Yıldıray OĞUR
Önceki gün Ankara’da yaşanan adiyattan bir olay, kırmızı plaka ve çakardan başı dönmüş bir makam şoförünün anlık sinirle yaptığı bir hata olarak kalabilecekken, 2020 yılı Türkiye’sinin anlatıldığı bir dönem belgeseline dönüverdi.
Belgesel sosyal medyaya düşen bir videoyla başladı.
Habertürk’te Nihal Bengisu Karaca’nın yazısından okuyalım:
“Cenaze namazının kılınacağı camiinin bahçesine araç alınmıyor. Haberal’ın şoförü girmek için diretiyor. Ankara Belediyesi ile sözleşmeli olan ANFA güvenlik şirketinin görevlisi de yasağı hatırlatıyor, aracın geçişine izin vermiyor.
Görüntüleri izlediğinizde açıkça görüyorsunuz ki, söz konusu tutum sadece Erkan Haberal’ın aracına uygulanmış değil. Yani Erkan Haberal’a ayrımcılık filan yapılmış değil. Belli ki kural konup bir sınır çekilmiş, cami bahçesine arabanla girme kuralı.
Devam edelim: Haberal araçtan inip camiye yöneldikten sadece bir dakika sonra şoförü, bile isteye yapılmış olduğu video kaydında net olarak görülebilecek şekilde aracını güvenlik görevlisinin üzerine sürüyor ve adamcağızı yere seriyor."
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin forsunu taşıyan kırmızı plakalı bir araçla, o aracın parasını veren milletin mensuplarından birinin üzerine sürmek gibi bir vahamet karşısında o makamın sahibi olan milletvekilinin ne yapmasını beklersiniz?
Her makul siyasetçinin yapması gerekeni.
Yine dün Habertürk’te Nihal Bengisu Karaca’nın yazdığını yapmasını:
“Milleti temsil eden kişinin o şoförle yaptığı iş akdini feshetmesini ve kamuoyundan özür dilemesini değil mi?”
Ama, hayır öyle olmadı.
Meclis’te kavgaları ayıran Meclis’in İdare Amirlerinden de biri olan milletvekili, sosyal medya hesabından şöyle mesajlar attı:
“Resmî otomobilimi kullanan şoför arkadaşımla Camii’ye giriş esnasında Büyükşehir Belediyesi ANFA görevlisinin son derece kaba ve kırıcı muamelesine maruz kaldım. Önce otomobilimin camına ANFA görevlisinin eliyle vurarak hakeratamiz bir davranışıyla karşılaştım. Bir provokasyon ihtimaline karşılık soğukkanlılık ve sağduyuyla hareket ettim ve otomobilden inip yürüyerek Cenaze Namazı’nın kılınacağı alana intikal ulaştım. Arkasında ANFA görevlisinin önyargılı ve tahammülsüz muamelelerinin şöförümü hedef alarak devam ettiğini, hatta fiili müdahelede bulunduğunu namaz sonrası öğrendim. Doğal olarak da şoförüm tepkisini gösterip otomobili sürünce orada görevli bulunan bir şahsa çarpmış, bunun üzerine da şahsıma iftira kampanyası hazırlanarak sosyal medyadan servis edilmiştir. Olay tamamen bundan ibarettir. ANFA görevlisinin yetkisi olmadan otomobille girişime menfi şekilde müdahil olması, sonrasında bilgim ve dahilim olmadan otomobilimin kurulan bariyerlerin açık kısmından girme teşebbüsü istenmeyen görüntülere yol açmıştır.. Özellikle gelişmelerden son derece üzgün olduğumu paylaşmak isterim. Maksatlı, kötü niyetli ve provakatif ANFA görevlisi olayın yegane sorumlusudur. Konuyla ilgili gerekli inceleme ve takibat devam etmektedir.”
Gerçekten de insanın kanını donduran bir soğukkanlılıkla, Meclis’e ait kırmızı plakalı makam aracıyla, şoförünün bir görevliye çarpmasının “doğal” olduğunu söyledi.
Gelen tepkilere bakılırsa herkes dün Nihal Bengisu Karaca’nın yazısındaki gibi hissetti:
“Hayatım boyunca çok pişkin açıklamaya tanıdık oldum ama itiraf edeyim bu açıklama kadar berbat bir şey görmedim. Beyefendi kendisinin mağdur olduğuna inanıyor. İşçiye tazminat davası açmayı düşündüğünü açıklamasına ramak kalmış. Özür dilemediği gibi neredeyse özür bekliyor. Beyefendi hadiseden üzüntü duyduğunu söylemiş. Ama kendisine yalakalık yapmak içim imdadına koşan ne kadar önemsiz gazeteci ve siyasetçi varsa hepsinin tweetini bu olayı ‘Ankara Belediyesi’ne PKK’lılar doldurmuş onlar da vekilimize kumpas kurmuş’ diye yorumlayan ebleh açıklamaları retweet etmesi gösteriyor ki, ‘üzüntü’ filan duymamış.. Hepsinden daha korkunç olanı şu: Beyefendiye göre aracını engellerseniz şoförü de ‘doğal olarak’ arabayı üzerinize sürebilir. Buna hakkı vardır. Böyle bir imtiyazı vardır, bu imtiyaz vekilden şöförüne kendiliğinden intikal eder. Bu doğaldır.”
Karaca’nın söylediği gibi, sadece kendisi şoförünün yaptığını doğal görmekle kalmadı, başka partili milletvekilleri de bunun Ankara Belediyesi’nin bir kumpası olduğunu dile getiren tweetler attılar, hatta bir milletvekili Mansur Yavaş’ı “saygısızlık yapıldığı anda ezer geçeriz” diye tehdit bile etti.
Bu suçlamalar üzerine de Ankara Büyükşehir Belediyesi, olayın başlangıcındaki görüntülerle birlikte yaşananları anlatan uzun ve ayrıntılı bir açıklama yaptı:
“Hacı Bayram-ı Veli Camisi’nin protokol otopark kapasitesi 10 araçtır. Cenaze töreninde yaklaşık 40 araç önceden alana giriş yapmıştır. Çıkış esnasında trafikte sorun yaşanabileceği sebebiyle, polisin aldığı kararla alana araç girişi durdurulmuştur. Otopark ve çevresinin durumu ekteki fotoğraflarla sabittir. Bundan sonraki tüm süreçler de devletin resmi polisleri ile törene katılanlar arasında yaşanmıştır.
Hacı Bayram-ı Veli Cami ve çevresi, güvenliğin sağlanması gerekçesiyle T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ANFA Güvenlik tarafından kapalı devre kamera sistemi ile izlenmektedir. Bu sistem tarafından kaydedilen görüntülerde yolun polis araçları tarafından kapatıldığı sabittir. Görüntülerde, aracın durdurulması üzerine Sayın Erkan Haberal’ın polislerle konuştuğu, ardından da cenaze töreni alanına yaya olarak devam ettiği görülmektedir. Hemen ardından alana gelen Sayın Mehmet Haberal da, kendisine durumun açıklanması üzerine yaya olarak yoluna devam etmiştir. Sayın Erkan Haberal’ın bölgeden ayrılmasından bir süre sonra şoförlüğünü yapan şahıs, polisin açıklamalarına rağmen içeriye girmekte ısrar etmiş, araca resmi plaka takmış ve ardından da tehditler savurarak aracını özel güvenlik görevlimizin üzerine sürmüştür.
10 yıl önce Büyükşehir Belediyesi’nde göreve başlayan ve dokuz yıldır aynı bölgede görev yapan özel güvenlik görevlimiz, görüntülerde de görüldüğü üzere sadece kendisine verilen talimatları uygulamış, kimse ile sözlü iletişim kurmamıştır. Güvenlik görevlimiz aracın bilerek çarpması sonucunda yaralanmıştır. Anında müdahale gerçekleştirilen özel güvenlik görevlimizin sağlık durumu iyidir. Kendisi ile yönetimimiz yakinen ilgilenmekte, süreci takip etmektedir.
Bir süre sonra şoför, yetkililerimize “Ben Erkan Haberal’ın danışmanıyım. Bir hata yaptım. Makamı içeriden alabilir miyim?” ifadelerini kullanmıştır. Yetkililerimiz ise süreci polisin yönettiğini kendisine bir kez daha vurgulamıştır.
Görüntülerde de sabit olduğu üzere, özel güvenlik görevlimizin üzerine göz göre göre, akla ve vicdana sığmayacak şekilde araç sürülmüştür. Gerek özel güvenlik görevlimiz şahsı adına gerekse ANFA Güvenlik kurum adına, aracı süren şahıs hakkında şikâyetçi olmuştur. Konu emniyete intikal etmiş, hukuki süreç başlamıştır. T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi, konunun takipçisi olmaya devam edecektir. Bunun dışındaki tüm siyasi yorumları önce Allah’a, ardından Türk Milletinin yüce feraseti ile maşeri vicdanına havale ediyoruz. T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi bir devlet kurumudur; yönetimi millet iradesi ile belirlenmiş olup 6 milyon Ankaralıya hiç kimseyi ayırt etmeden eşit hizmet götürmektedir ve sadece kanunlara göre hareket etmektedir.”
Yani aslında her şey bir cenaze namazına geç gelmiş bir siyasetçinin en fazla bir kaç yüz metre yürümemesi için yaşanmış.
Yine görüntülerden net bir şekilde görüldüğü gibi araçları alana sokmayan da polisin kendisiymiş, belediye görevlisi sadece polisin talimatlarını yerini getirmiş.
Belediye görevlisi AK Parti döneminde işe başlamış yani bir MHP’li siyasetçiye kastı da yokmuş.
Ve devletin tahsis ettiği Auidi’yi görevlinin üzerine süren makam şoförü bile aslında hata yaptığını kabul etmiş.
Ama hata yaptım demekle kapanacak bir hadise değil bu.
En azından karşımızda kasten yaralamaya teşebbüs suçu var. Hem de onlarca polisin, kameraların önünde işlenmiş bir suç bu.
Peki görüntülerden net biçimde görüldüğü gibi şoföre anında müdahale eden, o güvenlik koridorunu kuran polis daha sonra ne yaptı?
Tam burada dönem belgeselinin daha vahim bir bölümüne geldik.
Ankara Emniyeti’nin dün bu olayla ilgili yaptığı açıklamaya.
Dün gözlerden kaçtı. O yüzden okuyalım:
“Bazı sosyal medya hesaplarından, bir sürücünün siyah makam aracını özel güvenlik görevlisinin üzerine sürmesine ilişkin paylaşımlar yapılmaktadır. Müdürlüğümüzce yürütülen çalışmalar neticesinde, olayın 03 Ekim 2020 günü saat 12:45 sıralarında Hacı Bayram Veli Camii yerleşkesinde Eski Devlet Bakanı Merhum Zeki Ergezen’in cenazesi esnasında, makam sahibinin araçta bulunmadığı bir anda gerçekleştiği anlaşılmıştır. Konuyla ilgili olarak adli işlem başlatılmış olup özel güvenlik görevlisi Ö.K.’nın, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde yaralandığı ve hayati tehlikesinin bulunmadığı yönünde sağlık kuruluşunca rapor düzenlenmiştir.”
Açıklama bu kadar.
“Konuyla ilgili adli işlem başlatılmış olup” diyor ama bu açıklama başlamış değil, ancak beraatle tamamlanmış bir adli işlem hakkında olabilir.
Açıklamada makam sahibinin ve şoförünün adı geçmiyor.
Makamın ne olduğu, arabanın hangi kuruma ait olduğundan da özenle bahsedilmemiş. Hatta “makam sahibinin araçta bulunmadığı bir anda gerçekleştiği anlaşılmıştır” gibi cümlelerle de zaten adı verilmeyen makam sahibi özenle olayın dışında tutulmuş.
Açıklamada makam sahibinin, makamın, olayın baş faili olan şoförün adı yok ama kimin adı var?
Arabayla üzerine sürülen mağdurun adı, baş harfleriyle verilmiş.
Sanki sanık oymuş gibi.
Ve yine faillerin özenle gizlendiği açıklamada, mağdurun ayrıntılı sağlık durumuna yer verilmiş.
“Basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde yaralandığı ve hayati tehlikesinin bulunmadığı yönünde sağlık kuruluşunca rapor düzenlenmiştir” cümlesinden zaten soruşturmaya değer görmediklerini anlıyoruz.
Yani Ankara Emniyet’i bu açıklamayla “büyütecek bir şey yok, dağılın” demiş.
Üstelik kendi polislerinin emrini yerine getiren bir güvenlik görevlisinin mağdur olduğu açık bir kasten yaralama teşebbüs suçu karşısında.
Bu yazı yazılırken de tweet attığı için insanları sabaha karşı evlerinden gözaltına alan emniyetin, başlatıldığı söylenen adli işlemlerde ne aşamada olduğunu öğrenememiştik.
Ama yakın dönem belgeseli henüz bitmedi.
Ve final bölümü.
Yazı boyunca alıntılar yaptığımız, dün Habertürk’te yayınlanan Nihal Bengisu Karaca’nın köşe yazısı öğleden sonra gazetenin internet sitesinden kaldırıldı.
Peki, şimdi bu belgeselin adı ne olsun?
“Millet meclisinin makam aracıyla milletin üzerine sürmek” mi?
Kırmızı plaka ve çakar sarhoşluğu mu?
Özür dilemeyenler, hesap sorulamayanlar mı?
İktidar ittifakından bir siyasetçinin şoförünü eleştirmenin bile gazetelerde sansür sebebi olduğu karanlık günler mi?
Köşe yazısı yazmanın, birinin üzerine araba sürmekten daha riskli hala geldiği zamanlar mı?
Kontrolsüz güç, güç değildir mi?
Yoksa “üzerimize sürülen makam aracı” mı?
Galiba en iyisi bu.
Samimi bir özürle, kamu hizmetine yakışmayan bir fiil yüzünden bir görevden alma kararıyla sadece bir kişinin üzerine sürülmüş olmakla kalacak kırmızı plakalı, Meclis logolu, çakarlı, bizim vergilerimizle alınmış/kiralanmış o pahallı makam aracı, ardından yaşananlarla hepimizin üzerine sürülmüş oldu.
Gerçekten de hepimizin. Kendisini dışarıdaki zaferlere kaptırıp, içeride yaşanan ağır yenilgilere yüzlerini çevirenlerin bile üzerine...
Ankara’da yaşanan adiyattan bir olay, 2020 yılı Türkiye’sinin anlatıldığı bir dönem belgeseline işte böyle dönüverdi.
Belgesel burada bitti.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları





































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025