Akın ÖZÇER

Akın ÖZÇER
Akın ÖZÇER
Tüm Yazıları
Öcalan’ın mesajı
23.03.2013
2855

 Coşkulu Nevruz kutlamalarıyla ilgili izlenimlerimi ve Öcalan’ın mesajı hakkındaki görüşlerimi dün dile getirmiştim. Öcalan’ın mesajında olumsuz nitelenebilecek hiçbir şey yoktu ama bölgeye gelmeden, sokaktaki adamın nabzını tutmadan olumsuz yorum yapanlar çoktu. Bu beni şaşırttı doğrusu. En çok şaşırtan şey de mesajdan bölünmeye yönelik kanıtlar üretilmesi oldu. Bir milyondan fazla insanın toplandığı alanda taşınan bayraklar, Öcalan’ın resimleri ve atılan sloganlar Batı’da belki kaygılara yol açabilirdi ama en azından o mesajdan sonra bu insanların kafalarında ve kalplerinde bölünme gibi bir düşünce olmadığını anlamak gerekirdi.


Devlete güvensizlik

Bununla birlikte, kafalarında ve kalplerinde barış içinde birlikte yaşama olan insanların çözüm sürecine desteklerini henüz silah bırakmamış bir örgütün işaret ve simgeleriyle dile getirmeleri uzaktan bakıldığında çok da mantıklı görünmüyor. Ama bu mantıksızlığı kötü niyete bağlamak ve bu insanları anlamaya çalışmadan ayrışma senaryolarına prim vermek de doğru değil aslında. Değil çünkü on yıllar boyunca dilleri başta olmak üzere sorunlarının yok sayılması,  terörle mücadele amacıyla uygulanmış yanlış politikalar, binlerce faili meçhul cinayet ve boşaltılan köyler, Kürtlerde ister istemez devlete karşı derin bir güvensizlik duygusu uyandırmış durumda. Bunu anlamak için, biraz empati yapmak, olmuyorsa bölgeye gidip eline hiç silah almamış sokaktaki adamla konuşmak ve biraz olsun dertlerini dinlemek yeterli aslında.

Çözüm sürecine Batı’daki insanların kuşkusuz mantıksız bulduğu şekilde örgüte özgü işaret ve sloganlarla verilen desteği de bu güvensizliğin somut bir göstergesi olarak değerlendirmek gerekir. Kürt cephesinde çözüme verilen güçlü bir destek var, bunu görmemek için kör olmak gerekir ama kabulü zor da olsa bu destek örgüt ve liderinin üzerinden sunuluyor. O bakımdan Öcalan’ın Nevruz’da vereceği mesaj bu kadar önem taşıyordu.


Mesajdaki temel unsurlar

İzlenimlerimde de belirttiğim gibi, Öcalan’ın çözüm sürecine verdiği destek, açık ve net: “artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun”. Öcalan silahların susmasıyla da yetinmiyor, tam da arzu ettiğimiz gibi “silahlı unsurların sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelindiğini”de söylüyor. Burada tıpkı İngiltere ve İspanya’da olduğu gibi, silah bırakma karşılığı siyaset hakkı devreye giriyor. Demokratik hukuk devletinin terörle mücadele yöntemi bu değil mi zaten?

Ne var ki bazı yorumcular bu ilkenin dile getirilmiş olmasını da olumsuz buluyor. Öcalan’ın siyasi mücadeleyi kendisi için istediğini söyleyerek suları bulandırıyor. Peki, bir gün gelir de Öcalan da yararlanırsa diye bu ilkeden vaz mı geçilsin? Böyle bir yaklaşım çözüme yönelik bir katkı olarak nitelenebilir mi?

Öcalan’ın mesajında bir başka önemli unsur daha var: o da ayrışmaya ve çatışmaya karşı birleşme çağrısı. Bu mesaj beklenenin ötesinde açık ve net: Türkiye’nin toprak bütünlüğü içinde ortak vatanda Türklerle Kürtlerin birlikteliğini vurguluyor. Bundan bölünme senaryoları üretmek kolay değil ama yine görüyoruz ki Orta-Doğu halklarına yönelik bugün için belki fazla romantik bir “milli dayanışma ve barış konferansı” düşüncesinden çıkarımlar yapan ve bölünme senaryoları üretenler ekranlarımızda arz-ı endam ediyor.

Oysa sokaktaki Kürtlerin bazılarının da kafasında silahlı mücadelenin sona ermesine karşılık bazı şeyler alınması gerektiğini düşünenler, bu nedenle Öcalan’ın mesajından hayal kırıklığı duyanlar var. Bu tür düşünenler de, Öcalan’ın mesajından bölünme senaryoları üretenler gibi çözüme katkı sunmuyor.

Kısacası Öcalan’ın yeni anayasa konusunda olsun, diğer siyasi konularda olsun ayrıntılara girmeden eşitlikten ve demokratik değerlerden söz etmesini “uzlaşmacı” bir yaklaşım olarak değerlendirmek gerekir. Kürtlerin, Türklerin hepimizin öncelikli ihtiyacı Türkiye’yi bir an önce demokratik hukuk devletine dönüştürecek yeni bir anayasadan başka bir şey değil aslında.


[email protected]

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (4)
  • berfin

    berfin

    7.10.2013 10:57

    aynen öyle.. sırrı aysel vb.lerinin sinsi öncülüğünde cellatlarıyla kolkola girdiler.. kendi şahsi çıkarları ve koltuk sevdaları gereği.. bdp kürdistanın chp si olmaya doğru hızla yol alıyor.. ama halk (şükür ki) değil..

  • SALIH UCAR

    SALIH UCAR

    7.10.2013 03:23

    SENI ZATEN TANIYORUZ YAZDIKLARIN CALINTIDIR CUNKU DONEKSIN

  • SALTH UCAR

    SALTH UCAR

    7.10.2013 03:23

    SENI ZATEN TANIYORUZ YAZDIKLARIN CALINTIDIR

  • ilhan

    ilhan

    29.10.2013 12:34

    Sırrı bey gevendecilerle beraber inşallah ayni safta yer almaz...

Yazarlar