Yıldıray OĞUR
Netflix’in bol ödüllü dizisi Crown’ın ikinci sezonunda İngiliz Kraliyet ailesinin bu yüzyılda karşılaştığı en güçlü meydan okumalardan birinin hikayesi de anlatılıyor.
1957 yılında 33 yaşındaki genç bir gazetecinin yüzyıllarca dokunulmaz, ulaşılmaz, eleştirilemez, kilisenin başı sıfatıyla da kutsal olan Kraliçe’nin itibarını ve otoritesini sarstığının hikayesi bu.
Eski siyasetçi ve aileden soylu gazeteci Lord Altrincham, çıkardığı National and English Rewiew dergisinde 1957 yılında yayınladığı “Monarşi’nin Bugünü” adlı makalesinde Kraliçe için eski kafalı, sıkıcı, boğuk bir sesle konuşan, yazılı metinler dışında konuşamayan cahil biri demiş, monarşilerin devrilip, cumhuriyetlerin ilan edildiği bir zamanda bu durumun İngiliz Kraliyet ailesinin de otoritesini sarstığını söylemişti.
Tabii büyük tepkiler aldı. Gazetelerde yerden yer vuruldu. Avustralya Başbakanı, Anglikan Kilisesi’nin Başpiskopos’un aralarında olduğu isimlerce sert ifadelerle kınandı. Her gittiği yerde protesto edildi, hakkında soruşturma açıldı ve bir televizyon yayınının çıkışında milliyetçi bir yaşlı gazi gelip suratına bir yumruk attı.
Ama çıktığı popüler bir televizyon yayınında bu eleştirilerini ikna edici argümanlarla bir kere daha anlatınca bir anda hava değişti.
Bu kez gazeteler bu eleştirilerin haklı tarafları olduğunu yazmaya başladılar.
Bu sırada Lord Altrincham hiç beklemediği bir yerden, Saray’dan bir davet aldı. Resmi hikayeye göre görüştüğü kişi Kraliçe’nin özel sekreteriydi, diziye göre ise sekreterin odasında bizzat Kraliçe ile görüşmüştü. Eleştirilerini ve önerilerini ilk elden sundu.
Kısa bir süre sonra Kraliçe, Noel mesajını çocuklarının fotoğraf çerçeveleri önünde televizyondan verdi, o güne kadar saraya davet edilmemiş sıradan insanları saraya çağırıp onlarla tanışıp, çay içti, Saray’ın katı kuralları gevşedi, Kraliçe’nin yüzü gülmeye başladı.
Birkaç yıl sonra Buckingham Sarayı, artık lord sıfatını da terk eden, yeni adıyla gazeteci John Grigg’e monarşiye katkıları için resmen teşekkür ederken, “20. yüzyılda kimse onun kadar Monarşi’yi değiştirmemiştir” diyerek hakkını da teslim etti.
Ama bundan 70 yıl önce üzerinde güneş batmayan İngiliz Kraliçe’sinin bile gazetecilerin eleştirel haberleri karşısında gösterebildiği olgunluğu ve basireti, 2018 yılında Kocaeli’deki idareciler gösteremediler.
Astakoshaber adlı yerel haber sitesinin genel yayın yönetmenliğini yapan İzmitli gazeteci Ergün Demir, “Çocuğuna pantolon almakta zorlanan ve intihar eden baba ” haberi yüzünden önceki gün Jandarma tarafından gözaltına alındı. O bırakıldıktan sonra bu kez de mahallenin muhtarı gözaltına alındı. Ardından da soruşturmaya gizlilik kararı kondu.
Büyük bir trajediden doğan bu çıldırma hali, İzmit’te yaşayan gazeteci Ergün Demir’in aldığı bir ihbar üzerine intiharın yaşandığı Yukarı Hereke’ye gitmesiyle başlamıştı.
Acılı eşi evinde ziyaret eden Demir’e, intihar eden İ.D.’nin eşi, eşiyle geçirdikleri son akşamı ve eşini intihara sürükleyen olayları anlattı, gazeteci Demir de bu sohbeti kayda aldı.
http://www.astakoshaber.com/haber/asayis/iste-ismail-devrim-haberinin-belgesi/15976.html
Eşinin anlatımına göre aslen Balıkesirli olan İ.D. Dilovası’nda bir şirkette tornacı olarak çalışmaktaydı. İki çocukları olan aile, son zamanlarda aldıkları evin taksitlerini ödemekte zorlanıyordu. Bayramda bir motosiklet kazası geçirmiş olan baba İ.D.’nin omuzu ezilmiş, sargıya alınmıştı.
İşyerinden izinli olarak evdeydi. Ama baba İ.D. bu kaza yüzünden bir daha omuzunun iyileşemeyeceği, çalışıp çocuklarına bakamayacağı endişesine kapılmıştı. Yine eşinin anlatımına göre intihardan önceki gün Lise-1’e başlayan küçük oğulları, pantolonunun rengi okulun formasındaki gibi siyah olmadığı için yok sayıldığını söyleyerek eve gelmişti. Annenin anlatımına göre okul açılırken formanın üstünü almışlar, pantolonu sonra almak üzere bırakmışlardı.
Baba İ.D. bu duruma çok üzülmüş, oğlunu alıp Hereke’ye pantolon almaya götürmüştü. Döndükten sonra da eşine “çocuğuna bir pantolon dahi alamamaktan” şikayet etmiş, eşinin teskin etmeye çalışmasına rağmen, evdekileri erkeden yatırmıştı. Sabah da aile acı tabloyla karşılaşmıştı.
Ergün Demir’in sitesinde çıkan haber tamamen bu anlatım üzerine kuruluydu. Ardından Kocaeli’deki diğer yerel internet siteleri aynı haberi yaptılar. Haber akşam sosyal medyadan bütün Türkiye’ye yayıldı. Siyasi tartışmalara konu oldu. Bu sırada gerçek eğilip büküldü, egzajere edildi.
Normal olarak böyle bir trajedi karşısında, acılı bir eşin kendi sesinden anlatımları ortadayken bir devlete yakışan, taziye için eve gitmek, acıyı paylaşmak, okulda böyle bir uygulama varsa bununla ilgili inceleme yapılacağını söylemekten ibaret olabilirdi.
Ama bunun yerine devlet durumdan vazife çıkarıp ard arda açıklamalar yaparak acılı anneyi yalanlamayı tercih etti.
Neredeyse siyasi büro soğukluğunda, başsağlığı dileği bile içermeyen üç cümlelik bir açıklama yayınlayan Valilik “intihar sebebi çocuklarına kıyafet alamadığı ve bu sebeple okula alınmadıkları şeklinde yayınlanmıştır. Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı olay sebebinin psikolojik nedenlere dayandığı anlaşılmıştır” bile dedi.
Bir intiharın sebebini tespit edip, açıklamak valiliğin görevi ve işi olmadığı gibi, sanki bütün intiharların arkasında psikolojik nedenler yokmuş gibi açıklamada “psikolojik nedenlerle dayanıyor” demek de hayatını kaybetmiş bir insanın anısına saygısızlık ve ailesini ve çocuklarını düşünmeyen bir nezaketsizlik örneği.
Ama valiliğin derdinin nezaket değil, siyaset olduğunu açıklamanın son cümlesi anlatıyor: “Haberlerin kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, olumsuz algı oluşturmaya sebep olduğu anlaşılmaktadır.”
Bir haberle ilgili insanların yorumları ve haberin yarattığı algının olumlu ya da olumsuz olması bir valiliği neden ilgilendirir gibi safça sorular sormaya herhalde gerek yok.
Valiliğin açıklamasından sonra diğer kurumlar da açıklama sırasına girdiler.
Ortada bir şikayet, herhangi bir suçlama, şüphe yokken “Haberlerin gerçeği yansıtmaması sebebiyle bu açıklamayı yapma zaruriyeti (kelime hatası savcılığa ait) hasıl olmuştur” diyerek yazılı açıklama yapan Başsavcılık açıklamasından esas tuhaf olan, “evinin kendisine ait olduğu, bir borcunun olmadığı, Diloavası’nda bir şirkette çalıştığı tespit edilmiştir” diyerek vefat eden babanın maddi duruma hakkında bilgi vermeye çalışılmasıydı. Sanki bir insanın çalışması, evi olması maddi sorunları olmadığının deliliymiş gibi. Ayrıca bir savcılıktan özel hayata, soruşturmanın gizliliğine saygı duymasını da bekliyorsunuz. Ama “Haberlerde belirtildiği gibi oğlunun okul pantolonunu alamaması söz konusu değildir” tespitini yapıp açıklama yapma ihtiyacı hisseden bir savcılık için büyük beklentiler olabilir bunlar.
Bu arada okul yönetimi pantolon yüzünden öğrencinin geri çevrilmediğini açıklarken, durumdan vazife çıkaran İ.D.’nin çalıştığı şirket de “yerli ve milli” kelimelerini kullandığı bir açıklama yaparak çalışanlarının işsiz olmadığını açıklama ihtiyacı hissetti. İşsiz olmamak, maddi zorluk çekmemek demekmiş gibi...
Bu arada sosyal medyada, sanki bir insan çıkmış gibi savunmaya geçenler, İ.D.’nin oğlunun polise verdiği ifadede pantolondan bahsetmemesinden hareketle annesini yalanlamaya çalıştılar. Çektirdiği fotoğraflarda lisanslı forma giymesinden, maça gitmesine kadar utanç verici gerekçelerle maddi durumunun iyi olduğunu ispata çalıştılar.
Ama olayla ilgili en serinkanlı açıklamayı okul hakkında soruşturma açtıklarını söyleyen Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürü yaptı. Onun açıklaması, diğer devlet ricalinin telaşlı yalanlamalarından farklıydı:
“Okulda yapılan ön araştırmada olay öncesi okul idaresi kıyafetlerle gelinmesini istemiş ancak iddia edildiği gibi çocuğun derse alınmaması gibi bir olay yaşanmamış. Okula normal kıyafetlerle alınmış ve daha sonra evine gitmiştir anladığımız kadarıyla çocuğun kıyafetle ilgili sorununu evde anlatması ve ailenin de herhangi bir yardım talebinde bulunmaması sonrası baba yaşadığı durum neticesinde üzücü olayı gerçekleştirmiştir.”
Hiçbir şey bir intiharın gerekçesi olamaz. İntihar mantıklı bir karar değildir, sorunlu ve sağlıksız bir kararın sonucudur. “İntihar etmek zorunda kaldı”ya çıkan her yorum da sorunludur, yanlış bir akıl yürütmesidir.
Ama bir insanın hem çalışıyor hem de maddi zorluklar çekiyor olması, geçirdiği kaza yüzünden çalışamama endişesine kapılması, üstüne evlatlarıyla ilgili madi bir eksikliği kafasına takmasının nesi şüpheli? Hele de ekonomik sorunlar yaşarken...
Dünyanın her yerinde insanlar maddi zorluklar çeker, bazıları bunu kaldıramaz. İşçiler durumlarından şikayet eder, grev yapar, eylem yapar. Gazeteciler bunları haberleştirir, muhalefet bu şikayetleri iktidara karşı eleştiri olarak kullanır. Bazen abartır, acımasız olur. İktidarlar bu şikayetleri soğukkanlılıkla dinleme yeridir. İktidar olmak, devlet olmak bunları göğüslemeyi ve sorunları çözmeyi gerektirir.
Ama her türlü eleştiriyi sanki iktidara son verecek, devleti ortadan kaldıracak bir isyanın fitili, planlı bir provokasyon, algı operasyonu olarak görmek, sanki 80 milyonun yaşadığı bir ülkede hiçbir sorun olmuyormuş gibi bütün eleştiriler, şikayetler karşısında ilk refleksin karşı suçlama ve inkar olması, her sorunun üzerine polisi, jandarmayı savcılığı göndermek bir devletin kırılganlığının ve psikolojik sorunları olduğunun işaretidir.
O yüzden devletin bir an önce kendini toparlaması, toplumsal hareketler ve her türlü eleştiri karşısında beka kaygısına kapılmadan soğukkanlığını korumayı, her olaya inkar ve karşı suçlamayla değil, anlama ve empati kurma, sorun çözme duygusuyla yaklaşmayı öğrenmesi gerekir. Bir devleti devlet yapan, güçlü gösteren de bu soğukkanlılık ve kuşatıcılıktır.
Bir devletin psikolojik sorunlarını çözmemesi bir toplumu intihara sürükler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025