Yıldıray OĞUR
Beritan PKK’nın çektiği ilk uzun metrajlı filmin adı. Kandil’in Spielberg’i diye bilinen ve yine bir film çekimi için Türkiye girdiği sırada çatışmada vurulan Halil Uysal’ın dağda ve gerillalarla çektiği filmde hikâyesi anlatılan Beritan kod adlı Gülnaz Karataş bir PKK komutanı.
Hikâye, 1992 yılında Irak Kürdistan’ında geçiyor. 1992 yılının ekim ayında PKK, bir taraftan sınır ötesine “sandviç” adlı operasyonu yapan TSK, diğer taraftan Barzani ve Talabani’nin ortak güçlerine karşı 40 gün boyunca savaştı. 1. Güney Savaşı (ya da Birakuji yani Kürtçe kardeş savaşı) diye bilinen savaşta bir gerilla örgütü olan PKK, bugün Şemdinli’de de denediği cephe savaşı taktiğiyle alan savunması yaptı. Ağustos 1992’de ilk kez Şırnak’ta denenen ama sivilleri orduyla karşı karşıya getirip, onlarcasının ölümüne neden olan bu taktiğin bilançosu bu kez daha ağır oldu. 1000’in üzerinde militanın öldüğü, yüzlercesinin esir düştüğü savaşın ardından PKK, Barzani ve Talabani’nin tüm şartlarını kabul edip onların izin verdiği alana çekildi. PKK tarihinin bu en ağır kaybı en çok Şam’daki Abdullah Öcalan’ı kızdırdı. Öcalan, aralarında Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan’ın da olduğu alandaki komutanları yargıladı, rütbelerini söktü, hapis cezalarına çarptırdı. En ağır cezayı ise gerillaların komutanı kardeş Osman Öcalan idam cezasıyla aldı. (Sonra hepsi affedildi.)
Karayılan’ın yıllar sonra “intiharvari”, “Donkişotça” diye özeleştiri verdiği savaşın en acıklı hikâyesi Beritan’ınkiydi. Yanındaki tüm adamlarını kaybeden Beritan, etrafını kuşatan peşmergeye teslim olmamak için bulunduğu kayalıktan atlayarak intihar etti. (Filmin taa 2005’te çekilmesi de boşuna değil. Yönetmenin ifadesiyle “İhanetçi, işbirlikçi, tasfiyeci çizgiye karşı” çekilen film aslında 2004’te dağın neredeyse komutanlarının tamamını ve militanlarının yarısını alıp siyaset yapmak üzere ovaya inen Osman Öcalan çizgisine karşı bir propaganda filmiydi. )
Peki, Karayılan’ın daha sonra Bir Savaşın Anatomisi kitabında “erken iktidar hastalığına yakalanmıştık” diye anlattığı 90’ların başında PKK’yı böylesine bir Donkişotluğa iten neydi?
Esasen 1989’da demir perde yıkılınca PKK içinde silahı bırakıp, siyasi mücadeleye geçilmesi açık açık konuşulmaya başlanmıştı. Ama PKK bu yolu değil, 1991’den itibaren Newrozlarla birlikte devrimci halk savaşı taktiğiyle savaşı büyütüp şehirlere taşımayı tercih etti, kendisini ordunun karşısında cephe savaşında buldu. (PKK’nın liderlerinden Mehmet Şener’in başını çektiği bir grup siyasallaşma önerileri yüzünden tasfiye edildi, sonra da öldürüldü.)
PKK, ABD’nin Irak’ı Saddam’ı değil, kendilerini tasfiye için işgal ettiğini düşünen narsist bir örgüt. Ortadoğu’da antiemperyalizm bayrağını kendilerinin taşıdığını düşünüyorlar. En kötüsü de bunun yanlış olduğunu onlara söyleyecek dostları da yok.
90’ların başında PKK’nın en yakın dostlarını hatırlayalım: “PKK ordulaşıyor” gibi kapaklarla çıkan, hevallerin şehirlerde binlerce üniversiteli öğrenciyi dağa götürürken propaganda malzemesi olarak kullandıkları 2000’e Doğru dergisini çıkaran Perinçek, “Dünyanın en güzel başı Kürt başıdır, çünkü başkaldırıyor” gibi ajitatif konuşmalar yapan Yalçın Küçük.
20 yıl sonra yaşanan neredeyse bir dejavu hâli. Bu kez Ortadoğu’da soğuk savaş sona eriyor. Silahın gücü, siyasetin gücü karşısında yeniliyor. Ama PKK 20 yıl önce başarısızlığa uğramış taktiklerle savaşıyor hâlâ. En kötüsü de yine bunun yanlış olduğunu onlara söyleyecek dostları yok etrafında.
PKK siyaseten tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Meclis’te güçlü bir grupları, yüzlerce belediyeleri, kurumsallaşmış sivil toplum ağları var. Bölgedeki alt üst oluş 100 yıldır olmadığı kadar Kürtlerin lehine. Suriye’de tek kurşun atmadan Kürtler, 30 yıldır binlerce insanın ölmesine rağmen Türkiye’deki Kürtlerin alamadığı haklarını alacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin başında okullara Kürtçe seçmeli ders koyan, Anayasa’daki vatandaşlık maddesinden Türk kelimesini çıkarmaya hazırlanan, PKK ile masaya oturan, son terörist ölene kadar söylemini terk etmiş bir iktidar var. Peki, PKK ne yapıyor: İlk fırsatta, gücünü ilk topladığı anda, kar kalkar kalkmaz, en iyi bildiği işi yapıyor: Savaşıyor. Hem de bu iktidarı devirmek gibi anlamsız bir amaç uğruna.
Hem de büyük bir özgüvenle. Düzenli bir ordunun karşısında kervan geçmez bir dağ başını kurtarılmış bölge yapmak için cephe savaşı vererek. Başbakan’ın açıklamasına göre Şemdinli’de ölen PKK’lı sayısı 115. Sayı tam nedir bilinmez ama düzenli bir ordu karşısında cephe savaşı yapan bir gerilla örgütünün intihar ettiğini, onlarca Beritan’ı ölüme gönderildiğini söylemek için savaş uzmanı olmaya gerek yok.
Kürtler Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yüzde 1000 haklıdır. Ama bırakın Türkiye Cumhuriyeti tarihinin Kürt meselesindeki en ilerici hükümetini, başta Kenan Evren bile olsa PKK’nın siyaseten kendisini ifade etme imkânları varken verdiği silahlı mücadele yüzde 1500 haksızdır, yanlıştır, ahlaksızdır, Kürtlerin aleyhinedir.
İşte şu iki cümleyi kurarak ateşe bir su dökmesi beklenenler, birkaç alkış, güzel bir poz uğruna, ateşin üstüne kibirlerini, basiretsizliklerini, bencilliklerini döküyor.
20 yıl sonra tekrarlanan bir dejavu bu. Bugünün Yalçın Küçükleri, Perinçekleri PKK’ya “Bu haysiyet mücadelesidir” diyerek kuzu çevirmelerin döndüğü Kürt şatolarından, halay başlarından gaz veriyor, dünün Kan Uykusu belgeselcileri bir taraftan “Hapse attığın generalleri emekli edeceksin. Şamar oğlanına dönmüş o askerden performans bekleyeceksin” diyerek neden daha fazla öldürmüyoruz diye hesap sorup, hemen ardından da “üç milyon Kürt’ün statü talebine nasıl kulak tıkarsın”larla dağa selamlar gönderiyor.
İstanbul’da keyif çatan, en zarif, en ince satırların yazarları PKK şiddetini anladıkça, “Ama Kürtler savaşmayıp da ne yapsın” diyenlere, “Diren Amed” diye yıllık izinlerinin bir bölümlerinden tweet atanlara barışsever, Kürt dostu dendikçe Kürt Enver Paşalar cephe savaşlarına gencecik Kürt gençlerini gönderecek.
İnsanlık Mars’a adım atarken Kürt dostu beyaz Türkler, Kürtlere bu dünyada sadece elde silah dağlarda hak aramayı yakıştırdıkça, layık gördükçe, Beritanlar uçurumlardan atlayacak.
PKK’dan önce galiba o beyaz Türkleri çıktıkları pembemsi, konforlu, şık kibir dağlardan indirmek gerek...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025