Yıldıray OĞUR
İbrahim Kiras, dün Karar’da yayınlanan “15 Temmuz’un Sahibi Kim?” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Milletin bütününe mal edilmesi gereken direniş şerefinin şu veya bu kesimin uhdesine hasredilmesi hem gerçeğe, hakka ve adalete uygun değildir hem de milleti birleştirecek bir faktörün milleti ayrıştırma vesilesi yapılması çok tehlikelidir.”
İbrahim, yazısında Karar’ın “Yenikapı Ruhu” manşetini de hatırlatmış.
Aslında 7 Ağustos günü Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin konuşma yaptığı Yenikapı Mitingi’nin öncesinde de Türkiye’deki hava “Yenikapı ruhu”na uygun seyretmişti.
Darbe gecesi AK Parti, CHP ve MHP’li vekiller, engellemeleri aşarak Meclis’e gelip, bombalanan parlamentoda darbeye direnmiş, ertesi gün Meclis özel oturumunda parti liderleri ve sözcüleri bütün sıralardan alkış alan konuşmalarla birlik mesajı vermiş, ardından bütün partiler adı FETÖ’nün Darbe Girişimi’ni Araştırmak olan bir komisyon kurmuştu.
Hatta 20 Temmuz’da ilan edilen olağanüstü hal ve alınan geçici tedbirlere de ilk zamanlar kimse ses çıkarmamıştı.
Yenikapı Mitingi ise darbeye karşı bu demokrasi ittifakının fotoğrafı olmuştu.
Sadece Karar değil, o gün hükümete yakın gazeteler de mitingdeki birlik havasını öven manşetlerle çıkmışlardı.
Örneğin Yeni Şafak’ın manşeti “Bizi Kimse Yenemez”di. Haberde mitinge Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin katılması övülüyor, “her kesimden milyonları bir araya getiren büyük buluşma, bu milletin zor günlerde Çanakkale'deki gibi tek yürek olacağını gözler önüne serdi” deniyordu.
Ama Türkiye’de tarih günlük ihtiyaçlara göre yeniden yazılır. Aynı gazetede üç yıl sonra 15 Temmuz’un yıldönümünde çıkan “Kontrollü Kaçış” başlıklı haberi okuyalım şimdi de:
“251 kişinin şehit olduğu ihanete “kontrollü darbe” diyen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesinin en şaibeli ismi. Listenin ikinci sırasında ise “15 Temmuz’da başbakan olacağını” söyleyen Meral Akşener var. Türk milletinin vekaletine talip iki isim de yapılan katliamı ayağında terlikle evden takip etti.”
Önceki gece, Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 15 Temmuz anmasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit yakınları ve gazilerin de izlediği konuşmasında üç yıldır miting meydanlarında tekrarladığı o iddianın bahsini açtı yine:
“Burası anlamlı bir mekan. Niye anlamlı biliyor musunuz? O gece burası iki anı tespit etti. Bunlardan bir tanesi saat 23.15 civarı ve tankların arasından Sayın Bay Kemal gelip Bakırköy'e geçti. Bakırköy Belediyesinde kendi ifadesiyle 'Gidebilecek bir otel bulamadığım için oraya gittim.' dedi. 01.15 ve biz de yine buraya indik. Eşim, kızım, torunlarım ve damadımla beraber buraya indik. Burada kim vardı? Burada millet vardı. Beraberce buradan üzerimizden geçen F-16'lar, helikopterler vardı ve onlar mermilerini yağdırıyordu.”
Peki, gerçekten de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı’ndan halk darbecilere direnirken, darbecilerle anlaşmalı olarak kaçtı mı?
Gelin bu iddiayı adım adım inceleyelim.
Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz akşamı 21.50 uçağıyla Ankara’dan İstanbul’a hareket etmişti.
Darbeciler 21.52’de Boğaz Köprüsü’ne varmış, Ankara’da jetler 22.05’den itibaren alçaktan uçmaya başlamıştı. O saatlerde hala Ahaber terör saldırısı için önlemler alındığını duyuruyordu.
Yani Kılıçdaroğlu, telefonlarını kapatıp Ankara’dan uçağa bindiğinde ortada herhangi bir olağanüstü durum yoktu.
Darbenin ilk işaretleri belirdiğinde de Kılıçdaroğlu her şeyden habersiz 21.50 Ankara- İstanbul uçağındaydı.
Yalnız da değildi. Kılıçdaroğlu uçağında 1-A koltuğunda oturuyordu, yanındaki 1-B koltuğunda da AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı oturmaktaydı. Uçaktaki bir diğer siyasetçi de HDP İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü’ydü.
Uçak 23.00’de Atatürk Havalimanı’na pistine iniş yaptı.
Telefonlar açılınca Kılıçdaroğlu, Hayati Yazıcı ve uçağın diğer yolcuları, Türkiye’nin bildiği haberleri aldılar.
Zaten Türkiye’de olan bitenin darbe olduğu az önce öğrenmişti.
Başbakan Binali Yıldırım’ın saat: 22.58’de NTV’ye bağlanarak “bir askeri kalkışma var” açıklamasının üzerinden henüz iki dakika geçmişti.
Kılıçdaroğlu’nun uçağının piste indiği 23.00’den, havalimanından ayrıldığı 23.30’a kadar geçen yarım saatte olanlar ilgili önce iktidara yakın medyanın iddiasını okuyalım:
“Kemal Kılıçdaroğlu saat 23.17'de VIP salonuna giriyor ve önce dışarıda bekleyen aracına doğru yöneliyor. Fakat bu esnada VIP nizamiye girişi, darbecilere ait 2 tank tarafından kapatılmış durumda. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler salona dönüyor. Burada yaklaşık 12 dakika geçiren CHP Genel Başkanı, 2 tankın 23.23'te nizamiyeden ayrılması üzerine de 23.30'da VIP'ten çıkıyor.”
Şimdi de aynı yarım saati bir de Kılıçdaroğlu’nun Abdülkadir Selvi’ye anlatımından okuyalım:
“Uçak körüğe yanaşırken, cep telefonunu açıp, askerlerin köprüye çıktığı haberini gören basın danışmanı Okan Konuralp hemen Kılıçdaroğlu’na koşup bilgi veriyor. Kılıçdaroğlu’na o an haberi alınca ne düşündüğünü sordum. “Arkadaşlar iki köprünün kapatıldığı ve uçakların uçmadığını haber verince önce espri yapıyorlar zannettim” dedi. Ama espri yapılacak bir durum yoktu. Kılıçdaroğlu, kısa süre içinde bir darbe ile karşı karşıya olduğumuzu fark ediyor. O sırada yanındaki koltukta oturan Hayati Yazıcı’ya dönüyor. “Darbeye karşıyız Hayati Bey” diyor. Apar topar VIP salonuna geçiyorlar. “Ankara’ya dönmek istedim, ‘Uçaklar kalkmıyor’ dediler. ‘Havaalanından çıkalım’ dedim, ‘Tanklar kapatmış’ dediler. Bu sırada CHP yöneticileriyle irtibat kuruluyor. Kılıçdaroğlu’nun ilk talimatı, “Bu bir darbedir. Başarılı olsa da başarısız olsa da değişmez. Kesinlikle karşı çıkacağız” oluyor. Havaalanı tanklarla ablukaya alınmış. İtiş kakış arasında Kılıçdaroğlu’nun aracı havaalanından dışarı çıkarılıyor.”
Ve son olarak aynı uçakla İstanbul’a gelen ve VIP bölümüne geçen Ertuğrul Kürkçü’nün o geceyle ilgili anlatımı:
“15 Temmuz darbe gecesi AHL'de Ankara uçağından üç milletvekili ve üç parti yöneticisi indi. Kemal Kılıçdaroğlu, Ertuğrul Kürkçü ve Hayati Yazıcı. Uçaktan inenlere darbe olduğu, Atatürk Havalimanı'ndan çıkışın mümkün olmadığı, beklemek gerektiği söylendi. 15 dakika sonra alandan ayrılmanın mümkün olduğu bilgisi gelince VIP salonundan herkes kendi karşılayıcılarıyla birlikte çıktı. Atatürk Havalimanı VIP salonu ve çevresinde 'darbeci' asker veya 'darbeci tankı' yoktu. TEM çıkışındaki 2 zırhlı araçta da hiçbir hareket yoktu. Kılıçdaroğlu'nun Atatürk Havalimanından ayrılışını gördüm. Ama üstüne çıkılacak tank olmadığı için olsa gerek Hayati Yazıcı'nın direnişini göremedim.”
Üçüncü şahit Hayati Yazıcı’nın o geceye ilişkin bugüne kadar bir açıklaması olmadı. Halbuki yıllardır partisinin Kılıçdaroğlu ile ilgili öne sürdüğü “kontrollü kaçış” iddiasının ilk elden tanığı olarak onun anlatımları önemli olabilirdi.
Tabii o zaman darbecilerin Kılıçdaroğlu dışında, darbe yaptıkları iktidarın önemli isimlerinden biri olan Hayati Yazıcı’nın geçmesine de izin verip vermedikleri gibi sorular da cevabını bulurdu.
Ama bütün bu soruların cevaplarını bulabileceğimiz, iddiaları sınayabileceğimiz objektif başka bir kaynak var; O gece havaalanında işlenen bütün suçların dökümünün yer aldığı Atatürk Havalimanı İşgal Davası İddianamesi.
708 sayfalık, 169 sanıklı iddianameye göre darbe gecesi havalimanını işgal görevi 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı ve Hava Harp Okulu’ndaki askerlere verilmişti.
İddianameye göre havalimanını ele geçirmek üzere ilk olarak 66. Mekanize Tugay’a bağlı birlikler havalimanına vardılar.
Saat: 22.44’de. Yani Kılıçdaroğlu’nun uçağı inmeden sadece 16 dakika önce.
İddianamedeki darbecilerin Whatsapp görüşmelerine göre askerlerin havalimanı kapılarını kontrol altına aldığı saat ise 22.54.
Yazışmada bu kontrol için “Girişler yasaklandı, çıkışlar serbest” deniyor.
Yine iddianameye göre havalimanı kulesinin darbeciler tarafından kontrol altına alınması ise daha geç olmuş. Saat: 23.35’te.
00.15’de uçuşa kapatılan havaalanında havada bekleyen uçakların inişlerine izin verilmiş, kalkışlar ise iptal edilmiş.
Aynı yazışmalara göre saat 22.55 itibarıyla havalimanında 3 tank ve 4 zırhlı aracı var darbecilerin.
A giriş kapısına iki zırhlı araç ve bir tank, B giriş kapısına ise iki tank ve zırhlı araç yerleştirilmiş.
İddianamede VIP salonunun önüne ayrıca yerleştirilmiş bir tanktan ya da zırhlıdan bahsedilmiyor.
Havalimanı VIP’ini kontrol altına almak için Yeşilköy’de Hava Harp Okulu’ndan bir komutan liderliğinde askerlerin havaalanına varış saati ise 00.15. Kılıçdaroğlu havaalanından gittikten 45 dakika sonra.
Yani özetle Kılıçdaroğlu ve Hayati Yazıcı’yı taşıyan uçak indiğinde darbeciler havalimanına sadece 16 dakika önce ulaşmıştı. Altı dakika önce kapıları kontrol etmişti. Kılıçdaroğlu havalimanından ayrıldığında ise darbeciler kulede henüz kontrol sağlayamamıştı.
Havalimanına uçakların inişi serbestti, ama uçuşlara izin verilmiyordu. Bu yüzden Kılıçdaroğlu Ankara’ya dönemedi.
Uçaklardan inen yolcuların havaalanından çıkışına izin veriliyordu ama havaalanına girişlere izin verilmiyordu. Kılıçdaroğlu ayrıldığı saatlerde havaalanı VIP’ınde de henüz özel bir askeri birlik yoktu.
Peki iddianamede Havaalanı VIP’inde Kılıçdaroğlu, Hayati Yazıcı gibi isimlerin olduğu, onlara çıkış izni verilip verilmemesiyle ilgili herhangi bir konuşma ya da konu geçiyor mu?
Hayır, geçmiyor.
Herhalde darbeciler havalimanında Kılıçdaroğlu’nun çıkışına bir pazarlıkla izin verselerdi, bunun için askerlerin arasında bir görüşme olurdu, ya da bu o gece havalimanında olan biten her şeyin yazdığı iddianamenin bir yerinde bu bilgi bulunurdu. Özellikle de siyaseten bu kadar kullanılan bir bilginin atlanmayacağı kesin.
Ama 708 sayfalık iddianamede Kılıçdaroğlu’nun adı geçmiyor. En azından darbecilerin hedefinde olan isimlerden Hayati Yazıcı’nın orada olduğunu fark edebilirlerdi. O da yok.
Sadece iddianamede değil, üç yıl süren duruşmalarda da Kılıçdaroğlu’nun adı hiç geçmedi, VIP’te yaşandığı iddia edilen kontrollü kaçış gündeme gelmedi.
Davada bugün kararın verilmesi bekleniyor.
Peki Kılıçdaroğlu, darbe olduğunu öğrendiğinde havalimanında kalıp, darbecilere direnen halkın arasına katılamaz mıydı?
Yine iddianameden okuyalım.
İddianameye göre halkın havalimanı önünde toplanmaya başladığı saat 23.54. Yani Kılıçdaroğlu havalimanından ayrılırken, orada direnen bir kalabalık da henüz yoktu.
Zaten havalimanındaki esas büyük kalabalık Cumhurbaşkanı’nın 00.37’de televizyondan halkı havalimanına çağırmasıyla toplanmıştı.
Ve 02.00’den sonra toplanan kalabalığa darbecilerin ateş açması sonucu biri 17 yaşında iki vatandaşımız şehit oldular.
Yani Kılıçdaroğlu havalimanına indiğinde ve havalimanından ayrılırken darbenin henüz çok başıydı. Havalimanında da darbecilerin tam bir kontrolü yoktu.
Bir terör alarmı değil, askeri kalkışma olduğunu Başbakan henüz açıklamıştı. Başbakan bu açıklamayı Tuzla’daki evinden yapmıştı.
Kılıçdaroğlu havalimanından ayrılırken Cumhurbaşkanı henüz Marmaris’te kaldığı evdeydi. Medyayı çağırıp ilk açıklamasını da 00.04’de o evin kapısından yaptı. 00.37’de Marmaris’ten CNNTürk’e cep telefonundan bağlandı. Uçağı Atatürk Havalimanı’na 03.20’de indi.
Peki, İstanbul’da 23.00-23.30 arası Kılıçdaroğlu’ndan havalimanında tankın üzerine çıkması beklenen saatlerde Ankara’da neler oluyordu?
Ankara’da Meclis çalışmalarına ara verilmişti. Cuma günü olduğu için milletvekillerinin bir kısmı Ankara’daydı, diğerleri memleketlerine dağılmıştı. Meclis Başkanı Ankara’daydı, liderlerden ise sadece Devlet Bahçeli Ankara’da bulunuyordu.
Bahçeli, kendi açıklamasına göre evinden parti genel merkezine geçmişti. 23.44’de darbeyi kınayan bir açıklama yapmış, milletvekillerine Meclis’e gitmelerini söylemiş ama kendisi genel merkezde kalmıştı.
Meclis Başkanı ise o gece 01.02’de milletvekillerinin toplanması üzerine Meclis’e geldi.
Meclis’e 15 Temmuz gecesi 107 milletvekili ulaştı. Bu milletvekillerinden 81’i AK Parti, 16’sı CHP ve 10’u MHP milletvekiliydi.
O gece Ankara’da olan biteni ilk elden anlatan iyi bir kaynak AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın kaleme aldığı “Gazi Meclis’te O Gece” kitabı.
https://acikerisim.tbmm.gov.tr/xmlui/handle/11543/2687
Kitapta AK Parti Meclis Grubu’nun o geceki Whatsapp grubu yazışmalarından da görseller paylaşılmış.
Yazışmalara göre o gece AK Partili milletvekilleri herkesle aynı anda darbe haberini almışlar.
23.15’den itibaren Whatsapp grubunda ne yapılacağı üzerine konuşulmuş.
İlk olarak Meclis’e gelen milletvekilleri ise AK Parti’den Aydın Ünal, Jülide Sarıeroğlu ve Ahmet Gündoğdu.
Sonrasını kitapta Aydın Ünal’ın anlatımından okuyalım:
“Ahmet Gündoğdu geldi, Ahmet Gündoğdu gelmeden önceydi zannedersem bizim AK Partili vekillerimizden birkaç kişi geldi ve sonra CHP’li vekiller geldi, biz orada kapının önünde beklerken geldi CHP’li vekiller. Bülent Tezcan ve arkadaşları vardı. Çok samimi bir şekilde “Geçmiş olsun.” dediler. Onların gelmesi bizi çok rahatlattı tabii…”
“İlk anda bende oluşan kaygı şuydu açıkçası: Biz 3 ya da 4 AK Parti milletvekiliydik, o kadar da CHP milletvekili vardı. Yeterli sayıyı sağlamamış olmak beni asıl kaygılandıran konuydu. Yani bir 50 kişi olsaydı örneğin, öyle bir kaygı olmazdı bende ve “Toplandık, burada toplanıyoruz.” rahatlığı olurdu ama sayı çok az olunca ben kaygılandım orada. Fakat sonradan sayı arttı. Hatta Meclis İdare Amiri Ahmet Gündoğdu bu sevinçle Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ı arayacaktı. Ahmet Gündoğdu: Bu esnada ben Meclis Başkanımızı aradım. Başkanım biz geldik, sayımız da elhamdülillah artıyor, sizi bekliyoruz dedim. “Ahmet’çiğim, geleceğim.” dedi.”
O gece Meclis’e gelen CHP’li vekiller de kitapta yaşadıklarını anlatmışlar:
Tekin Bingöl: “Genel Merkezimizde yaptığımız toplantının ardından, o sırada uçaktan inen Genel Başkanımızla da görüş alışverişinde bulunarak demokrasimize vurulmak istenen bu darbeye karşı durmak üzere TBMM’ye gitme kararı aldık.”
Levent Gök: “Biz gittiğimiz zaman, İsmail Kahraman Meclis’te kürsüde otururken indi, sarıldı bana, kucaklaştık orada. Bizden diğer arkadaşlar da geldi. “
Özgür Özel: “İçeriye gittiğimizde Meclis Başkanı hemen “Birer demokrasi öpücüğü vereyim.” dedi. O çok anlamlı yani, unutmuyorum onu. Bizim o güne kadar da Sayın Başkanla zaman zaman böyle tartışmalarımız, atışmalarımız hep oldu. “Bir demokrasi öpücüğüyle barışalım.” dedi. O öptü, sarıldı. Yerimize oturduk.”
Meclis Başkanı İsmail Kahraman kürsüde iki yanına AK Partili katip üyeler yerine CHP’li Özgür Özel ve MHP’li Erhan Akçay’ı oturtmuştu..
Meclis’te o gece en etkili konuşmalardan birini de CHP’li Bülent Tezcan yapmış.
Tezcan’ın “Bu gece millet olarak tankların üzerine çıkma zamanıdır” dediği konuşmasıyla ilgili AK Parti grubunda Meclis’e gidilmesini ilk teklif edenlerden Mustafa Yeneroğlu’nun kitaptaki değerlendirmesi şöyle:
“Kendi arkadaşlarımızın yaptığı konuşmalar ve özellikle CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Bey’in yaptığı konuşmanın bizi o anda ciddi manada motive ettiğini düşünüyorum. O özlediğimiz birlik ve bütünlüğün, ortak bir dilin yakalanmış olması gerçekten çok içten bir duyguydu benim için.”
Meclis bombalandığı sırada, ardından sabaha kadar sığınakta milletvekilleri birlikte darbeye karşı direndiler. Her partiden siyasetçi televizyonlara bağlanıp darbeye karşı çıktı.
Ertesi gün Meclis’te düzenlenen özel oturumda İstanbul’dan dönen Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve HDP adına da İdris Baluken, darbeyi kınayan, demokrasiyi savunan, hükümet ve AK Parti sıralarından da alkış alan konuşmalar yaptılar. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve diğer parti liderlerini telefonla arayarak, Beştepe’deki görüşmesinde ve Yenikapı’da tebrik etmişti.
O gece hiçbir siyasetçi tankın üzerine çıkmadı, parti liderleri sokaklarda halkla birlikte direnmediler. Ama herkes görevini yaptı.
Buna rağmen darbenin haberinin yeni alındığı saatlerde, ortada henüz bir direniş yokken, havaalanına inmiş bir parti liderini kimsenin yapmadığı bir şey için suçlamak, delilsiz darbecilerle anlaşarak kaçtığını iddia etmek, hele de bunu 15 Temmuz’un yıldönümünde tekrarlamak “gerçeğe, hakka ve adalete uygun değil.”
En zor anlarda dağıtılan demokrasi öpücükleri bu kadar kolay unutulmamalı...
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025