nin başındaki Stratejik Dönüşüm Dairesi’nin darbenin merkez üslerinden biri olduğu düşünülebilir.
Bu isimlerden bazıları; Kara Kuvvetleri Stratejik (Kurumsal) Dönüşüm Daire Başkanı olan ve İstanbul’daki darbecilere halkın üzerine ateş açan Muzaffer Düzenli, TBMM'yi bombalayan pilot Yarbay Mustafa Azimetli, bombalama emrini veren ana jet üssü harekât komutanı kurmay Albay Ahmet Özçetin; TRT'ye giden ekibin başında yer alan Ümit Gençer; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına giden ekibin başında yer alan Zeki Demir; Ankara/Beştepe’deki çatışmada öldürülen binbaşı Zekeriya Açıkgöz; yaralı olarak firar eden ve sonrasında yakalanan binbaşı Yusuf Yedidağ. Ve Dişli’nin emrinde çalışan ve darbeye katıldıkları için tutuklanan 14 kurmay subay ve astsubay…
Bütün bu hatırlatmalardan sonra sorumuzu sorabiliriz. İlk soru Genelkurmay Karargâhı’ndaki bir J başkanının bile Gülen cemaatinden olduğunu bildiği Mehmet Dişli, nasıl oldu da 2015 Yüksek Askerî Şûrası’nda tümgeneralliğe terfi etti, biriminin adını değiştirdi ve neredeyse o birim darbenin planlandığı yerlerden biri olarak çalıştı? Bu terfide Akar’ın 15 yıldır onunla çalışmış olması ve bir AK Parti kurucusu, genel başkan yardımcısının kardeşi olması referans olarak kabul edildi mi?
Cevabını açık kaynaklardan arayabileceğimiz soru ise şu: Peki nasıl oldu da darbe gecesi Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’la en az 12 saati birlikte geçiren, savcıların adını Yurtta Sulh Konseyi listesinde üçüncü sıraya koyduğu, başta Akar olmak üzere bütün tanıklıklarda darbedeki rolü ortada olan Dişli, Genelkurmay Başkanı ile aynı helikopterle Başbakanlığa gitti; hadi gitti diyelim nasıl oldu da 16.30’a kadar, 6 saat Başbakanlık’ta kaldı, hatta Başbakan ve bakanlarla birlikte darbeye karşı toplantılara katıldı?
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar 19 Temmuz 2016’da verdiği ifadesinde o saatleri şöyle anlatıyor:
“Akın ÖZTÜRK Paşa benim götürüleceğim anlaşılınca ‘komutanım ben de sizinle geleyim’ diye söyledi. Ben pozisyonu itibarıyla ve gece boyunca şahsı ile yaşadığım izlenimler karşısında bunun uygun olmayacağını düşündüm ve ‘sen burada kal, kızının evi burada’ dedim. Fakat sürekli ısrar ediyordu, onu üs binasında bırakıp çıktık. Araçla helikopter pistine gittik, orada pek çok helikopter vardı. Gelen giden, bir hareketlilik gözlemledim. Birisi bir helikopteri işaret etti ve onu çalıştırdılar. Fakat üsten kalkan helikopterlere ateş edilebileceğini birisi söyleyince Genelkurmay Başkanının içerisinde olduğunun belirtilmesi gerekir gibi bir şey söylendi. Hatta ben Mehmet Dişli'ye ‘sen de kal’ dediğim hâlde bu hususu belirterek ben telefon ile irtibat kuracağım dedi. Helikopter hareket ederken telefon ile bu durumu bir yerlere iletti. Helikopter havada iken de bir yerler ile irtibat hâlindeydi. Sonuçta Çankaya Köşkündeki Başbakanlığa iniş yaptık. Başbakanlık Müsteşarı bizi karşıladı. Ben ve peşimden Mehmet Dişli geldi. Açıkçası arkamdan gelenleri kontrol etmedim. Başbakanlık binasına girdik, bu şekilde ben de hürriyetime kavuştum. Müsteşar bey ile baş başa iken bana peşimden gelenin kim olduğunu sordu, ben yaşadığım olayları kısaca özetledim ve Mehmet Dişli'nin gözaltına alınmasının uygun olacağını değerlendirdim. Zaten bilahare gözaltı işlemi yapıldığını öğrendim...”
Helikoptere nasıl bindiğini ve nasıl gözaltına alındığını bir de 25 Aralık 2016’da ikinci bir ifade veren Mehmet Dişli’den okuyalım:
“Bu arada Başbakan'ın Özel Kalem Müdürü Murat Albay aradı, durumu sordu, ‘pistteyiz, hazırlık yapıyoruz’ dedim. Bu arada havada uçaklar görüldü. Bir yerlere ateş ettiler, piste doğru, ben tekrar Murat Albay'ı aradım. ‘Biz pistin ucundayız, birazdan havalanacağız, birazdan havalanacağız, bu uçakların ikaz edilmesi lazım’ dedim. Murat Albay bana ‘Komutanın merak etmeyin ben Emekli Havacı Albayım, bizim Eskişehir'le bağlantımız var, güvenli, çıkabilirsiniz’ dedi. Pilotlara Karargâha geçiyoruz dedim. Bir süre sonra Murat Albay tekrar aradı, Sayın Başbakan Karargâha değil Çankaya'ya geçmemizi, kendisinin de oraya geçeceğini iletti. Komutana arz ettim, pilotları ikaz ettim. Pilotlar son kontrolleri yaparken, Komutan helikopterin içerisinde bitkin bir vaziyette oturuyordu. Kafasını bana doğru çevirdi. ‘Sağ ol evlat’ dedi. Bir süre sonra ‘hazırlık yaptın mı ne diyeceğiz’ dedi. Ben de ‘Komutanın ne olduysa anlatacağız, başından beri birlikteyiz, aslında ben sizin için buradayım, sizin çağırdığınızı söylediler, Karargâha geldim, biraz daha geçseydi düğüne gitmiş olacaktım, o kartlarda yazılanları size iletmemi istediler, gerisi malum sizin önünüzde oldu her şey’ dedim. Komutan kafasını salladı. O sırada helikopterler çalıştığı için bir daha konuşamadık. Biz 1 helikopter istemiştik, ancak 2 helikopter hareket etti, diğeri boştu, kimse binmedi. Saat 08.30 sularında Köşk'e indik. Köşk'te bizi Sayın Türkeş karşıladı. Daha sonra MSB Bakanı, ME Bakanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, MİT Müsteşarı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı karşıladı, Türkeş'in odasına girdiğimizde yer darlığı ile Bakanlar ve Komutanlar içeride kaldı, biz yan tarafa Özel Kalem'in olduğu yere geçtik. Bu esnada ben Karargâhı aramayı sürdürdüm. Akıncı’da kalan Akın Paşa ve Kubilay Paşa ile irtibatı sürdürdüm. Akın Paşa oradan hareket ederken helikopteri vuruldu, yaralandı, beni aradı, ateşin kesilmesi için Komutanın ve ilgili Bakanların emri ile Eskişehir'i aradım. Uzun süre onlarla görüştüm. Bu şekilde saat 15.30'a kadar oradaki kriz masasında görev yaptım. Buna başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir. Daha sonra ben yine Başbakanlık katında iken 2 polis memuru gelip sizin de bilginize başvurmamız lazım dediler. Bu sırada ben ağabeyim olan Şaban Dişli'ye bütün gece yaşananları özetliyordum. Ayrı bir odaya geçtik, orada bana Başbakan'ın korumaları tutanakta özet olarak Başbakan'ın Özel Kalem Müdürü Albay Murat'ın ifadesine göre benim Sayın Genelkurmay Başkanına kelepçe taktığım ve Albay Murat'ın bu nedenle şikayetçi olduğu belirtilmekte, ben bu ifade yanlış, Albay Murat'ın böyle bir konuyu bilmesi mümkün değil, olay mahallinde yoktu. Tam tersi Komutana kelepçe takılmaya ben mani oldum dedim ve bu tutanağı imzalamadım. Siz bilirsiniz dediler, oradan çıkıp Köşk'ün yanında bekleyen sivil polislere beni teslim ettiler. Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Yabancılar şubesine 16/07/2016 günü saat 16.30 sularında getirildim. Orada üzerimdeki külot ve atlet hariç her şey çıkarıldı ve ters kelepçeli olarak nezarete atıldım. 18/07/2016 günü Mahkemeye çıkarıldım ve 19/07/2016 günü saat 02.00 sıralarında Sincan Cezaevine teslim edildim...”
Hâlâ darbenin en kilit isimlerinden birinin darbe bastırıldıktan sonra nasıl Çankaya Köşkü’nde 6 saat boyunca toplantılara katılabildiği sorusuna bir cevap bulamadık!..
İddianamede bazı ipuçlarını takip edelim. İddianamedeki telefon dökümlerine göre Dişli, 15 Temmuz akşamından 16 Temmuz 15.30’a kadar Genelkurmay karargâhı, Akıncı Üssünden ve Çankaya Köşkü’nden onlarca telefon görüşmesi yapmış. Telefon görüşmelerinde darbede görevli subaylar, bazı siviller, mesela darbe sabahı Akıncı Üssü’ndeyken aradığı. MS Anadolu İş ve İnşaat Makineleri Şirketi üzerine kayıtlı telefonlarla görüşmüş. Çankaya Köşkü’ndeyken görüştüğü isimler arasında kardeşi Alaaddin Dişli ve S.Ü. diye biri de var. İkinci ismi baş harfleriyle yazmamın sebebi bir MİT mensubu olması. Emekli Albay bir MİT mensubu. İsmi gazeteci Yavuz Selim Demirağ’ın darbeden önce yazdığı İmamların Öcü/TSK’da Cemaat Yapılanması kitabında ilginç bir şekilde geçmişti:
"Harp Okulu’nda Öğrenci Alay Komutanlığı son derece stratejik bir görevdir. 1981 mezunu olan S.Ü. Albay beklendiği gibi generalliğe terfi edemedi. Bu durumun sorumlusu olarak Yaşar Büyükanıt, Ergin Saygun ve İlker Başbuğ’u gördüğü bilinen S. Albay, emekli olmasına rağmen Hulusi Akar ile irtibatını hiç koparmadı. Akar’ın Hasdal Askerî Cezaevi’nin de sorumluluk alanında bulunduğu 3. Kolordu Komutanlığı sırasında emekli Albay S., Kolordu karargâhında saatlerce Akar ile bir araya geliyordu. Kapalı kapılar ardında nelerin konuşulduğu elbette bilinmiyor ama bir korgeneralin makamında emekli bir albayla saatlerce sık sık görüşmesinin teamüllere uygun olduğunu söylemek mümkün değil. S.Ü. gibi Kara Harp Okulu’nda Öğrenci Alay Komutanlığı yapıp da generalliğe terfi etmeyen bir albay yoktur. Hilmi Özkök de benim Harp Okulu Alay Komutanım idi ve general olacağını öğrenci olarak biz bile bilirdik. Ü. için devre arkadaşları olan 1981’liler, 'Halen imamların peşindedir' diyor..."
16 Temmuz sabahı bütün Türkiye’nin canlı yayında izlediği bir operasyonla Çankaya Köşkü’ne inen helikopterin içinden Hulusi Akar’ın arkasından inen isim Mehmet Dişli’ydi. Onun aynı gün yine Akar’ın talimatıyla saat 16.30’da Çankaya Köşkü’nde gözaltına alındığı gibi büyük bir haberi nedense Türkiye ancak 17 Temmuz günü gecesi duydu.
Bunun öncesinde Dişli’nin gözaltına alındığıyla ilgili hiçbir haber yapılmadı. Böyle bir gözaltının olduğu duyulmadı. 16 Temmuz günü Dişli’yle ilgili yapılan tek haber Sakarya’da yayın yapan Medyabar, SakaryaTaraf, Geyvemedya sitelerinde çıktı: “AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin Genelkurmay’da daire başkanı olan kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli sabaha karşı kurtarıldı…”
http://geyvemedya.com/milletvekili-dislinin-tumgeneral-kardesi-operasyonla-kurtarildi/
Şimdi bir de Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı’nın iddianamede yer alan ifadesine bakalım:
“16 Temmuz 2016'da Genelkurmay Başkanının kendisini aradığını, kendisinin Çankaya Başbakanlık Köşkünde olduğunu söylediğini ve yanına çağırdığını, sonrasında Çankaya Köşküne giderek Genelkurmay Başkanını oradan aldıklarını, konut bölgesine geldiklerini, oraya Kuvvet Komutanlarının da geldiğini, orada Tümgeneral Mehmet Dişli'nin olmadığını fark ettiğini, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’i arayarak Mehmet Dişli'nin yakalanmasını konuştuklarını…”
Ortaya bir çelişki çıkıyor. Dişli eğer 16 Temmuz günü saat 16.30’da Akar’ın talimatıyla gözaltına alındıysa, bu saatten çok daha sonra olduğu anlaşılan bir vakitte, Ankara’daki darbeci gözaltılarını yapan Özel Kuvvetler ve Emniyet’in başındaki isimlerinden bundan niye haberi yok? Neden aralarında yakalanmasını konuştular? Yoksa Dişli, 16 Temmuz günü Çankaya Köşkü’nden evine gitti ve ancak ertesi gün mü Aksakallı ve Emniyet arasında geçen bu konuşmalar üzerine yakalandı?
Bu kapsamlı iddianameyi hazırlayan, darbe gecesi TV’ye çıkıp cesaretle darbeciler hakkında gözaltı kararı verildiğini açıklayan ve geçen hafta görevden alınan Ankara Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen’in
(http://www.ntv.com.tr/video/turkiye/ankara-bassavci-vekili-iscimen-ntv-yayinina-katildi,PqyQq1zPUkCHbxXG84-uSQ) yerine atanan savcı ya da mahkeme başladığında duruşma savcısı muhakkak bu sorunun cevabını arayacaktır.
Ama cevabı aranacak sorular bununla sınırlı değil… Devam edecek...
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025