Yıldıray OĞUR
Devlet ve Öcalan bu dilde konuşuyor
7.01.2011
2933
» Vietnam-ABD görüşmelerinin imzaya açıldığı gün, B2 bombardıman uçaklarının Vietnam’a en fazla bomba yağdırdığı gündür.
» FKÖ-İsrail görüşmelerinin Oslo’daki 3. etabı, İsrail askerlerinin intifadaya silahla karşılık verdikleri gündür.
.....
» Ateşkes devletin demokratikleştirilmesi ve bunun sonucu olarak sizin silahlarınızı bırakmanız gibi reel bir durumun ifadesi değilse, değişik bir ifadeyle sizce doğru bulunmuyorsa yarından itibaren ateşkesi bozabilir ve operasyonları gerekçe gösterip, doğru bulduğunuz tavrınızdan vazgeçmenin başka gerekçelerini de ifade edebilirsiniz.
» Son iki yıldır ne yaşanmışsa, ne düşünülmüşse birinci dereceden haberdar edildiniz. Bunun da gerekçesi, bir gün konuşulacak şeylerin olmasıdır. Yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne enden olan 2. Dünya Savaşını çıkaranlar bile bir gün gelip konuşabilmişlerdir.
» Teknik olarak altı düzeyde, siyaseten en üst düzeyde yürütülen bu görüşmeler ikinci bir duruma kadar durdurulmuştur. Bunun sonucu size bağlıdır.
***
Bu mektubun 1998’de Atilla Ateş’in Öcalan’ı barındırmaması için sınırda Suriye’yi tehdit ettiği günden bir gün sonra devletten Öcalan’a gittiğini söylesem kaç kişi buna inanır?
1998 yılında PKK’nın ilan ettiği ve 2004’e kadar süren ateşkes ve Öcalan’ın Suriye’den çıkış hikâyesiyle uzun süredir yakından ilgileniyorum. Bu konuda devletin “kahraman askerlerimiz Apo’yu yakalayıp getirdi” ve PKK’nın “uluslararası komplo” masalları dışında alternatif bir tarih denemesini dört günlük bir yazı dizisi olarak Taraf’a yazmıştım. (Devletten Apo’ya Mektuplar)
O yazı dizisinde, 1998 Eylül Ateşkesi’ni getiren devletten Apo’ya giden “Devletin bütünlüğü ve hükümranlık hakları dışında herşey tartışılabilir” diye biten Ağustos Mektubu ilk kez yayımlanmıştı.
Yukarıdaki mektup ise bu yazı dizisini yazarken varlığından haberdar olduğum ama o zaman bakma şansı bulamadığım araştırmacı Hasan Yıldız’ın Muhatapsız Savaş, Muhatapsız Barış kitabından.
Doz Yayınları arasından çıkan ve ilk baskısını 2001 yılında yapan kitap eleştirel bir Öcalan ve PKK okuması. Ama kitabı asıl tarihî kılan 1998 Ateşkesi, Öcalan’ın Suriye’den çıkış ve yakalanış hikâyesi üzerine PKK arşivleri de kullanılarak yazılmış ilk ve en gerçekçi kitap olması. 2001 yılında onun içinden onlarca manşet çıkabilecek kitabının başına gelenler, yıllar sonra da benim yazı dizisinin başına geldi. İddialar görmezden gelindi...
Ama gerçeğin kötü bir huyu vardır. Gün gelir, ortaya çıkar.
Bu süreçle ilgili son açıklamalar yeniden iyi habercilik yapmaya başlayan Tempo dergisine konuşan PKK liderlerinden Muzaffer Ayata’dan geldi.
Ayata bir süre önce Almanya’da Hasan Cemal’e konuşmuş, 1998 Ateşkesi süresince “arabulucu bendim, o gün konuştuğumuz askerler çok iyi insanlardı” türü açıklamalar yapmıştı. Ruşen Çakır da Cemal’den alıntı yaparak işte “98 ateşkesindeki arabulucu ilk kez konuştu” diye bir yazı yazmıştı.
2000 yılına kadar cezaevinde kalan Ayata, Tempo’ya ise daha farklı bir hikâye anlatmış. Doğrudan kendisiyle görüşülmediğini, dolayısıyla o iyi askerlerle hiç karşılaşmadığını, görüşmelerin bir avukat aracılığıyla yapıldığını söylemiş. Yani hikâye hâlâ benim Taraf’ta yazdığım “Devletten Apo’ya mektuplar” yazı dizisinde anlatıldığı gibi. Tempo’daki röportajda Ayata, Eylül 1998’deki ateşkesi getiren devletin üst düzey yetkililerinin imzasıyla Abdullah Öcalan’a giden Ağustos Mektubu’ndan da bahsetmiş.
Yukarıdaki mektup 16 Eylül 1998 gününe ait. Yani Atilla Ateş’in Hatay sınırından Suriye’yi Öcalan için tehdit ettiği günden bir gün sonrasına.. Devlet kamuoyu önünde PKK için savaşı göze alır görünürken perde arkasından 1 Eylül 1998’de ilan edilen ateşkes sürecinin devamında Öcalan’la görüşmeyi sürdürüyordu.
Suriye’den bizzat Öcalan’ın kendisi çıkmak istemişti. Bu isteğini devlete kendisiyle görüşen arabulucuyla Hollanda’da yaptığı bir telefon görüşmesinde iletmişti.
Öcalan kayıt altına alınan o görüşmede “Benim barışı hayata geçirebilmem için Ortadoğu’dan çıkmam gerekiyor.. Benim Suriye’de rahat edebilmem, ateşkesi kalıcı hale getirebilmem mümkün değil. Hafız Esad yönetiminin üzerinde askerî diplomasinin uygulanması gerekiyor. Uygulanmazsa ateşkesi kalıcı hale getirmemem çok zor olur” demiş, Öcalan’ı Ortadoğu’dan kurtarıp, Avrupa’ya yerleştirerek PKK’yı siyasallaştırmak isteyen devlet de Öcalan’ı Suriye’den çıkarmak için Esad yönetimine baskı yapmaya başlamıştı. Aslında tüm bu açıklamalar bir oyundu. Öcalan’ın Suriye’den çıkma talebi o dönem arabuluculuk yapan Mısır Lideri Mübarek üzerinden Esad’a ulaştırılmış, Esad da Öcalan’ın çıkışına izin vermişti.
19 yıl boyunca Şam’da yaşadığı bilinen Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için 19 yıl sonra 1988’de hem de 15 gün önce PKK ateşkes ilan etmişken devletin birden bire celallenmesinden, savaşı bile göze almasından bugüne kadar şüphelenen olmadı. O dönem Türkiye’nin Suriye’den neden ısrarla Öcalan’ı “barındırmamasını” istediği, neden ısrarla “iadesini istemediğini” soran da olmadı?
Bu kadar az şüphe ve soru olunca gerçek de ortaya çıkmıyor işte..
Yukarıdaki mektup bugün Öcalan-devlet görüşmelerini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak. Bu görüşmelerin bir pazarlıktan ziyade bir ikna süreci olarak işlediği, güven üzerine kurulduğunu gösteriyor. Kullanılan dil galiba bugün de değişmedi.
Barış yapmak bir sanattır, değerini bilenlere...
[email protected]
» FKÖ-İsrail görüşmelerinin Oslo’daki 3. etabı, İsrail askerlerinin intifadaya silahla karşılık verdikleri gündür.
.....
» Ateşkes devletin demokratikleştirilmesi ve bunun sonucu olarak sizin silahlarınızı bırakmanız gibi reel bir durumun ifadesi değilse, değişik bir ifadeyle sizce doğru bulunmuyorsa yarından itibaren ateşkesi bozabilir ve operasyonları gerekçe gösterip, doğru bulduğunuz tavrınızdan vazgeçmenin başka gerekçelerini de ifade edebilirsiniz.
» Son iki yıldır ne yaşanmışsa, ne düşünülmüşse birinci dereceden haberdar edildiniz. Bunun da gerekçesi, bir gün konuşulacak şeylerin olmasıdır. Yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne enden olan 2. Dünya Savaşını çıkaranlar bile bir gün gelip konuşabilmişlerdir.
» Teknik olarak altı düzeyde, siyaseten en üst düzeyde yürütülen bu görüşmeler ikinci bir duruma kadar durdurulmuştur. Bunun sonucu size bağlıdır.
***
Bu mektubun 1998’de Atilla Ateş’in Öcalan’ı barındırmaması için sınırda Suriye’yi tehdit ettiği günden bir gün sonra devletten Öcalan’a gittiğini söylesem kaç kişi buna inanır?
1998 yılında PKK’nın ilan ettiği ve 2004’e kadar süren ateşkes ve Öcalan’ın Suriye’den çıkış hikâyesiyle uzun süredir yakından ilgileniyorum. Bu konuda devletin “kahraman askerlerimiz Apo’yu yakalayıp getirdi” ve PKK’nın “uluslararası komplo” masalları dışında alternatif bir tarih denemesini dört günlük bir yazı dizisi olarak Taraf’a yazmıştım. (Devletten Apo’ya Mektuplar)
O yazı dizisinde, 1998 Eylül Ateşkesi’ni getiren devletten Apo’ya giden “Devletin bütünlüğü ve hükümranlık hakları dışında herşey tartışılabilir” diye biten Ağustos Mektubu ilk kez yayımlanmıştı.
Yukarıdaki mektup ise bu yazı dizisini yazarken varlığından haberdar olduğum ama o zaman bakma şansı bulamadığım araştırmacı Hasan Yıldız’ın Muhatapsız Savaş, Muhatapsız Barış kitabından.
Doz Yayınları arasından çıkan ve ilk baskısını 2001 yılında yapan kitap eleştirel bir Öcalan ve PKK okuması. Ama kitabı asıl tarihî kılan 1998 Ateşkesi, Öcalan’ın Suriye’den çıkış ve yakalanış hikâyesi üzerine PKK arşivleri de kullanılarak yazılmış ilk ve en gerçekçi kitap olması. 2001 yılında onun içinden onlarca manşet çıkabilecek kitabının başına gelenler, yıllar sonra da benim yazı dizisinin başına geldi. İddialar görmezden gelindi...
Ama gerçeğin kötü bir huyu vardır. Gün gelir, ortaya çıkar.
Bu süreçle ilgili son açıklamalar yeniden iyi habercilik yapmaya başlayan Tempo dergisine konuşan PKK liderlerinden Muzaffer Ayata’dan geldi.
Ayata bir süre önce Almanya’da Hasan Cemal’e konuşmuş, 1998 Ateşkesi süresince “arabulucu bendim, o gün konuştuğumuz askerler çok iyi insanlardı” türü açıklamalar yapmıştı. Ruşen Çakır da Cemal’den alıntı yaparak işte “98 ateşkesindeki arabulucu ilk kez konuştu” diye bir yazı yazmıştı.
2000 yılına kadar cezaevinde kalan Ayata, Tempo’ya ise daha farklı bir hikâye anlatmış. Doğrudan kendisiyle görüşülmediğini, dolayısıyla o iyi askerlerle hiç karşılaşmadığını, görüşmelerin bir avukat aracılığıyla yapıldığını söylemiş. Yani hikâye hâlâ benim Taraf’ta yazdığım “Devletten Apo’ya mektuplar” yazı dizisinde anlatıldığı gibi. Tempo’daki röportajda Ayata, Eylül 1998’deki ateşkesi getiren devletin üst düzey yetkililerinin imzasıyla Abdullah Öcalan’a giden Ağustos Mektubu’ndan da bahsetmiş.
Yukarıdaki mektup 16 Eylül 1998 gününe ait. Yani Atilla Ateş’in Hatay sınırından Suriye’yi Öcalan için tehdit ettiği günden bir gün sonrasına.. Devlet kamuoyu önünde PKK için savaşı göze alır görünürken perde arkasından 1 Eylül 1998’de ilan edilen ateşkes sürecinin devamında Öcalan’la görüşmeyi sürdürüyordu.
Suriye’den bizzat Öcalan’ın kendisi çıkmak istemişti. Bu isteğini devlete kendisiyle görüşen arabulucuyla Hollanda’da yaptığı bir telefon görüşmesinde iletmişti.
Öcalan kayıt altına alınan o görüşmede “Benim barışı hayata geçirebilmem için Ortadoğu’dan çıkmam gerekiyor.. Benim Suriye’de rahat edebilmem, ateşkesi kalıcı hale getirebilmem mümkün değil. Hafız Esad yönetiminin üzerinde askerî diplomasinin uygulanması gerekiyor. Uygulanmazsa ateşkesi kalıcı hale getirmemem çok zor olur” demiş, Öcalan’ı Ortadoğu’dan kurtarıp, Avrupa’ya yerleştirerek PKK’yı siyasallaştırmak isteyen devlet de Öcalan’ı Suriye’den çıkarmak için Esad yönetimine baskı yapmaya başlamıştı. Aslında tüm bu açıklamalar bir oyundu. Öcalan’ın Suriye’den çıkma talebi o dönem arabuluculuk yapan Mısır Lideri Mübarek üzerinden Esad’a ulaştırılmış, Esad da Öcalan’ın çıkışına izin vermişti.
19 yıl boyunca Şam’da yaşadığı bilinen Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için 19 yıl sonra 1988’de hem de 15 gün önce PKK ateşkes ilan etmişken devletin birden bire celallenmesinden, savaşı bile göze almasından bugüne kadar şüphelenen olmadı. O dönem Türkiye’nin Suriye’den neden ısrarla Öcalan’ı “barındırmamasını” istediği, neden ısrarla “iadesini istemediğini” soran da olmadı?
Bu kadar az şüphe ve soru olunca gerçek de ortaya çıkmıyor işte..
Yukarıdaki mektup bugün Öcalan-devlet görüşmelerini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak. Bu görüşmelerin bir pazarlıktan ziyade bir ikna süreci olarak işlediği, güven üzerine kurulduğunu gösteriyor. Kullanılan dil galiba bugün de değişmedi.
Barış yapmak bir sanattır, değerini bilenlere...
[email protected]
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025