Yıldıray OĞUR
Türkiye, Arakan Müslümanlarının dramıyla 2012 yılının Ağustos ayında Budist militanların Arakan’da Müslümanlara yönelik başlattığı saldırılarla tanıştı. Oluşan duyarlılık üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan bir uçak dolusu yardım malzemesiyle birlikte Myanmar'ın başkenti Napyidav'a uçtular.
İlk kez gidilen bu coğrafyada Türkiye’yi bir sürpriz bekliyordu; 95 yıl önce buraya getirilmiş Osmanlı askerlerinin yattığı şehitlikler.
Thayet-Myo ve Meiktila adında Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin Osmanlı askerlerini getirdiği dört esir kampından ikisinin yanında yer alan 1000’e yakın Osmanlı askerinin yattığı şehitliklerin varlığından bile 45 yıl sonra 1961 yılında ülkeyi ziyaret eden Yeni Delhi’deki Türkiye büyükelçisi sayesinde haberdar olunmuştu.
Yıllarca kimsenin dokunmadığı şehitlikler çok bakımsız haldeydi. Meikhtilla’yı ziyaret etmek isteyen heyetten önce şehitliğe giden Dışişleri’nin öncü ekibi etrafı ziyarete hazır hale getirdiler. 95 yıllık gecikmiş ziyarette kürsüye çıkan Davutoğlu, şehitliğin tarihini özetledi:
"I. Dünya Savaşı'nda çok değişik cephelerden, Filistin'den, Mısır'dan, Irak'tan, Suriye ve diğer cephelerden toplanarak, esir olarak Basra'ya getirilip, daha sonra Basra'dan Karaçi'ye gemilerle, Karaçi'den Kalküta'ya trenlerle, Kalküta'dan da Yangon'a, oradan da buraya esir kamplarına getirilen dedelerimizin huzurundayız"
***
Peki, neden İngilizler esir aldıkları Osmanlı askerlerini bu kadar uzağa Burma’ya getirmişlerdi?
Bu sorunun cevabı bizim tarihimizden Arakan’da bugün yaşananlara ulaşan bir kapı açıyor.
Kapı yine epey geç bir vakitte 100. yıldönümü yaklaşırken yeniden hatırladığımız Kut’ül Amare Zaferi ile açılıyor.
29 Nisan 1916’da Halil (Kut) Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunun Kut’da İngiliz saldırısını geri püskürtüp kazandığı zaferden sonra İngiliz ordusunun başındaki General Townshend ile birlikte esir aldığı 13 bin İngiliz askerin bir kısmı Hintli askerlerden oluşmaktaydı. (Hintli derken bir milleti değil bir coğrafyanın insanları kastediliyor)
Ama sonu Arakan’a çıkacak hikaye esas bundan sonra başlıyor. Hatırlamak istemediğimiz Kut’ül Amare Zaferi’nden sonra olanlarla.
Kut’ül Amare’de beklenmedik bir yenilgi alan ve çok sayıda askerini esir veren İngilizler şaşkınlıklarını kısa sürede atıp, Ağustos 1916’da Irak’taki İngiliz Seferi Kuvvetleri Komutanı Sir Percy Lake’i görevden aldılar ve yerine Tümgeneral Maude’yi getirdiler. Maude, orduyu yeniden toparladı, bölgeye sömürgelerden yeni Hintli askerler getirildi.
Savunmadan saldırı durumuna geçmiş Osmanlı ordusu ise müttefik Almanların da isteğiyle daha sonra anlaşılacak büyük bir hata yapıp kuvvetlerinin bir kısmını Rus ordusuna karşı İran’a kaydırmıştı.
12 Aralık 1916’da Dicle nehri boyunca başlayan İngiliz taarruzu karşısında, Albay Kâzım Bey (Karabekir) komutasındaki 18.Kolordu’ya bağlı askerler direnmeye çalıştı. Ama İngiliz ordusu 24 Şubat 1917’de Kut’a ve 11 Mart 1917’de de Bağdat’a girdi. Birkaç ay sonra Bağdat’ta hastalıktan ölecek General Maude, “Bağdat Fatihi” ilan edilmişti.
Bu taarruzdan sonra Anadolu’ya doğru geri çekilen Osmanlı ordusu dağılmaya başlayacak, hem savaşın hem de imparatorluğun sonu görünecekti.
Osmanlı’nın Ortadoğu’dan çekilmesine neden olan bu karşı taarruzda General Maude ordusunun Dicle nehrini geçmesinde en büyük katkılardan birini Burma’dan getirilen 85. Burma Birliği’ndeki istihkamcılar ve lağımcılar yapmıştı.
Pek çoğu evlerinden kilometrelerce uzaktaki Mezapotomya’da hayatlarını kaybettiler, geri kalıp evlerine dönenlerse hizmetleri için nişanlar aldılar.
***
Peki bu taarruzda esir düşen Osmanlı askerleri, Burma’dan getirilen askerlerle birlikte oradaki kamplara götürülmüş olabilir mi? Bir tahminde bulunup gerisini tarihçilere bırakalım.
Ama Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun Irak cephesinde savaşı kaybetmesine yardım eden Burmalı askerlerin hikayesi bizi başka bir yere götürecek.
Aslında 1824’ten beri sömürgesi olan Burma’da İngilizler, çoğunluğu oluşturan Burmalıların asker olmasını yasaklamıştı. Bağımsızlık isteyen Burmalılara karşı orduyu azınlık olan etnik gruplardan oluşturmuşlardı.
İngilizler, sadece yerleşik gruplar arasındaki dengeleri kullanarak iktidarlarını sürdürmekle yetinmediler.
O yıllarda aralarında sınırlar olmayan Bengal bölgesinden Müslümanları, East India Company için çalışmak üzere Arakan’a göçe teşvik ettiler. Böylece 1824’ten önce Burma’da yüzde 1-2 olan Müslüman nüfusu artmaya başladı. Bu Müslümanlar kendilerine Rohingya adını verdi.
Müslümanların göç ettiği Arakan bölgesinin çoğunlukta olan yerli halkı Rakhine Budistleri’ni korkutan bir gelişmeydi bu.
Arakan’da Rohingyalı Müslümanlarla Rakhine Budistleri arasındaki çatışmaların 200 yıllık tarihi böyle başladı.
***
1939’da İngiliz sömürge yönetimi, iki toplum arasındaki gerilimi gidermek için bir komisyon kurdu, yeni göçleri engellemek sınır kontrollerini artırdı ama bu kez de araya İkinci Dünya Savaşı girdi.
Bu kez sahneye ülkenin bundan sonraki tarihine hükmedecek Burma ordusu çıkacaktı.
Aslında burmalıların bir ordusu kalmamıştı. Çünkü İngilizler, Birinci Dünya Savaşı’nda Dicle’yi geçmelerini sağlayan Burmalılardan oluşan askeri birlikleri Burmalı rahiplerin öncülük ettiği bağımsızlık isyanları yüzünden 1929’da güvenlik nedeniyle dağıtmışlardı.
Burmalılar içinse İkinci Dünya Savaşı İngiliz sömürgeciliğine karşı bir imkandı. Bu imkanı da Japonların yanında gördüler. 1941 yılında Japon ordusunun da desteğiyle Tayland’da Burma Bağımsızlık Ordusu kuruldu. Ordunun kurucusunun adı tanıdık gelebilir; Aung San.
Aung San Suu Kyi’nin babası.
1941’de Japon ordusu, Burmalı müttefikleriyle birlikte ülkeyi işgal etti. İngilizlerse Arakan’daki Rohingya Müslümanlarını Japon işgaline karşı tampon bir bölge oluşturmaları için silahlandırdılar.
Rakhine Budistleri de Burmalılarla birlikte İngilizlere karşı Japon ordusunun yanında yer almıştı.Ama büyük devletlerin silahlandırdıkları bu iki toplum ellerindeki silahları hasım oldukları birbirlerine karşı kullanmakta gecikmediler. 1942 yılında 20 bin Rakhine ve 5000 Rohingya Müslümanı bu çatışmalarda öldü.
Ardından kısa süreli Japon işgalinde bir otonom Burma devleti, savaşın sonunda ise Japonların kaybettiği görününce bu kez Japonlara karşı İngilizlerin yanına geçen Aung San ve Burma Bağımsızlık Ordusu.
1945’te İngilizlerle birlikte Japon işgalini bitiren ve ülkeyi kuran ordunun artık yeni bir adı vardı Tatmadaw.
Aung San yıllar sonra kurduğu ordunun kızını ev hapsine mahkum edeceğini herhalde düşünemezdi. Zaten bağımsızlıktan bir yıl önce İngiliz destekli geçici yönetimin başkanıyken bir suikaste kurban gitti. Suikastın İngilizlerin desteğiyle olduğu iddia edildi.
1948-62 arasında yaşanan İngiliz destekli demokrasiden sonra Tatmadaw, 1962’de yönetime el koydu. 2011’deki demokrasiye geçiş adımlarına kadar askeri bir diktatörlük kuruldu.
Bu diktatörlüğünün en büyük mağduru Rohingya Müslümanları oldu. Çünkü ordunun en başından itibaren doğal hasmı olmuşlardı. Orduda çoğunluk olan Budistleri ikna etmek için bu düşmanlığı ve tehlikeyi kullandı. Bölgeyi sarsan her krizde yeniden yaşanan çatışmalarla 1.5 milyon Rohingya Müslümanı Bangledeş, Pakistan, Tayland, Malezya, Hindistan ve ABD’ye göç ettiler.
Geri kalanlar içinse hayat hep zor oldu. 1982 yılında askeri rejimin yaptığı anayasada Burma vatandaşlığı için 1823’den önce Burma’da yaşamak şartı kondu. Böylece Rohingya Müslümanları, 150 yıldır yaşadıkları ülkede vatandaşlık hakkı alamadılar.
***
Hikayenin bundan sonrası da tanıdık. Myanmar hükümeti “Kürt diye birşey yok onlar kart kurt eden Türkler”e çok benzeyen şekilde “Rohingya diye bir şey yok onlar Bengal” diyor. Bir önceki Başbakan, “komşularımız ya da BM çok istiyorsa hepsini alabilir” bile demişti.
2000’lerin ortalarından itibaren cunta yönetimine karşı Budist rahiplerinin başlattığı direnişler 2011’de demokratik seçimlere izin verilmesiyle sonuçlandı. Ama başlayan açılım sürecinin de kurbanı yine Rohingya Müslümanları oldu.
2012 yılında Davutoğlu’nun da ülkeye gitmesine sebep olan olaylarda Rakhine Budistlerinin Rohingya Müslümanlarına yönelik saldırılarını kışkırtan ve silah verenin ordu olduğu, böylelikle hala ülkedeki Budistlerinin koruyucusu olduğunu göstermek istediği iddia ediliyor.
Daha sonraki krizler, katliamlar ve göç dalgaları ise Arakanlı Müslümanların kurduğu silahlı örgütlerin (en son Ocak 2017 ve son olarak 25 Ağustos’da) Mynamar ordusu ve polisine yönelik saldırıları ve bu saldırıya karşı ordunun, Rakhine Budistlerinin milis güçleriyle birlikte köy yakarak verdiği sert cevaplardan sonra başladı. O yüzden olan biten hakkında Myanmar hükümeti kendini “terörizmle mücadele ediyoruz” diye savunuyor.
Silahlı güçler arasında kalan bir halk. Göç edenlere gitmeyin savaşın diyen silahlı gruplar, onları ait olduklarını düşündükleri Bangladeş’e doğru kovalayan Mynamar ordusu ve vatanlarını savunduklarını söyleyen Budist Rakhine milisleri.
Bütün bu insan hakları ihlallerine karşı 2015 yılında babasının kurduğu orduya karşı seçimle iktidara gelen Aung San Suu Kyi için yapılan apoloji de tanıdık; “iktidarda ama muktedir değil”, “adım atarsa iyi sihhatte olsunlar ne der?”
Tabii terörizme yardımla suçlanan insan hakları örgütleri, emperyalistlerin maşası ilan edilen Royingha Müslümanları, ülkemizi karıştıran İngilizler komploları...
Sömürgecilikle dengesi bozulmuş, birbirine düşman olmuş toplumlar, askeri rejimlerin açtığı yaralar.
Birinci Dünya Savaşı Mezapotomya cephesinden Arakan’a vardık. Ama bazen tarihin esiri olmanın ucu böyle acı hikayelere de çıkabiliyor.
.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
22.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
10.11.2025