Yıldıray OĞUR
Geçen hafta içerisinden İstanbul’da devam eden iki mahkemede savcılar esas hakkındaki mütalaalarını açıkladılar.
Dün, İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekten olan ve Osman Kavala’nın tek tutuklu sanık olarak yargılandığı Gezi Davası olarak bilinen davada savcı sanıklar hakkında son sözlerini söyledi ve istediği cezaları açıkladı.
Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu hakkında TCK 312’den yani “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”ten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Savcıya göre bu üç isim “fikir ve eylem birliği” içerisindeydi, birlikte örgütlü bir biçimde Gezi olaylarını önceden planlamış ve yönetmişti.
Halbuki aynı mütalaanın ilerleyen paragraflarında bu üç ismin arasında bırakın fikir ve eylem birliğini, bir irtibat bile olmadığını bizzat savcının koyduğu delillerden görmek mümkün.
Mütalaaya göre Osman Kavala ile Mücella Yapıcı arasında irtibat ve ilişki olarak tek bir telefon görüşmesi bile tespit edilememiş, Kavala ile Yiğit Aksakoğlu arasında ise Gezi olaylarından çok önce, 2012 yılında tek bir irtibat tespit edilmiş. Bunun ne tür bir irtibat olduğu da (bir SMS mi yoksa bir telefon görüşmesi mi), içeriği de belirsiz.
İddianamedeki bütün iddialar, sanki duruşmalardaki savunmalarda tuzla buz edilmemiş gibi mütalaa da aynen yer almış.
Savcının en büyük iddiası olan “Eylemlerin önceden bir plan dahilinde gerçekleştirildiği ve nihai amacın Arap ülkelerinde olduğu gibi kaos ve kargaşa çıkararak hükümeti değiştirmeye çalıştıkları” da.
Buna delil olarak ise mütalaa Osman Kavala ile Mehmet Ali Alabora arasındaki bir telefon görüşmesi konmuş.
Savcının Gezi olaylarını birlikte planlayıp, yönettiklerini iddia ettiği bu iki isim arasında bu telefon görüşmesinden başka herhangi bir görüşme, toplantı, bir araya gelme veya başka bir telefon, internet irtibatı yok.
Mütalaada savcı bu büyük iddiasını telefon görüşmesinde Kavala’nın söylediği şu cümleye dayandırmış: “bir ara yani bu hadisenin önümüzdeki şeyleri ne olur hani hep Avrupalılar eee her gördüğüm şey soruyor ki iyi tamam da hanni bu siyasi durumu nasıl değiştirecek ee diye sorup duruyor ee bir ara yani bir kaç arka... kişi oturup bir konuşsak mı?”
Peki bu telefon görüşmesi ne zaman olmuş? İddianamede bu kritik sorunun cevabını biraz karıştırınca ancak bulabiliyordunuz ama mütalaada görüşmenin tarihi yok.
Mütalaada böyle okuyunca Gezi olaylarından önce yapılmış bir konuşma gibi anlaşılıyor.
Galiba niyet de bu.
Ama savcıların görevi delilleri eğip bükmek değil.
Ama bu haliyle sırf suçlamaya uygun olsun diye eğilip bükülmüş bir delil var karşımızda.
Çünkü bu telefon görüşmesinin tarihi 3 Temmuz 2013. Yani artık Gezi Parkı’nın boşaltıldığı, olaylarının sönümlendiği bir zamanda yapılmış. Bir hazırlık veya önceden planlama konuşması değil.
Zaten telefon konuşmasının tamamını okuyunca başka bir anlama da gelmediğini anlamak mümkün.
Biraz uzatmak pahasına okuyalım:
Alabora: "İyi yani hani tam işte bilmiyorum abi biz burada sonuçta ee bir şekilde güvende durmaya iyi olmaya çalışıyoruz yani"
Kavala: “Evet aynen aynen ee ya bir ara bu yani bu hadisenin önümüzdeki şeyleri ne olur hani hep Avrupalılar eee her gördüğüm şey soruyor ki iyi tamam da hanni bu siyasi durumu nasıl değiştirecek ee diye sorup duruyor ee bir ara yani bir kaç arka... kişi oturup bir konuşsak mı?
Alabora: “Yani benim yani şuanda müsait değilim abi ee ya şuan için müsait değilim"
Kavala: "Tamam yani şuan derken zaten bu ... bir hafta sonra 2 hafta sonra falan yapabileceğimiz bir şey"
Alabora: “Anladım yani dediğim gibi şuanda değilim abi ee…Hani şuanda açıkçası öyle bir şeyi de değerlendirebilecek durumda da değilim yani…Ee sonrası için ee ... tekrardan birbirimizle haberleşiriz.”
Karşımızda birbirileriyle irtibatlı iki kişinin, olayları planlamak için yaptığı bir görüşme değil, tam aksine birbiriyle irtibatsız olduğu belli olan iki kişinin arasında bir yere de bağlanmayan bir görüşme var. Ama haklarında ağırlaştırılmış müebbet isterken savcı bu delili böyle eğip bükebilmiş.
Yine mütalaada iddianamedeki Gezi’yi organize edenlerin Otpor’dan eğitim aldığı ve Soros tarafından finanse edildiği iddiasında ısrar edilmiş.
Yine ortada Soros’tan Gezi için aktarılmış paranın delili olabilecek küçük bir kağıt parçası, en ufak bir emare yok, sadece kanaatler var. Miloseviç’i deviren Sırp gençlik hareketi Otpor’un lideriyle ile davanın sanığı üç Gezici arasındaki tek ilişki ise aynı anda Mısır’da olmaları. Mısır’da biraraya gelip, Otpor liderinin bu üç Geziciye eğitim verdiğiyle ilgili en ufak bir kanıt yok, bu kısmının kanıtı savcının “kesin öyle olmuştur” hayal gücü.
Bu alelacele hazırlanmış mütalaadaki telaşın bir sebebi var. Çünkü AİHM, Osman Kavala’nın tutuklanmasıyla ilgili net bir hak ihlali kararını verdi ve acilen tahliyesini istedi. Bu karara Türkiye’nin itiraz hakkı 10 Mart’ta bitiyor. Bu itiraz AİHM’de beş kişilik bir kurul tarafından incelenecek ve reddedilirse karar kesinleşecek. Ama eğer o tarihe kadar mahkemeden karar çıkarsa Kavala artık tutuklu değil, hükümlü olacak. Ve hakkında AİHM’in hak ihlali kararı boşa çıkacak. 20 Şubat’taki sonraki duruşma öncesi o yüzden bu mütalaa karşımıza çıktı.
Bu pek çok hukukçunun, STK’nın, dünyadaki kurumların yakından izlediği siyasi bir dava bu. Böyle bir siyasi davadaki hukukun kalitesi, adı sanı bilinmeyen, sahibi, destekçisi olmayan insanlar hakkındaki siyasi-terör davalarındaki hukukun kalitesi hakkında herhalde bir fikir veriyordur.
Ama haksızlık etmeyelim.
İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcısı mütalaasında Kavala için ağırlaştırılmış müebbet isterken geçen hafta İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan bir başka davanın savcısı ise esas hakkındaki mütalaasını sundu ve iddianamedeki bazı iddialardan vazgeçerek, sanıklar lehine beraat istedi.
Hürriyet gazetesinin tecrübeli adliye muhabiri Ayşegül Usta’nın “Suç örgütü değillermiş!” başlıklı haberinden okuyalım:
“Suç örgütü oldukları öne sürülen ve aralarında uzun süredir husumet bulunan Sedat Şahin liderliğindeki Şahinler grubu ile Burhanettin Saral önderliğindeki Sarallar grubundan 80 sanığın birlikte yargılandığı dava karar aşamasına geldi. Duruşma savcısı, İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya ilişkin görüşünü açıkladı. Savcı ‘bazı sanıklar hakkında çeşitli eylemler tespit edilmiş ise de bu eylemlerin örgüt hiyerarşisi içerisinde suç işlemesi yönünde alınan herhangi bir talimat ile gerçekleştirildiğine, suçtan elde edilen gelirin örgüt içerisinde paylaştırıldığına veya bir yerde toplandığına ve suç işlemek için kurulan bir örgütün varlığını gösterecek delil bulunmadığını’ belirtti.
Burhanettin Saral ve Sedat Şahin’in de arasında bulunduğu 8 sanığın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’, 66 sanığın ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak’, 3 sanığın ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek, isteyerek yardım etmek’ suçlarını işlediklerine dair şüpheden uzak kesin ve somut delil edilemediği gerekçesi ile beraatlarına karar verilmesini talep etti.
Savcı, Sedat Şahin’in 17 Mayıs 2017’de yakalandığı adreste yapılan aramada roketatar, bomba, tüfek, tabanca, fişek, gece görüş dürbünü ele geçirildiğini belirtti. Savcı, Şahin’in ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi’, ‘resmi belgede sahtecilik’ ve “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet” suçlarından 17 yıldan 31 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını, diğer suçlardan ise beraatına karar verilmesini istedi. Şahinler grubunda yer aldıkları öne sürülen 16 sanığın ise 1 yıl hapis ile ağırlaştırılmış müebbet arasında cezalandırılmalarını talep etti.
Sarallar grubunun lideri olduğu iddia edilen Burhanettin Saral’ın Tekirdağ’daki işyerinde yapılan aramada tabanca, şarjör, fişekler ele geçirildiğini belirten savcı, Saral’ın “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet” suçundan 1 yıldan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması, diğer suçlardan ise beraatına karar verilmesini istedi. Sarallar grubunda yer aldıkları öne sürülen 15 kişinin, 1 yıl ile 18 arsında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi.”
Aynı hafta içinde İstanbul’da mahkemelere sunulan iki mütalaayı okudunuz.
Birinde evlerinden roketatar, bomba, tüfek, tabanca, fişek, gece görüş dürbünü çıkan yeraltı dünyası iki ünlü grubunun mensupları olan sanıklar hakkında “şüpheden uzak, kesin ve somut delil elde edilemediği” için örgüt suçlamasından beraat isteniyor, diğerinde ise işadamı, oyuncu, çocuklar için çalışan bir vakıf yöneticisi, mimar, yönetmen, avukat, akademisyenlerden oluşan sanıklardan, aralarında olmayan irtibatlarla bir örgüt kuruluyor, ellerinde delil olarak tek bir çakıl taşı bile yokken hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddia ediliyor, faraziler üzerine yurtdışından lojistik ve finansal destek aldıkları söyleniyor ve bu yüzden haklarında 20 yıldan ağırlaştırılmış müebbete kadar hapis cezaları isteniyor.
Birinci davadaki sanıkların mahkemedeki ifadeleri, savunmaları savcıyı ikna edip iddianamelerindeki esas suçlamaları düşürürken, ikinci davadaki sanıkların mahkemelerdeki savunmaları iddianamelerindeki tek bir cümleyi bile değiştirmeye yetmiyor, haklarında istenen ağırlaştırılmış müebbetler, sadece müebbede bile dönmüyor.
Peki, bu iki davada savcıların istediği cezalar verilirse, yakında Meclis’e geleceği söylenen İkinci Yargı Paketi’ndeki ceza indirimlerinden hangi davanın sanıkları yararlanabilir sizce?
Tabii ki artık örgütlü suç kapsamından da çıkan, haklarında cinayet suçlaması da olmayan 10’uncu Ceza Mahkemesi’nde yargılananlar.
Siyasi ve terör suçları, haydi hükümetin istediği gibi af demeyelim, infaz düzenlemesindeki ceza indirimlerindeki kapsam dışı suçlar içinde.
Yani eline silah almamış, herhangi bir şiddet eyleminin içinde bulunmamış, darbeyle irtibatı olmamış, örgütte yöneticilik yapmamış, yazdığı bir yazı, attığı bir tweet yüzünden bir terör örgütüne üyelikle, yardımla, propagandayla suçlanıp ceza almış olanlar, somut bir suça karışmamış olmasına rağmen bir terör örgütüyle iltisak ve irtibatı tespit edilerek, örgüt üyeliğinden mahkumiyet almış olanlar için değil, evlerinden roketatar, bomba, tüfek, tabanca, fişek, gece görüş dürbünü çıkanlar için çıkıyor bu “af” olmayan infaz düzenlemesi.
Halbuki toplumun adalete olan inancının, güven hissinin artması, kutuplaşmaların azalması, mağduriyetlerin giderilmesi için tam tersinin yapılması gerekirdi.
Yakında önlerine bu yargı paketi gelecek milletvekilleri acaba vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında bu soruya ne yanıt veriyorlar:
Hangi cezaları indirmek adaleti yükseltir?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025