Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Referandum tartışması
2.10.2012
2236

 Generalitat (özerk hükümet) Başkanı Artur Mas’ın 11 eylüldeki Barselona yürüyüşünün ardındanCİU’nun (Convergència i Unió) direksiyonunu bağımsızlığa doğru kırmasıyla tırmanmaya başlayan Katalan sorunu üzerine üçüncü kez yazıyorum. İlkinde CİU’nun beş dönem Generalitat başkanlığını üstlenmiş olan tarihî lideri Jordi Pujol’un 78 Anayasası ve Anayasa Mahkemesi içtihadının bağımsızlığı neredeyse imkânsız kıldığına ilişkin görüşünü aktarmıştım. Sosyalistlerin bağımsızlığa karşı federal çözüm önerisini değerlendirdiğim bir önceki yazımda BM uygulamasının da Katalunya’nın (Euskadi’nin de) bağımsızlık yolunu tıkadığına işaret etmiştim. Bu bağlamda Genel Kurul’un kendi kaderini belirleme hakkını bölge değil sömürge halklarına tanıdığını, nitekim “sömürge altındaki halklara ve ülkelere bağımsızlık verilmesine ilişkin” bildirgesinin ülkelerin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü kısmen bile hedef alan girişimleri BM Yasası’na aykırı bulduğunu vurgulamıştım.

Ne var ki Katalan milliyetçiler, tıpkı Basklar gibi, bağımsızlık taleplerini kendi kaderini belirleme hakkı üzerine inşa etmekle kalmayıp, Katalunya’da yapılacak bir referandumla sonuç alınabileceğini düşünüyorlar. Oysa 1978 Anayasası özerk yönetimlere referandum düzenleme yetkisi vermiyor. Bu yetki aslında Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğa sahip olan hükümete ait. Anayasa’nın 92. maddesi, Meclis’in izni ve Başbakan’ın önerisiyle Kral’ın ülke için büyük önem taşıyan herhangi bir konuyu bütün vatandaşların katılacağı istişari (consultativo) bir referanduma sunabileceğini hükme bağlıyor.

Buna karşın, Katalan sosyalistlerin (PSC) büyük ortağı olduğu bir önceki üç partili özerk hükümet, 2010 yılında Katalunya’da halkoylamalarını düzenleyen bir yasa çıkarmıştı. Bu yasa, Katalan özerk hükümetine veya 27 özerk parlamentere (parlamentonun beşte biri) ya da toplam nüfusu 500 bine ulaşmak kaydıyla biraraya gelen belediyelere herhangi bir konuda halkoylaması düzenleme yetkisi tanıyordu. Eski Başbakan José Luis Zapatero bu yasanın Anayasa’ya aykırılığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu. Bu başvuru üzerine mahkeme önce yasanın yürütmesini durdurmuş, daha sonra bu önlemi “referandumun hükümetin izniyle ve yalnızca özerk yönetimin yetkisine giren konularda” yapılması kaydıyla kaldırmıştı. AYM konuyla ilgili kararını henüz vermediği için yasanın yukarıdaki kayıtla geçerli olduğunu kabul etmek gerekir.

Gel gör ki Katalan özerk parlamentosu geçen hafta büyük bir çoğunlukla (84/135) gelecek yasama döneminde (25 Kasım erken seçimlerinden sonra) özerk hükümetin kendi kaderini belirleme hakkının kullanılmasıyla ilgili bir referandum düzenlemesini karara bağladı. 25 Kasım seçimlerinden güçlü bir bağımsızlıkçı çoğunluğun çıkması beklendiğinden kararın uygulanması yönünde girişimde bulunulması olasılığı yüksek ama bu, sözkonusu halk oylamasına gidileceği anlamına gelmiyor. Generalitat Başkanı Artur Mas, yasal olsun ya da olmasın bu referandumu yapacağını söylese de, bu sözlerinin bağımsızlıkçı seçmeni CIU’ya çekmenin ötesinde bir etkisi olmayacak olasılıkla.

Özerk parlamentodan çıkan kararın ardından hükümet adına açıklama yapan Başbakan YardımcısıSoraya Sáenz de Santamaría “bağımsızlık referandumunu engelleyecek sadece hukuki ve kurumsal araçlar değil, bunları kullanmaya hazır bir hükümet de var” demek suretiyle PP hükümetinin bu konudaki kararlılığını vurguladı. Bayan Sáenz de Santamaría referandumun anayasa aykırı olduğunu söylerken, konunun tüm ayrıntılarına girmeyi de ihmal etmedi. Katalan milliyetçilerin referandumu AYM önündeki Katalan Yasası’na göre yapmak istemeleri hâlinde hükümetin iznini almak zorunda olduklarını hatırlattı. Ardından Katalunya’nın geleceğinin devletin idari organizasyonunu, dolayısıyla sadece Katalanları değil tüm İspanyolları ilgilendirdiğini vurguladı. Daha da önemlisi, hükümetin AYM’ye başvurmasının bu referandumun iptal edilmesi için yeterli olduğunun altını kalın çizgilerle çizdi.

Bundan yaklaşık dört yıl önce, dönemin Bask özerk hükümeti Başkanı (lendakari) Juan José İbarretche özerk parlamentodan Bask Ülkesi’nde 25 Ekim 2008 günü referandum yapılmasını öngören bir yasa geçirmişti. Bu yasaya göre referandumda Bask halkına şu iki soru yöneltecekti: ETA ile bir diyalog süreci başlatılsın mı? Bask halkının kendi kaderini belirleme hakkı üzerine (hükümetle) müzakere yapılsın mı? Bask halkı bu sorulara yanıt veremedi zira 25 Ekim referandumu gerçekleşmedi. AYM Zapatero hükümetinin başvurusu üzerine referandumu düzenleyen yasayı Anayasa’ya aykırılığından ötürü iptal etmişti. İptal gerekçesinde Bayan Sáenz de Santamaría’nın yukarıda dile getirdiği iki argüman (yetki veya hükümet izni ve bütün vatandaşların oy kullanması) da yer almıştı.

Artur Mas’ın “Katalan halkının kendi geleceğini belirleme hakkı engellenemez” ve “süreç durdurulamaz” gibi belki Katalan milliyetçilerin kulağına hoş gelen ancak hukuki açıdan içi boş sözlerini seçim kampanyası sırasında daha çok duyacağımıza şüphe yok. Zira CİU şimdi Katalunya Cumhuriyetçi Solu (ERC) gibi öteden beri bağımsızlıkçı politika yürüten bir parti ve önceki gün Meclis’te İspanya’dan V. Felipe’nin 1715’te çıkardığı kararname uyarınca Katalunya’nın egemenliğini iade etmesini talep eden sözcüleri ile mücadele etmek durumunda. Ama milliyetçi söylem, ne kadar abartılı ya da sert olursa olsun, İspanya’da kendi kaderini belirleme hakkına dayalı referandum düzenlemenin bağımsızlığa ulaşmak gibi neredeyse imkânsız olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmiyor.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar