Yıldıray OĞUR
Bugünlerde "bizi bağlamadığı" söylenen AİHM kararları, en çok mahkumiyette en ciddi rakibimiz olan Rusya’yı bile bağlıyor.
Son örnek Navalny.
2012-2014 yılları arasında 7 kez tutuklanan Navalny, davalarını AİHM’e taşımış, AİHM de 2018 yılında, Kavala ve Demirtaş kararlarındaki gibi bir karar vererek tutuklama ve gözaltıların siyasi amaçlı olduğuna hükmetmiş, Rusya’yı 63 bin Euro cezaya çarpıtmıştı.
Navalny, bu yüzden özgürdü ve geçen yaz Sibirya dönüşü uçakta zehirlendi. Sovyetlerden kalma Noviçok sinir gazıyla zehirlendikten sonra ailesi tedavi için onu Berlin’deki bir hastaneye götürmek isteyince, hakkında bir davada verilmiş yurtdışı çıkış yasağı yüzünden Moskova’nın direnişini de yine AİHM’in devreye girmesi bitirdi.
Navalny ekibi, Rus muhalif adına Berlin’e transferi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu, AİHM, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin acil geçici tedbirleri düzenleyen 39’uncu maddesine dayanarak başvurunun kabul edildiğini açıkladı, bunun üzerine Navalny'nin onu almak için gelen Alman uçağına binmesine izin verildi.
Ne ilginçtir, Berlin’den tutuklanacağını bile bile Moskova’ya geri dönen Aleksey Navalny’nin gösterdiği cesaretin bir benzerini, 1987 yılında siyaseten Moskova’ya bağlı iki Türk komünist Münih’ten Ankara’ya dönerek göstermişti.
Bu cesaret, Türkiye'nin AİHM'e bireysel başvuru hakkını tanımasını sağlamıştı.
12 Eylül darbesinin üzerinden sadece 7 yıl geçmişti.
Başbakan Özal olsa da Cumhurbaşkanı hala Kenan Evren’di. 141 ve 142. maddeler yürürlükteydi ve komünizm hala en büyük suçlardan biriydi.
Yasadışı Türkiye Komünist Partisi’nin genel sekreteri Haydar Kutlu (Nabi Yağcı) ve Türkiye İşçi Partisi’nin genel sekreteri Nihat Sargın, Ekim 1987’de Brüksel’de bir basın toplantısı düzenlediler.
O güne kadar gizli faaliyet yürüten TKP ilk kez kamuoyunun önüne çıkmıştı.
Basın toplantısında Türkiye Birleşik Komünist Partisi’ni (TBKP) kurmak ve artık legal alanda siyasi faaliyet yapmak üzere Türkiye’ye döneceklerini açıkladılar.
İkisi hakkında da 141 ve 142 başta olmak üzere ağır suçlamalar ve tutuklama kararları vardı.
Ama Kenan Evren’in bir mitingde "komünist partiye izin verilemez, daha yeni kurtulduk" restine rağmen dediklerini yaptılar.
18 Kasım 1987 günü, içinde yerli ve yabancı 20 gazeteci, TV muhabirleri, Almanya, İspanya, Yunanistan, İtalya ve Danimarka’dan komünist parti milletvekilleri ve yabancı hukukçuların da olduğu kalabalık bir heyetle birlikte Münih’ten kalkan uçakları Ankara Esenboğa Havalimanı’na indi.
Daha uçağın merdivenlerinde, onları polis karşılayıp gözaltına aldı. Önce havalimanının kargo bölümüne götürüldüler. Sonra da gözleri bağlı olarak Ankara Emniyeti’ne...
15 gün sonra DGM’ye götürürlerken Sargın ve Kutlu, gazetecilere "İşkence gördük" diye bağırdı.
Daha sonra verdikleri dilekçede, polis sorgusunda işkence gördüklerini, cinsel organlarına elektrik verildiğini anlattılar.
DGM savcısı meşhur Nusret Demiral’dı. Haklarında hazırladığı iddianamede 66 yıl hapislerini istedi.
Herkesin gözü önünde tutuklanacaklarını bile bile Türkiye’ye gelen iki siyasetçinin komünizm suçundan tutuklanması ve işkence görmesi dünyadan büyük tepki aldı.
12 Eylül darbesi, ayyuka çıkan işkenceler, 1984’de Meclis’in aldığı iki idam kararı ve son olarak Avrupalı parlamenterler ve gazetecilerin refakatinde Türkiye’ye dönen TKP liderlerinin komünist propagandadan tutuklanmasıyla gerilen Avrupa ile ilişkiler tamir edilmeliydi.
Çünkü ekonomik olarak ABD ve Orta Doğu’dan beklentiler boşa çıkmıştı.
Aslında Başbakan Özal, Sargın ve Kutlu’nun tutuklanmasına karşıydı, 141, 142 ve 163’ü kaldırmak istiyordu.
Ama Evren ve DGM’ler bu konuda tavizsizdi.
Özal, Kutlu ve Sargın konusunda Türkiye’ye yöneltilen tepkileri dindirmek, Batı’ya demokrasi ve insan hakları mesajı vermek için radikal bir karar aldı.
28 Ocak 1987’de Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kabul ettiğini açıkladı.
Bugün AİHM'e bireysel başvuru hakkını bu sayede kazandık.
Bu sırada Sargın ve Kutlu’nun serbest bırakılması için Türkiye’de büyük bir kampanya başlatılmışı.
Aydınlar gazetelere ilanlar veriyor, sokaklarda basın açıklamaları, afişlemeler yapılıyor, yıllarca yeraltında faaliyet göstermiş TKP’liler, TBKP adıyla açık toplantılar düzenliyor, Adımlar adlı bir gazete çıkarıyorlardı.
Bu sırada toplantılar basılıyor, çok sayıda partili gözaltına alınıyordu.
10 Şubat 1989 günü Adımlar’ın Şişli temsilciğini basan polis, 100 kişiyi gözaltına aldı.
27 Şubat’ta bir öğrencinin ifadesi üzerine DGM savcısı, Kutlu-Sargın davalarına bakan partili avukatların kurduğu Öncü Hukuk Bürosu’nu kanunlara aykırı olarak bastı, üçü avukat, 12 kişi gözaltına alındı.
Bu arada yurtdışından aralarında Haydar Kutlu’nun eşinin de olduğu başka bir partili bir grup daha Türkiye’ye geldi, onlar da tutuklandılar.
Kutlu-Sargın davası yıllarca sürdü. Mahkemelerin önünde büyük kalabalıklar toplandı, gözaltılar yaşandı, onlarca avukat onları temsil etti.
Nisan 1990’da Kutlu ve Sargın’ın hapishanede açlık grevine başlamasıyla gerilim arttı.
Partililer de destek için dışarıda açlık grevlerine başladılar. Kendilerini "komünist" olarak DGM’ye ihbar etmek isteyen yüzlerce partili Ankara’ya gitmeye çalışırken gözaltına alındı.
İstiklal Caddesi'nde her gün eylemler düzenliyordu.
Partililer, o günlerde Mandela’yı serbest bırakan Güney Afrika’ya postaneden iltica talebi dilekçesi göndermek gibi yaratıcı eylemlere imza atıyordu.
Açlık grevlerine devletin dikkatini çeken ise bu eylemlerden çok, Avrupa Konseyi’nden peş peşe gelen açıklamalar, Kutlu ve Sargın’ın avukatlarının Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na yaptığı işkence şikayeti sonucunda dört Avrupalı doktorun Kutlu ve Sargın’ı hapishanede ziyaret etmesi oldu.
Bu ziyaretten 16 gün sonra Kutlu ve Sargın, çıkarıldıkları mahkeme tarafından 900 günlük tutukluluğun ardından tahliye edildiler.
1991 yılında 141 ve 142. maddeler kaldırıldı. 1992 yılında da Kutlu ve Sargın beraat etti.
AİHM, beraat kararına rağmen 1996 yılında kararını açıkladı ve Türkiye’nin, AİHS’in 6/1’inci maddesini yani adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine karar verdi, 30 bin Fransız frangı tazminata hükmetti.
Daha sonraki yıllarda da içinde askeri üyenin olduğu Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin verdiği kararlar için AİHM sözleşmenin 6/1. maddesinden ihlal kararları verdi.
Yine TKP’nin önemli isimlerden Ömer Ağın, 1991 yılında katıldığı bir söyleşi yüzünden terör propagandasından ceza almış, avukatı bu cezanın daha önce 141. maddeden aldığı ve 1 yıl fazla yattığı ceza yerine sayılması için DGM’ye sayısız dilekçeler vermiş, Adalet Bakanlığı’na başvurmuş ama içeride bir sonuç alamamıştı. Sonunda konu AİHM’e taşınmış, yine AİHM adil yargılamanın ihlalinden Türkiye’yi mahkum etmişti.
2004 yılında AİHM’in verdiği benzer bir karar ise Türkiye’yi panikletmişti.
Volkan Ükünç ve Deniz Güneş 1996 yılında Edirne’de DHKP-C’li oldukları gerekçesiyle gözaltına alınmışlardı. Emniyette avukatları yokken polis iki gün ifadelerini almıştı. Daha sonra yargılandıkları DGM’de bu sırada verdikleri ifadelerden haklarında DHKP-C’ye yardım ve yataklık etmekten iki yıl hapis cezası verilmişti.
Ama iki genç bu ifadeyi işkence ve baskı altında verdiklerini söyleyip en son konuyu AİHM’e taşıdılar.
AİHM 2004’de kararını açıkladı. O günlerde Öcalan da hakkında verilen mahkeme kararını mahkemenin tarafsız olmadığını söyleyerek AİHM’e taşımıştı.
AİHM’in Ükünç ve Güneş davasında Türkiye aleyhine verdiği kararda paniğe neden olan hüküm şuydu:
''Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/1'inci maddesi uyarınca başvuranların bağımsız ve tarafsız bir mahkemece yargılanmadığı tespitinde bulunduğu durumlarda, prensip olarak başvuranın bağımsız ve tarafsız bir mahkemece tekrar yargılanmasının uygulanabilecek en doğru yöntem olduğu görüşündedir.''
AİHM, Türkiye’ye sadece ihlal ettiği maddeyi söylememiş, bu iki kişinin tekrar yargılanmasını da işaret etmişti. Bu aynı maddeden AİHM'e başvuran Öcalan için de emsal olabilirdi.
Ama buna rağmen Türkiye’de kimse o günlerde "AİHM kararları bağlayıcı değildir" diye hukuki mugalata yaparak AİHM’in tespit ettiği hukuka aykırılığı giderme görevinin Türkiye mahkemelerine ait olduğu gerçeğini inkara kalkmadı.
Bunu yapmak ise 2021 yılında bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanına nasip oldu.
Üstelik bu başdanışman, 1987’de Türkiye’nin AİHM’e bireysel başvuru hakkını tanımasına yol açan Kutlu ve Sargın'ın tutuklanmasına karşı hukuki mücadele vermiş, 10 Şubat 1989 günü Adımlar gazetesinin Şişli temsilciğini basan polis tarafından gözaltına alınanlar arasında olan, 27 Şubat’ta hukuksuz olarak basılan hukuk bürosunun ortaklarından, Ömer Ağın’ın avukatlığını yapmış, AİHM’in Türkiye’ye adil yargılamayı ihlalden yeniden yargılama kararı verdiği Ükünç-Güneş davasına bakan büronun avukatlarından bir başdanışman...
AİHM’le bunca tecrübeden, devlete karşı verilmiş hukuk mücadelesinden sonra, bu mücadelelerin verildiği yıllarda ancak DGM savcısı Nusret Demiral’dan duyulabilecek şu sözler de ona ait:
"AİHM’e egemen batıcı üstünlük anlayışına ve batının çıkarlarına dayanan bir siyaset olduğu net bir şekilde görülüyor. Ayrıca AİHS’e göre kararların uygulanmasının denetiminin Avrupa Konseyi’nin siyasi organı olan Bakanlar Komitesince yapılması da AİHM sürecinde pozitif hukuktan çok siyasi gücün belirleyici olduğunu gösteriyor. Bu nedenle AİHM kararlarının salt bir pozitif hukuk konusu olduğunu ve sadece hukuk alanında değerlendirilmesi gerektiğini savunmak fetişizmden başka bir şey değildir. AİHM sürecindeki ideolojik yaklaşımları, güç savaşlarını ve siyasi dinamikleri dikkate almadan yapılacak her değerlendirme Türkiye karşıtı siyasi proje olan kararlara farkında olmadan yahut bilerek ve isteyerek teslim olmak anlamına gelir. Ancak Türkiye’nin milli ve bağımsız yargısının siyasi proje içeren kararlara geçit vermeyeceğine inancımız tamdır."
Normal olarak bu tarihi birikim ve deneyimi yaşamış birinin, buradan ders olarak hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı için mücadele etmeyi çıkarması beklenirdi.
Ama geriye, "Organik lider", "Milli Demokratik Halk Devrimi", "Halk düşmanları" gibi eski komünist günlerden sloganlarla meşrulaştırmaya çalıştığı, ülkedeki eksik demokrasinin, hukuk devletinin de sonunu getiren dünyada benzersiz bir hükümet sisteminin mucidi olmak kaldı.
Mağdurların mağrur olması, Türkiye’nin klasik trajik hikayelerinden...
Çünkü bazılarını AİHM bağlamazken, bazılarını ise hiçbir şey bağlamıyor.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025