Yıldıray OĞUR
Andrew Cuomo , New York’un 63 yaşındaki valisi. Aynı koltukta üç dönem oturmuş bir babanın oğlu, JFK’nin, başkanlığa giderken kendisi gibi suikastla öldürülen kardeşi Robert Kennedy’nin kızıyla evliliklerinden üç çocuğu var. Amerikan siyasi elitinden bir isim.
Clintonlara yakın, Demokrat Parti’nin daha merkez kanadından. Güney İtalya köklerinin bütün karakteristik özelliklerini taşıyor. Hem savcılık hem de 2011’den beri yürüttüğü valilik kariyerinde sert bir yönetici olarak tanınmış.
Hiç görmemiş olanlar, muhakkak CNN programcısı olan kardeşi Chris’le televizyonda 89 yaşındaki annelerinin favori oğlunu kim olduğu üzerine didişmelerini izlemiştir.
Koronavirüsten önce çok da popüler olmayan bu vali, şu anda ABD’nin en popüler ve güvenilir isimler listesinin tepesinde.
Bir anda bu kadar popüler hale gelmesinin sebebi koronavirüs üzerine gelişmeleri anlatmak için her gün düzenlediği uzun basın toplantıları.
Yaptığı şey çok basit; Herkesin anlayacağı bir basitlikte, her şeyi tüm şeffaflığıyla anlatmak.
Dünyanın en kozmopolit şehri olan New York şu anda dünyada koronavirüsün en sert vurduğu şehir.
Vaka sayısının 130 bine yaklaştığı ABD’deki vakaların neredeyse yarısı New York’ta. Ölü sayısı 1000’e doğru hızla gidiyor.
Zaten Cuomo da basın toplantılarında bu felaket tablosunu saklamıyor. “Uzun bir gün olacak, zor bir gün olacak, çirkin bir gün olacak ve üzücü bir gün olacak” diyor, New York’u “kömür madeninde uçan bir kanarya”ya benzetiyor, “Kum havuzunda oynamanın zamanı” değil diyor.
Ama sonra hafta sonları Skype üzerinden ailece yaptıkları geleneksel İtalyan aile yemeğini anlatıyor. Sofradaki menünün ayrıntılarına kadar. Parti yapmak isteten kızlarını uyarıyor, annesine, kız kardeşine, erkek kardeşine laf atıyor. “Dışarıyı çıkacağız ve koronavirüsü tekmeleyeceğiz” diyerek New Yorkluları cesaretlendiriyor.
Bu şartlarda Cuomo’nun basın toplantısı bir gazete makalesinde dendiği gibi evlerine kapanmış New Yorklulara bir İtalyan ailesinin sofrasında yemekteymiş güveni veriyor.
Ama bu güveni propagandayla değil sadece gerçekleri çıplak biçimde söyleyerek sağlamış.
New Yorklular bu basın toplantılarını her gün izleyerek, eğer yenileri gelmezse kaç hafta sonra şehirdeki solunum cihazı sayısının yetmeyeceğini, hastanelerde kaç boş yatak kaldığını gün be gün öğreniyorlar. Her basın toplantısında solunum cihazı, maske, yatak sayılarını güncelliyor. Hatta arkasına toplanan sağlık malzemelerinin tavana kadar çıkmış kutularını alarak güven veriyor.
Solunum cihazı bulunmazsa yerine kullanılabilecek manuel solunum aletlerinin nasıl çalıştığını eline alıp göstererek anlatıyor.
Sadece sorunları değil, çözümlerin nereden geleceğini de ayrıntılarıyla anlatıyor.
Trump’tan istediği, savaş durumlarında merkezi hükümetlere ülkedeki sanayiyi ihtiyaçlara göre çalıştırma izni veren kanunu yürürlüğe koyması. Böylece fabrikalarda bütün ülkeye yetecek solunum cihazları ve diğer sağlık ekipmanları üretilebilecek.
Gerçek durumun, riskin ve çözümün doğrudan insanlarla paylaşıldığı açık kriz masası toplantısı gibi bu basın toplantılarına Trump ve Cumhuriyetçiler her gün cevap vermek zorunda kalıyorlar.
Ama şu cümlelere cevap vermek kolay değil:
“Benim annem gözden çıkarılabilir değil. Sizin anneniz de gözden çıkarılabilir değil. Kardeşleriniz, kız kardeşleriniz gözden çıkarılabilir değil. İnsan hayatının elden çıkarılabilir olduğu önermesini kabul etmiyorum. İnsan hayatının üzerine dolar işareti koymayacağız. Bizim öncelikli işimiz, hayatları korumak. Nokta. Bunun bedeli ne olursa olsun. Akıllı hükümetlerin işi hayatı normale döndürmek, ekonomiyi ayakta tutmakla insan hayatı korumayı birlikte başarmanın yolunu bulmaktır. Ama yaşlıları kurban etmek...Nedir bu, modern bir Darwinist doğal seleksiyon teorisi mi?”
Ne yapmaya çalıştığını bir tweetinde şöyle anlatmış:
“Gerçekler güçlendirir. Gerçekler cesaret kırıcı olsalar bile, gerçeği bilmemek daha kötüdür. Sadece seçilmiş gerçekleri değil, bütün gerçekleri New Yorklulara vermeye devam edeceğime söz veriyorum.”
New York valisinin ülkedeki durumu bütün çıplaklığıyla anlatması ülkeyi üç beş bin solunum cihazına, hastane yatağına muhtaçmış gibi göstermesi Amerikalı cumhuriyetçilerin pek hoşuna gitmiyor.
Ama New Yorklular işin ciddiyetinin farkında olan şeffaf, realist ve çözüm odaklı validen memnun görüyor.
Onu 2020’de başkanlığa layık görenler, Biden’ın onun en azından başkan yardımcısı adayı yapmasını isteyenler, “2024’de kesin o olmalı” diyenler var.
Onun kadar popüler olanlardan biri de Ulusal Alerji ve Salgın Hastalıklar Enstitüsü’nün 79 yaşındaki başkanı Anthony Fauci.
Onun da güven vermesinin sebebi şeffaflığı ve meseleye hakimiyeti.
Trump’ın koronavirüs ile mücadele ekibinin en kıdemli üyesi olmasına rağmen, önceki gün CNN’e çıkıp milyonlarca Amerikalının koronavirüse kapılacağını, 100 ya da 200 bin Amerikalı’nın da ölmesini beklediklerini söyledi.
Dün bir kamu kurumu olan İngiltere Ulusal Sağlık Servisi direktörü Prof. Stephen Powis’in BBC’ye çıkıp “Ölüm sayısını 20 binin altında tutabilirsek salgında kendimizi çok başarılı sayacağız” demesi gibi. Aynı kurum daha önce de Boris Johnson’ın sürü bağışıklığının 500 bin insanın ölümüne neden olabileceğiyle ilgili bir rapor hazırlamış ve rapor basına sızınca da Johnson bu stratejisini değiştirmek zorunda kalmıştı.
Türkiye’den bu açıklamalara, manzaraya bakan bazıları Almanların ‘Schadenfreude’ dediği ruh haline giriyor, ABD’de bir valinin canlı yayında şehri için solunum cihazı aramasından ülkemize artı puanlar, sevinçler çıkarmaya çalışıyor.
Halbuki, aynı salgın tufanında bir kaç hafta geriden gelirken, salgının bizden önce baş gösterdiği ülkelerin halinden kendimize puan, övünç değil, ancak ders çıkarabiliriz.
Keşke bizde de valiler, sağlık kurumlarının yöneticileri, bilim kurulu üyeleri bu kadar şeffaf ve özgüvenli bir şekilde bildikleri gerçekleri ve inandıkları çözümleri ortaya koyabilseler.
Bilim Kurulu’nun hükümete ne önerdiğini bile Sağlık Bakanı’nın cümlelerinin arasından, Bilim Kurulu üyelerinin televizyon yayınlarındaki mimiklerinden çıkarmaya çalışırken, bırakın bir belediye başkanının, bilim insanınkini, geçinemeyen bir tır şoförünün eleştirisi bile gözaltı nedeni olmuşken o dersi pek çıkarabildiğimiz söylenemez.
Halbuki bu virüsün dünyaya bugüne kadar öğrettiği en önemli ders şeffaflığın hayat kurtardığı oldu.
Salgını uzun süre saklayan Çin, bunun bedelini en ağır biçimde ödedi.
Şimdilik tek başarı hikayesi olan Güney Kore salgını, en başından itibaren apartman apartman virüse kapanları açıklayarak, şeffaflıkla durdurdu.
Evet virüs devletlerin, iktidarların elini kuvvetlendiriyor ama bu yükselen devletlerden otoriter rejimlerdeki performanslar beklenmiyor, tam bir şeffaflık ve hesap verme de bekleniyor.
Cuomo örneği aslında Daron Acemoğlu’nun anlattığı dar koridorda ilerleyen güçlü devlet- güçlü toplum modeline denk düşen bir liderlik performansı. Duruma hakim ama halka da gerçekleri söyleyen ve onları süreçlere dahil eden bir liderlik bu.
Post-koronavirüs dünyasında hatırlanacak güçlü liderlik performansları bunlar.
Şimdiden bu virüs, İngiliz kraliyet ailesinden veliaht Prens’le, Batman Gercüç’teki köylüyü aynı insanlık ailesinin üyesi haline getirdi. Hakkında ne kadar çok komplo teorisi üretilse de işin ucunda herkesin kendi hayatı olduğu için bilimle, akılla rasyonel düşünmeye zorladı. Milletleri, ırkları karşısında hükümsüz kıldı. Dostlar alışverişte görsün diye çalışan küresel kurumların ve işbirliklerinin ciddiyetle yeniden ele alınmasını zorluyor, şeffaflığı liberal bir lüksten çıkarıp herkesin kendi devletinden talep ettiği hayati bir ihtiyaca çeviriyor.
Belki de koronavirüs sonrası dünyayla ilgili yapılan yorumlar fazla karamsardır...
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025