Yüksel TAŞKIN
25 mayısta yayımlanan “Ulusalcılık neden yükseliyor” başlıklı yazımda, ana akım medyayı muhalif isimleri tasfiye etmekle ve toplumu bilgilendirme görevini yerine getirmemekle eleştirmiştim. Burada ortaya çıkan öz sansürcü tavrın, ulusalcı medyadaki tiraj ve izlenme patlamasının en önemli sebeplerinden birisi olduğu gözlemimi de paylaşmıştım. Gezi olayları, toplum vicdanının bu tavrı kabul etmediğini açıkça ortaya koydu. Çarpıcı olan, toplumun biriktirdiği öfkeyi kimi kurum ve şahıslara birdenbire boşaltıvermesiydi. Bu tepkiler yer yer ölçüsüz olabiliyor ve kurunun yanında yaşa da yönelebiliyor. Öte yandan sadece dik durmaya çalıştıkları için işlerini kaybeden “gazi gazetecilerin” toplumun hiç de beklenmeyen bir patlama ânında kendilerine destek vermesini hayatları boyunca unutacaklarını da sanmıyorum...
Aslında ana akım medyanın da, toplumun “kendinize çeki düzen verin” mesajını dikkate alarak dik durma cesareti gösterebileceği bir imkân ortaya çıkmıştı. Bu dalgaya oturarak siyasal muhalefet yürütmelerini bekleyen yok. Son tahlilde ana akım medyanın iktidar ilişkilerinden bütünüyle bağımsız olduğunu düşünen de yok. Yine de medya kurumlarının asıl sermayesinin saygınlık olduğunu ve bu saygınlığın da iktidar odaklarından nispeten mesafeli olmakla elde edilebileceğini söyleyebiliriz.
Medya saygınlığının algıya dayandığı, algının da tirajın en önemli kaynağı olduğu herkesin malumu. Tiraj veya izlenme oranı, okurun veya TV izleyicisinin her gün medyaya verdiği veya vermediği bir onay olarak görülürse, medyanın saygınlık ve gücünün ne denli kırılgan olduğu da anlaşılır. Medya saygınlığını “her gün tekrarlanan bir savaşta” aslanın ağzından çekip çıkarmak zorunda.
Bu bir sınavsa eğer, ana akım medyanın Gezi süreci durulur durulmaz, başını kaldırmaktan ürktüğü eski siperlerine geri döndüğünü ve sınıfta kaldığını söyleyebiliriz. Bırakın kamu yararını, kendi yararları adına mücadele etmeleri gereken bir tarihsel kırılma ânında suskunluklarına devam ediyorlar.
Böyle giderse yakın zamanın yazılı ve görsel medyasında çok ilginç depremler yaşanabilir. Laik-Batıcı yönelimleri olan ama hükümete çıkar ilişkileri veya “zoraki konformizm” nedeniyle biat eden medya sektörü erime sürecine girdi. Bu sektör, ulusalcı medya tarafından kuşatma altına alındı. İki gurubun içerisinde de sınıflandırılamayacak Taraf Gazetesi, Gezi sürecinin hemen öncesine rastlayan dönemde sağlıklı bir ayrışma yaşadığı için bu fırtınalı havada doğru bir rotaya oturdu. Taraf tiraj yitirmedi, hatta artırdı...
Gelelim “yandaş medyaya”. Burada da muhafazakâr eğilimli olmanın doğrudan “yandaş” olmak anlamına gelmediğini vurgulamalıyız. Buna göre AKP öncesinde de belirli bir geleneği olan muhafazakâr basın organları tiraj ve saygınlıklarını koruyorlar, hatta artırıyorlar. Fakat kimi operasyonlarla “yetim malının” yandaşlara peşkeş çekilmesiyle yaratılan “türedi” medya tiraj komasını aşamıyor. Toplum vicdanı bu medya kurumlarını da benimsemiyor.
Star Gazetesi’nin hangi koşullarda hükümet yanlısı bir gazete hâline geldiğini biliyoruz. Star’ın bugün yerlerde sürünen tirajının taşıma suyla nereye kadar döndürülebileceğiyse belirsiz. Bir de hükümetin ve dolayısıyla desteğinin gittiğini düşünün. O zaman bu gazete büyük ihtimalle tarih olacaktır. Tarih Dede bizimle dalga geçerek bu gazeteyi TMSF’nin eline de düşürebilir! AKP’nin ipine tutunarak “türedi medya” olanların hükümet düşmesin diye topyekûn propaganda makineleri hâline gelmelerini başka nasıl izah edebiliriz?
Star’da kariyerini Erdoğan’ın “en ateşli silahşoru olmak üzerine bina ederek, rüştünü ispat eden” Mehmet Ocaktan, yakın zamanda Akşam Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğine getirildi.Sabah, Star ve şimdi de Akşam. Güneş sisteminden mülhem isim kullanan tüm gazeteler birer birer el değiştiriyor. Aman dikkat!
Bu “türedi medya”nın “AKP’nin kravatlıları” dediğim jöleli gazetecileri, bir gelenek yaratabilecekler mi? Hiç sanmıyorum. Bu tesbit, muhafazakâr medyanın geleneği olan kesimlerinin bu uzun maratonda ayakta kalmayacakları anlamına gelmiyor. Tam tersi, bir tarikat, cemaat veya siyasi iddianın sürükleyicisi, sahibi olan muhafazakâr medya guruplarının, “türedi” medyayı geride bırakacağı öngörüsünde bulunuluyor.
İçerisine girdiğimiz yeni dönemde, kamu yararı gözeterek gazetecilik veya televizyonculuk yapmak isteyenleri bekleyen ciddi riskler ve olanaklar olduğunu görmeliyiz. Sadece cesaretle alınabilecek yol sınırlı. Cesaretin yanına tarihi okuyan bir aklı da koyabilenler, bu uzun soluklu maratonda ayakta kalabilecektir...
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017