Yıldıray OĞUR
Türkiye’de etkileri hissedilmeye başlanan 1929 Ekonomik Krizi, yönetimden artan şikayetler, bu şikayetleri kontrol edebilmek için kurdurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası, onun 1930 yerel seçimlerinde gösterdiği büyük başarı, Menemen Olayları ve Serbest Fırka’nın kendini lağvetmesi...
1930 yılında peşpeşe içine girdiği bu büyük krizlerle sarsılan CHP iktidarının imdadına uzun süredir tarafsız davranan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk yetişmişti. Üç aylık bir yurt gezisine çıkan ve halkın sorunlarını dinleyen Atatürk, Ankara’ya döndüğünde güven tazelemek için tek yol kaldığını anlamıştı; Erken seçime gitmek...
Meclis’i fesh etme yetkisi olmayan Cumhurbaşkanı’nın, seçim kararı alması için Meclis’e gönderdiği yazıda bir yıllık kontrollü bir muhalefet denemesinin bile dengeleri nasıl sarstığı görülüyordu:
“Son aylarda C.H. Fırkasının memleketteki, Büyük Millet Meclisindeki ve Hükümetteki idari ve siyasi faaliyeti aleyhinde bir hava yaratılmaya çalışıldığı malumdur. Asırlarca mühmel bırakılmış olan bir memlekette ve bir millet hayatında bir çok eksiklikler ve ihtiyaçlar olması tabiidir; bundan başka milleti kurtarıcı esaslı bir siyasetin tatbikatından memnun olmayacak kimselerin bulunacağı da şüphesizdir. Yüksek esasları görmeyerek veya görmek istemeyerek milletin bütün düşünceleri ve duyguları teşviş ve teğlike çalışılmıştır. Bunun için yer yer kullanılmış olan vasıtalar ve vesileler dikkate ve intibaha şayandır. Buna rağmen millet kütlesinin doğru görüşü ve eyi hissi bozulmamıştır. ...Her türlü teşebbüslerimizde ilham ve kuvvet kaynağı olan milletimizin hakkımızdaki itimadı tekrar tecelli edince milli mefkuremize yürütmekte dayandığımız temelin ne kadar sarsılmaz olduğu bir daha görülmüş olacağı kanaatindeyim.”
Normal zamanından 7 ay erkene alınan seçimlerde her ne kadar rakip olmasa da halkın gönlünü kazanmak için popülist adımlar atılmıştı.
Bunlardan biri mebus maaşlarının 500 liradan 350 liraya düşürülmesiydi. Kararın sebeplerinden biri de mebusluğa olan yoğun ilgiyi azaltmaktı.
Ama tam tersi oldu. Dar bir kadronun yönettiği sistemde neredeyse hiç bir rolü kalmayan, üstüne üstlük maaşı da düşen mebusluk için adaylar Ankara’ya akmaya başladılar.
Tatil olmasına rağmen Meclis koridorları hınca hınç doluyor, CHP merkezine yüzlerce mebus namzetliği başvurusu yapılıyordu.
Teşkilat-ı Esasiye’ye göre 18 yaşını bitirmiş her Türk erkeği müntehib-i evveldi (birinci seçmendi). Müntehib-i evveller, müntehib-i sanileri (ikinci seçmenleri) seçiyorlar, mebuslara oyu müntehib-i saniler veriyordu.
1908’den 1923’e kadar 50.000 nüfusa bir mebus düşerken 1923’te yapılan düzenlemeyle bu rakkam 20.000’e düşürülmüştü. Örneğin 1931 seçimlerinde İstanbul’un nüfusu 320.000’di. Bu nüfusun 168.491 birinci seçmen olma hakkına sahipti. Seçimlerde 143.002’si oy kullanmış ve 1559 ikinci seçmeni seçmiş, ikinci seçmenler ise 16 mebusu seçmişlerdi. Kadınların genel seçimlerde oy hakkı henüz yoktu, seçme yaşı ise 18’di.
Mebus namzetliği için başvuranlardan fotoğraf, tercüme-i halleri ve talepnameleri istenmekteydi. Belgeler, Fırka’ nın namzet hakkındaki notları da eklendikten sonra, karar için Fırka Umum-i Riyasetine gönderilmekteydi. Son kararı ise Mustafa Kemal verecekti.
Gazetelerde yayınlanan yeni mebus namzet isimleri haberleri bu yüzden sürekli olarak “bu konudaki haberlerin hepsi asılsız, son kararı Gazi verecektir” yorumlarıyla yalanlanmaktaydı.
Fırka idaresine dayandırılan bir habere göre “namzet isimleri üzerinde yapılan türlü yayınlara imkan vermemek için Gazi’ nin namzet isimlerini seçim günü sabahı açıklayacağı” bildirilmişti. Son kararı Gazi vereceğinden ve mebus namzetlerinin Gazi’nin kararı üzerinde kulis yapma imkanları olmadığından, başvurular sırasında verilen fotoğraflar ve talepnameler ayrı bir özenle hazırlanmaktaydı.
Gazetelerde bir mebus namzetinin fotoğrafı şöyle tarif edilmişti: “Siyah bir ceket, çizgili pantolon, başta melon şapka, mendil, cebinde bir kalem. Sağ sol bir etajeye dayanmış. Etajenin üstünde şöylece bırakılmış 4-5 kitap. Bir diğerinin elinde fildişi saplı bir baston, ötekilerde kalın bir kitap”
Fotoğraflar kadar talepnameler de ilginçti. Bir mebus adayı “3. kez mebus adayı olduğunu,10 sene evvel yurtdışında değil de Türkiye’de olsaydı, 10 senedir mebus olacağını” söylemekteydi.
Mebuslar, Serbest Fırka ve Menemen olaylarının da etkisiyle talepnamelerinde rejime sadık ve laik olduklarının altını özenle çiziyorlardı.
Bir mebus namzetinin dilekçesinde ise şöyle yazıyordu: “3 çocuk babasıyım. Kazancım ayda 90 lira. Çocuklarımı okutamıyorum. Maişete medar olmak ve memlekete hizmet etmek için fırkaca namzet gösterilmeyi rica ederim”
Gazetelerde mebus namzetlerinin Ankara’ya hücumlarını hicveden karikatürler çıkıyordu. Bir karikatürde iki şık bayan konuşuyordu:
“-Hani kocan bir ticari iş için Ankara’ya gidecekti, neden bırakmadın?.
-Şimdi Ankara’ya gidenleri mebusluk istemeye gitti zannediyorlar. Hiç kendim için 350 lira ile bir ay idare edecek dedirtir miyim?”
Başvuru yapanların çoğu memurdu. Memurlar, için mebus namzetliği rejime bağlılık göstergesiydi. Daha sonraki kariyerleri ve terfileri için de önemli bir referanstı bu. Mebus adayı yapılmaları halinde maaşlarının yarısını Fırka’ya bağışlayacaklarını taahhüt eden tüccarlar için ise, isimlerinin ve fotoğraflarının Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in önüne gitmesi bulunmaz bir fırsattı.
1931 seçimlerine doğru yaşanan mebus namzetliği enflasyonu karşısında muhalefet yapabilen son gazetelerden Son Posta’nın başyazarı Zekeriya Sertel şöyle yazmıştı: ”Mebus namzetliği için adı geçen isimler içinde tanıdıklarımı tetkik ettim. Hepsi programsız, prensipsiz, opportunist insanlar. Bunlar dün halifeciydiler, bugün Cumhuriyetçidirler, yarın sosyalist veya mürteci olabilirler. Onlar için gaye, prensip ve program sahibi insanları istismar etmek, onların sırtında tufeyli bir hayat yaşamaktır.”
1920’de ülkenin en ünlü paşalarının, din adamlarının, avukatlarının, yazarlarının yer aldığı Meclis’in profili, yıllar içinde rejim otoriterleşip, muhalif sesler tasfiye edildikçe, Meclis’in sistem içindeki önemi ve etkinliği azaldıkça düşmüş; eğitimli, varlıklı insanlar, söyleyecek sözlerini karınlarında saklayamayacaklar, yazarlar, entelektüeller siyasetten geri çekilmiş ama buna rağmen aranan tek kriterin sadakat olduğu mebusluk için başvuranların sayısı artmıştı.
24 Haziran erken seçimine giderken de milletvekilliği başvurularında rekor yaşanıyor. Halbuki aksine yeni geçilecek Cumhurbaşkanlığı sisteminde Meclis’in ve milletvekillerinin rolü azalıyor.
Kabine Meclis’ten çıkmayacağı için milletvekili adayı gösterilmek, iddialı siyasetçiler için Meclis’te oldukları sürece bakan olamayacaklarının ilanı anlamına gelecek. Belki bu yüzden bazı isimler vekil adayı gösterildiklerinde siyaseten tasfiye edildiklerini düşünecekler.
Yeni sistemde vekiller, Bakanlar ve Cumhurbaşkanı ile Meclis’te birlikte çalışmayacak, yürütme üzerinde yazılı soru sormak dışında bir kontrol görevleri yok, muhtemelen bakanların emrinde olan bürokratlar da telefonlarına artık o kadar hızlı dönmeyecek.
Zaten güçlü tek parti iktidarlarında rolleri zayıflayan vekillerin özgün ağırlıkları yeni sistemle biraz daha düşecek.
Ama bu güç azalmasına karşın, vekilliğe ilginin artması da tesadüf değil.
Hem sayı 600’e çıktığı için hem de güçlü figürler başka pozisyonlar için geriye çekileceğinden sistemde yeni vekil adaylarına yer açılmış durumda.
Ayrıca güçlü bir iktidar tarafından yönetilen, her türlü pozisyonda ve atamada referansın ve sadakatin arandığı bir ülkede vekil adaylığı, seçilemezseniz bile işinize çok yarayacak, CV’ye yazılacak, bir kimlik ve bağlılık gösterme biçimi.
Yani vekil adaylığına başvuruda rekor, her zaman demokrasinin ve demokratik katılımın arttığı anlamına gelmeyebilir.
Yine de bütün vekil adaylarına başarılar.
Not: Cumhurbaşkanlığı adaylığı için hafta sonu da İlçe Seçim Kurullarında imza verilebiliyor. Epey zorlaştırılmış demokratik bir hakka destek olmak için herkes birkaç dakikasını ayırıp, daha sonra oy vermese bile 100 bin imza bekleyen dört aday için sadece kimliğiyle gidip imza verebilir. Özellikle MHP liderinin fişleme tehdidinden sonra bu herkesin üzerine düşen bir görev. Keşke Yüksek Seçim Kurulu da sayfasında İlçe Seçim Kurulları’nın sadece telefonlarını değil, adreslerini de yayınlasa. Herhalde bu onlar için çok zor bir iş değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025