Yıldıray OĞUR
Nihayet, AK Parti tam adı “5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi”ni Meclis’e sundu.
Kanunun gerekçesini açıklamak üzere Meclis’te basın toplantısı düzenleyen AK Parti Grup başkanvekili Özlem Zengin “Günlük yaşantımızda bir suç işlendiğinde suçun faillerine ulaşılıyor ve bir ceza yaptırımı uygulanıyorsa, aynı ilke sosyal medya için de geçerli. Sosyal medya yeni bir hayat alanıysa burada da insanların yapmış olduğu eylemlerin sorumluluklarını hukuken almaları gerekiyor” dedi.
İleri sürülen gerekçeler arasında son dönemde Twitter’da siyasetçi eşlerine yönelik hakaretler de var.
Bu gerekçeleri okuyunca bir an için insan internetin Türkiye’de gürül gürül akan bir su olduğunu düşünüyor.
Ne yani bu boş boş akan suya bir çeşme takılmasın mı? Hakaret etmek serbest mi olsun?
Düzenlemeyi savunanlar Almanya ve Fransa’daki benzer düzenlemelerden örnekleri veriyorlar, ‘Almanlar yapınca sansür olmuyor da Türkiye yapınca mı sansür oluyor’ diye soruyorlar.
Tam bunları okurken Twitter ekranına bir başka tweet düştü:
“Kaç gündür kendimi bilmez şekilde yatıyorum. Dizanteri olmuşum. Bugün gözünü az araladım ilk telefon terörle mücadeleden. Savcılık tvitlerime soruşturma açmış. Çok hastayım iyileşince gelsem diyorum, olmaz diyor. Gerçekten kötüyüm diyorum, o zaman yakalama kararı çıkarayım diyor.”
Tweeti atan Emel Armutçu, tanınmış, tecrübeli bir gazeteci. 26 yıl çalıştığı Hürriyet’te çok önemli haberlere imza atmış, yöneticilik ve köşe yazarlığı yapmış bir isim.
Bir saat sonra yeni bir tweet attı:
“Geldiler, gidiyoruz”
Dört saat sonra da başka bir tweet:
“İfade verdim döndüm. 5 yıl önceki tvitlerim karşımdaydı. İlgilenen tüm dostlara teşekkürler.”
Neredeyse her gün böyle birileri hepimizin gözü önünde sosyal medya mesajları yüzünden evine gelen polisler tarafından gözaltına alınıyor.
Sadece gazeteciler, siyasetçiler, sesleri çok çıkanlar değil.
Ajanslar her gün sosyal medyadan attığı mesajlar yüzünden gözaltına alınan, tutuklanan insanların haberlerini geçiyor.
Sadece dün Denizli’de bir kişi sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı.
Ondan önceki gün Samsun’da 17 yaşındaki bir kişi yine sosyal medyadan Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına alınmış, pişman olduğunu söyleyince adli kontrolle serbest bırakılmıştı.
Küçük bir taramayla bu hafta içinde Muğla’da, İzmir’de, Zonguldak’ta benzer gözaltılar yaşandığını görüyorsunuz.
Bunların içinde 80’ine dayamış emekliler de var, lise çağlarında gençler de.
Artık sosyal medya paylaşımlarını ne zaman yaptığınızın da bir önemi kalmadı.
Beş yıl önceki tweetleriniz, Facebook paylaşımlarınız için her an kapınıza polis dayanabilir.
Nitekim faha geçen hafta eski Başbakan Binali Yıldırım’ın eşine dört yıl önce attığı hukuki olarak içinde hakaret ifadesi geçmeyen ama çirkin, ayıp bir tweet yüzünden İyi Partili bir isim, özür dilemesine rağmen evinden, kollarına girilerek, basına teşhir edilerek gözaltına alınıp, tutuklandı.
Van’da bir vatandaş 2014 yılına ait yedi sosyal medya paylaşımı için Cumhurbaşkanı’na hakaretten birkaç ay önce 12 yıl 3 ay hapis cezası aldı.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na en eskisi sekiz, en yenisi üç senelik tweetler için 9 yıl 8 ay hapis cezası verildi.
Üstelik 2017 yılındaki bu tweetlerden birinde Erdoğan’ın “Koskoca ABD'yi Ankara'daki bir büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun” açıklamasının üzerine açık ki Fethullah Gülen’i kastederek yazdığı “Koskoca Türkiye’yi ilkokul mezunu şizofren bir meczuba yönettirdin ama!” tweeti bile cumhurbaşkanına hakaret olarak sayılmıştı.
Yine Kaftancıoğlu, bundan yedi yıl önce Öcalan’a övmeyen siyasetçnin kalmadığı çözüm süreci günlerinde, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü’nün “yargısız infaz, lanetliyorum, gerçekten üzüntü duydum” dediği, İçişleri Bakanlığı’nın özel izni ile cenazeleri Diyarbakır’dan büyük bir mitingle kaldırılan, iktidara yakın gazetelerin çözüm süresine yönelik provokasyon diyerek kınadıkları Sakine Cansız ve iki kadının Paris’te öldürülmesi üzerine yazdığı “İnsanlık kadınlarla kaybeder. Ve insanlık yine kaybetti” mesajı için de terör örgütü propagandasından ceza aldı.
Artık neyin hakaret, neyin eleştiri olduğunun ucunun kaçtığı bir noktadayız. “İstanbul’da sel oldu, beyefendi tatilde’ diyecek son kişi sensin” diye tweet attığınız için yada Facebook’unuza “Benzini boş verin dünyanın en pahalı cumhurbaşkanı bizde” yazdığınız için tutuklanabilirsiniz. Yazdığınız bir tweet “bir kalkışmanın ülke menfaati için doğru olduğu intibaaını uyandırdığı” için ilk mahkeme önüne çıkana kadar bir kaç ay hapis yatabilirsiniz.
Sosyal medya paylaşımlarınız yüzünden kapınıza polis gelmesi için sadece Cumhurbaşkanı’na, devlete ya da devlet büyüklerine laf etmiş olmanıza da gerek yok.
Mesela ekonomiyle ilgili attığınız bir tweet bankacılık kanununa aykırı bulunabilir, manipülasyonla suçlanıp kendinizi karakolda bulabilirsiniz.
Denetimsiz bulunan mevcut şartlarda BTK, Sağlık Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Milli Piyango, Spor Toto, Türkiye Jokey Kulübü, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK ve Diyanet'in bile internette erişim engelleme yetkisi var.
Korona ile ilgili paylaştığınız eleştirel bir mesaj, resmen açıklanmadan ilinizdeki vaka sayılarını vermeniz, “rakamlarla oynuyorlar” diye mesaj yazmanız “asılsız ve provokatif” paylaşıma sokulup kapınıza polis dayanabilir.
Nitekim son olarak 21 Mayıs günü İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre 65 günlük pandemi sürecinde “asılsız ve provokatif” olduğu iddia edilen koronavirüs paylaşımları yüzünden 10.111 sosyal medya hesabı incelendi, 1105 kişi hakkında dava açıldı, 510 kişi de gözaltına alındı.
Yine kriz anlarında, Türkiye’nin yurt dışı operasyonları sırasında sosyal medya hesaplarında ana akım görüşlerin dışında görüşler yazanlar da sabah kapılarında polisi buldular.
Barış Pınarı harekatı ile ilgili sosyal medyadan “kara propaganda” yaptıkları iddiasıyla 636 kişi gözaltına alındı, 86 kişi tutuklandı.
Yine Zeytin Dalı operasyonu sırasında sosyal medya paylaşımları yüzünden 845 kişi gözaltına alındı, yine bunların bir kısmı tutuklandı.
Türkiye, sosyal medyadan adam kaldırmaya dönen bu gözaltı sayısıyla dünyada zirvelere oynadığı gibi, Twitter’a en çok mahkeme kararı gönderen, en çok tweet kaldırma ve bilgi talebinde bulunan ülkeler sıralamasında da zirvede.
Ama bu kötü şöhreti yüzünden bu talepleri en az karşılanan ülkeler arasında. Türkiye sadece Ocak- Hazrian 2019 tarihleri arasında 8993 hesap için 6.073 talepte bulunmuş, bu taleplerin sadece yüzde 5’i karşılanmış, aynı dönemde 696 hesap için, 350 bilgi talebinin karşılanma sayısı ise 0.
EngelliWeb 2019 raporuna göre Türkiye'de 2019 sonu itibarı ile 408.494 web sitesi, 130.000 URL adresi, 7.000 Twitter hesabı, 40.000 tweet, 10.000 YouTube videosu ve 6.200 Facebook içeriği erişime engelli.
Bunların arasında yakın zamana dünyada eşi benzeri olmayan bir biçimde 2.5 yıl boyunca Wikipedia, 2007-2010 arası Youtube, 2014-2016 arası zaman Twitter, Paypal, Booking, Wikileaks gibi siteler de var.
Daha yeni RTÜK’ün Netflix’teki bir dizinin senaryosuna müdahale ettiği de ortaya çıktı.
İşte Türkiye’de internetin “denetimsiz” denen hali bu.
İddia edildiği gibi, Türkiye’de internet hakaretin serbest olduğu, herkesin her istediğini yapabildiği gürül gürül akan bir su değil. Normal hayatta suç olanlar, zaten uzun süredir internette de suç.
Şimdi yeni ek kısıtlamalarla tadil edilmeye çalışılan 5651 Sayılı yasa da zaten 2007 yılından beri yürürlükte.
Bu düzenlemeye gerekçe yapılan Cumhurbaşkanı’nın kızına, eski Başbakan’ın eşine sosyal medyadan hakaret edenler de zaten ertesi gün tutuklandı.
Bu faydalı teknolojinin zorunlu ve istenmeyen bir sonucu olan hakaretler ve üslup sorunuyla mücadele için, kullanıcının evinin kapısına ertesi sabah polis göndermekten daha ağır hangi yaptırım düşünülüyor acaba?
Bu kanun değişikliği, hakareti ve üslupsuzluğu bitirmeyecek, sadece iktidara kontrol edilemeyen bir medyaya dönen sosyal medya çeşmesinden zaten cılız ve tedirgin akan suyu kontrol etme, kısma hatta tümden kesme yetkisini verecek.
Yasayla bir milyondan fazla abonesi olan sosyal medya platformlarına Türkiye’de ofis açma zorunluluğu getiriliyor.
Ofis açmazlarsa bir kaç ay içinde önce 10, sonra 40 milyon TL idari para cezasına çarptırılacaklar, yine açmamakta ısrar ederlerse mahkeme kararıyla internet trafiklerinin bant genişlikleri %50 ile 95 aralığında kısılabilecek.
Yine bu şirketlerden Türkiye’yle ilgili verilerini Türkiye’de barındırmaları da isteniyor. Yani hepimizin bilgileri bir devlet kurumunun veya bir mahkemenin kol mesafesinde olacak.
24 saat içinde mahkemenin erişim engeli verdiği içerikleri kaldırmayan, hesapları kapatmayan platformlar hakkında tazminat davaları açılabilecek.
Peki Türkiye’nin bu ağır ifade hürriyeti ve hukuk şartlarında sosyal medya şirketleri Türkiye’de ofis açar mı? Açarsa Türkiye devletinden ve mahkemelerinden gelen talepleri kendi kriterlerine göre değerlendirip reddetme lüksüne sahip olabilirler mi?
Bir mahkeme kararıyla Twitter’ın, Facebook’un, Netflix’in ofislerinde arama yapılması, buradaki çalışanların kendisini, Cumhurbaşkanı’na hakaret, terör propagandası, suçluyu koruma, müstehcen yayın yapmak, yayınladıkları bir belgesel, dizi ya da filmle Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılamak gibi suçlamalarla karşı karşıya bulması hiç yabana atılmayacak bir ihtimal değil mi?
Yani özetle; sosyal medya paylaşımları yüzünden bu kadar çok insan hapisteyken, her gün yeni insanlar bu yüzden gözaltına alınırken, bu kadar çok site, hesap kapalıyken, daha Wikipedia bile bir kaç ay önce açılmışken, Türkiye’de internet denetimsizmiş gibi konuşmak da bizdeki düzenlemeyi Almanya ve Fransa ile kıyaslamak da epey ayıp oluyor.
O ülkelerden bir örnek alınacaksa listenin başında internet düzenlemeleri değil, ifade hürriyeti ve hukuk standartları gelir.
Bu tasarıya gözü kapalı “evet” diyecek milletvekilleri, yarın bu yetkilerle Twitter, Youtube ya da Netflix kapatılırsa ya da bant genişlikleri düşürülürse, yani bir dizi, bir video izlemek imkansız hale gelirse çocuklarına ne diyeceklerini de herhalde şimdiden düşünmüşlerdir.
(Yazıdaki bazı bilgilerin kaynağı olarak: https://twitter.com/cyberrights/status/1285489802675183617)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025