Yıldıray OĞUR
Kemal Kılıçdaroğlu, haftasonu uzun süredir Türkiye’de bir siyasetçiden duymadığımız etkileyici bir konuşma yaptı.
Erdoğan’ın açılım günleri yaptığı konuşmalara, Dersim Katliamı için yaptığı özür konuşmasına benziyordu.
Ama karşımızda bu kez başkalarının hatalarını sayıp döken bir siyasetçi yoktu.
Bizzat kendisi ve partisinin yaptığı yanlışlar için samimiyetle helalleşmek isteyen, herkese helalleşmeyi ve yeni bir başlangıç yapmayı öneren kamil bir insan vardı.
Konuşmayı henüz izlemeyenler, ana akım medyayı takip ettiği için izleyemeyecekler, hapishanelerde oldukları için göremeyecekler için buraya da koyalım:
“Sevgili halkım merhaba.
Güzel bir cumartesi gününde evime hoş geldiniz.
Uzun süredir düşündüğüm bir konuyu, sizlerle samimi bir şekilde konuşmak istiyorum. Hepinizin artık malumu, önemli bir değişim kapıda. İktidar değişiyor.
Ancak iktidarlar hep değişti ama bu ülkenin makus talihi hiç değişmedi. İşte bu yüzden, hayatımın bu aşamasında iktidara gelmekten çok daha önemli bir vizyonum var. Bu ülkenin, bu makus talihini değiştirmek istiyorum.
Evet, gitmekte olan bir iktidar var. Korkunç bir enkaz bırakarak gidiyorlar. Malum, demokrasiyi yok ettiler. Devletin kurumlarını yok ettiler. Halkı sefalete sürüklediler.
Peki bu olandan sonra sadece iktidarı değiştirmek yetecek mi bize? İktidarlar değiştikçe neden bu ülke gerçek bir demokrasiden ve müreffeh bir toplumdan sürekli uzaklaşır?
Bakın açık konuşacağım. Sadece AK Parti iktidarından bahsetmiyorum. Biz dahil geçmişte tüm iktidarlardan bahsediyorum. Neden bu devleti her gelen iktidar sürekli yıpratıyor?
Bunun önemli bir nedeni var. Ülkemiz yaralı insanların ülkesi. Farklı topluluklar çok farklı yaralar taşıyor. O kadar ağır yaralarımız var ki ruhlarımız acı çekiyor. O kadar incinmişiz ki hiçbirimiz geleceğe bakamıyor. Geçmişe takılı kaldık. Her iktidara gelen de bu yaraları kullandı, istismar etti, derinleştirdi. Tarihimizde de bunu en çok AK Parti hükümetleri yaptı. İnsanları birbirine düşürdü. Nefreti körükledi.
Halkımız kavga ettikçe bir grup insan zenginleştikçe zenginleşti. Bunun hesabını da verecekler tabii ki. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu olarak bana sadece iktidarı devralmak yetmiyor. Ben ülkeme bir miras bırakmak istiyorum. Ben bu ülkenin artık huzura kavuşmasını ve önüne bakabilmesini istiyorum. Ben bundan sonraki 100 iktidarın da bu ülkeye ve insanına iyi gelmesini istiyorum.
Özetle sevgili halkım, ülkemizin iktidarlardan çok şifaya ihtiyacı var. Geçmişten gelen küskünlüklere ve öfkeye bağlı kalmaya devam edersek ülkemiz bu felaketleri gelecekte de yaşamaya mahkûm olacak. Sevgili halkım düşündüğümüzden daha güçlüyüz biz, düşündüğümüzden çok daha cesuruz biz.
Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemeyeceğimizi artık biliyoruz. Onun için artık helalleşme zamanıdır. Ne pahasına olursa olsun, toplumsal ilişkilerimizi güçlendirmek ve yaralarımızı iyileştirmek için geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayı ve bunlar için birbirimizden helallik istemeyi bilmeliyiz.
Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar vardır. Uzun süredir de önce bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım. Şimdi ise dışarıya dönme zamanı. Ben bu yaraların kapanması için helallik isteme, helalleşme yolculuğuna çıkıyorum.
Geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla, bireylerle, farklı hayat tarzlarının temsilcileriyle buluşmalarıma başlayacağım.
Ben ömrümde, bu ülkede nefreti ve sevgiyi bolca gördüm. Ve sevgi hep daha güçlü oldu. Artık sevgiye bu savaşı kazandırma zamanı.
Affetmeyi ve affedilmeyi kucaklayarak, helallik istemeyi ve vermeyi başarmalıyız. Hep birlikte umuda, barışa ve sevince yürümek ancak birbirimizin yaralarını sararak mümkün olacak.
Biraz uzun sürdü konuşmam, biliyorum. Kusuruma bakmayın lütfen. Mevlana’nın bir sözüyle bitireyim bari:
“Dün de birlikte gitti cancağızım ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Pek çok satırının altı çizilecek çok önemli tespitler var bu konuşmada.
Kemal Bey “Peki bu olandan sonra sadece iktidarı değiştirmek yetecek mi bize? İktidarlar değiştikçe neden bu ülke gerçek bir demokrasiden ve müreffeh bir toplumdan sürekli uzaklaşır? Bakın açık konuşacağım. Sadece AK Parti iktidarından bahsetmiyorum. Biz dahil geçmişte tüm iktidarlardan bahsediyorum” diyerek sorunun iktidar değişikliğinden çok bir zihniyet değişikliği sorunu olduğunu söylüyor.
Şu cümlelerden mutlak hakikatinin doğruluğundan şüphe etmeyen, iktidara gelmekten de o mutlak hakikati ülkeye dayatmayı anlayanların rahatsız olması çok normal:
“O kadar ağır yaralarımız var ki ruhlarımız acı çekiyor. O kadar incinmişiz ki hiçbirimiz geleceğe bakamıyor. Geçmişe takılı kaldık.
Özetle sevgili halkım, ülkemizin iktidarlardan çok şifaya ihtiyacı var. Geçmişten gelen küskünlüklere ve öfkeye bağlı kalmaya devam edersek ülkemiz bu felaketleri gelecekte de yaşamaya mahkûm olacak.”
Nitekim beklendiği gibi oldu ve bu onarıcı, yeni bir başlangıç için kurucu sözler, her iki kesimin şahinlerinin de hiç hoşuna gitmedi.
Bazı AK Partililer Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü yasakçılığı günlerindeki bazı konuşmalarını, Anayasa Mahkemesi’ne başvurularını hatırlattılar.
Bir zamanlar Erdoğan’a da bazı fanatik laikler, demokrasi, AB reformları, “değiştim” derken sürekli 80’ler, 90’lardaki eski bantlarını hatırlatır, bu değişime kredi açanların önüne genç Erdoğan’ın “demokrasinin hedefe götüren tramvay olduğunu” söylediği sözleri çıkarırlardı.
Şimdi benzer “samimi değil”, “sizi kandırıyor”, “takiyye yapıyor” argümanları Kılıçdaroğlu için kullanılıyor.
Bazı AK Parti sözcüleri biraz daha ileri gidip Kılıçdaroğlu’nun önce Baykal’dan helallik alması gerektiğini, CHP’yi Atatürk’ün partisi olmaktan uzaklaştırdığını dahi söylediler.
Bir zamanlar Baykal’ın CHP’sini “yasakçı”, “statükocu” bulanların depreşen bu eski CHP özleminin nedeni, yeni CHP’nin seçimlerde AK Parti’nin işine gelmemesi. Ama her yerde davadan bahsedenlerin MHP’ye, Perinçek’e bile açtıkları krediyi Kılıçdaroğlu’na açmamaları, kısa vadeli siyasi çıkarları için Türkiye’deki dindarların orta ve uzun vadedeki ali çıkarlarını nasıl harcayabildiklerini de gösteriyor.
Ama Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısına esas yoğun tepki ulusalcı ve sol çevrelerden geldi.
Kılıçdaroğlu’nun helalleşmesi bir tür teslimiyetçilik, İslamcılara prim vermek olarak görüldü, helalleşme değil rövanş isteyenler, Türkiye tarihindeki acı olayları hatırlatıp esas dindarların laiklerden helallik istemesi gerektiğini söylediler.
CHP’ye yakın bazı kanaat önderleri bir süredir anket sonuçlarıyla erken iktidar hastalığına yakalanmış görünüyor.
İktidarla ilgili onları en çok heyecanlandıranın onarmak ve inşa etmekten çok, tasfiye ve hesaplaşmak.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet ile yaşıt CHP’nin tarihteki hataları yüzünden eli bir türlü bu partiye gitmeyen kesimleri ikna etmeden iktidarın gelmeyeceğini görüyor.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 30’dan yukarı çıkmayan oyların, iki yıl önceki yerel seçimlerde nasıl yüzde 50’yi aştığı net biçimde ortada olmasına rağmen, bazıları bu gerçekle bir türlü barışamamış görünüyor.
CHP hala uzun yıllardır yüzde 25’i geçemeyen, ülkenin çeşitli bölgelerinde oy oranı yüzde 10’un altında olan bir parti.
Bunun sebebi de tarihin yükleri.
Bu yükler yüzünden muhafazakarlar ve Kürtlerin eli CHP’ye gitmiyor.
2001’de kurulurken AK Parti de Refah Partisi’nin devamı olmadığını göstermek için benzer mesajlar vermiş, Erdoğan“Milli Görüş gömleğini çıkardık” gibi Türkiye siyasetinde örneği az olan bir özeleştiri yapmıştı.
Bu sayede tarihte en çok yüzde 21 oy almış Milli Görüş’ten çıkmış bir siyasi hareket yüzde 34’le Türkiye siyasetine giriş yaptı, iktidarı sırasındaki benzer açılımlarla oy oranını yüzde 50’ye kadar çıkarmayı başardı.
Kemal Bey de CHP’yi bu prangalarından kurtarmak istiyor.
Bir parti liderinin oy alamadığı kesimlere helalleşme çağrısı yapmasından rahatsızlık duyanların hem matematikten hem de siyasetten anlamadıkları açık.
Halbuki bu kesimlerin oyuna ihtiyaç duyan, onları ikna etmek zorunda olan parti CHP. Tabii ki bu yüzden kendini daha iyi anlatması, helallik istemesi gereken parti de CHP.
AK Parti gibi muhafazakar bir parti bile 2011’de Alevilere açılımlar yaptı, Dersim Katliamı için devlet adına özür diledi. Belki sonunda Alevilerden destek alamadı ama bunu denedi. Çözüm süreci ve Kürt açılımları sorunu çözmek istemek kadar, Kürtlerden oy almak, onların desteğini kazanmak için atılmış adımlardı.
Zaten demokrasiye bu yüzden uzlaşma rejimi deniyor.
İkna edilmesi ve oyunun alınması gereken kitlelere düşmanlık gütmek, onlara karşı tarihsel hınç hissi duymak demokratik siyasetin temel mantığına aykırı.
Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısına bile gönlü el vermeyenlerin gönlünün demokratik siyasette değil, mutlak hakikatlerini iktidar yapmakta olduğu anlaşılıyor. Metin Karabaşoğlu’nun dediği gibi “Türkiye’de otoriter zihniyetle mücadele edilmiyor, ‘bizden’ olmayan otoriter zihniyetle mücadele ediliyor.”
Kılıçdaroğlu, gerçek liderlerin yapması gerektiği gibi kendi tabanının önünde yürüyor. İmamoğlu ve Yavaş’ı aday yaparken yaptığı gibi yine risk alıyor.
Belki, ezber bozmak için çıkacağı helalleşme yolculuğuna beklenmedik adreslerden başlayabilir.
İlk ziyaretlerinden birini hazır Varlık Vergisi gündemdeyken Yahudi, Ermeni, Rum cemaatlerinin liderlerine yapabilir.
Eski Agos binasındaki Hrant Dink Müzesi’ni mutlaka gezmesini öneririm.
Belki ikinci ziyaretini memleketine yapabilir.
Kılıçdaroğlu, Dersim Katliamı konusunda Türkiye’deki en iyi arşivlerden birine sahip. Eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in Dersim’de mağaralarda insanların nasıl fareler gibi zehirlendiğini anlattığı röportajını bizzat Kılıçdaroğlu yapmıştı. Belki 16 Kasım’da oğlundan sonra idam edilen Seyit Rıza’nın Dersim’deki heykeline bir karanfil bırakabilir.
Sonra yıllarca Kürt meselesi için mücadele etmiş İsmail Beşikçi’yle buluşabilir. Türkiye’nin ilk Kürtçe yayınevi Avesta Yayınları’na gidip raflardaki kitapları inceleyebilir.
Diyarbakır Keçi Burcu’ndaki Hafıza Odası sergisini gezebilir.
Ardından Türkiye tarihinin en açık ve yaygın ayrımcılığı olan başörtüsü yasakları için yıllarca bu yasaklarla mücadele etmiş AKDER, Özgür-Der, Mazlumder, İHH, ÖNDER gibi derneklerin kapısını çalabilir.
Ali Bardakoğlu, Mehmet Görmez, Muhammed Emin Yıldırım, Atasay Müftüoğlu, İsmail Kara, Ahmet Taşgetiren gibi İslami kesimin önde gelen entelektüel ve alimleriyle görüşebilir.
Üniversiteleri kapatılan Bilim ve Sanat Vakfı’na uğrayabilir. İSAM Kütüphanesi’ne gidip kitapları karıştırabilir.
Belki 2007’de Çankaya’ya çıkmasınlar diye milyonların sokaklara döküldüğü, CHP’nin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi’nin tarihinin en rezil kararlarından 367 kararını verdiği, Genelkurmay’ın muhtıra yayınlandığı Abdullah Gül ve Hayrunnisa Gül çiftiyle de kameralara poz verir.
Bir ara başörtüsü yüzünden Meclis’ten “dışarı dışarı” diye kovulan Merve Kavakçı’yı da telefonla arayabilir. Hatta hemen ardından benzer bir akıbete uğramış Leyla Zana’yı arayıp hatırını sorabilir.
Karagümrük’e gidip Cerrahi dergahını, oradan çıkıp Karacaahmet Cemevi’ni ziyaret edebilir.
Ayşe Buğra ile, Ahmet Altan’la, Başak Demirtaş ile, Alparslan Kuytul’la görüşebilir. Orhan Pamuk'a telefon açabilir.
Merak etmeyin, bizim kültürümüzde helalleşmek için el uzatana önce “helal olsun” denir, sonra da “sen de hakkını helal et.”
Helalleşmek kimseyi küçültmez, aksine büyütür. Helalleşmek kimseyi haklı yapmaz, konuşmayı, diyaloğu başlatır.
Bu zorlu yolculukta Kemal Bey’e iyi şanslar, yolu açık olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025