Yıldıray OĞUR
En son Çarşamba günü Karar’da bu sütunda çıkan yazıda “Virüs nasıl 900’ler takıldı?” sorusuna cevap aramıştık.
Yazının yazıldığı günün akşamında vaka sayısı bir anda 995’den 1083’e fırladı. Ertesi gün günlük vaka sayısı 1178 oldu, ondan sonraki gün 1153 ve dün de 1185’e kadar çıktı.
Böylece 14 Temmuz’dan 3 Ağustos’a kadar 20 gün boyunca istikrarlı bir şekilde 1000’in altında devam eden günlük vaka sayısı, bir anda hızlıca 1100’lü rakamlara sıçradı.
14 Temmuz ile 7 Ağustos arasındaki rakamlara topluca bakınca bu tuhaflık daha net görülebiliyor:
992, 947, 933, 926, 918, 924, 931, 928, 902, 913, 937, 921, 927, 919 963, 967, 982, 996, 987, 995, 1083, 1178, 1153, 1185.
Çarşamba günkü yazıda Türkiye’nin farklı şehirlerinden valilik, sağlık müdürlüğü, Tabip Odası açıklamaları ve yerel gazetelerde çıkan haberlere bakarak, 900’lerde takılmış günlük vaka sayılarının güvenirliliğiyle ilgili artan şüpheleri masaya yatırmıştık.
Örneğin Sağlık Bakanlığı tarafından Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’yi kapsayan Ortadoğu Anadolu bölgesindeki toplam resmi vaka sayısı 50 civarlarında açıklanırken, Malatya Valisi “Son 4 gündür günlük 100’lü rakamları aşıyoruz” diye açıklama yapmıştı.
Yine Türkiye genelinde resmi vaka sayısının 1000’in altında olduğu, Ankara, Konya ve Aksaray’ın içinde olduğu Batı Anadolu bölgesinde günlük vaka sayısının sadece 184 olarak açıklandığı günlerde de Ankara Tabip Odası günlük vaka sayılarının 1000’e yaklaştığını açıklamıştı.
Peki, resmi rakamlarla gayri resmi rakamlar arasındaki bu fark herkesin görebileceği kadar açılırken neden ısrarla 14 Temmuz’dan 3 Ağustos’a kadar vaka sayıları 1000’in altında tutulmaya çalışıldı?
Ve sonra ne oldu da bir anda bu rakamlar 1100’lü rakamlara çıktı ve böyle devam ediyor?
Aslında bakıldığında 900 olmuş, 1100 olmuş arada büyük bir fark yok gibi görünüyor.
Süreç yönetimi ve açıkladığı rakamlar konusunda toplumun önemli bir kesiminin güvenini kazanmış Sağlık Bakanlığı’nın bu güven ilişkisini bozacak bir risk alması da mantıklı görünmüyor.
Ama son yazı üzerine gelen dikkatli bir okur e-postasında , günlük vaka sayısının 20 gün boyunca neden ısrarla 1000’in altında tutulmaya çalışıldığı sorusuna matematikle bir cevap verilmekteydi:
“Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik seyahat kısıtlamalarını kaldırabilmek için.”
Önce AB seyahat kısıtlamasının ne anlamına geldiğine bakmak gerek.
Türkiye 1 Haziran’dan itibaren koronavirüs yasaklarını gevşetti ve hızlı bir normalleşme yaşandı.
Dünyada pek çok ülkede de ekonomi çarklarını harekete geçirebilmek için zorunlu olarak benzer normalleşme adımları atıldı.
Ama Türkiye için bu normalleşmenin hızlı olmasının başka bir motivasyonu daha vardı; Ekonomi ciddi bir döviz darboğazındayken, ülkenin en büyük sektörlerinden olan turizmin mevsimini kaçırmamak...
Bunun için yurtdışından, özellikle de Avrupa’dan turist gelmeliydi.
Ama Avrupa Birliği, 30 Haziran itibarıyla birlik içindeki ülkeler arasında seyahat kısıtlamalarını kaldırdı ama aralarında Türkiye’nin de olduğu 160 üçüncü ülkeye yönelik caydırıcı seyahat kısıtlamaları koydu.
AB ülkeleri bu kısıtlamaları kendi kriterlerine göre uygulamaya başladılar.
Bu kısıtlamalardan biri Türkiye’nin de yer aldığı turuncu listedeki ülkelere gidecek AB vatandaşlarına 14 günlük zorunlu karantina uygulamasının getirilmesiydi. Hollanda gibi ülkeler bunu uygulamaya başladı.
Bu 14 günü çalışanların yıllık izinlerinden düşmelerine izin verilmedi.
Avrupa'daki sigorta şirketleri zorunlu haller dışında gidilmemesi istenen bu ülkelere gidecekleri güvence kapsamından çıkardı.
Devletin buralara gidecek vatandaşlarını herhangi bir durumda tahliye etmeyeceği açıklandı.
Bu ülkelere yapılan rezervasyonların iptal edilmesi halinde tam ücret iadesi gibi zorunluluklar getirilip turizm acenteleri caydırıldı.
Tabii bu kısıtlamalarla AB ülkelerinin vatandaşları, tatil için turizm sektörleri virüsten büyük yara almış üye Avrupa Birliği ülkelerini tercih etmeye yönlendirilmiş oldu.
Türkiye’nin Avrupa’dan turist alabilmesi için bu turuncu listeden muhakkak çıkması şarttı.
Avrupa Birliği, bu listeleri 15 günde bir güncelleyeceğini, vaka sayılarını şeffaf bir biçimde açıklayan ve son 14 günde günlük koronavirüs vaka sayısı 100 bin kişide 16 ve aşağısı olan ülkeleri güvenli sayacağını ve seyahat kısıtlamalarını kaldıracağını açıkladı.
Nitekim 30 hazirandaki ilk incelemede günlük koronavirüs vaka sayısı AB’nin belirlediği ortalamanın altında olan Ruanda, Cezayir, Avustralya, Kanada, Gürcistan, Japonya, Karadağ, Fas, Yeni Zelanda, Sırbistan, Güney Kore, Tayland, Tunus, Uruguay’a seyahat yasakları kaldırıldı.
O günlerde günlük vaka sayıları 1300’lerde dolaşan Türkiye ise bu listeye giremedi. Seyahat yasağını kaldırmak için günlük koronavirüs vaka sayısı 100 bin kişide 16 ve aşağısı olması gerekirken Türkiye'de bu rakamın 23,5 olduğu açıklandı.
Ama Türkiye, bu seyahat yasaklarından çıkmak için bazı adımlar attı. Önce Avrupa Birliği’nin şeffaflık kriterini karşılamak için 29 Hazirandan itibaren Sağlık Bakanlığı, günlük koronavirüs verilerini bölge bölge ayrıntılı olarak açıklamaya başladı.
Bu arada Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Turizm Bakanı Ersoy, 2 Temmuz’da her yıl beş milyondan fazla turistin Türkiye’ye geldiği Almanya’ya giderek seyahat yasaklarının kaldırılması için görüşmeler yaptılar, güvenceler verdiler. Fakat görüşmelerden bir sonuç çıkmadı.
Sadece Alman Sağlık Bakanı Spahn, bir açık kapı bıraktı, "Türkiye eğer her gün güncellenen ve vakaların bölgelere dağılımını gösteren güvenilir rakamlar ortaya koyabilirse, biz de diğer ülkelerde ve Almanya’da olduğu gibi konuya bölge bölge bakabiliriz. Türk tarafının bunu yerine getirmek için çok çaba harcadığını biliyorum" dedi.
AB seyahat kısıtlama listesini 15 Temmuz’da yeniden güncelledi. Temmuz ayının ilk 14 günündeki ülkelerin vaka sayıları incelendi.
Ama Türkiye’nin günlük koronavirüs vakaları hala 100 bin kişi başına 20 civarındaydı. Bu yüzden Türkiye, zorunlu haller dışında gidilmemesi gereken ülkeler listesinden yine çıkamadı.
İşte bu ikinci değerlendirmede de AB ülkelerinin seyahat kısıtlaması devam eden ülkeler listesinden çıkamayınca Türkiye’deki günlük koronavirüs rakamlarına bir şeyler oldu.
12 Haziran – 13 Temmuz arasında hep 1000 ve üstünde seyreden rakamlar, AB’nin üçüncü 14 günlük değerlendirmesinin başladığı 14 temmuzdan itibaren 1000’in altına düştü ve 20 gün boyunca normalleşmenin sınırlarının epey zorlanmasına rağmen 900’lü rakamlarda devam etti.
İşte e-posta gönderen okurun iddiası şu:
“Sayıların 1000'in altında olması gerektiği Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye seyahat kısıtlaması gerekçesinden açıkça anlaşılıyordu. AB kriterlerine göre "yeni vaka sayısı" AB ortalaması veya altında olmalıydı. AB tarafından 1 Temmuz'da açıklanan güvenli ülkeler listesinde, vaka sayılarının yüksek olduğu gerekçesiyle Türkiye yer almamıştı. Koronavirüs vaka sayısı 100 bin kişide 16 ve aşağısı olan ülkeleri güvenli sayan AB, Türkiye'de bu rakamın 23,5 olduğunu bildirmişti.14 gün için AB ortalaması her 100 bin kişide 16 yeni vaka olduğuna ve Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 84 milyon olduğuna göre, oranlarsak, Türkiye için yeni vaka sayısı (14 gün için) 13,488'i geçmemelidir. Dolayısı ile bir gün için (13,488/14) 963 sayısını buluruz. Temmuz boyunca ilan edilen "günlük vaka sayıları" her nedense bu kritere uyum çabasını akla getiriyor.”
Yani artık herkesin şüphelendiği 20 gün boyunca istikrarlı 900’lerdeki günlük vaka sayısının sebebinin AB’nin seyahat kısıtlaması kaldırma kriterlerini karşılamak olduğunu söylüyor okur.
Peki sonuç ne oldu?
30 Temmuz’daki üçüncü güncellemede de Türkiye’nin son iki haftadaki verileri, AB’nin seyahat kısıtlaması olan ülkeler listesinden çıkmasına yetmedi.
Fakat bu düşük günlük vaka sayıları tamamen de işlevsiz kalmadı.
4 Ağustos günü Almanya, daha önce Alman Sağlık Bakanı’nın söylediği gibi, Türkiye genelinin vaka sayısını değil, bölgesel olarak açıklanan vaka sayılarını inceledi ve vaka sayıları düşük görülen İzmir, Manisa, Aydın ve Antalya'ya seyahat kısıtlaması kaldırıldı.
Aynı günün akşamı da Türkiye’deki günlük vaka sayısı birden 995’ten 1083’e çıktı ve günlerdir de 1100’ün üzerinde seyrediyor.
Zaten turizm mevsimi de bitmek üzere. Muhtemelen Ağustos’un sonuna AB, seyahat kısıtlamalarını bütün ülkeler için azaltacak.
Matematiksel hesapların kapanıp, rakamların normalleşmesi şeffaflık ve güven için önemli.
Zaten şimdilik bu virüsün bulunmuş tek çaresi de bu; devletin vatandaşına karşı şeffaf olması, vatandaşların da ciddiyetin farkına varıp, tedbirlere uyması...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları

















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025