Yıldıray OĞUR
Devlet ve Öcalan bu dilde konuşuyor
7.01.2011
2925
» Vietnam-ABD görüşmelerinin imzaya açıldığı gün, B2 bombardıman uçaklarının Vietnam’a en fazla bomba yağdırdığı gündür.
» FKÖ-İsrail görüşmelerinin Oslo’daki 3. etabı, İsrail askerlerinin intifadaya silahla karşılık verdikleri gündür.
.....
» Ateşkes devletin demokratikleştirilmesi ve bunun sonucu olarak sizin silahlarınızı bırakmanız gibi reel bir durumun ifadesi değilse, değişik bir ifadeyle sizce doğru bulunmuyorsa yarından itibaren ateşkesi bozabilir ve operasyonları gerekçe gösterip, doğru bulduğunuz tavrınızdan vazgeçmenin başka gerekçelerini de ifade edebilirsiniz.
» Son iki yıldır ne yaşanmışsa, ne düşünülmüşse birinci dereceden haberdar edildiniz. Bunun da gerekçesi, bir gün konuşulacak şeylerin olmasıdır. Yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne enden olan 2. Dünya Savaşını çıkaranlar bile bir gün gelip konuşabilmişlerdir.
» Teknik olarak altı düzeyde, siyaseten en üst düzeyde yürütülen bu görüşmeler ikinci bir duruma kadar durdurulmuştur. Bunun sonucu size bağlıdır.
***
Bu mektubun 1998’de Atilla Ateş’in Öcalan’ı barındırmaması için sınırda Suriye’yi tehdit ettiği günden bir gün sonra devletten Öcalan’a gittiğini söylesem kaç kişi buna inanır?
1998 yılında PKK’nın ilan ettiği ve 2004’e kadar süren ateşkes ve Öcalan’ın Suriye’den çıkış hikâyesiyle uzun süredir yakından ilgileniyorum. Bu konuda devletin “kahraman askerlerimiz Apo’yu yakalayıp getirdi” ve PKK’nın “uluslararası komplo” masalları dışında alternatif bir tarih denemesini dört günlük bir yazı dizisi olarak Taraf’a yazmıştım. (Devletten Apo’ya Mektuplar)
O yazı dizisinde, 1998 Eylül Ateşkesi’ni getiren devletten Apo’ya giden “Devletin bütünlüğü ve hükümranlık hakları dışında herşey tartışılabilir” diye biten Ağustos Mektubu ilk kez yayımlanmıştı.
Yukarıdaki mektup ise bu yazı dizisini yazarken varlığından haberdar olduğum ama o zaman bakma şansı bulamadığım araştırmacı Hasan Yıldız’ın Muhatapsız Savaş, Muhatapsız Barış kitabından.
Doz Yayınları arasından çıkan ve ilk baskısını 2001 yılında yapan kitap eleştirel bir Öcalan ve PKK okuması. Ama kitabı asıl tarihî kılan 1998 Ateşkesi, Öcalan’ın Suriye’den çıkış ve yakalanış hikâyesi üzerine PKK arşivleri de kullanılarak yazılmış ilk ve en gerçekçi kitap olması. 2001 yılında onun içinden onlarca manşet çıkabilecek kitabının başına gelenler, yıllar sonra da benim yazı dizisinin başına geldi. İddialar görmezden gelindi...
Ama gerçeğin kötü bir huyu vardır. Gün gelir, ortaya çıkar.
Bu süreçle ilgili son açıklamalar yeniden iyi habercilik yapmaya başlayan Tempo dergisine konuşan PKK liderlerinden Muzaffer Ayata’dan geldi.
Ayata bir süre önce Almanya’da Hasan Cemal’e konuşmuş, 1998 Ateşkesi süresince “arabulucu bendim, o gün konuştuğumuz askerler çok iyi insanlardı” türü açıklamalar yapmıştı. Ruşen Çakır da Cemal’den alıntı yaparak işte “98 ateşkesindeki arabulucu ilk kez konuştu” diye bir yazı yazmıştı.
2000 yılına kadar cezaevinde kalan Ayata, Tempo’ya ise daha farklı bir hikâye anlatmış. Doğrudan kendisiyle görüşülmediğini, dolayısıyla o iyi askerlerle hiç karşılaşmadığını, görüşmelerin bir avukat aracılığıyla yapıldığını söylemiş. Yani hikâye hâlâ benim Taraf’ta yazdığım “Devletten Apo’ya mektuplar” yazı dizisinde anlatıldığı gibi. Tempo’daki röportajda Ayata, Eylül 1998’deki ateşkesi getiren devletin üst düzey yetkililerinin imzasıyla Abdullah Öcalan’a giden Ağustos Mektubu’ndan da bahsetmiş.
Yukarıdaki mektup 16 Eylül 1998 gününe ait. Yani Atilla Ateş’in Hatay sınırından Suriye’yi Öcalan için tehdit ettiği günden bir gün sonrasına.. Devlet kamuoyu önünde PKK için savaşı göze alır görünürken perde arkasından 1 Eylül 1998’de ilan edilen ateşkes sürecinin devamında Öcalan’la görüşmeyi sürdürüyordu.
Suriye’den bizzat Öcalan’ın kendisi çıkmak istemişti. Bu isteğini devlete kendisiyle görüşen arabulucuyla Hollanda’da yaptığı bir telefon görüşmesinde iletmişti.
Öcalan kayıt altına alınan o görüşmede “Benim barışı hayata geçirebilmem için Ortadoğu’dan çıkmam gerekiyor.. Benim Suriye’de rahat edebilmem, ateşkesi kalıcı hale getirebilmem mümkün değil. Hafız Esad yönetiminin üzerinde askerî diplomasinin uygulanması gerekiyor. Uygulanmazsa ateşkesi kalıcı hale getirmemem çok zor olur” demiş, Öcalan’ı Ortadoğu’dan kurtarıp, Avrupa’ya yerleştirerek PKK’yı siyasallaştırmak isteyen devlet de Öcalan’ı Suriye’den çıkarmak için Esad yönetimine baskı yapmaya başlamıştı. Aslında tüm bu açıklamalar bir oyundu. Öcalan’ın Suriye’den çıkma talebi o dönem arabuluculuk yapan Mısır Lideri Mübarek üzerinden Esad’a ulaştırılmış, Esad da Öcalan’ın çıkışına izin vermişti.
19 yıl boyunca Şam’da yaşadığı bilinen Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için 19 yıl sonra 1988’de hem de 15 gün önce PKK ateşkes ilan etmişken devletin birden bire celallenmesinden, savaşı bile göze almasından bugüne kadar şüphelenen olmadı. O dönem Türkiye’nin Suriye’den neden ısrarla Öcalan’ı “barındırmamasını” istediği, neden ısrarla “iadesini istemediğini” soran da olmadı?
Bu kadar az şüphe ve soru olunca gerçek de ortaya çıkmıyor işte..
Yukarıdaki mektup bugün Öcalan-devlet görüşmelerini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak. Bu görüşmelerin bir pazarlıktan ziyade bir ikna süreci olarak işlediği, güven üzerine kurulduğunu gösteriyor. Kullanılan dil galiba bugün de değişmedi.
Barış yapmak bir sanattır, değerini bilenlere...
[email protected]
» FKÖ-İsrail görüşmelerinin Oslo’daki 3. etabı, İsrail askerlerinin intifadaya silahla karşılık verdikleri gündür.
.....
» Ateşkes devletin demokratikleştirilmesi ve bunun sonucu olarak sizin silahlarınızı bırakmanız gibi reel bir durumun ifadesi değilse, değişik bir ifadeyle sizce doğru bulunmuyorsa yarından itibaren ateşkesi bozabilir ve operasyonları gerekçe gösterip, doğru bulduğunuz tavrınızdan vazgeçmenin başka gerekçelerini de ifade edebilirsiniz.
» Son iki yıldır ne yaşanmışsa, ne düşünülmüşse birinci dereceden haberdar edildiniz. Bunun da gerekçesi, bir gün konuşulacak şeylerin olmasıdır. Yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne enden olan 2. Dünya Savaşını çıkaranlar bile bir gün gelip konuşabilmişlerdir.
» Teknik olarak altı düzeyde, siyaseten en üst düzeyde yürütülen bu görüşmeler ikinci bir duruma kadar durdurulmuştur. Bunun sonucu size bağlıdır.
***
Bu mektubun 1998’de Atilla Ateş’in Öcalan’ı barındırmaması için sınırda Suriye’yi tehdit ettiği günden bir gün sonra devletten Öcalan’a gittiğini söylesem kaç kişi buna inanır?
1998 yılında PKK’nın ilan ettiği ve 2004’e kadar süren ateşkes ve Öcalan’ın Suriye’den çıkış hikâyesiyle uzun süredir yakından ilgileniyorum. Bu konuda devletin “kahraman askerlerimiz Apo’yu yakalayıp getirdi” ve PKK’nın “uluslararası komplo” masalları dışında alternatif bir tarih denemesini dört günlük bir yazı dizisi olarak Taraf’a yazmıştım. (Devletten Apo’ya Mektuplar)
O yazı dizisinde, 1998 Eylül Ateşkesi’ni getiren devletten Apo’ya giden “Devletin bütünlüğü ve hükümranlık hakları dışında herşey tartışılabilir” diye biten Ağustos Mektubu ilk kez yayımlanmıştı.
Yukarıdaki mektup ise bu yazı dizisini yazarken varlığından haberdar olduğum ama o zaman bakma şansı bulamadığım araştırmacı Hasan Yıldız’ın Muhatapsız Savaş, Muhatapsız Barış kitabından.
Doz Yayınları arasından çıkan ve ilk baskısını 2001 yılında yapan kitap eleştirel bir Öcalan ve PKK okuması. Ama kitabı asıl tarihî kılan 1998 Ateşkesi, Öcalan’ın Suriye’den çıkış ve yakalanış hikâyesi üzerine PKK arşivleri de kullanılarak yazılmış ilk ve en gerçekçi kitap olması. 2001 yılında onun içinden onlarca manşet çıkabilecek kitabının başına gelenler, yıllar sonra da benim yazı dizisinin başına geldi. İddialar görmezden gelindi...
Ama gerçeğin kötü bir huyu vardır. Gün gelir, ortaya çıkar.
Bu süreçle ilgili son açıklamalar yeniden iyi habercilik yapmaya başlayan Tempo dergisine konuşan PKK liderlerinden Muzaffer Ayata’dan geldi.
Ayata bir süre önce Almanya’da Hasan Cemal’e konuşmuş, 1998 Ateşkesi süresince “arabulucu bendim, o gün konuştuğumuz askerler çok iyi insanlardı” türü açıklamalar yapmıştı. Ruşen Çakır da Cemal’den alıntı yaparak işte “98 ateşkesindeki arabulucu ilk kez konuştu” diye bir yazı yazmıştı.
2000 yılına kadar cezaevinde kalan Ayata, Tempo’ya ise daha farklı bir hikâye anlatmış. Doğrudan kendisiyle görüşülmediğini, dolayısıyla o iyi askerlerle hiç karşılaşmadığını, görüşmelerin bir avukat aracılığıyla yapıldığını söylemiş. Yani hikâye hâlâ benim Taraf’ta yazdığım “Devletten Apo’ya mektuplar” yazı dizisinde anlatıldığı gibi. Tempo’daki röportajda Ayata, Eylül 1998’deki ateşkesi getiren devletin üst düzey yetkililerinin imzasıyla Abdullah Öcalan’a giden Ağustos Mektubu’ndan da bahsetmiş.
Yukarıdaki mektup 16 Eylül 1998 gününe ait. Yani Atilla Ateş’in Hatay sınırından Suriye’yi Öcalan için tehdit ettiği günden bir gün sonrasına.. Devlet kamuoyu önünde PKK için savaşı göze alır görünürken perde arkasından 1 Eylül 1998’de ilan edilen ateşkes sürecinin devamında Öcalan’la görüşmeyi sürdürüyordu.
Suriye’den bizzat Öcalan’ın kendisi çıkmak istemişti. Bu isteğini devlete kendisiyle görüşen arabulucuyla Hollanda’da yaptığı bir telefon görüşmesinde iletmişti.
Öcalan kayıt altına alınan o görüşmede “Benim barışı hayata geçirebilmem için Ortadoğu’dan çıkmam gerekiyor.. Benim Suriye’de rahat edebilmem, ateşkesi kalıcı hale getirebilmem mümkün değil. Hafız Esad yönetiminin üzerinde askerî diplomasinin uygulanması gerekiyor. Uygulanmazsa ateşkesi kalıcı hale getirmemem çok zor olur” demiş, Öcalan’ı Ortadoğu’dan kurtarıp, Avrupa’ya yerleştirerek PKK’yı siyasallaştırmak isteyen devlet de Öcalan’ı Suriye’den çıkarmak için Esad yönetimine baskı yapmaya başlamıştı. Aslında tüm bu açıklamalar bir oyundu. Öcalan’ın Suriye’den çıkma talebi o dönem arabuluculuk yapan Mısır Lideri Mübarek üzerinden Esad’a ulaştırılmış, Esad da Öcalan’ın çıkışına izin vermişti.
19 yıl boyunca Şam’da yaşadığı bilinen Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için 19 yıl sonra 1988’de hem de 15 gün önce PKK ateşkes ilan etmişken devletin birden bire celallenmesinden, savaşı bile göze almasından bugüne kadar şüphelenen olmadı. O dönem Türkiye’nin Suriye’den neden ısrarla Öcalan’ı “barındırmamasını” istediği, neden ısrarla “iadesini istemediğini” soran da olmadı?
Bu kadar az şüphe ve soru olunca gerçek de ortaya çıkmıyor işte..
Yukarıdaki mektup bugün Öcalan-devlet görüşmelerini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak. Bu görüşmelerin bir pazarlıktan ziyade bir ikna süreci olarak işlediği, güven üzerine kurulduğunu gösteriyor. Kullanılan dil galiba bugün de değişmedi.
Barış yapmak bir sanattır, değerini bilenlere...
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025