Yıldıray OĞUR
Bundan üç yıl önce 31 Mart’ı 1 Nisan’a bağlayan gece sosyal medyada bir reklam filmi hızla yayılmaya başladı.
Ülker’in resmi twitter hesabından paylaşılan 1 Nisan “eşek şakaları” temalı reklam aslında 10 gündür gösterimdeydi.
https://www.milliyet.com.tr/milliyet-tv/ulkerin-tartisilan-1-nisan-reklami-video-4645713
“1 Nisan yaklaşıyor, tuhaf şeyler oluyor” diye başlayan reklamda bozuk, gizemli, korkutucu bir ses Ülker’in “Mutluluk her yerde” sloganı için yazılmış şarkıyı söylüyordu:
“mutluluk planlanır, mutluluk şakalanır.
mutluluk orada mutluluk burada karşına çıkabilir
küçük kardeş olmak şakaya maruz kalmak
zorlu kardeş hayatı şimdi hesaplaşma zamanı”
Bu sırada çeşitli 1 Nisan eşek şakaları gösteriliyordu.
“Eve dönerken bir parlama gözünü alacak. Evini folyoyla kaplı bulacaksın...
“Aniden kendini kale direği olarak bulacaksın. Pis burunla çekilmiş şutlar seni bulacak.”
“Bir mekanda tatlı tatlı tatlı siparişi vereceksin. Ama acılar seni bulacak”
Reklamın sonunda da şöyle deniyordu:
“1 nisan geliyor, hesaplaşma zamanı yaklaşıyor.
sana süprizlerim olacak ???
#kücükkardeşolmak bunu gerektirir.”
İzleyince absürd, tuhaf gelen bu reklam “Küçük kardeş olmak” temalı bir dizi reklamın parçasıydı. Seride başka reklam filmleri de vardı.
https://twitter.com/Ulker/status/847946403242536960?s=20
Bu reklam kampanyası için kucukkardesolmak.com diye bir site açılmış, küçük kardeşlere “abilerinizden, ablalarınızdan intikam alma zamanı, onlara 1 nisan şakaları yapın, sitede bizimle paylaşın, biz de şakanıza sponsor olalım” deniyordu.
Cin fikirli reklamcıların epey zorlama bir reklam filmi ve kampanyası vardı karşımızda.
Ama kim derdi ki küçük kardeşlere abinin, ablanın pastasının üzerine acı biber ekip eşek şakası yap diyen bir 1 Nisan reklamından, subliminal Cumhurbaşkanı’nı zehirleme mesajı çıkarılacak!
Ama Türkiye’nin ruh hali buna fena halde uygundu.
Bir yıl önceki darbeyle psikolojiler bozulmuştu, 15 gün sonra da kritik bir referanduma doğru gidiliyordu, her şey siyaseten kullanıma açıktı.
Bir de üstene o gecenin akşamında aralarında Atilla Taş’ın da olduğu “FETÖ” iddiasıyla tutuklu yargılanan 21 yazar-gazeteci için mahkeme tahliye kararı vermişti.
Tahliye kararları, geçenlerde meşhur bir trolün anlattığı gibi sosyal medya temyiz mahkemesinden dönmüş, gazeteciler, kapıda aileleri tahliyelerini beklerken hapishanede tekrar tutuklanmıştı.
O gece hepsi birleşince ortaya bir reklam filminden delice bir paranoya çıktı.
Kuyuya taşı ilk kim attı, ilk kim reklam filmine subliminal darbe mesajları görerek algıyı yönlendirdi kısmına az sonra geleceğiz.
Ama bu ilk taştan sonra bu reklamda gizli darbe, suikast planları olduğu fikri bir anda dolaşıma girdi ve hemen kabul gördü.
Reklamı her izleyen, başka bir gizli mesajı deşifre ediyordu.
O gün yani 1 Nisan günü Erdoğan Diyarbakır’da konuşacaktı.
Reklamda geçen “1 Nisan yaklaşıyor, hesaplaşma zamanı geliyor” bu mitingde Erdoğan’a yönelik gizli bir suikast girişimi mesajıydı.
Hatta reklamın bir yerindeki 04.00’ü gösteren saat de bu suikastın 16.00’da yapılacağını söylüyordu.
Bazılarına göre ise bu saat 1 Nisan gecesi darbenin saat 04.00’de start alacağı anlamına geliyordu.
Neden bu kadar gizli planlar herkesin göreceği bir reklam filmine saklanıp riske atılsın sorusu kimsenin ilgisini çekmiyordu.
Gece ilerledikçe daha da yaratıcı şifreler çözüldü.
Reklamdaki eşek şakalarından biri olan ‘Evini folyoyla kaplı bulacaksın’ın baş harfleri çıkarılmıştı: EFKB. Bu uzaktan kumanda ile patlatma sistemi demekti. Mesaj açıktı:
“Filmde evini folyoyla kaplı bulacaksın” diyor ve PATLAMA. EFKB, yani uzaktan patlatma sistemi. Erdoğan iyi korunmalı, aman dikkat.”
Ama reklamda tek bir tehdit yoktu ki!:
“Ülker'in reklam filmindeki pastanın üstüne bir şeyler ekleniyor. Erdoğan’ı zehirleyin diyorlar. Allah sizi kahretsin.”
“Direğe bağlanmış insan figürü. Yani tutuklanma olamaz mı?”
Kelime kelime, fotoğraf fotoğraf reklam deşifre edildi.
Reklamda geçen “küçük kardeş olmak”, “Küçük Amerika Türkiye” demekti. “Şimdi hesaplaşma zamanı” 16 Nisan öncesi beklenen kalkışma. “Acılar seni bulacak”, “Nisan geliyor, hesaplaşma zamanı” zaten apaçık tehditlerdi.
Ama hızını alamayanlar, daha açık olmayan tehditleri de deşifre ettiler.
Hem de akıllara gelmeyecek bir yöntemle:
Reklam filmdeki sesleri tersten yavaşlatılmış olarak dinleyerek!
Bir anda sosyal medya korkutucu ağır çekim anlaşılmaz ses videolarıyla doldu. Yüzde 80 yavaş modunda, bası azaltılmış olarak dinleyenler başka, yüzde 60 yavaş modunda baslı dinleyenler başka gizli mesajlar duyuyordu.
https://twitter.com/KontakAdami/status/848273252707389440?s=20
Aslında hiçbir anlamı olmayan seslerin altına altyazı olarak kim ne yazarsa, psikolojik olarak kulaklar da onu duyuyordu.
“Ramazan şakası” denildiğini yani Mısır’daki darbeyle ilgili gizli bir mesaj verildiğini duyanlar da vardı, “Millet alkışlanır, şarkılar okunur, dualar okunur, dağlar taş olur, Allah’ı unuttum, Allah’ın sınavı yaklaştı” gibi sesler duyduğunu iddia edenler de...
Gece yarısı binlerce insan bu anlaşılmaz korkutucu sesler içinden gizli mesajları çözmeye çalışıyor, aynı zamanda korku filmi gibi olan bu şeytani akla lanet okuyordu.
Tepkilerin hedefinde tabii ki anında FETÖ’cülüğü ilan edilmiş, hemen bir operasyonla hesap sorulması istenen Ülker vardı.
Önce Ülker’den rasyonaliteye çağıran bir açıklama geldi:
“Bir şaka reklamı, başlatılan bir sosyal medya kampanyası ile farklı noktalara çekildi, içinde asla olmayan ve olması dahi düşünülemeyecek anlamlar yüklenerek markamıza yönelik olumsuz yargılar oluşturulmaya çalışıldı. Reklam film görüntüleri ve üzerindeki yazılarla oynanarak deformasyon oluşturuldu ve sanki bu görüntü ve sözler markamıza aitmiş gibi lanse edilmeye çalışıldı. Aslında, Ülker'i hedef almış gibi görünmekle birlikte, milletine ve ülkesine bağlı saygıdeğer vatandaşlarımızı da tahrik etme ve hasmane tutum almaya zorlamayı amaçlamıştır. Bu vesile ile bu haksız algıdan incinmiş olan tüm vatandaşlarımızdan da ayrıca özür diliyoruz."
Ama açıklama linçi durdurmayınca bu kez Murat Ülker, bu paranoyalara hak veren bir tweet attı:
"Yurtdışındayım. Şimdi duydum. Haber verenlere teşekkürler. Kumpası kuranlar hak ettiklerini bulacaklar. Milletimizin yanındayız"
Aralarında benim de olduğum bu paranoyayla dalga geçenler de bizzat patronun “kumpas” diyen bu açıklamasından sonra ağır bir linçle karşılaştı.
https://twitter.com/yildarado/status/847910324636446722?s=20
O gece kimler neler neler yazmadı ki?
16 Nisan referandumu öncesi halkı teyakkuz haline sokacak fırsat tepe tepe kullanıldı.
En popüler mesajlardan bir kaç örnek:
“Can verirken salavat getiren, şehid olurken Cennet'i gören bir millete ne korku, ne keder ey #Ülker”
“Ülker hepimizin gözüne sokarcasına 1 Nisan darbe tehditinde bulunurken sahibi ise yurtdışında. Teyakkuzda olmamız için bir sebep daha!”
“Bu millet darbecilere, darbe severlere haddini bildirdiyse Ülker'e de haddini bildirecektir...”
“Soruyorum; Sözüm ona bu reklam filmi ile kime ve neye HİZMET ediyorsunuz @Ulker Hangi abi ve ablalara mesaj gönderiyorsunuz?”
“Ülker reklamı subliminal mesajı aşmış, doğrudan mesaj veriyor. Büsküvi çikolata firması nasil bir hesaplaşmadan bahsedebilir. Kim ne üfledi!”
“Küçük kardeş olmak = Küçük Amerika Türkiye Şimdi hesaplaşma zamanı = 16Nisan öncesi beklenen kalkışma Pasta sahnesi = Suikast (zehirlenme)”
“Bu olayın arkasında Nato ve CIA var. Sokaklara çıkmasın kimse. Erdoğan gereken çağrıyı yapar bize, en ufak taşkınlık onlar için bahane olur.!”
“Zaman gazetesi sübliminal mesajları gibi olmuş... Abiler ablalar... Küçük kardeşler... 1 Nisan'da büyük sürprizler..”
“Ülker'in reklamından tiksinmek ve subliminal mesaj aramak için paranoyak olmaya gerek yok. Bir şeyler dönüyor birkaç gündür. Tedbir şart !”
“Alçakça hazırlanmış bir reklam filmiyle milletimize bir tehdit daha yapıldı 2)Bilinçaltı korku oluşturma 3)FETÖ içi tekrar moral aşılama”
“Tabi tabi ... Bi de yedik... Alçak herifler... Bu halk size subliminal bir mesaj verecektir...”
“Reklam filmiyle basbayağı tehdidi yedik. Hiç bir şirket kendine böyle alenen vurmaz. Başından beri iyi niyet yoktu ki ayaklarına dolanıverdi.”
(Daha fazlasını merak edenler o gece atılan ibretlik tweetleri buradan okuyabilirler.
https://twitter.com/search?lang=tr&q=darbe%20until%3A2017-04-01%20since%3A2017-03-31&src=typed_query)
Ama iş sosyal medyada kalmadı.
“Bu gece bize uyku yok” mesajlarını, Kısıklı’da toplanma çağrıları izledi:
“Evden tedirgin beklemek istemeyenler Kısıklı'ya geliyor. Nöbetçiler yerlerine gidiyor. Ben de yoldayım. Vatan görevi kutsaldır”
“Gelmek isteyen olursa ben birazdan Kısıklı'da olacağım. Bu gece uyumak yok!”
Gerçekten de gece yarısı aralarında milletvekillerinin, belediye başkanlarının olduğu yüzlerce kişi Kısıklı’da Cumhurbaşkanı’nın evinin karşısında nöbet tutmaya başlamıştı.
https://twitter.com/doganburak29/status/847960570284343298?s=20
Toplanan kalabalık adına açıklama yapan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk şöyle dedi:
“Bu milleti 1 Nisan şakasıyla tehdit ederek boyun bükecek bir millet değiliz. Bu ülke bizim, bu vatan bizim, bu devlet bizim, bu cumhuriyet bizim. Bize kimse sömürge muamalesi yapamaz. Bu ülkenin bir tane başkomutanı vardır, o da Recep Tayyip Erdoğan’dır" dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=srpiM4-E76E
Tabii yargı da geri kalmadı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın reklamla ilgili soruşturma açtığı açıklandı.
https://twitter.com/banuel/status/847957552453308416?s=20
https://twitter.com/mkulunk/status/847950732158529538?s=20
Ertesi gün iktidara yakın gazeteler bu reklam filmi ve darbe paranoyasıyla ilgili haberlerle doluydu. Reklamı yapan şirket, reklamcı teşhir ediliyordu.
Ülker bu reklamın hazırlanmasında görev yapmış bütün çalışanlarını soruşturma için açığa aldığını açıkladı. Reklamı yapan şirketler açıklama yaparak birbirilerini suçladı, reklamı hazırlayan çalışanının istifa ettiğini duyuruldu.
Olay o kadar büyüdü ki, referandum kampanyasının bir parçası haline geldi.
Başbakan Binali Yıldırım, katıldığı televizyon programında reklam için “İzlemedim ama duydum. Yersiz anlamsız insanlara bir anlamda o darbe günlerini hatırlatan birtakım ifadeler varmış. Bir hesaplaşmadan bahsediliyormuş. "Ablalar abiler" gibi birtakım yersiz laflar içeren ve zaten toplumda bir tedirginlik var bu tedirginliği tetikleyen maalesef talihsiz bir reklam” dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=7PvbqodkCK0
Sonra pek çok şey gibi, gizli darbe, suikast mesajlarının hem düzden hem tersten yerleştirildiği bu şeytani reklam unutuldu. Açıldığı duyurulan soruşturmadan da bir şey çıkmadı.
O gece yaşanan delilik hali unutuluyordu ki dün sosyal medyaya bir blog linki düştü.
https://medium.com/@tugrayazbahar/anlat%C4%B1lan-benim-hik%C3%A2yemdir-5377a74b1264
Boğaziçi mezunu genç bir reklamcı, reklam ajanslarında gördüğü kötü muameleleri, mobbingleri, aralarında ödül almış Mersin Arslanköylü Ümmiye Koçak’la Ronaldo’yu buluşturan reklam filminin de olduğu işlerinin nasıl çalındığını, kendisine bu muameleleri yapan reklamcılardan intikam almak için ettiği intikam yeminlerini, intikam anı için onların işlerini takip etmeye başladığını anlatıyor ve konu 1 Nisan 2017 gecesine geliyordu:
“Derken sevgili dostlar; Ekşi’de yediğim lincin ve intikam yeminimin üzerinden sadece 10 gün geçmişti ki, ilahî bir şey oldu. 31 Mart’ı 1 Nisan bağlayan gece, önüme Ülker’in 1 Nisan reklam kampanyası dahilinde, çok ilginç bir reklam düştü. Muhtemelen bu reklamı ilk gören kişilerden biri bendim.
Bakın o gece, benim kafam milyon değildi. Milyar değildi. Trilyon da değildi. O gece benim kafam, gerçekten katrilyondu. Kafam gerçekten çok güzeldi sevgili dostlar… Evde Rocky’nin ünlü soundtrack’i Eye of the Tiger eşliğinde, duvarları yumruklayarak, hayatımın en kötü 10 gününü geçirmiştim. Sinirim inanılmaz bozuktu ve kelimenin tam anlamıyla, intikam aşkıyla yanıp tutuşuyordum. Ve önüme düşen bu reklam filminin sloganı ise “Şimdi Hesaplaşma Zamanı” idi.
Reklam gerçekten enteresandı ve sesiyle, müziğiyle, görüntüleriyle şiddet öğeleri barındırıyordu. Artniyetli birileri tarafından, sağa sola çekmeye çok müsaitti. Muhtemelen o gün, dünya üzerinde benden daha art niyetli bir insan da yoktu.
Bu arada Ekşi’de yediğim linç, aklıma müthiş bir fikrin gelmesini sağlamıştı. “Zeki çocuklar” olarak bildiğimiz Ekşi Sözlük’teki zekâ ortalaması bile içler acısı vaziyetteydi, bunu görmüştüm.
Yani sosyal medya dediğimiz ortamda, sürü psikolojisiyle hareket eden ve bildiği/bilmediği, anladığı/anlamadığı her konuda, müthiş bir özgüvenle yorum yapan milyonlarca cahil ve aptal insan vardı. Ki o dönem, Türkiye’nin tek gündemi de darbe meselesiydi. Herkes darbeyle yatıyor, darbeyle kalkıyordu. Yani ben, bu reklamın sübliminal darbe mesajları verdiğini iddia etsem, elbet buna inanacak ve bu fikrimin yayılmasını sağlayacak birileri olacaktı. Hemen Twitter’a girdim ve sıradan, anonim bir hesapla, bu reklamın sübliminal darbe mesajları verdiğini, bu nedenle de tetikte olmamız gerektiğini belirten bir tweet attım. Ardından bu tweet’ime; Büyük Resmi Görme Uzmanı çok takipçili hesapları ve troll’leri tek tek etiketlemeye başladım. Birkaç tanesi retweet etti. Hemen ardından konu Ekşi’ye düştü. Çok kısa bir süre içerisinde de virale dönüştü ve günün en çok konuşulan konusu olmayı başardı. Artık herkes bu reklamın darbe mesajları verdiğinden bahsediyor ve sokağa çıkma çağrıları yapıyordu.”
Yani ilk taşı reklamı yapan ajanstan intikam almak isteyen eski bir çalışanı atmıştı. Kulaklara karpuz suyunu o kaçırmıştı. Onun yönlendirmesiyle, “burada subliminal darbe mesajı veriliyor” demesiyle algılar oraya yönlenmişti. Üstelik bunu yapan da Erdoğan’ı devirecek bir reklam filmini yapmayı hayal eden Gezici bir reklamcıydı.
Ama intikam için atılan taş bir çığa dönmüştü ve sonuçları da ağır olmuştu.
O geceki paranoyak linç yüzünden gazetelerde adı deşifre edilen reklam yazarı Türkiye’yi terk edip ABD’ye yerleşmek zorunda kaldı.
O akşam haklarında tahliye kararı verilen 21 gazeteci tahliye edilmedi ve yeniden tutuklandı. Çoğu üç yıldır hala cezaevinde.
O geceki linçten ve tehditlerden sonra Ülker, kendi kurduğu Şehir Üniversitesi’ni de yüzüstü bırakarak Türkiye’den uzaklaştı.
O gecenin de katkılarıyla sürekli canlı tutulan darbe psikolojisi içinde 15 gün sonra yapılan referandumda “Evet”ler az farkla önde çıktı ve Türkiye’nin yönetim sistemi kökünden değişti.
Peki o gece kimler Gezici bir reklamcının algı operasyonuna gelmişti?
Tabii ki en önde gelen külyutmaz iktidar destekçileri, her şeye algı operasyonu diyenler, sürekli büyük resmi görenler, bütün kirli planları deşifre edenler, algı oyunlarını bozanlar...
Üç yıl önce 1 Nisan gecesi bu gofretten darbeyi yiyenler aslında ne kadar kolayca manipüle edilebildiklerini, algılarıyla ne kadar kolay oynandığını da göstermiş oldular.
Blog yazısını yazan reklamcı, yazısına “Anlatılan benim hikayemdir” başlığını atsa da aslında bu anlattığı maalesef bizim de hikayemizdir.
Yazarlar
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
22.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
10.11.2025