Yıldıray OĞUR
Muhtemelen pek çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı başlığı böyle olan bir yazıyı okumak istemeyecektir. Dünyadaki pek çok insan da...
Ama tecrübeli gazeteci Nicholas Kristof’un, önceki gün New York Times’ın birinci sayfasından duyurulan yazısının başlığı böyleydi.
Kristof özetle şunu diyor: Trump’ı, güncel yakıcı meseleleri bir anlık unutun, on binlerce yıllık büyük insanlık hikayesini düşünün. 2019 yılı bu büyük hikaye içinde daha az insanın açlık çektiği, daha az bebeğin hastalıklardan öldüğü, daha fazla insanın temiz suya kavuştuğu, insanlık tarihinin en yüksek okuma yazma oranının yakalandığı, ortalama gelirin en yüksek olduğu en iyi yıldı. Eğer çok büyük bir kriz çıkmazsa 2019, bir yıl sonra insanlık tarihinin en iyi yılı unvanını 2020’ye devredecek.
Haklı olabilir. Ama biz büyük insanlık hikayesinin değil, yaşadığımız çağın, yılların insanlarıyız. O yüzden 2019 yılını böyle övmeye ne Amerikalıların ne Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoğunun içi elvermez.
İçinde yaşadığımız zaman dilimi üzerine yine New York Times’dan Pulitzerli edebiyat eleştirmeni Michiko Kakutani’nin 2010’lu yıllar değerlendirmesi bize daha tanıdık şeyler söylüyor.
Yazının başlığından itibaren: “2010’lar: Normalin sonu”.
Yazıyı okurken “aynen, biz de öyle” diyor insan içinden:
“Bu 10 yıl açılırken umutlar yeşermişti. Amerika, eşitliğe ve özgürlüğe doğru ilerici bir yola girdi diye umutlanmıştık. Baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji, en bunaltıcı meselelerimize bir çözüm olacak diye ummuştuk ama karanlık ve kutuplaştırıcı yeni bir devre girdik. Korku ve güvensizlik galip geldi.”
Yazıda bu korku ve güvensizlik haline son dönemde popüler bazı filmler ve diziler de örnek olarak gösterilmiş.
Mesela 2016’da çekilmeye başlanan Black Mirror, 2016 yapımı Westworld, 2017 yapımı Handmaid’s Tale, Get Out ve 2019’da vizyona giren Joker gibi.
Amerikalıların böyle hissetmelerine şaşırmamak gerek.
2010’lu yıllara Obama’nın başkanlığında girmişlerdi, 2020’li yıllara ise Trump’ın başkanlığında giriyorlar.
Obama ile Trump arasındaki bu uçurumu 2010’lu yılların dünyası yarattı.
2000’li yıllarda büyük vaatler, umutlarla, “dünya global bir köy oluyor” analizleriyle yükselen küreselleşme dalgası 2010’lu yılların başlarında zirve yaptı ama bu dalga 2010’ların ortalarından itibaren pek çoğu hesap edilmemiş ağır hasarlar da bırakarak geri çekildi.
2009’da Kahire’de İslam dünyasına seslenen Obama “Birbirimize o kadar bağımlıyız ki, devlet veya grubu başkasından üstün tutan herhangi bir dünya düzeninin başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır” demişti. 2019’da BM’de konuşan Trump ise “Gelecek küreselcilerin değil vatanseverlerin” dedi.
2010’lu yılların başlarında herhangi bir gazete arşivini açsanız karşınıza Facebook’un dünyayı nasıl birleştirdiğini anlatan, bu şirketleri kuran genç girişimcileri övgülere boğan yazılar çıkardı. Hatta Facebook’un hikayesi film bile yapıldı.
Ama 2010’lu yıllar biterken Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’i, milyonlarca insanın bilgilerini siyasi manipülasyonlar yapan Cambridge Analytica şirketine sattığı için ABD Kongresi önünde hesap verirken gördük. 2010’lu yılların sonunda artık Big Data’nın ne büyük güvenlik sorunları yarattığını anlatan belgeseller izledik.
2010’da dünya şeffaflaşıyor, büyük devletlerin sırları ifşa oluyor, internet karşısında ulus devletler çaresiz kalıyor denerek övülen Julian Assange, 2010’ların sonunda sığındığı elçilikten zorla çıkarıldı.
2010’lu yıllarda herkesin herkesle irtibatta olduğu, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı sosyal medya sadece bir devrim olarak görülüyordu.
Ama 2020’li yıllara sosyal medyadan üreyen post-truth (gerçek ötesi), fake news (yalan haber) gibi devasa sorunlara çare arayarak giriyoruz.
Dünyanın her yerinden insanlar sosyal medya üzerinden sadece haberleşmedi aynı zamanda radikalleşip örgütlendiler, bazıları IŞİD’e katıldılar, bazıları aşırı sağcı katliamlar yaptılar.
Hep övülen iletişim ve ulaşım olanaklarının artması ve dünyanın global bir köye dönmesi de kötü şartlarda yaşayan insanların, daha iyi şartlarda yaşayan insanların hayatlarını görüp, bütün riskleri alarak göç etmesini, mülteci krizini tetikledi.
2010’lu yıllara Tunus’ta zabıtanın kuru yasemin sattığı tezgahını yıkması üzerine kendini yakan üniversite mezunu Muhammed Bouazizi’nin ateşini yaktığı Arap Baharı’yla girdi dünya.
Sonunda Ortadoğu halklarının 40-50 yıllık berbat diktatörlüklere isyan edip, eşitlik, özgürlük, demokrasi istemeleri herkesi heyecanlandırdı.
Ama 2010’lu yıllar biterken Arap Baharı’ndan geriye Tunus dışında büyük bir yıkım ve her türlü demokratik talebi anında bastıran, gazetecileri elçiliklerinde yok eden ‘ilerici ’krallar, yeni diktatörler kaldı. Artık Ortadoğu’da yükselen değerler demokrasi ve özgürlük değil, istikrar ve güvenlik.
2010’lu yıllara Avrupa, “2020 Avrupa” vizyonuyla, güçlenen entegrasyon, Avrupa kimliğini konuşarak girmişti. 2010’lu yıllardan Avrupa, Brexit’le, yükselen Avro-septik, aşırı sağ hareketlerle, ekonomisi batık AB ülkeleriyle çıkıyor.
Türkiye’nin hikayesi de farklı değil.
Türkiye 2010’lu yıllara reform, açılım, demokratikleşme kavramlarıyla girmişti. 2010’lu yıllardan ise beka, iç ve dış düşmanlar, bizi çekemiyorlar sloganlarıyla çıkıyor.
2010’lu yıllara askeri ve yargı vesayete, parti kapatma girişimlerine karşı demokratikleşme paketleri, yeni anayasa çalışmasıyla giren iktidar, 2010’lu yıllardan yargı vesayetiyle seçim iptal etmiş, belediye başkanlarının yerine, üniversitelere kayyımlar atamış, fikirleri yüzünden insanları hapse atmış olarak çıkıyor.
2010’lu yıllarda ayaklar altına alınmış milliyetçikler, 2020’lere baş üstünde giriyor. 2010’ların açılımları, 2020’lere girerken kapanımlara döndü.
2010’lu yılların liberal-sol-muhafazakar “Yetmez ama Evet” ittifakı dağıldı. 2020’lere muhafazakar-milliyetçi-ulusalcı Cumhur İttifakı ve Atatürkçü-liberal-sol-Kürt-muhafazakarların İstanbul seçimlerinde kurduğu yeni “yetmez ama evet ittifakı” ile giriyoruz.
2011 seçimleri öncesinde halka seçim vaadi olarak ayrıntılı anlatılan Kanal İstanbul projesi, 2020 yılında “isteseniz de istemeseniz de yapacağız” dayatmasına döndü.
2010’lu yıllara Türkiye bölgesinde demokratik model ülke olarak girmişti, 2020’ye Türkiye özgürlük endekslerinde özgür olmayan ülkeler arasında giriyor.
2010’a Youtube kapalı olarak girmiştik, 2020’ye Wikipedia, Booking, Pay-pal kapalı olarak giriyoruz.
2010’lerde Türkiye doğu-batı arasında kültürel geçişkenliği ve diyaloğu sağlayan bir köprüye benzetiliyordu, 2020’ye girerken o köprüyü sadece doğudan batıya geçmek isteyen mülteciler kullanıyor.
2010’lu yıllara girerken Türkiye’nin dış politikadaki hedefi komşularla sıfır sorundu, 2020’ye girerken Türkiye’nin bölgesinde sadece Katar ve Libya’daki Trablus rejimi ile sıfır sorunu var. Ankara, KKTC ile bile bir miktar sorun yaşamayı başardı.
2010’lu yıllara Türkiye, yüzde 7-8 büyüme oranları, 10 bin doları aşan ve 12.500 dolara doğru yükselen kişi başına milli gelir, yüzde 6 enflasyon ve “dolar 2 TL olur mu tartışmalarıyla girmişti. 2020’lere ise yüzde 0 ile 1 arası büyüme oranı, 8.800 dolar milli gelir, yüzde 10.5 enflasyon oranı ve “dolar 6 tl olur mu?” tartışmalarıyla girdi.
Tabii ki her şey kötü değil.
Pek çok önyargı aşıldı, tabular kırıldı, buzlar eridi, uzlaşma zeminleri kuruldu, macunlar tüplerinden çıktı.
1993’de Türkiye’ye internet geldiğinde doğmuş çocuklar 2020 yılında 27 yaşına giriyor. 2002’de gözünü AK Parti iktidarıyla açmış çocuklar bundan sonraki ilk seçimde oy verecekler.
Savaş sonrası dünyasındaki nüfus patlamasında kalabalık ailelerde doğmuş baby boomer kuşağı (1945-1960 yılları arasında doğanlar) yerini, çekirdek ailelerde daha özenle ve sevgiyle büyütülmüş X, Y, Z kuşağına bırakacak.
Baby boomerların sık sık “ok boomer” sözünü duyacağı bir 10 yıl başlıyor.
Dünya tarihinde 2010’lu yıllardan çok daha karmaşık, belalı zamanlar oldu. Tarih kötüye ya da iyiye doğru lineer olarak gitmiyor. Kırılmalar, ileriye ya da geriye dönüşler her devir yaşanıyor.
Bundan 100 yıl önce Birinci Dünya Savaşı gibi büyük bir yıkımdan henüz çıkılmışken, hala barut ve ceset kokuları gelirken, 1919 yılında İrlandalı şair William Butler Yeats İkinci Geliş şiirini yazmıştı:
Açılan girdapta dönüp dönerken
Duyamaz çevik atmaca sahibini;
Ayrı düşer parçalar; merkez tutulamaz;
Katıksız anarşi başıboş kalır dünyada,
Kanlanmış akıntı salınır, ve her yerde
Boğulur masumiyetin kutlanması;
En iyiler tüm kanılardan yoksun, en kötüler
Tutkulu bir yeğinlikle dolar.
Ortaya çıkacak bir şeyler eminim;
İkinci Geliş vakti gelmiş eminim.
(Türkçesi: Işık Barış Fidaner)
1920’lerde dünyada yaşanan barış ve refah dönemi Yeats’in umutlarını haksız çıkarmaz. Sonra yine ters bir dalga gelir...
2020’ler de rüzgarın döneceği bir on yıl olsun...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025