Yıldıray OĞUR
MetroPOLL’ün her ay yaptığı Türkiye’nin Nabzı araştırmasının Temmuz ayı verilerine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev onayı Haziran ayına göre 1 puan artarak yüzde 48.1’e yükseldi.
Yüzde 1, böyle anketlerde sapma payı olarak küçük görünebilir.
Ama esas mesele son bir ayda ekonomi başta olmak üzere herhangi bir alanda bir iyileşme olmamasına hatta bir iyileşme ışığı bile görünmemesine rağmen onay oranın neden arttığı ya da en azından sabit kaldığı?
Anketin verilerine doğru inince daha şaşırtıcı bir sonuç çıkıyor karşınıza.
Bu artışın partilere göre dağılımında Erdoğan’a görev onay oranın en çok yükseldiği iki parti göze çarpıyor. Haziran’da yüzde 31 olan onay oranı yüzde 68.4’e çıkan Saadet Partisi ve Haziran’da yüzde 12.4 olan onay oranı yüzde 32.9’a çıkan HDP.
İyi Parti’de de bu oran yüzde 9.9’dan yüzde 23’e çıkmış. CHP seçmenlerinde Haziran’da yüzde 11 olan bu oran yüzde 4 gerilemiş, MHP’de 53’den 76’ya yükselmiş.
Anket, büyük bir yönetim krizine dönen yangınların başlamasından önce yapılmış.
Anket sonuçlarına bakılırsa, Cumhurbaşkanı her ne yaptıysa; CHP seçmenini kendisine karşı daha da keskinleştirmiş ama sağ ve Kürt seçmenin bir kısmının bir miktar gönlünü çelmiş.
Peki, Temmuz ayında ne olmuştu?
Bütün haziran ayının baş gündemi olan Sedat Peker videoları, 3 Temmuz’da son bulmuş, Peker etkisi azalmaya başlamıştı.
Temmuz ayının Türkiye’de iki büyük gündemi vardı:
Ay başından itibaren kalabalık gruplar halinde sınırdan Türkiye’ye giren Afgan göçmenlerle birlikte yeniden harlanan mülteci meselesi ve Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi ile yeni bir açılım beklentisi.
MetroPOLL’ün sahibi Özer Sencar, araştırma sonuçlarını değerlendirirken Erdoğan’ın Diyarbakır gezisine dikkat çekiyor:
“Erdoğan CB’lığı seçimini güvenceye almak için Kürt seçmeninin desteğini alması gerektiğini biliyor. Aynı anda hem Kürt seçmeni hemde milliyetçi seçmeni birlikte hedefliyor. Diyarbakır gezisinin bu hesapla yapıldığı açık. Gezi HDP ve Kürt seçmen üzerinde etkili olmuş görünüyor.”
Sencar’ın bu yorumuna sosyal medya aleminden büyük tepkiler geldi. Bir geziyle Kürtlerin kandırılamayacağını söyleyenler, araştırmanın yanlış olduğunu iddia edenler oldu.
Anket sonuçları Sencar’ı da şaşırtmış ama kontrol edip sonuçların doğru olduğu görünce yayınlamaya karar vermiş.
Sencar, “Muhalefet partileri neyi yanlış yaptıklarına dikkat etsinler” diyor.
Anketteki artış oranları kitlesel bir hareketliliğe işaret etmiyor. Ama zaten önümüzdeki seçimin sonucunu çoktan kararını vermiş büyük bloklar değil, yüzde 5 ile 10 arasında değişen bir kitlenin tercihi belirleyecek.
Bütün anketler, Cumhur İttifakı’nın yüzde 45’in altına demirlediğini ve küçük oranlarda da olsa düzenli olarak kan kaybettiğini söylüyor.
MHP’nin, seçimi kazanmak için gereken farkı kapatması artık mümkün görünmüyor. MHP, İYİ Parti’ye kan kaybediyor.
Ama AK Parti, bu oyların nerelerden eridiğini görüyor ve oralara doğru hamleler yapıyor.
Eriyen AK Parti oylarında; ahlak, adalet duyarlılıkları yüksek, şehirli eğitimli genç dindarlar, demokrasi, hukuk kaygıları yüksek liberaller/muhafazakarlar, ekonomi ve pandeminin vurduğu esnaflar ve artan milliyetçilikten rahatsız dindar Kürtler başı çekiyor.
Erdoğan’ın Diyarbakır gezisinin hedef kitlesi de aslında HDP’liler ve çoktan kararını vermişler değil, bölgede ve büyükşehirlerde HDP, DEVA, Gelecek ve hatta CHP’ye doğru kayan dindar Kürt oyları konsolide etmek, en azından erimeyi durdurmaktı.
Dindar Kürtler için Erdoğan hala Türkiye tarihinin Kürtler için en ileri hamlesi olan çözüm sürecini yapmaya cesaret etmiş lider.
Erdoğan, Diyarbakır gezisiyle Kürtlerin kafasındaki “Bu işi çözerse yine Erdoğan çözer” fikrini canlı tutmaya çalıştı.
Bu cümleyi bölgedeki bazı baro ve ticaret odası başkanlarından hatta bölgedeki İHD şube başkanlarından bizzat duymuş biri olarak Erdoğan’ın çözüm sürecine yıllar sonra yeniden sahip çıkarak hangi közü harladığını gayet iyi anlıyorum.
Verilen mesajlar bunun çok uzağında olsa da, şartlar yeni bir çözüm sürecinde imkan vermese de en azından akıllar bir miktar karıştırılmış görünüyor. Seçimlere kadar bu kafa karışıklığını artıracak başka hamleler de gelecektir.
Erdoğan, yıllar sonra çözüm sürecini överek ve sahip çıkarak MHP’yle arasındaki farkı Kürtlere hatırlatmış oldu.
Evet, iktidarın, somut bir şey söylenmeyen bir geziyle, yılların birikmiş öfkesini, kırgınlıklarını gidermesi mümkün değil.
Ama bu küçük adım bile muhalefetin bu meseledeki çekingenliği karşısında fark yaratmış olabilir.
Çünkü bunca kayyum ataması ve HDP’lilerin tutuklanma furyasına, MHP ile ittifaka, artan milliyetçi, kızıl elmacı dile, Kürdistan referandumu için edilmiş açlık tehditlerine, seçim meydanlarında kırılmış “defolup Kürdistan’a gidebilirler” potlarına rağmen, çözüm sürecine sahip çıkan, Kürt diyebilen, Kürtlerin dilinden ve şarkılarından çekinmeyen bir Erdoğan ve AK Parti hala muhalefetten daha ehven-i şer gözüküyor.
Bunun sebebi de Erdoğan ve AK Parti’nin bir açılım yapması değil, muhalefetin Kürtleri hala daha iyi bir alternatif olduğuna ikna etmek için çaba sarf etmemesi, muhalif oyları cepte görmesi.
Halbuki şartların tamamı lehine olan muhalefet bir kaç jestle bu farkı kapatabilirdi.
Ama muhalefet partileri ekonomik sorunların, işsizliğin, kötü yönetimin ve Erdoğan karşıtlığının herkesi ikna için yeterli olacağını düşünüyor ve ekstra bir açılım ya da muhasebe yapma ihtiyacı hissetmiyor.
İki hafta önce Meral Akşener ile birlikte 340 kilometre yol yaptığımız Van Gölü’nün etrafındaki Türkiye’nin belki en yoksul ilçelerinde de insanlar sadece ekonomiden, işsizlikten, pandemi yasakları sırasında yalnız bırakılmaktan şikayetçiydiler.
AK Parti’nin bölgedeki kalelerinden Bitlis’in meydanında bir taşın üzerine çıkarak konuşan Akşener’i dinlemek için toplanan kalabalık, insanlarla kurduğu samimi iletişimle fark yaratan Akşener’in ucu hem Beştepe’ye hem de her şehrin “Yerel Reis” statüsündeki AK Parti kadrolarına uzanan yolsuzluk, adam kayırma, torpil, kibir eleştirilerini onay veren bir sessizlik içinde dinledi.
Çıkıp “Yalan söylüyorsun, FETÖ’cüsün” diyen olmadı.
Van’ın kayyum belediye başkanlarının yönettiği HDP’li ilçeleri Erciş, Muradiye’de de sokağa çıkıp sırayla esnaf gezen Akşener ve İyi Partililere, bundan sadece dört yıl önce MHP’den ayrılmış bir partinin mensuplarıymış gibi de davranılmadı.
Hatta Ercişli ihtiyar amcalar, MHP’li kimliği Akşener’den daha güçlü olan Koray Aydın’ın yanına gidip ona Kürt meselesini anlatmaya çalıştılar, kameraların olmadığı anlarda İYİ Partililer de yanlarına yaklaşıp HDP’yi dışlamamaları için onları ikna etmeye çalışanlara İstanbul seçimlerini hatırlattı.
Ama ekonomik sorunlar, kötü yönetim, torpil, eşitsizlikler, 19 yıllık bir iktidarın yorgunluğu, Erdoğan’ın Kürt meselesinde MHP çizgisine doğru kayması; insanların kime oy vermeyeceği kararı için belki yeterli olabilir ama kime oy vereceği kararı için bundan fazlası gerek.
Güroymak’ta çay ocağına oturup halkın ekonomiden şikayetlerini dikkatle dinleyen ama yanına İYİ Partili emekli albay Erdal Sarızeybek’i oturtan Akşener’in pozisyonu, hala 2009’da Gürpoymak’a gelip buraya otantik adı olan “Norşin” diye hitap eden Abdullah Gül’den, buna destek veren Erdoğan’dan daha geride.
Kimlik siyasetinden şikayet eden muhalefet bundan kimlikleri yok sayarak çıkılamayacağını anlamaya çok hazır görünmüyor.
Çözüm sürecini “megri megri dediler” diye eleştiren bir muhalefet, o yüzden çözüm sürecine sahip çıkan bir Erdoğan’ın yanında geri kalıyor.
Kürtlere gelecek için garanti veremiyor. O zaman da Sırrı Süreyya Önder’in muhalefet için söylediği “elinde kör bıçakla bekleyen” benzetmesi ortak bir endişeye dönüşüyor.
Benzer bir endişe AK Parti’den kopmaya en yakın şehirli muhafazakar kitlelerde de var.
Damat bakan, ekonomideki kötü yönetim, İstanbul seçimlerinin iptali gibi demokrasi dışı temayül, adaletsizlikler, yolsuzluklar, ehliyetsiz ve dar kadrolaşma gibi ilkesel nedenlerle AK Parti’den duygusal olarak uzaklaşan şehirli muhafazakar, çoğunlukla genç ve liberal eğilimleri yüksek bir kitle var.
Oransal olarak küçük olsa da kamuoyu oluşturma gücü olarak muhafazakarlar üzerinde o oranın çok üstünde bir ahlaki ve entelektüel önderlik rolü oynayan bir kitleden bahsediyoruz.
Erdoğan bunun farkında.
AK Parti’den ilkesel nedenlerle uzaklaşmış İslamcıları yeniden kazanmak için Saadet Partisi’ni ittifaka dahil etmek için ısrar ediyor, içine pek sinmeden yaptığı anlaşılan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararıyla hatta seçimler öncesinde yapsa daha etkili olabilecek Ayasofya’yı erkenden açarak ilkesel ve ahlaki nedenlerle iktidardan soğumuş bu kitleye AK Parti’nin her şeye rağmen dindarların güvencesi olduğunu hatırlatıyor.
Bu adımların bir miktar Saadet Partisi tabanında işe yaradığı söylenebilir. Ama bu adımlar Gelecek ve DEVA Partilerine şu anda kitlesel olmasa da, başa baş bir seçimde çok kritik olabilecek yüzde 3 ile 5 arası bir oyun kaymasını engellemiyor.
Muhalefet burada da ekonomideki kötü gidişatın her şeyin üzerini kapatacağını düşünüyor, bu kitleyi ya iyi tanımıyor ya da küçümsüyor.
Temmuz ayında başlayan mülteci tartışması, iktidar bloğundan kopmaya en yakın olan bu kitlede muhalefete karşı güvensizliği artırmış gözüküyor
En iyimser ankette bile Türkiye’de göçmen karşıtlığı yüzde 70’in üzerinde görünüyor. Anket sonuçlarına bakan muhalefet de göçmen karşıtlığının gazına basıyor. Bunun büyük kitleler üzerinde etkili olacağını düşünüyorlar.
Muhalefetin bunu yaparken kullandığı dil kolayca milliyetçi, Türkçü, Arap karşıtı, Müslümanları tehlikeli gören kötü hatıraları olan tanıdık bir dile evriliyor.
Çözüm odaklı, insani ve rasyonel değil, tepkisel ve ırkçı görünüyor.
Halbuki şu an için anketlere göre göçmen karşıtlığı güçlü bir şikayet ama bir insanın bir partiye oy vermesine ya da vermemesine yetecek bir etkiye sahip değil.
Sınırları açıp, göçmenleri sınırlara yığmış Erdoğan’ın da bu sorunu daha radikal çözme ihtimali var, bu da AK Partili olup, göçmenlere karşı olanların oy davranışını değiştirmemesine neden oluyor.
Ama muhalefetin bu sert göçmen karşıtlığı; İslami, insani duyarlılıkları daha yüksek, göçmenleri savunmayı bir değer olarak gören, göçmen karşıtlığıyla ortaya çıkan milliyetçi, ırkçı dilden rahatsız ve aynı zamanda oy rengini değiştirmeye yakın şehirli muhafazakarların, gençlerin, liberallerin ve dindar Kürtlerin muhalefete olan güvensizliğinin artmasına neden oluyor.
Muhalefetin mültecilere karşı dili, hala eski ideolojik kodlarla hareket ettiği, ırkçı, Arap karşıtı, İslamofobik önyargılarından kurtulamadığı hissi yaratıyor. Muhalefetin merkez siyaset iddiasını örseliyor, onları marjinal ve irrasyonel gösteriyor.
MetroPOLL’un Temmuz anket sonuçları muhalefetin geçen ay gazına bastığı göçmen karşıtlığının zannedildiği gibi bir kırılmaya neden olmadığını gösteriyor.
Ağustos sonuçları bu konuda daha net bir fikir verecektir.
Ama her yerde IŞİD’in, Suriye kökenli PKK militanlarının bombalar patlattığı 2015 çifte seçimleri, 2017 referandumu, 2018 seçimlerinde de muhalefet göçmenler konusunda benzer sert eleştirileri yapıyordu ama mülteci meselesi seçim sonuçları üzerinde etkili olmamıştı.
2019 yerel seçimlerinde mülteci krizini en sert yaşayan illerde bile bu şikayet sonucu değiştirecek bir etki yaratmadı.
İstanbul’da göçmenlerden en çok şikayet edilen Fatih’te belediye seçimlerinde, göçmen karşıtlığının bayraktarlığı yapan İYİ Parti adayı yüzde 4.4’te kaldı.
Milliyetçiliğin gazına basmanın muhalefet için bundan daha büyük bir riski daha var.
İktidarla milliyetçilik yarıştırmak; beka kaygısı, ülkemiz tehdit altında endişesi, olağanüstü hal ve seferberlik duygusunun topluma hakim olmasına da neden oluyor.
Günün sonunda bu, bütün seçim stratejisini bu duygular üzerine kuran Cumhur İttifakı’nın yelkenlerini de şişirebilir.
Konunun aciliyeti, ekonomik sorunları bile karşısında hükümsüz kılabilir.
Halbuki muhalefet, milliyetçilik yarışına girmeden, rasyonel, mutedil görünerek yerel seçimlerde ve İstanbul seçimlerinde başarılı olmuştu.
AK Parti karşısında 20 yıldır milliyetçilik gazına basan muhalefetin aldığı sonuçlar da ortada. İşe yarasaydı herhalde MHP, iktidarın küçük ortağı olmak zorunda kalmazdı.
Yani Özer Sencar’a anket sonuçları için kızılacağına, “Muhalefet partileri neyi yanlış yaptıklarına dikkat etsinler” uyarısını ciddiye almakta fayda var.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025