Yıldıray OĞUR
Adana merkezli ismini çok az insanın duyduğu küçük bir dini cemaatin lideriydi Alparslan Kuytul.
Çukurova Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği’nden mezun olmuş, kurduğu kitapevi etrafında sohbetlere başlamış, 1992’de El Ezher’e gidip İslami ilimler okumuş dönüşünde de 1994’de Furkan Vakfı’nı kurmuştu.
Daha sonra üyelik ve propagandadan hapis yaratacağı FETÖ örgütünü, henüz muteber bir cemaatken 1998 yılından itibaren sert bir biçimde eleştirdiği video arşivine bakılırsa en başından itibaren sadece vaz’u nasihat eden klasik bir hoca da değildi Kuytul.
https://www.youtube.com/watch?time_continue=18&v=T9SOFz96A9A
Sohbetlerinde güncel siyasi ve toplumsal meselelere de sert ve polemikçi bir üslupla girmekten çekinmemişti.
Ama bu siyasi konuşmaları da çok dar bir çevre dışında çok fazla dikkat çekmemişti.
Örneğin 2014 yılının haziran ayında Akit Gazetesi’ne verdiği ve sürmanşetten duyurulan röportajında o günkü adıyla ‘cemaat’e yönelik eleştirilerini bugün pek hatırlayan yok:
“Öncelikle 17 Aralık bir projedir. 17 Aralık projesinde, AK Parti Hükümeti’ni devirmek vardı. Burada belli bir güç AK Parti Hükümeti’nin devrilmesine karar verdi. Proje doğrultusunda Gülen grubunun, şimdiye kadar hükümetle iyi anlaşmaya çalışması vardı. Hükümete istediklerini yaptıracaklarını düşündüler ama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı şeylere “hayır” demesi gerektiğinin farkına vardı. İşte bundan sonra ipler kopmaya başladı. “One minute” ve Mavi Marmara olayları ile iplerin kopmaya başladığını düşünüyorum. Şimdi burada başka bir proje de söz konusudur. Gülen grubunun, İslam’ı ılımlı hale getirmesi bir projeydi. Bazıları camianın hata ettiğini ve rotasının değiştiğini söylüyor ama ben buna katılmıyorum. Camianın rotası 30 yıldır aynıydı. Bu grup; ılımlı bir İslam anlayışını, yani Amerika’nın istediği tarzda içi boşaltılmış bir İslam anlayışını hedefliyor.”
Belki de İslamcı çizgideki bir hocadan beklenen iktidarın pozisyonuna paralel sözler söylediği için o günlerde siyasi konuşması pek tuhaf bulunmamıştı.
Kuytul’un adını Türkiye’de pek çok insan 2015’de Rus uçağının düşürülmesi sonrasında sosyal medyada dolaşan videosu sayesinde duydu.
Kısa videoda Kuytul, değiştirilen angajman kurallarını ve hükümetin Suriye politikasını eleştirip, konuşmanın bir yerinde de “Haydi vursana Rusya’nın uçağını” diyordu.
Rus uçağının vurulduğu günlerde dolaşıma giren video o günler de çok eleştirildi ve mizah malzemesi yapıldı ama aslında videonun tamamında Kuytul, Rusya ile Suriye’de karşı karşıya gelmenin risklerini anlatıp, hükümeti kendince uyarıyordu. Zaten bir sene sonra iktidar çevreleri de Rus uçağının düşürülmesi hakkında Kuytul’la benzer bir çizgiye geldiler.
Ama hükümetin politikalarını eleştiren muhalif konuşmalar yapan bir hoca olarak Kuytul’un adı bir kenara yazılmış oldu.
Özellikle sosyal medyada etkili, siyasi propaganda amaçlı siteler için onun konuşmaları bulunmaz bir ‘çakma’ kaynağına dönüşmüştü.
Ama bu yapılırken konuşmalar içinden en çarpıcı cümleler seçilip, gerçek anlamından koparılacak hale getiriliyordu.
En çok tepki çekeni, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından dolaşıma sokulan, darbe haberinin geldiği ilk anlarda yaptığı bir konuşma oldu.
Sosyal medyada dolaşan videoya göre şöyle demişti:
“Ders esnasında -siz internetten takip etmişsinizdir- saat 22.00 civarında Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koymuş ve şu anda darbe yapılmış vaziyette. Bu darbenin İslami faaliyetlere darbe olmamasını ve İslami faaliyetlerin bundan olumlu yönde etkilenmesini, Müslümanların hayrına olmasını vesile kılsın.”
Bu versiyona göre açık bir darbe övgüsüydü bu. Zaten günlerce dolaşımda kalıp, haber oldu, küfürler, hakaretler birbirini izledi.
Adanalı muhalif bir hocanın konuşmasının kırpılmamış orijinaline bakmaya ise yine kimse gerek görmemişti. Aslında tam olarak şöyle demişti:
“Ders esnasında -siz internetten takip etmişsinizdir- saat 22.00 civarında Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koymuş ve şu anda darbe yapılmış vaziyette. Bakın ne günlere geldik? Tekrar darbe günlerine geldik. Şu anda Cumhurbaşkanı, Başbakan, Hükümet ne durumdadır bilemiyoruz. Genelkurmay böyle açıklama yaptığına göre demek ki onlar da gözaltındalar. Bundan sonrasında ne olacağı karanlık! TRT’nin yayını kesilmiş ve açıklama yapılacakmış. Şimdi siz bundan sonra seyredin, bu darbe ortamında belki de yüz binlerce insan içeri alınacak. Belki biz de onlardan biri olacağız. Bundan sonrasında ne olacağı karanlık! Allah milletimizin başına kaldıramayacağı sorunlar çıkarmasın, böyle sorunlarla karşılaştırmasın. Bu darbenin İslami faaliyetlere darbe olmamasını ve İslami faaliyetlerin bundan olumlu yönde etkilenmesini, Müslümanların hayrına olmasını vesile kılsın. Biz her ne kadar bu hükümeti baştan beri tenkit ettiysek de darbe ile devrilmiş olmalarından memnun olmayız. Bu darbenin nereye gideceği belli olmaz. Allah suçsuz olanları korusun, suçsuz olanların başına musibetleri getirmesin. Bakalım bundan sonra ne olacak? Şunu bilin; Allah Müslümanların, İslami hareketin yardımcısıdır. Belki bazı zor günler geçirebiliriz, ama sonra tekrar güneş doğacak, tekrar çok daha güçlü bir şekilde İslami hareket yoluna devam edecek. Herkes her şeye hazır olmalı. Ama sonunda tekrar güneş doğacak. Buna emin olun. Hakkınızı helal edin. Selamun aleyküm.”
Ardından darbeyi kınayan konuşmalar yapmış olmasına rağmen hafızalarda bu kesilmiş videoyla kaldı.
Vakfına operasyon yapılıp, tutuklanmasına neden olan ise Afrin’e yönelik Zeytindalı Operasyonu sırasında yaptığı bir başka konuşma oldu.
Konuşmadan yine bir bölüm kırpılarak sosyal medyada dolaşıma sokulmuştu. O kırpılmış videoda “Girmesi var ve bir de çıkması var, girersin ama çıkamazsın” diyordu.
Hem gazeteler ve internet siteler hem de bu konuşmayı baz alarak hakkında tutuklama kararı veren hakime göre burada hükümeti tehdit ediyordu ve bu terör propagandasıydı.
Halbuki o konuşmanın tamamı da şöyleydi:
“Belki de Türkiye’yi tuzağa çekiyorlar. Amerika, Türkiye’nin ne yapacağını tahmin etmeden mi bunu yaptı? Herkesin gözünün içine soka soka, tırlar kameraların önünde gidiyorlar. Görmüşsünüzdür haberlerde. Üzerinde zırhlı araçlar, uçak savarlar… Göstere göstere… Bu Türkiye’yi tahrik etmektir. ... Bir kere Amerika kesinlikle istihbarat yardımı yapacaktır PYD’ye. Bu çok önemlidir. Savaşta en büyük öneme sahip olan noktalardan birisi bu: istihbarat. Amerika İnsansız Hava Araçlarıyla başka yollarla her türlü istihbaratı verecektir. Türkiye’yi orda bataklığa sokmak için. Girmesi var, bir de çıkması var. Girersin ama çıkamazsın. Amerika, Irak’a girdi, çıkamadı yıllarca, Afganistan’a girdi, çıkamadı. Rusya, Afganistan’a girdi, çıkamadı. Girmek kolay, çıkmak zordur. Bunu bütün askeri uzmanlar da bilir, bütün siyaset ehli insanlar da bil…Amerika, onlara (PYD) şimdi 4900 tır silah verdiyse orda kaç bin askerimizi kaybederiz bilmiyorum. Allah göstermesin. Yani bu iş bir tuzak olabilir. Amerika sanki göz göre göre Türkiye’yi orada bataklığa çekiyor gibi.”
Bu videoların dolaşıma sokulmasından kısa bir süre sonra bütün vakıf binalarına sabaha karşı ağır silahlı jandarmalar eşliğinde operasyon yapıldı. Kuytul ve vakfın yöneticileri gözaltına alındılar, vakıf ve öğrenci evlerine kilit vuruldu.
Hakkında aynı anda PKK, FETÖ, IŞID ve EL KAİDE üyeliği ve propagandası suçlaması yapıldı. Gazetelerde binalarında gizli geçitler bulunduğu, para kasalarından 340 bin tl çıktığı, IŞİD ve El Kaide bağlantılarının tespit edildiği, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’la bağlantıları olduğu gibi haberler yapıldı.
Hakkında yine kesilip biçilmiş videoların baz alındığı Cumhurbaşkanı’na “kalemi kırıldığı” dediği, Başbakan’a hakaret ettiği gerekçesiyle davalar açıldı. Ali Bulaç’a geçmiş olsun mesajı, Demirtaş etkili konuşuyor” demesinden terör örgütü propagandası çıkarıldı. Üzerine bir de vakıf paralarında dolandırıcılık, kurban paralarını sucuk yapıp satmak gibi suçlamalar eklendi.
Halbuki tutuklayan hakimin yazdığı hukuk tarihine geçecek ‘gerekçe’ esas meselenin siyasi olduğunu söylüyordu:
“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin muasır medeniyetler ile teknoloji ve ekonomide yarışır hale gelmesi ve toplumsal hoşgörü ve saygı seviyesindeki toplumsal gelişmişlik düzeyinin her geçen gün artması, tesettür yasağının kaldırılması, dini hassasiyetlerinden dolayı giyim ve kuşamı, rengi, cinsiyeti, sakalı, görüşü, mezhebi ve benzeri ayrımlar nedeniyle milletin ve millet vekillerinin kınanmaya dahi uğramadığı günümüzde siyasete yön vermek amacıyla siyasi parti kurarak çeşitli yasal prosedürler ile kayıt alınmak yerine kayıt altına alınmaktan kaçınarak sosyal medya aracılığıyla halkın teveccühüne yön vermeye çalışmanın hayatın olağan akışı ile bağdaşır nitelikte olmadığı, saklanan amaçları aşikar ettiği, menfaat temini amacıyla hareket edildiğini ortaya koyduğu, şüpheli Alparslan Kuytul’un dini hissiyatları ve duyguları kullanmak suretiyle insanların teveccühünü kazanarak kendisine menfaat temin ettiği, bu yolla nüfusunu artırma çabasına girdiği...şüpheli Alparslan Kuytul’un tüm bu amaçlarla eleştirilemez ve sorgulanamaz bir şahsiyet olarak ortaya kendisini koyduğu, böylelikle bir kısım şüphelilerde dahil olmak üzere bir çok kişiyi dolandırdığı..”
Bolu F Tipi’ne konan Kuytul’a hapishanede önce FETÖcü mahkum muamelesi yapıldı, uzun süre tecritte tutuldu. Hakkındaki dört terör örgütü üyeliği iddiası ise önce ikiye düşürüldü, sonra suçlama yine kağıt üstünde üyelikten propagandaya dönüştürüldü.
Bu arada davalardan da beraat kararları gelmeye başladı.
Konuşmalarının tam dökümleri mahkemelerde okununca “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlamasından, Başbakan’a hakaret davasından ve Cumhurbaşkanı’na “kalemin kırıldığı” dediği iddia edilen konuşmayla ilgili davadan beraat etti.
Önce “Terör ve terör örgütü propagandası”ndan yargılandığı davadan tahliye kararı çıktı. Son yargılandığı dava olan “suç örgütü kurmak ve nitelikli dolandırıcılık” davasından da tahliye kararı çıkınca bir yıl sonra geçen hafta hapisten çıktı.
Tabii bu kararlar durup dururken gelmedi. İlk bakışta İstanbul’da gazetecileri, Ankara’da siyasetçileri tanımayan Adana merkezli içine kapanık küçük bir dini cemaatin derdini anlatması zor gözüküyordu. Ama bu operasyon ve tutuklamalar sonucunda cemaat sivil toplum, sivil aktivizmi keşfetti.
Sokaklarda toplanmaları bile valilik kararıyla yasaklanan cemaat mensupları yaratıcı yollar keşfettiler.
Boyunlarına taktıkları “Alparslan Hoca’ya Özgürlük” yazan atkılarla caddelerde yürüyüşlere çıktılar. Balonlarla afiş uçurdular, kırpılmış videoların orijinallerini içeren siteler kurdular, aralarından bu tuhaflıklar üzerine mizah yapan Youtuberlar bile çıktı.
Devletin operasyonları sayesinde bölgesel bir cemaat Türkiye çapında tanındı, gönüllülerinin bağlılıkları arttı, Avrupa şehirlerinde yürüyüşler organize edecek bir sivil toplum aktivizmi kazandılar.
Alparslan Kuytul, tahliyesi için Bolu’ya giden sevenleriyle birlikte memleketi Adana’ya döndüğünde de büyük bir kalabalık tarafından karşılandı.
Evinin önünde toplanan kalabalığa balkonuna çıkıp bir teşekkür konuşması yapmak istedi.
Kuytul’un kendine yönelik operasyonu eleştirdiği konuşmasını polis sirenlerini açarak bastırmaya çalıştı. Gerginlikler yaşandı.
Ve bu sessizliği bozma hatasının sonucu, tahliye kararı üzerinden 24 saat geçmeden savcının itirazını başka bir mahkemenin kabul edip, Alparslan Kuytul hakkında yeniden tutuklama kararı çıkması oldu.
Yetmedi bir de bir yıl sonra döndüğü evi bir kere daha arandı. En başından itibaren herkesle görüşüp davadaki usulsüzlükleri anlatan, hatta hukuki mücadelesiyle ilgilenmeseler de kıyafet tercihiyle laik medyanın bile dikkatini çekmeyi başarmış eşi Semra Kuytul da gözaltına alınıp, serbest bırakıldı.
Adanan merkezli bir cemaatin lideri olan Alparslan Kuytul’un pek kimsenin umurunda olmayan hukuk mücadelesinin özeti böyle.
Bir yıl tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilmesine sebep olan şartlar 24 saat içinde değişmediğine göre galiba bu kez suçu sessizce evinde oturmayıp balkonundan dışarıda kendisini bekleyen sevenlerine teşekkür konuşması yapmak...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025