Yıldıray OĞUR
5 Kasım 1991 günü, Kanarya Adaları’ndaki Tenerife Adası açıklarında demirli olan dünyanın en büyük ve lüks yatlarından Lady Ghislaine’ın güvertesinde dolaşan 67 yaşındaki İngiliz medya patronu Robert Maxwell ayağı kayarak düştü ve hayatını kaybetti.
Bir rivayete göre biraz fazla içmişti ve her şey bir kazaydı. Bazı yakınlarına göre maddi sıkıntılara dayanamayıp intihar etmişti. Daha sonra yayınlanan spekülatif bir kitaba göre ise bu bir MOSSAD cinayetiydi.
Nazilerin işgal ettiği Çekokslavakya’dan kaçan bir Yahudi olan Maxwell, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bütün Avrupa’da Nazilere karşı savaşmış, madalyalı bir savaş gazisiydi. Bu sırada öldürdüğü bir sivil Alman belediye başkanı ile ilgili dosya yıllar sonra rakip bir gazete tarafından yeniden açılmıştı. İntihar olduğunu söyleyenler, bu dosya yüzünden başına bir iş gelmesinden endişe ettiğini ileri sürdüler. İsrail’in kurulması için mücadele eden inanmış bir Siyonist olan Maxwell, 1948 Savaşı’nda da İsrail cephelerindeydi, Britanya’daki Daily Mirror ve diğer gazeteleri İşçi Partisi’ni destekleyen gazetelerdi ama bazı gazetelerinde eski Mossad ajanlarının çalıştığı ileri sürülmüştü ve cenazesi de Kudüs’te toprağa verilmişti. Cinayet diyenler de bu geçmişi ileri sürdüler.
Kaza, intihar ya da cinayet her neyse ölümünden bir yıl önce medya tröstü Maxwell, Lady Ghislaine yatıyla Tel Aviv’den İstanbul’a gelmiş, dev yat Boğaz’a demirlemişti. Savaş yılları Nazi işgalinden sonra Çekoslavakya’dan trene atlayıp kaçtığı İstanbul’a bu ziyaretinin sebebi ise sadece turizm değildi.
Maxwell, Erol Simavi’den Hürriyet gazetesinin yüzde 49’unu almak için İstanbul’daydı. 270 milyon sterlinlik teklifi o günler için dudak uçuklatacak bir teklifti. Özellikle de üç yıl sonra Simavi’nin, gazetenin yüzde 25’ini Erol Aksoy’a ancak 16 milyon dolara satabildiği düşünülürse...
Satışa herkes kesin gözüyle bakıyordu. Erol Simavi, siyasi baskılardan sıkılmış, üç ay önce gazete yöneticisi Çetin Emeç’in öldürülmesiyle gitme vaktinin geldiğine ikna olmuş, zarar eden gazetesini devredecek birini aramaya başlamıştı.
Aslında böyle düşündüğünde 74 yıllık bir medya ailesinin veliahtıydı.
Gazetecilik işini miras aldığı babası Sedat Simavi, II. Abdülhamit’in ilk sadrazamlarından, Galatasaray Lisesi’nin kuruluş kararını imzalayan Sürmeneli Safvet Paşa’nın torunlarındandı. Amcası da Sultan Reşad’ın sarayının genel sekreteriydi.
Soylu bir aileden gelmesine rağmen basın işine merak salan Sedat Simavi, 1916 yılında ilk dergisini çıkarmıştı. Bugünlerde torununun oğlunun bir internet sitesi olarak devam ettirdiği Diken de, işgal günlerinde “bükülen dudaklara biraz tebessüm vermek” sloganıyla çıkardığı İstiklal Harbi yanlısı bir siyasi mizah dergisiydi.
Uzun yıllar çıkacak haftalık Yedigün ve sert bir Kemalist ve milliyetçi mizah anlayışı olan Karagöz gibi Babiali’de 58 dergi çıkarıp batırmıştı. 59’uncu işi Hürriyet gazetesiydi.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından demokrasiye doğru ilerlerken yayına başlayan Hürriyet’in 1 Mayıs 1948 günkü ilk sayısının birinci sayfasında hem Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün hem de Demokrat Parti’yi kuran Celal Bayar’ın yazıları yer almış, gazete ilk günden tarafsızlık mesajı vermişti.
Hem baskı kalitesi, hem fotoğraflara daha önceki gazetelerde olmadığı kadar yer vermesi hem de o güne kadar edebi dille yazılan haberleri basitleştirip, kısaltmasıyla Hürriyet, hala devam eden bir basın ekolünün öncüsü oldu.
Bu geniş imkanlar ve baskı kalitesi rakiplerinin, gazetenin “Burla Birader”lerin desteğiyle yani Yahudi sermayesiyle kurulduğu dedikodularını çıkarmasına neden olmuştu. Simavi, yedi ceddinin Türk olduğunu, Burla Kardeşlere borcunu ödediğini söyleyerek iddiaları reddetti.
Yetmedi gazetenin logosuna Türk bayrağı koydu. Bundan 10 gün sonra da bayrağın yanına “Türkiye Türklerindir” sloganı eklendi. Bir de “Mecburi bir açıklama” diye bir yazı yazdı:
“Ben Yirmi beş seneden beri Türkiye’nin en çok satan mecmualarını çıkararak topladığım para ile bu gazeteyi kurdum. Çok zengin dostlarıma ve yalnız imzam mukabilinde bana kredi açabilen milli bankalarımıza rağmen bu gazeteye on paralık yabancı sermaye sokmadım. Ben yüzde yüz su katılmamış bir Türküm ve Türklüğün ideallerini tahakkuk ettirmek için bu gazeteyi çıkarıyorum. “Hürriyet”in ilk nüshasında çıkan başyazımda dediğim gibi bu memlekette hakiki demokrasinin tahakkuku için çalışıyorum. Şahsi emellerim yoktur.(…)Ne hazindir ki “Hürriyet”in bu muvaffakiyetini çekemeyenler şimdi onun Yahudi sermayesi ile çıktığını söylemeye kadar varıyorlar. Bu meyve veren ağaca, zayıf kimseler, kabiliyetsiz ve sinsi şahsiyetler taş atarak zayıflatacaklarını zannediyorlar… Gülerim onların bu beyhude zahmetine. Tekrar ediyorum: “Hürriyet” benim şahsi sermayem ile çıkan yüzde yüz bir Türk gazetesidir. Makinelerimde, kağıdımda beş paralık olsun kimsenin hissesi yoktur.”
Aslında gazete “yerli ve milli” çizgisini ilk sayılarından itibaren ortaya koymuştu. Eğer Türkiye’de bir Kıbrıs meselesi varsa bu aslında Sedat Simavi’nin Kıbrıs’ı mesele yapması sayesinde olmuştu.
Sakız Adası’nda mutasarrıf olan babasının mezarının Rumlar tarafından tahrip edilmesi, Kıbrıs’a bir gezisi sırasında Müslüman Türklerin Hristiyanlaştırıldığını öğrenmesi üzerine, Türkiye’de kimsenin gündeminde olmayan Kıbrıs’ı 1948’den itibaren gazetenin sayfalarına taşımıştı.
“Kıbrıs Türktür” cemiyetinin kurulmasına da ön ayak oldu. Hatta ısrarlı yayınları üzerine 1953’de dönemin Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü “Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur” dedi. Bu açıklamayı “Gaflet” başlığıyla manşet yapan Simavi’yi Köprülü mahkemeye verdi. Ağır ceza mahkemesinde Kıbrıs için yargılanan Simavi, bir ay sonra 57 yaşında hayatını kaybetti.
Yerine geçen oğulları Erol ve Haldun Simavi de aynı yayın çizgisini izlediler. 6-7 Eylül 1955 olaylarına giderken, Hürriyet’in İstanbul’da Patrikahane ve Rumlar aleyhine yaptığı milliyetçi yayınlar da etkili olmuştu.
Simavi ailesi daha sonra iktidarlarla zaman zaman çatışmalar yaşasa da çoğunlukla dostane ilişkiler içinde oldu.
En ciddi çatışmalardan biri Haldun Simavi’nin çıkardığı Günaydın’ın Başbakan Süleyman Demirel’i, eşi Nazmiye Demirel’in yasak ilişki yaşadığı bir işadamının öldürülmesiyle ilişkilendiren manşeti üzerine, muhabirin tutuklanması, Haldun Simavi’nin yabancı hizmetçisinin casus diye sınır dışı edilmesine neden olan krizdi.
Hürriyet ve Erol Simavi ise en büyük çatışmayı, ailece görüştükleri, hatta köşkün mutfağında Semra Hanım’a fal bakacak kadar yakın oldukları söylenen Başbakan Turgut Özal’la yaşamıştı. Özal’ın çocuklarının hayatları, yolsuzluk hikayeleriyle gerilen ilişkiler, Özal’ın gazete kağıdına fahiş zammıyla kopmuştu. Erol Simavi, 19 Nisan 1988 günü Hürriyet’in sürmanşetinden medya tarihine geçen “Sayın Başbakan” diye başlayan açık mektubu yayınladı:
“Sayın Başbakan,
Sevdiğimiz, beğendiğimiz umut bağladığımız kişiydiniz. Şimdi itiraf edeyim, sizi artık tanıyamıyorum.
Hele şu sıra:
By-pass denilen cerrahi işlemin (..) sizde uyandırdığı etkiyi iki kelimeyle özetleyebilirim:
Basından nefret!
Sağlık seferinizden dönüş gününden beri bizleri köşeye sıkıştırma çırpınışı içindesiniz. Elhak, başarıyorsunuz da... Yetinmiyorsunuz, daha daha daha sıkıştırmayı düşlüyorsunuz.
Siz şu by-pass gerçeğini yaşıyorsunuz, ama bir başka gerçeği unutuyorsunuz:
Dev bir çomar olup, mini mini bir tekirin üzerine hamle ederseniz bile onun, can havliyle atılıp yüzünüzü, gözünüzü tırmalayacağını...
Elbette ki ne siz o yaratıksınız, ne de bizler öteki...
Ama üzerine basa basa söylüyorum:
Bizler hancıyız, sizler öyle de, böyle de yolcu...
Bazı akşamlar, televizyonumun penceresinden sizinle yüz yüze geliyorum:
Bakıyorum, (..) avaz avaz bağırıyorsunuz. Kelimeleri, dudaklarınızdan hem püskürtüyor, hem de adeta çevreye saçıyorsunuz:
‘Basın yalan yazıyor!’
Ben de işte asıl o zaman isyan ediyorum:
Hayır sayın Başbakanım!
Basın yalan yazmıyor. (..) Bizlerin arasında, bırakınız yalan haberi, yanlış habere bile tahammül gösterecek meslektaşım yoktur.
Kabul ediyorum: Devr-i şahanenizde basın sevilmiyor. Gazetelerimizin kamuoyunda cana yakın bir görüntü taşıdıklarını da sanmıyorum. Sizin de olayı içinizin yağları eriyerek körükleyişinize her gün tanık oluyorum. (..)
Bu ne kişiliksiz düzendir ki, parmağınızın bir işaretiyle pazar günü olmasına rağmen savcılar çalışır, gazete toplatır. Bu ne onurdan yoksun devlet kuruluşlarıdır ki, yine bir göz kırpmanızla kâğıdımıza katmerli zammı bindirir.”
Mektup ağırdı ama kavga uzun sürmemişti. 12 gün sonra Ankara’daki Hürriyet’in 40. Kuruluş kutlamasına Başbakan Özal da katıldı. 12 Mayıs 1988’de Özal, Sedat Simavi’ye kırmızı pasaport vermiş, 25 Eylül 1988 günü medya patronları için düzenlenen bir toplantıda, enflasyonla ilgili zor bir soruyu Özal adına mikrofonu alan Erol Simavi cevaplamıştı.
Yine de Haziran 1988’de ANAP Kongresi’nde Özal’a yönelik suikast girişiminden 10 yıl sonra kardeş Korkut Özal, Erol Simavi’nin de işin içinde olabileceğini söylemiş, Semra Özal ise iddiayı yalanlamıştı.
İşte 1990 yılının yazında Erol Simavi, böyle çalkantılı bir sektörde, zarar ederken, Çetin Emeç cinayetinin travmasını atlatamamışken, Maxwell’den gelen teklifle heyecanlanmıştı.
Görüşmeler sürerken, siyaseti ve gazetelerde görünmeyi çok seven Maxwell yatını Ataköy marinasına çekti ve gazetecileri basın toplantısı yapmak üzere yatına davet etti. Basın toplantısı için yata çıkan gazetecilerden, yatın döşemeleri çizilmesin diye ayakkabılarını çıkarmaları istendi. Ve başladı Maxwell anlatmaya;
“Özal’a hayranım. Körfez bunalımındaki tutumundan dolayı kendisine tüm Avrupa adına teşekkür ettim” Maxwell hızını alamayıp “Biraz da iç siyasetten konuşmak istiyorum” deyip, muhalefet liderlerini eleştirmeye başlamıştı: “Demirel’in Çankaya’ya çıkmaması çok yanlış, İnönü’nün yurtdışında Özal’ı eleştirmesi çok garip”.
Zengin işadamı konuştukça açıldı: “Soğuk savaş biterken Türkiye’nin yeni bir misyonu olacaktır. AT’ye tam üye olması gereken Türkiye AT ile İslam dünyası arasında köprü görevi görecektir.”
Ülkenin en büyük gazetesinin yarısını almak üzere olan yabancı bir medya patronunun iç siyasetle ilgili sözleri muhalefeti ayağa kaldırmıştı. İnönü “Anlaşılan sadece gazete sahibi olmak için değil, belli çevrelerin sözcüsü olmak için Türkiye’ye gelmiş” derken, Demirel, “Maxwell de kim oluyor? Kimin sözcülüğünü yapıyor” diye çıkışmıştı.
Ertesi gün gazetelerde Erol Simavi’nin Hürriyet’in yüzde 49’unu Maxwell’e satmaktan vazgeçtiği haberi çıktı.
Yerli ve milli kalmak için büyük bir parayı reddeden Simavi, üç yıl sonra gazetenin yüzde 25’ini 16 milyon dolara Erol Aksoy’a sattı. Daha sonra Aksoy’un iflası, yaşanan sorunlar üzerine 29 Haziran 1994 günü Hürriyet’e Milliyet’in sahibi Aydın Doğan’ın ortak olduğu açıklandı.
Ertesi gün ise çok ilginç bir ziyaret oldu. Erol Simavi, Genelkurmay’a giderek, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’e törenle 3 milyon dolarlık bir yardım çeki verdi. Ve bir süre sonra da bir daha dönmemek üzere İsviçre’ye gitti.
78 yıllık Simavi Ailesi’nden sonra geçen hafta 39 yıllık Doğan ailesi de medyadan çekildi.
Haberi ilk olarak bir internet sitesi duyurdu, taraflardan görüş alarak ilk haberi bir Amerikan gazetesi yapabildi, satış kulislerini ilk olarak Hürriyet’ten ayrılmış bir işletmeci yazdı, üzerine en açık yorumlar internetten yayın yapan bir televizyonda yapılabildi. Şunlar işten atılır, bunlar atılmalıdır totosu yapanlar, eski defterleri açanlar oldu.
Bütün bunlar bile bu satışın yapıldığı dönemin medya ortamı hakkında yeterince fikir veriyor.
O yüzden üzerinden uzun yıllar, açılışlar, temel atma törenleri, davetler, uçak seyahatleri, genel yayın yönetmeni değişiklikleri, yazılarına son verilmiş yazarlar geçmesine rağmen sanki dün olmuş, sanki 15 Temmuz’da bu grubun binası darbeciler tarafından hiç basılmamış gibi konuyu 28 Şubat’a, eski hasımlıklara bağlayarak, sanki medya-siyaset ilişkileri rayına girmiş gibi ‘pijamalı Başbakan karşılaşama” fotoğraflarını öne sürerek, daha kötüleri atılmış ve hala atılmakta olan eski manşetleri, kötü gazetecilik örneklerini hatırlatarak anlaşılacak bir durum yok ortada...
Hele bir zamanlar statükocu olmakla suçlanan, esas sahibinin devlet olduğu söylenen, Türkiye Türklerindir ibaresi yüzünden suçlanan bir gazetenin bugün el değiştirince artık “yerli ve milli” olduğunun söylenmesi herhalde tarihin bize kötü bir şakası olsa gerek...
Türkiye’de gazetecilik yapmak kadar gazete sahibi olmak da her zaman zor oldu.
Hem iktidarlar muhalefetten ve eleştirilmekten pek hoşlanmadığı için, hem de gazeteciler ve gazete patronları gazetecilik sınırlarıyla yetinmeyip, iktidar oyunlarını sevdiği için...
Gazetecilik her zaman siyasi davaların, ekonomik faaliyetlerin bir aracıydı, her devir kendi medyasını ve gazetecilerini yarattı. Okurlar da medyadan gerçeklerden önce, ne kadar haklı olduklarını duymak istediler.
O yüzden medyada uzun ömürlü kurumsal yapılar, uluslararası standartlarda gazetecilik ekolleri oluşamadı.
Yanlışı ile doğrusuyla, bir toplumsal kesimi temsil eden, kar eden, kurumsal bir kimlik yaratmayı başarmış, 39 yıllık bir medya ailesinin de bu işi bırakması ilk önce bu köksüzlüğün devamı anlamına geliyor.
1876’dan beri Matbuat Kanunlarında serbest olduğu söylenmesine rağmen, Türkiye’nin geçmişinde gazeteciliğin sırtını dayanacağı Amerikan Anayasası’nın Birinci Ek Maddesi gibi garantiler, gazeteciliğin bir toplumun sağlığı için vazgeçilmezliği üzerine genel kabuller, iyi örnekler, tecrübeler ve tabii bütün bunlar için bir toplumsal talep de yok.
Aslında Anayasası’na 1791’de fikir, basın, ibadet özgürlüğünü garanti altına alan ek bir madde koymuş Amerika’nın da bu maddenin tam olarak gereğini yapması ancak yaşanan acı tecrübeler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararlarla mümkün olabilmişti.
O yüzden The Post filminde hikayesi anlatılan Washington Post’un sahibi Katharine Graham, 1971’de Savunma Bakanlığı’nın Vietnam’da yapılan yanlışlarla ilgili iç raporunu, bunu bastığı için yanını durdurulan New York Times’dan sonra gazetesinde yayınlamak için uzun süre düşünmüştü.
Ama hem onun gibi patronların cesareti hem de 190 yıl önceki “Kongre basına sansür yasası yapamaz” maddesini “basın özgürlüğünün ülkenin güvenliği ve kamusal tartışma için esas olduğunu” söyleyerek genişleten Anayasa Mahkemesi’nin kararları üzerine Amerikan medyası kendi gazetecilik geleneğini ve kültürünü inşa etti.
Belki de Türkiye’de tüm bu yaşananlar sonunda toplumun medyadan haklı çıkmayı, siyasi propagandayı değil, gerçeği talep edeceği, devletin medyada açık bir kamusal tartışmanın ve sorgulamanın, ülkenin bekası ve toplumsal barışı için kıymetini teslim edeceği, gazetecilerin mesleklerinin aktivistlik ya da dava adamlığından insanlık için daha hayırlı bir iş olduğunu ve ancak uluslararası standartlarda yapılırsa meslek itibarının korunabileceğini fark edecekleri bir olgunluk sınavıdır.
Bu sınavda kimin sınıfı geçip kimin kaldığını da muhakkak bir gün yine gazetelerden okuruz...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025